• tanju duru nun ilk albümü. kendi gibi kaliteli müzisyenlerin katkıda bulunduğu pek güzel eserlerden oluşan albüm.
    bazı parçaları dinlemek için,

    http://www.tanjuduru.net/duru/page2.html
  • (bkz: masumiyet)
  • durulmuş kişinin duru duru geçirdiği zamanlar. sonra yine azıtılır.
  • roll dergisinin 2007'nin en iyi 3 albümü arasına koyduğu albüm.
  • (bkz: nihai)
  • öksüz kalmış, daha bir iç burkan albüm.
  • kartonetinde murat uyurkulak'ın tol'undan bir paragraf bulunan albüm:
    "ülkeyse, üç vakte kadar bırakıp gideceğini bilmeden şeker bir delikanlıya abayı yakan ve bir yığın git gelle karar bozduğu anda dokunulup okşanılmadan kalan bir bakire misali, önce bunalıma girdi, bir müddet sustu, sonra gözü sokaktan geçen ite uğursuza takılmaya başladı, kendini bir iki öptürdü, sonra üzerine bir hafiflik geldi, dillendi de dillendi, sonra da her şeyi unuttu, kötü yola düşüp bir fahişe kadar özgür oldu, özgürlüğünü de istibdatla pekiştirdi."
  • başka yerde yazdığım yazıları buraya copy-paste yapmak pek adetim değildir ama, hakkında bu kadar az entry girildiğini görünce dayanamadım. yaklaşık bir senedir anılmayan bu albümü anmak istedim. şöyle ki:

    "bu aralar sürekli oturarak iş yapmanın getirmiş olduğu bi enerji deposu, belirli bi temponun altındaki şeyleri dinlememi engelliyordu. son dönemde sonunda kendimi buldum evet enerji var içimde böyle metalci ruhum geri döndü haldur huldur girsin distortionlar diyordum. bi türlü bi kalıba giremeyen insan olarak bu sınıflandırma işi hoşuma da gittiydi. ama dün akşam itibarı ile yine başladığım noktaya geldim.

    nereden aklıma geldi bilmiyorum, zaten albümünü almayı düşünüyordum ama dün birden kendimi tanju duru'nun sitesinde buluverdim. genelde myspace'te ya da netten böyle linke tıklayarak dinlemeye kalktığım parçalarda daha bi umursamaz, bi arkadaşın deyimiylen "hımm ok" hissinde şarkıları dinlerken, böyle haydi bi bakayım iki dakka neymiş diye ilk albümü açmamla beraber son şarkıya kadar dur diyemedim bi türlü. yani yalan söylemeyeyim özellikle ikinci şarkıda dayanamadım tekrar dinledim, ama sonrası akıp gitti. şu anki gibi.

    çok klişeleşebilirim, ama içimde artık olmadığını düşündüğüm ruh halini dürtükledi resmen bu albüm. öyle bişi ki dinlerken sürekli bi ağlak hale bürünür oldum. buna melodilerin bi anda kana karışmasının vermiş olduğu etki ile birlikte tanju duru'nun b.k yoluna gitmiş olması da etkili gayet. yani normalde aynı havayı solumadığım insanların ölmesine pek üzülemeyen birisiyimdir. yani syd barrett öldüğünde, rick wright öldüğünde bile başımız sağolsun dedim geçtim gittim. bu insanlar belki son dönemde bir şey üretmediğinden de zaten ölmüş gibilerdi belki onun içindir. ama duru zamanlar çalmaya başladığı andan itibaren, sanki yakın bi arkadaşımla olan eski fotoğrafları karıştırır gibi, ama artık o burada yokmuş gibi bi his oluştu.

    demiş ki "neşeli parçalar gelmiyor içimden" (bkz: #14128383). bi albüm dolusu neşesiz parça bu kadar mı sıkmaz, bu kadar mı dinletir kendini anlamadım. ve albümde çalan tüm o müzisyenler ile öylesine paylaşabilmiş ki hissettiklerini, korteje katılan insanlar gibi hepsi uyum içinde takip etmiş tüm o melodileri. hepsi kendini katmış ama "duru"ca katmış. dinlerken hepsi içinde dolanır olmuş.

    içimdeki gizlediğim, görmezden geldiğim her şeyi dışarı vurduğun için, içime kaçak bir kat daha çıkardığın için küfretsem mi, ne yapsam bilemedim. ama ne yaptıysan iyi ki yapmışsın. o dağ senin değil de bizim bi yerlerimize girdi sanırım."

    http://canthefason.blogspot.com/…duru-zamanlar.html
  • aşağıdaki mükemmel parçalardan oluşur...daha mükemmellerinin gelemeyecek olması en muazzam eksikliğimizdir...

    01- altı eylül
    02- aklım hep sende
    03- ağrı zamanı
    04- halfeti zamanı
    05- nihai
    06- yedi eylül
    07- hüzn
    08- raylar boyunca
    09- son jenerik
    10- sonbahar rüzgarı (bonus)
hesabın var mı? giriş yap