• kierkegaard ilgi ceken kitaplarindan birinin adidir.
  • kierkegaard' ın korku ve titreme isimli kitabı hz ibrahim'in oğlu ishak ı allaha kurban etmesi özelinde hristiyan iman anlayışı üzerine derin felsefi tartışma. günümüzde de geçerliliğini koruyan içi boşaltilmis iman meselesinin korkutucu iç yüzü.
  • ibrahim peygamberin oğlu ishak'ı tanrı'ya kurban etme ve kurban edilmeme süreci üzerinden varoluş, inanç, iman, sadakat ve sevgi -tanrı ve evlat sevgisi-, sorgulama, sorgulamama gibi çok yönlü bir okuma sunuyor kitap...
    milan richter'in 'kafka ve kafka' kitabını okurken çıktı bu kitap karşıma. enteresan bir şekilde bir gün önce kitaplıktan alıp şöyle bir bakmıştım kitaba. kafka ve kafka'da da karşıma çıkınca ikisini eş zamanlı okumuştum.
  • varoluşçuluğun öncüsü sayılabilecek felsefeci soren kierkegaard kitabı.

    kitapta ibrahim'in ishak'ı kurban etmek istemesini kutsayarak anlatmıştır. bir cinayetin nasıl kutsal bir eyleme dönüşebileceğini güzel bir şekilde açıklamıştır. inançlı olmamama rağmen ben bile ikna oldum diyebilirim, bakış açımı değiştirdi.

    ayrıca hristiyanlık eleştirilerine yer vermiştir. mükemmel olan hristiyanlığın yozlaştırıldığına inanmaktadır. hegel'e bol bol eleştirilerde bulunmuştur.

    genel anlamda severek okudum muhtemelen kierkegaard'ın diğer kitaplarını da okuyacağım. eleştirebileceğim tek şey yer yer eril dil kullanması, kadınları aşağılaması olabilir. bu da dönemin şartlarına bağlanıp görmezden gelinebilir.
  • soren kierkegaard'ın iman kavramını etik ve dindarlık ilişkisi ile incelediği eseridir.
  • müthiş kitap. ibrahim'in imanı ve ishak'ın tevekkülünü anlatır. felsefe ve özellikle din felsefesiyle ilgilenenlerin kesinlikle okuması gerekli.

    ek olarak şu yorumu yapayim. nedense islam coğrafyasında dinsel mitleri-kıssaları böylesi müthiş yorumlayan düşünürler hiç çıkamamış. maalesef her konuda olduğu gibi bu konularda da çok sığ kalmışız.
  • problemata’dan

    “göze görünen, maddi dünyadan alınmış eski bir özdeyişte şöyle denir: ‘ekmeği çalışan kazanır.’ ne tuhaftır ki bu özdeyiş kendine en yakın olan dünyaya uymaz, zira dış dünya kusur kuralına tâbidir, ve bu tekrarlanır gider; öyle ki çalışmayan kişi de bu dünyada ekmeğini hep kazanır, hatta pinekleyen kişi çalışandan daha da fazlasını kazanır. dış dünyada her şey, onu elinde tutana aittir; umursamazlık ilkesine tâbidir, ve yüzükteki cin onu takana itaat eder,yüzüğün sahibi bir nurettin de olabilir alaaddin de, bu hiç fark etmez, dünyanın ganimetlerini her kim elinde bulunduruyorsa, onların sahibi de bu kişidir, nasıl elde etmiş hiç fark etmez. manevi dünyada bu farklıdır. (...) yağmur burada hem adaletlinin hem adaletsizin üstüne yağmaz. burada güneş hem iyilerin hem günahkarın üzerine doğmaz.”

    ifadelerinin geçtiği bu eser, inançla imanın farkını ortaya koyarken, hegelci felsefe eleştirisinden girip, ibrahim kıssalarından çıkan kierkagaard’ı da hayatıma taşımıştır.
    etik-iman farkını anlamak, en azından üzerine düşünmek için mutlaka edinilmelidir.
  • kierkegaard'ın johannes de silentio takma adıyla yazmış olduğu ve 1843 yılında yayımlanan kitap. kitabın tanıtım bülteninde johannes şunları söyler. "şimdi niyetim, imanın ne müthiş bir paradoks olduğunun görülmesi için, ibrahim'in öyküsünden, içinde barındırdığı diyalektik sonuçları çıkarıp sermek ve bunları 'meseleler' biçiminde ifade etmek. öyle bir paradoks ki bir cinayeti tanrı'yı memnun kılan kutsal bir eyleme dönüştürebiliyor. öyle bir paradoks ki hiçbir düşüncenin kavrayamayacağı şekilde ishak'ı ibrahim'e geri veriyor. çünkü imanın başladığı yer, düşünmenin terk ettiği yerdir"
hesabın var mı? giriş yap