• ne sis yansin ne kebap feminizm. açmak gerekirse; liberal felsefeden feyz alan feminizm. nedir? mevcut sistem içinde er cinsle olan esitlik mücedelesidir. nedir? bi de radikal feminizm vardir, sosyalist feminizm vardir. vardir, bitmez..*
  • var olan dunyayı, sistemleri, kurumları oldugu gibi kabul eden, dunyanın algılanısında erkek-egemen tanımlamaların degistirilmesi gibi bir iddiası olmayan, sadece daha ozgurlesmis kadınlar, daha esitlikci bir toplum pesinde olan feminizm cesidi..
  • feminizm denince akla gelen en popüler ve itici tanımların kaynağı (erkek düşmanlığı, erkek ne yapıyorsa aynısını yapma isteği, erkeklerden üstün olma ideali, vb). halbuki bir kısım feminizmler vardır ki bununla uzaktan yakından alakalı değildir. mesela askerlik müessesesinin uzağında olduğu için erkekleri kıskanmaz ve bu durumu toplumu dönüştürebilmek için kullanmak ister. virginia woolf buna örnek olabilir.

    (bkz: başımıza ne geldiyse liberal feminizmden geldi)
  • neo feminizm şeklinde bir tanım yapan ekolü de mevcuttur..

    bir de ne gevelediği belli olduğu kadar ne önerdiği de belli olsa ciddiye alan bulunur belki..
  • liberal feminizm elestirisi basliginda olmasa da, ozellikle kadinin ingiliz ataerkil toplum yapisinda yasadigi catismalari dile getiren feminist bir yazar olan fay weldon 'un, feminizmin kadin'i erkekler gibi ekmek iscisi haline getirdigini ve kadin'a yaramadigini (en azindan orta ve alt sinif kadina yaramadigini) ve temelde sorunun kapitalizmde oldugunu dusunuyor.

    "feminism has made women into wage slaves, just like men. (...) the downside of feminism is that women are now expected to go out to work, which some women would rather do than looking after the children anyway. once it was only the men who were wage-slaves, and now it's the men and the women, too. you know, i'd really rather blame capitalism. (...) if you are an intelligent, competent and healthy person, it is the most wonderful thing. if you have no aspirations and don't want to do anything except exist, than perhaps the pre-feminist world was better. there's never a perfect solution. there's just the least worst. and least worst is feminist society, which is more or less what we're getting now. and people are on the whole happier than they were before... although everybody's much more tired ."

    bunu yayinlayan gazete de aslinda muhafazakar bir gazete. sanirim weldon'in bu gorusunun bir feminizm elestirisi oldugunu dusunmus; bu gorusun ozunde bir liberal/kapitalist feminizm elestirisine yakinsadigini anlamamis, muhafazakar-kapitalist politikaya meylettigine ikna olmus bir sekilde yayin yonetmeni. diye dusunuyorum. evet.
  • nedense kadin haklarinin toplumda ve siyasal hayatta one cikmasindaki buyuk rolleri gozardi edilmeye calisilan feministlerin dusunce akimi.
    sonrasinda sosyalist, radikal ve marksist feminist akimlarin kendilerini karsisinda konumladiklari liberal feministler, az ve dar kapsamli kadin haklari isteklerinde bulunmakla suclandilar. ancak unutulan nokta, bizatihi o meshur 'standpoint' yaklasimini kullanacak olursak, onlarin o zaman icin en ilerici olan ve onemli adimlar attiklaridir, kendi konumlariyla iliskili isteklerle yola cikarak.
  • her şeyden öte özgürlük ve eşitlikle ilgili liberal öğretilerin kadınlar için de kullanılması gerektiğini öngörür.
    zannımca en gereksiz feminizm çeşidi.
    kadın görünürlüğü artsın gibi sayısal bir hesapla patriyarkal otoriteyi yıkabileceğine inanan naif bir anlayıştır.
    daha çok kadın medyada çalışsın, meclise daha çok kadın girsin gibi sayısal çözümler öngörür.
    (bkz: pozitif ayrımcılık)
    oysa ki salt kadın görünürlüğün artması çözüm değildir.
    çıplak kadın yayınlamaktan beis görmeyen kadın dergilerinin genel yayın yönetmenleri çoğunlukla kadındır.
    bu durum kadın sayısının artmasının çözüm olmadığının en büyük kanıtıdır. o kadınlar da ataerkil sistemin üreticisiyse ha çalışmışlar, ha çalışmamışlar ne fark eder?

    medyada gördüğünüz süper kadın mitleri bu feminizme dayandırılır.
    iş kadını, güçlü, hırslı ama mükemmel bedenini koruyan süper kadın imgesi...
    modern kapitalizmin temelinde yatan protestan iş ahlakını örtük biçimde kabul eder.
  • "(3) patriyarşi öldü mü? (liberal feminizm açmazı)"
    http://jimithekewl.com/…mu-liberal-feminizm-acmazi/
  • modern çagın kadınlarının çogu kısmının yaşadıgı ve de farkında olmadan veya olarak savundugu/eyleme döktügü/yaşadıgı feminizm çeşidi. çogu kadın da bu akıma kapıldıgını bilmeden inanır gider, kendince ennn kadın hakları savunucusu kendisidir. en özgür, en savaşçı, en güçlü kendisi sanır. halbuki kazın ayagı esasında öyle degildir.south park'ın bir bölümünde vardı bunlardan güzel bir eleştiri:

    -bir adam orospu olmak istiyorsa bu normaldir, ama bir kadın istiyorsa yanlıştır.
    -bir adam ayakta işiyorsa normaldir ama bunu bir kadın yaparsa acaiptir.
    -bir erkek t.şagını tıraş ederse bu normaldir ama bir kadın yaparsa bu anormaldir.

