• ufakken futbolcu kartları, misket gibi biriktirilebilen cisimlerden sıkıldıgımızda onları cope atmak yerine uyguladıgımız tekniktir. olayın temelinde kartları diger cocuklara dagıtmak vardır ama hayalgucuyle bu is cok zevkli bir hale getirilebilir.
    kapıs yapmanın bilinen uc farklı teknigi vardır. soyle ki;
    1- klasik kapıs: en cok bilinen bu yontemde dagıtılacak cisimler havaya fırlatılır ve millet kapar. klasik kapıs teknigi cok eglenceli olur cunku onlarca cocuk birbirine girer ve siz yukardan "nıahah toplayın sefiller" dersiniz. hatta bi tane falan gozlerinden kactıysa ayagınızla bir cocuga dogru savurup "al bunu da" derseniz ustun bi varlık olursunuz.
    2- treasure hunt: belli bi yere (evin bahcesi, park vs) kimseye haber vermeden kartlar saklanır. sonra mahalleliye haber verilir ve herkes dolar mekana siz de uzaktan seyredersiniz. zevklidir ama ilk teknigin verdigi hazzı yasayamazsınız.
    3- deathmatch: en heyecanlı kapıs teknigidir. ufakken bunu hic uygulayamamıstım icimde kaldı ama izlemistim bi kere oldukca zevkliydi. klasik kapıs ve treasure hunt karısımının extreme hali. tehlikeli veya ulasılması zor bi yere kartlar uzaktan fırlatılır ve kart manyakları binbir guclukle o kartlara ulasmaya calısır. icinde kopek bulunan bi bahce bu teknik icin oldukca elverisli bir mekandır. kart manyakları birbirleri ile yarısırken cevre sartlarıyla da bas etmek zorundadır.
  • daha eskiden kapış misket oynayan çocukların oyununa bir ya da bir kaç büyük tarafından yapılan olumsuz müdahale idi. oyunun ortasında bu acımasız hergeleler birden kapış diye bağırarak yerdeki misketleri alırlar ve eğlencenizin içine ederlerdi.
  • yuta yuta bir sürü misket edinmiş bir çocuğun,artık rakipsiz hale gelmesi ve sıkılıp jübilesine karar vermesiyle ya da kimsenin elinde onunla oynayacak kadar çok misketi olmamasından mütevellit yalnız kalmasıyla, yüksek bir yere çıkıp -mesela duvar, mesela ağaç- misketlerini etrafına topladığı diğer çocuklara doğru saçmasıdır.
  • futbolcu kartları, tasolar ya da misketle yapılan bir oyun türü. bunun en tehlikeli versiyonu aynı zamanda kapışı yapan için ya da aşşağıda birbirini yiyen çocukları izleyenler için gülmekten altına işeten bir versiyondur.

    kapış yapılacağı duyurulur ve bütün mahallenin çocuklarının toplanması beklenir. zaten kapış çok önemli bir şey olduğundan hemen herkes aşağıda, kartların atılmasını bekler. yeterli sayıya ulaşınca kapış ve güldürü şöleni başlar.

    bir kağıt için o çocuklar birbirlerinin üstlerine düşmana saldırıyormuş gibi çıkarken, etrafta buna şahit olanlar gülmekten geberir. ama esas güldürü ilk 10 15 karttan sonra başlar. herkes havaya girmiştir ve bir sonraki kartın atılacağını beklemeye başlamıştır. 10 15 kart atılırken küçük kardeşler de içerde siyah poşetlere su doldurmuş ve cephaneyi balkona taşımıştır bile. bir sonraki kart atıldıktan hemen sonra bu içi su dolu poşet de kartın atıldığı yere atılır ve gülmekten altına sıçılır.

    poşeti eğer bir çocuk yerse ki bu gülmekten geberten bir olaydır, bu felekzede bazen poşetin sert etkisiyle yere düşer. fakat bu birebir isabet pek az rastlandığından genelde yakınlarda bir yerde poşet patlar ve saldıran çocukların hepsi küfretmeye başlar. ıslanmalarına rağmen, nasıl bir kart aşkıysa kapışa devam ederler ve su dolu poşetlere de razı olurlar. fakat bu sefer daha temkinlilerdir. kartı alıp tazı gibi başka tarafa kaçmaya başlarlar.

