• aslında sokrates'in insana yönelmesi ile başlatılabilecek olan, ama adının 20. yüzyılda konması nedeniyle "yeni" olarak kabul edilen bir felsefe disiplini. felsefe tarihi boyunca birçok filozof insan konusuyla başta varlık, bilgi ve etik görüşleri olmak üzere, başka alanlardaki çalışmaları çerçevesinde ilgilenmiştir. ancak insanı insan olduğu için nesne edinen ilk filozofun nietzche olduğunu söylemek yanlış olmaycaktır. max scheler'e gelindiğinde ise insanın kosmostoki yeri söz konusu edilmiş, insanın diğer varlıklardan ayrılıkları ortaya konmuştur. günümüzde insan felsefesi insanın diğer varlıklardan ayrıldığı noktalardan çok, onu o yapan ve değerine değer katacak noktaların ne olduğu üzerinde yoğunlaşmıştır. türkiye'de bu konuda en yetkin isim takiyettin mengüşoğlu'dur.
  • insan doğasını kavramaya çalışan, insan denilen varlığı bütününde nesne edinen, insana ait olan özelliklerden ve olanaklardan hareketle insanın ne olduğu sorusuna yanıt arayan bir felsefe dalıdır.
  • batlamyus'un almagest'nin, hatta kopernik'in de revolitionibus'unun * derleme olması gibi bir derleme felsefe türü. burada anlatılan soruları sormamış bir filozof yoktur. doğu felsefelerini dışarıda bıraksak dahi, özellikle de rönesans'ın erken dönemlerinden itibaren, başka hiçbir amaçla olmaksızın salt insan üzerine sorgulamalar yapılmışken (bkz: hümanizm) bu felsefeye yeni demek mümkün değildir. yeni bir kavramsallaştırma, yeni bir derleme, modern düşüncenin disiplenleştirme merakının yeni bir ürünü denebilir, ama yeni bir felsefe yapma tarzı değildir. yeni felsefe yapma tarzı nasıl mı olur?

    (bkz: modernizm)
    (bkz: romantizm)
    (bkz: hermeneutik)
    (bkz: fenomenoloji)
    (bkz: analitik felsefe)
    (bkz: post modernizm)
    (bkz: post yapısalcılık)
    .
    .
    .
  • ontolojinin alt disiplinlerinden biridir. bu bir anlamda insan, bir var olan olarak alınır demektir. kısaca felsefenin alet edevatıyla çağın aklının değişen ışıkları altında insanın neliğini soruşturmaktır. her profesyonel düşünürün hatta sokakta yürüyen herhangi birinin örtük bir insan kavrayışı vardır. etik, politika felsefesi ve birçok pratik felsefeler bu örtük veya açık kavrayıştan çekip çıkarılır.
    bu kısa ön bilgiden sonra asıl meseleye gelelim. bazı düşünürler insanın doğa yanını üretirken (insanın neliğini doğal varlıkların nelikleriyle buluştururken) bazı düşünürler bunun imkansız olduğunu ima etmişlerdir. örneğin aristoteles için insan toplumsal bir hayvandır. insanın hayvan olmaklığı onu doğa ile buluşturur.bir at ile bir ağaç ile benzerlik kurma imkanını yaratır. insan bazı özsel ontolojik farklarla birlikte doğal olanın paydasında yer alır. spinoza'ya göre insan, tanrının sonsuz niteliklerinden iki tanesine sahiptir bir anlamda sonlu bir tanrıdır. doğada ayrımını bu niteliklerce yakalanır. doğadaki diğer var olanlar bu kıstaslara göre kendilerine yer bulunabilirler. burası bizi düşündüren başka bir deyimle felsefenin imkanını ortaya koyan bir yol gösteren bir ize işaret eden kavrayışlarıdır her daim kendimize, kendiliğimize dair bir şeyleri öyle ya da böyle doğru ya da yanlış bir şeyler bulma olanağımız vardır. kendimizi kah tanrısal olanda kah hayvanda veya kamusal alanda "var" bulabiliriz.
    peki insanın doğa tarafının üretilmesinin imkansızlığını savunan sadece tekil var oluşa işaret eden düşüncelere ne demeli. yani kendiliğini aşamayan insan kendini ne hayvanda ne tanrıda veya kendi çocuğunda, bir başkasında bulamayana, inşa edemeyene "var" iddiası taşıyamayana ne demek gerekir. mesela çocuk, ebeveyn ben'in bir devamı değildir
    ("...
    babamı bende yaşatmayacağım.
    ...
    çocuklarımdan çekileceğim.
    ..."). burada insan üreyerek kendi devamını yaşatamaz, bir inançla sonsuz yaşama kapı aralayamaz. peki sonsuz öte dünyadan gelmeyen, kendini başkasında inşa edemeyen üremeyle başı ve sonu olmayan kendini dünyaya "atılmış" bulan, yersiz yurtsuz olan ölüm olgusu karşısında yaşamaya kodlanmış bu ben neye sığınmalı. şiir mi yazmalı, resim mi yapmalı ölümsüz olmanın olanaklarını mı zorlamalı.. bu kaygıyla nasıl başetmeli.
  • yeni materyalizm ve posthümanizm gibi yaklaşımların gündemde olduğu günümüzde artık esamisi okunmaması gereken zamanın gerisinde kalmış bir felsefe yaklaşımı.
hesabın var mı? giriş yap