*

  • bugünün bilgi işlem alt yapısını öngörmüş, ve ilk temellerini, atmış mütavaziliği, kibarlığıyla gönüllerde taht kurmuş bir teknoloji gurusudur.internet, pc, ve her türlü işletim sisteminin temellerini atmış arpa nın şekillenmesinde 1.adam olmuş, ve bugün bilgisayar dünyasını yönetenlerin kahramanı olmayı başarmıştır.
    mit çıkışlıdır, 3 major yapmış(matematik, fizik, ve psikoloji) ve bunları birbirine harmanlayarak, insan-bilgisayar ortak çalışması prensibini oluşturmuştur.
    hayali insanın düşünmesi zul olan, hamallık olan işlemleri bilgisayarın aradan çıkarması, insanın hayal gücünün optiumumda kullanılmasıdır.
  • gerçekleşmeyi bekleyen hayallerinden biri ise, yapacağı işin basamaklarla belirlenip yönetilen bilgisayarlar yerine, belirlenen hedef için en uygun metodolojiyi oluşturan bilgisayarlardır.
  • kendisi asla, medyanın ilgi duyabileceği bir holding patronu, yöneticisi olamamıştır, bu yüzden bill gateslerden çok öte işler yapmış olmasına rağmen tanınmaz.her türlü bürokratik ve rutin işlerde çuvallamış, projeleri konusunda bonkörce paylaşımcı olmış, dostluğun enayisi olmayı hayat düsturu olarak kabullenmiş, 1990 da 80 lerinde ölürken bile mit'de bir köşeye çekilip kod yazmaktan başka bir uğraşı olmamıştır.
  • abd'nin sscb'ye karşı yaşadığı sputnik hezimetinden sonra kurduğu arpa'nın (arpa ve darpa isimleri arasında kırk kere gidip gelinmiş olan kurumun o zamanki adı) information processing technology office'inin başına geçerek internetworked dünyaya kollarını açan insan. işe aldığı lawrence roberts'ı, paul baran'ın teorisinin hayat bulacağı (bkz: packet switching) arpanet projesinin başına getirir. ve olaylar gelişir...
  • intergalactic network kavramını ortaya atarak günümüz internetinin atası olarak kabul edilen arpanetin oluşmasına önayak olmuştur.
  • joseph carl robnett licklider, 1915-1990. olmasaydı olmayabilirdik.

    bu entry'yi okuyabilmemizi sağlayan, artık yürüdüğümüzün farkında bile olmadığımız yolların tamamının çıkış noktası olan etkileşimli bilişimin (interactive computing) fikir babası ve ilk fonlayıcısıdır, destekçisidir. entry'nin yaşamasını sağlayan platform ve ağ yapısından tutun, entry'yi yazmamı sağlayan bilgisayarımdan (10+ senelik bir sözlükçü olarak "entry bilgisayar başında yazılır" romantizmini yaşatmama izin verin lütfen) kolunuzdaki bilekliğe kadar uzanan bir yelpazedeki ürünlerde yaşatılmakta olan bilişim fikirlerinin tarihi ve kökenini yeterince eşelerseniz ulaşacağınız yegane çıkış noktası bu adam ve en az yirmi sene boyunca bilişim araştırmalarının doğrultusunu belirlemiş man-computer symbiosis manifestosudur.

    ancak şimdi gidip de o manifestoyu okumayın, zira iş o manifestoyla kalsaydı ben şu anda burada bu entry'yi yazıyor olmazdım. lick'i (kendisine bu şekilde hitap edilmesini tercih edermiş) özel kılan durum sadece vizyonla yetinmeyip, bu vizyonun hayata geçmesi, statüko tarafından direnç ve saldırıyla karşılaştığında o hayata tutunabilmesi için neye ihtiyacı olduğuna yönelik eşi benzeri görülmemiş bir bilinçti. advanced research projects agency'de (arpa, bugün darpa) bulunduğu iki sene boyunca adeta kanat takıp uçarak ülke çapında çeşitli interaktif bilişim proje ve ekiplerinden teklif talep edip cömertçe fonlamakla kalmadı, bu akıllı ve çalışkan insanları nasıl bir araya getirip, birbirlerini çiğnemeden yapabileceklerinin en iyisini ortaya çıkarmasını sağlarız diye kafa da yordu; bu fikir onu bugün internet olarak bildiğimiz şeyin öncülü olan arpanet'e çıkardı. düz bir bürokrat değildi, işin içindeydi; öyle ki, arpa'dan ayrılma zamanı geldiğinde halefini beğendiği araştırmacılar arasından seçti ve global ağ hayalini ona aktarmayı başardı.