    kapış yapılan alan toprak alan olduğundan her tarafları çamur pislik olur ve az rastlansa da bazen poşet dolu suyu birebir yiyen çocuk gidip anasına şikayet eder. o kadar güldüğünüz, gülmekten sıçtığınız günün akşamı çekilmez işkence saatlerine dönüşür.

    ha eklemeyi unuttum: bu kapışın bir de sloganı vardır: "kapış kapış, gel götüme yapış"
  • şimdi efendim kapış yapmak dedik de aklıma geldi. ben her ne kadar bilye taso gibi şeylerin kapışlarında bulunmuş olsam da şimdi anlatacağım öykü tamamen modernize olmuş gençlerin hikayesidir.
    sene 1997-1998 yer bornova anadolu lisesi eski yurt binası yeni hazırlık binası bilen bilir yanında revir olan bina şimdilerde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya o kadar sakat bir bina neyse efendim. ben bu okula geldiğimde daha önce görmediğim bi oyunla karşılaştım adı magic the gathering. gençler sabah akşam black white deckler hazırlıyorlar bir sonraki gün okulda tenefüslerde boş derslerde oynayacakları oyunlarla ilgili taktik çalışması yapıyorlar. biz de yeni yeni öğreniyoruz sağdan soldan elalemin elden çıkardığı kartların üstüne kendimizde 3-5 kart alıp karışık deck kuruyoruz oynuyoruz falan. tabi bu sağdan soldan toparladığımız kartlar genellikle kapışlar sonucu elde edilirdi. neyse ki ben pek o kapışlarda bulunmadım yani bulundum da as sonra aşağıda anlatacağım olaylar içinde hayvanlık mertebesinde bulundum.
    şimdi kapış nasıl yapılır yukarıda bir güzel açıklamışlar ben anlatmayacağım onu ben sizlere bir gariban evladına nasıl acı çektirdiğimizi anlatacağım. kesinlikle bu yaptığımızdan gurur duymuyorum.
    hikayemiz ise şöyle....bir gün yine öğle tenefüsünde erdem* isimli bir arkadaşımız(çok hınzırdır kendisi) kapış yapacağını duyurdu yanlız kulislerde ise bunun bir kapış değil ö.b. isimli *arkadaşımıza çok gıcık olunduğu için kapış kisvesi altında dövüleceği duyurulmuştur. herkes rol icabı yerlerine geçmiştir. kapış başlamıştır yazık garibanım ö.b. kapışın verdiği heyecanla hemen ortalığa dalıp yerdeki kartları toparlamaya başlamıştır yanlız bu esnada rol icabı kapışa başlayan insanlar kartları toparlamak yerine ö.b. isimli arkadaşımıza takır tukur girişmiş utanmadan yerde bile tekmelemeye devam etmişlerdir. peki olayın sonucu ne olmuştur?? bizler öğle tatilimizi mükemmel bir eylenceyle bezemiş mutluluktan sırıtırken ö.b. arkadaşımız ise hiç sanki az önce kendisine tekme tokat girişilmemiş gibi ortalıkta "aman tanrım rare kart kaptım ehueueh oleeey" tarzı çığlıklar atmaktadır. ha bu işin içinde olan kişilerin adını tek tek biliyorum ama ben buradan sadece jesters cap adını zikredeceğim. hey gidi günler hey. zamane gençliği efenim ne bilsin misketi bilyeyi gazoz kapağını. ama bir konuda şükretmekteyim ya biz gençler demir bilyelerle bu kapışı yapsaydık??
  • genelde bizim balkondan duyulurdu bu söz. abim, mahallenin en iyi misket oyuncuları kategorisinde birinciliğe oynadığı için gün aşırı 3. kattan kapış yapardı. önce kendisi fazla yüksek olmamakla beraber "kapışşşşş" diye seslenir, bunu duyan ben dahil bütün çocuklar balkonun altında toplanırdı. teoride abim de olsa işin içine misket, gazoz kapağı, futbolcu kartı gibi materyaller girince abim sokaktaki herhangi bir abiden farklı olmuyordu. aksine güç bela köktüğü misketleri kökülürüm diye bana elletmez, bazen 50 misket karşılığı aldığı dongi kemikleri, aynalı dongileri, uğurlu kafliklerini artiztik olsun diye gösteriyordu.