    "bu adil degil" diyordu dizideki kadınlar ve bunlara başkaldırıyorlardı hatırladıgım kadarıyla.

    son haftalarda da sözlükte dönen saçmalıklara tiksintiyle bakarak yazıyorum bunu da.

    kadınlar, ilk kadın ve erkekten bu yana evet malesef en ezilen cins. kimisi taşlanarak öldürülmüş, kimisi cadı avına kurban gitmiş, kimisi diri diri topraga gömülmüş, hep ezilmiş hep yok sayılmış. sonra kadınlar baş kaldırmış; eşit haklar, cinsiyet eşitligi, seksüel otonomi, bireysel bagımsızlık vs... için ve bunu başarmış da kimi zaman öldürülerek kimi zaman dövülerek, dışlanarak...

    kadın kendi kadınlıgını igdiş ederek varolmaya çalışıyor şimdi. kendisini kadın olmaktan soyutlayarak eşitlenme çabasına düşüyor. halbuki erkekle olan gerçek eşitlenme böyle olmuyor: "her istedigimle yatarım, evin musluklarını ben de tamir ettim en güçlü kadın benim, agzıma gelen her küfrü kullanırım tıpkı erkek gibi ve hatta amına bile koyarım her şeyin, çünkü ben erkekle eşitim eşit haklara sahibim" bu yanılgı kadını güçlü ve dahi ayakta kalabilen, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilen, ekonomik özgürlügüne ve her türlü hakka sahip olan esas kadından uzaklaştırıp sistemin yarattıgı ataerkil düzene boyun egen kadın haline getiriyor. işin kötüsü bunu yapan kadın kendisini hala güçlü, ayakta duran, kimseye muhtaç olmayan, her istedigiyle yatabilen hür iradeli kadın sanıyor. eşitlenme kavramını çok yanlış yorumluyor kadın malesef. liberal feminizm tam da bu işte. ama malesef kadın bu algıdan kurtulmadıkça güçlü ve ayakta durabilen bir kadın olamıyor. "ben de erkeklerin her yaptıgı işi yapabiliyorum güçlüyüm ben" demek bu algıyı bozan bir durum. ben de yapabiliyorum elimden gelen her şeyi ama bununla övünmüyorum, bununla övünmedigim veya "güçlü ama yalnız kadın" imajı çizmedigim zaman gerçekten kendimi bir erkekle eşit durumda görüyorum. veya çok yanlış anlaşılan cinsel özgürlük yanılsamaları. kadın belli bir statüye geldiginde yaşıyor bunu genelde. istedigi her erkekle yatmayı özgürlük veya eşitlenme olarak algılıyor. halbuki bir yandan da her önüne gelen kadınla yatan erkegi lafta eleştiriyor. bir şey var, buradaki bazı popüler kadın yazarlar bunu çokça yapıyor çok denk geldim. yattıgı kadını burada anlatan, yattıgı kadın sayısıyla veya güzelligiyle övünen erkege barzo, öküz vs.. diyor bu kadın. ama kendisi yattıgı erkeklerin güzelligini veya bu erkekleri açıkça anlatma halini özgürlük olarak yorumluyor. bildigin çelişki.
    liberal feminist kadın; "erkek ayakta işiyorsa ben de ayakta işemeliyim, eşitsek bunu yapmalıyız bize neden bu özgürlügü vermiyorsunuz?" yanılgısına düşüyor her seferinde. bir tık ötesine giden kadınlar ise; "erkek yapınca barzo olur ama kadın yapınca özgürlük olur" saçmalıgına inanıyor. erkek trafikte kendisine yol vermeyince "öküz, terbiyesiz" oluyor. ama aynı trafikte kendisi bir erkegin yol hakkını ihlal etmeyi kendisinde hak görüyor. buna çokça denk geldim.

    her neyse. kadın musluk tamir edince, sikme, sokma tabirlerini diline dolayınca (bunu yaparak direkt eril gücü kabul ediyor aslında kadın, yani sistemin erkege göre şekillen hayatına adapte olmaya çalışarak sistemin erk gücüne boyun egiyor farkında olmadan), bununla yatarım, bunu amarım kimse benim özgürlügüme karışamaz diyerek, ve bunu derken de bunu yapan ve bununla övünen erkekleri aşagılayarak -ki kendisi de bunu yapıyor esasında- erkekle eşitlenemez. erkekle eşitlenme ancak ilk başta kadının kendi kafasında oluşacak bir durumdur. "musluk tamir ettim, hem de yalnızım" diyen bir kadın erkekle eşitlendigi yanılgısına kapılmasın rica ediyorum. insan olarak eşitlenmeye odaklandıgımız zaman erkekle eşitleniyoruz biz. hı erkek bunu görür görmez, bu başka bir tartışma konusu olur ancak. ama kadın olarak ben kendi gücümle varım, digerlerinin kabul saydıgı onaylamalara ihtiyacım yok.
hesabın var mı? giriş yap