    kimdi o? ivan sutherland. "bilgisayar grafiğinin öncüsü" de denebilir kendisine, bugün ekranda herhangi bir şekil çizen bir aletiniz varsa, vaziyette bu adamın payı var yani. ama hadi bu ekstrem bir örnek. ya biricik macbook air'iniz? steve jobs ile lick'in bir bağı olabilir mi mesela? jobs, ilk macintosh'un temelindeki fikirleri xerox parc'tan aldı, ilk sistemi oradan transfer ettiği bir mühendise tasarlattı; mac'in dayandığı teknolojilerden biri olan smalltalk, sutherland'in öğrencisi olan alan kay'in parc'taki icadıdır. bugün hakim olan etkileşim paradigmasının icat ve rafine edildiği araştırma merkezidir parc; jobs her zamanki ticari zekasıyla bunu kazanca dönüştürmüştür. parc'ın en verimli döneminin lideri bob taylor, parc öncesinde arpa'da ivan sutherland'dan sonra başa gelen kişidir; teknik uzmanlığı olmadığı için, larry roberts ile birlikte yürütmüştür bu rolü. roberts dediğimiz adam da günümüzde internetin temelinde yatan packet switching teknolojisinin mucitlerinden biridir, paul baran'ın da yardımıyla ilk hayata geçirendir. peki ya parc öncesi? mouse'u, telekonferansı, uzaktan çalışma sistemini douglas engelbart icat etmişti, sunmuştu? doğru; ama engelbart lick'in desteğiyle varolmuş, vizyonunun üstünde çalıştığı süre boyunca lick hakkında "bana abilik etti" demiştir. bu ortak bir histir; jobs hariç bu saydığım insanların hepsi, kendilerini lick'in neferleri olarak tanımlarlar. fikir ondan çıktı, bize ilhamı o verdi, biz sadece devamını getirdik, uygulayıcıları olduk derler.

    çok daha fazla şey sayılabilir, ama bu kadarı yeterli; şimdi eğer yazımda başarılı olduysam zamansızca bahsettiğim tüm isim ve teknolojilerin kafanızı birazcık çorba etmiş olduğunu, yazıdan bayma eşiğinde olduğunuzu umuyorum. artık kıvama geldiniz ve ilk paragrafta linklediğim manifestoya bir göz gezdirebilirsiniz. önceden baktıysanız da daha farklı göreceğinizi biliyorum, ama kendinizi çok yormayın isterseniz. sadece, bu noktada bir kelimeyi öne sürmek isterim: sentez.

    lick, bugün nörobilim çerçevesine dahil edeceğimiz bir alanda uzmanlaşmış, uzmanlığını aşkın bir elektronik pratiği ile harmanlamış bir psikologdu. mucit değildi; çok iyi bir araştırmacı, deneyci ve fikir insanıydı. programlamayı 40'lı yaşlarında öğrendi, ama buna rağmen interaktif bilişim vizyonunu bugünkü haline en yakın ve somut şeklinde ortaya koyabilen ilk kişi o oldu. yani eğer saydığım, deha ve emekleri asla azımsanamayacak diğer büyük isimler bilişimin alfabesini, kelimelerini icat ettiyse, bu harfler ve kelimelerle cümleler kuran, bir metin hazırlayan, tüm bu olan biteni bir etkileşim biçimine dönüştürürek insanlığın geleceği, gelecekteki varoluş biçimlerinden biri çerçevesinde konumlandırabilen figürlerin başını bu unutulmaya yüz tutmuş adam çekti; hayatını öğrenme şansımın olmuş olduğu en kibar ve mütevazi, en olmayacakken olmuş "büyük adam".

    ama şu ana kadar yazdıklarımı "lick'in daşşahlarına gurban :))))" demek için yazmadım. yani yazabilirdim ve bu gayet meşru olurdu bana göre, ama söylemek istediğim şey biraz daha soyut. şimdi buna yaklaşalım.