    kapış heyecanına kapılan çocuklar deli gibi bağrınır, oraya buraya koşar, oyun oynayan oyununu bırakır, salçalı ekmek yiyen ekmeğini temiz kaldırıma bırakır balkonun altına üşüşürdü. seromoni her zaman aynıydı, önce tek misket atar. mahallenin en cingözünü tespit eder, ikinci misketi onun tam tersine atar yeteneklerini sınar, üçüncü sefer 2 misketi aynı atıp kapabilen kişinin seçilmiş kişi olduğunu belgelemeye çalışırdı. en son sıkılır bir avuç misketi aşağıya atar, hepimiz çil yavrusu gibi dağılıp misket kapmaya çalışırdık.

    şimdi anlıyorum abimin neden öyle yaptığını; hazıra alışmıyayım, hak ederek kazanayım istemiş olmalı veya bildiğin yavşak.
  • günümüzde ikinci bir şekli türemiş, bir şeyi helalinden dağıtma aktivitesidir. birincisi herkesin bildiği ve çoğu insanın çocukluğunda yer aldığı muhteşem klasik kapış aktivitesidir. mahalleden bir çocuk bir yere çıkar ve saçar elindekileri yerlere. bir gürültü kopar ve mahalle çocukları arasında ufak çapta bir şenlik olur. ikincisi ise modern kapış ya da dijital kapış olarak adlandırılmaktadır.* bu kapış tarzında mahalle yerine internete ulaşılabilinen hemen her nokta kapış mekanına dahil olmaktadır. kapışı gerçeleştirecek birey elinde fazlaca olan bir şeyi internet vasıtasıyla etrafa dağatacak ve bundan garip bir haz duyacaktır. klasik kapış ile dijital kapış arasındaki ilk fark mekan dedik. ikinci fark ise elle tutulabilirlik olmaktadır. misal klasik kapışta taso, misket gibi nesneler dağıtılırken dijital kapışta davetiye, referans olma gibi elle tutulamayan şeyler kapış konusu olmaktadır. üçüncü fark ise, klasik kapışta yaşanan o cümbüşün dijital kapışta yer almamasıdır. havada uçuşan futbolcu kartlarını izlemenin verdiği keyfi hiç bir zaman edit. bitti valla. diyerek yakalamanız mümkün değildir. malum dijital de olsa kapış kapıştır ve saniyeler içerisinde elinizdekilerin tükenmesi anlamına gelmektedir. sonuncu fark ise, yıllara meydan okuyan, olay mahalline geç gelen mağdurlardır. klasik kapışta da dijital kapışta da bu arkadaşlar kapışı gerçekleştirene inatla başka var mı diye sormaktan kendilerini alamazlar. içlerindeki son bir umutla kaçırılan beleş zevkini geri getirmeye çalışırlar ama nafile. olan olmuştur.

    her iki çeşide de örnek verecek olursak: klasik kapış tasodur. dijital kapış ise google wavedir.
  • daha önce nasıl yazılmamış yoksa sadece bizim sokaktaki çocuklar mı yapıyordu diye düşündüm şimdi. o zaman bakalım beraber büyüdüğüm bi sözlük yazarı çıkacak mı?
    anne yada baba sokağa çıkmana izin vermiyorsa pencereden izlerdin oynayan çocukları. işte böyle zamanlarda bi şekilde ilgiyi üstüne çekmek icap ederdi. elinde taso varsa taso yoksa çıkartma, o da yoksa şeker, çikolata fln atardın pencereden. ama önce aşağıya bağırırdın ''toplanııııııınnn kapış yapıcaaaaaaaaaaam'' diye.
    not:bizim zamanımızda çıkartma biriktirir bi albüme yapıştırırdık tamamlayana ödül fln verirlerdi ama tam olarak ne olduğunu hatırlayamadım futbolla yada barbielerle ilgili olanları vardı.
hesabın var mı? giriş yap