    günümüzde büyük sorular sormanın ya gereksiz olduğuna ya da zaten soracaksak da bunun cevabının zaten verilmiş olduğuna yönelik bir algı var bildiğimiz üzere. bu her şeyden önce kendini bir hayal gücü eksikliği olarak ortaya çıkarıyor (burada biraz daha yakındığım bir konu: (bkz: bilim kurgu/@inscrutable) ve bunun oluşturduğu kayıp sadece geleceğe yönelik değil, şimdimizi ve geçmişimizi de etkileyen bir karaktere sahip. o yüzden, 2021 senesinden geri bakıp, "ne ki yani lick'in olayı, zaten bu bilgisayarlar bir şekilde ortaya çıkardı" demek, vizyonun, sentezin rolünü küçümsemek gayet olası ve doğal bir refleks. hem başlık da bu zamana kadar tenha kalmış, 4 entry, sıfır fav. insanlar buraya uğramadıysa bir bildikleri vardır değil mi?

    hayır, çünkü teknolojik sıçrama noktaları insanlığın kaderi değildir. kişisel bilgisayar fikri bugün baktığımızıda "no-brainer" diyeceğimiz derece müthiş bir fikir evet, ama evrimci goygoyu bir yana bırakalım; insanlık tarihinde "iyi fikirlerin" kazandığına yönelik bir inancınız varsa biraz saf bir insan olmalısınız. lick'in ektiği tohumların verdiği ağaçlara, bu ağaçların meyvelerine hiçbir yerleşik kurum, "evet, gelecek interaktif, buna geçiyoruz :)" diye bakmadı. lick'in destek olduğu, fonladığı, bir araya getirdiği, birbirine bağladığı araştırmacı ve mühendislerin yaşattığı oluşumlar, merkezi otoriteye karşı daha güvensiz ve yeni fikirlere daha açık bir jenerasyona kadar ayakta kalamasaydı, bugün yine bir bilişim paradigmasına sahip olurduk, ama şimdikinden çok daha farklı olurdu; ki, aramızda yazılım mühendisi olanlar varsa bu son dediğime tebessüm etmiş olabilirler. bilişimin hali ben diyeyim 10, siz deyin 15 sene önceye göre, tam da her yere kötü fikirler sindiği için içler acısı ve gitgide eski vaatlerini yitirmekte olan bir durumda.

    hatta, hadi size plot twist: şu anda bu entry'yi o kötü fikirlerin biri üzerinden okuyorsunuz. world wide web olarak bildiğimiz, html tabanlı internet ağı, böyle bir ağın ilk tasarlanışı değil, hatta iyi bir tasarım bile değil: kusurları herkesçe öngörülüyor, ama hiçbir zaman düzeltmeye sıra gelmiyor. o kusurlar da şu şekilde biliniyor: tim berners-lee'nin html isminin içine gömdüğü "hypertext" kelimesini icat eden ted nelson, web'den 30 yıl önce, web'in kusurlarına sahip olmayan bir sistem tasarlamıştı; project xanadu. linklerin çift yönlü olduğu, bilginin yayılırken kopyalanmayıp, orijinaline referans verdiği, böylelikle bilgi için kritik olan bağlamı koruyan bir sistemdi. böyle bir sistemde bugün olduğu gibi "yalan haber" yaymak mümkün olmazdı, örneğin. zamanının o kadar ilerisindeydi ki kimse o dönemdeki imkanlarla nasıl uygulanabileceğini hayal bile edemedi, ve nelson da hayatı boyunca aykırı bir figür olduğu gibi tek satır kod yazmayı bilmediği için bu fikri asla bütünüyle hayata geçiremedi; lick, nelson ile hiç kesişti mi bilmiyorum, ama onu o bile kurtaramazdı. seneler sonra, genç bir mühendis* xerox parc'a geldiğinde, oradaki büyük adamlardan birine "niye bu fikri kolaçan etmiyorsunuz" diye sormuş, şu cevabı almış: "fikrin güzel olduğunu ben de biliyorum, ama buranın parasını fotokopi makinesi üreten bir şirket ödüyor."

    işte o yüzden ben de buraya bu çelengi bırakmaya geldim. gizli, sessiz, ziyaretçi görmeyen mezarında uyuyan, daha iyi bir dünya ve teknolojiyle içiçe yaşayan insanların hayaline can vermiş lick'e duyduğum minneti kelimelere dökmek istedim.

    bu entry'nin yazımını tetikleyen kitap için (bkz: the dream machine/#124098177)
hesabın var mı? giriş yap