• kürtçe ve türkçe kelimelerin karışmasıyla oluşmuş bambaşka bir ağızdır.
    örnek kelimeler:
    cinik : kız , ciniğe arif ol : hatuna bak
    doğan: sigara, doğan estirmek: sigara içmek
    hazen: erkek çocuğu
  • çağa: çocuk
    tuman: don
    çimmek: yüzmek
    ...şeklinde çoğaltılabilir örnekler.
  • bibi: hala
  • dut' a tut, dükkan'a da tükkan derler.
  • içine bolca ermenice kelime karışmış türkçedir.
  • toprak'a torpah, yaprak'a yarpah, köprü'ye körpü denir. ama nedense kirpik de kiprik olarak telaffuz edilir.
  • özelikle bir kadın konuştuğunda kolaylıkla kendini deşifre eder.
    -keaazzz anam .........
  • dirgen:hergimat
    biber:istotu
    patlıcan:balcan
    patates:patik
    domates:tamatos
    maydonoz:maydenez
    bakraç:barğhaç
    apandist:tatarhamı
    merdiven:ayağhçağh
  • "aşhan bacının askerdeki oğlu hüsameddin’e mektubu

    nazlı oğlum, canım, ciğerim oğlum hüsameddin;

    mekdubuma başlıyken en evveli gara gözlerinden öpüyüm, seni yaradana havel ediyim. gınalı goçum, asger oğlum benim. nasısın, eyimisin, halın keyfin nassı, işallah eyidirsin çağam. bizler eyiyik, baban eyyi, yengelerin eyyi, dayın aboş eyyi, amin bekir eyyi, veysel eyyi, amin avratları omoş eyyi, hüsülünün zekiye eyyi, gavasın fadime eyyi, abizer gilin hacce eyyi, bibin ulviye eyyi, sen heç marağ etme çağam, hepisi eyyi…

    evdeki boz at eyyi, sarı inek eyyi, senin it’inde eyyi, senin niyetine itoğlu it’e eyle bağıyımki deme getsin…

    gajjoların kör hanifi ikide bi seni soruyu “ula diyim bi diyeceğin varsa bana sor diyim” sölemiyi. ben bülüyüm bi sınığ yağı var amma ne. o ğeyirsiz adam olmaz ula, yegi yanı yere gelesice he, bilmiyim ki senden ne isdiyi? hııı, çatlamıyı ya, bugün yarın gelirsin hebet de, ne diyise sana desin, beni neye tügediyi? olmaz olasıca he…

    geçende kerneg’e köpücnen öteberi yığamaya getmişdig. bide bağdımki orada bize bağıyı! de gel göynün ne isdiyi? nola ipsiz sapsız biri işde…

    benim çiğerimin köşesi nazlı boz oğlum, gağemine’nin gelini fadime çoğ ğasdeymiş, beçere gocası bekir’de iki büklüm olmuş eyice. torpağcılar’ın miyese’de aynı olmuşdu, allah rahmet eyleyesice…

    gurban ola sana anan hüsameddin, eee daha daha nasısın oğlum, ne var ne yoğ, heç bize havadis yazmıysın ula… postacı her cegetten geçişinde senden mekdup var mı diye soruyum, herifde sufatsızın bir zaten, bana dikleniyi “yoğ anam yoğ işde” diyi… gözüme uyğu girmiyi… çıntıların nayle de çoğ gonuşup beni eyice marağlandırıyı… biliymisin oğlum aşağı zovağdaki pot osman dayıda, sana uzun ömür, geçende öldü. mezarını da debbeli cumali eşmiş diyiler, hanıya sözde küsülülerdi ya… pot osmanın ölümüne aha o doksanlığ dik mamoş dayıda çoğ ağlamış diyiler… vağ vağ ki ne vağ çağam.. allah gençleri esirgeye, nedek oğlum…

    ğumarcı ahmed’in oğlu haci de felç geçirmiş… o beçerede gedikli olan oğlu bünyami’nin kalp sektesinden ölümüne çoğ üzülüp çok yandıydı, ondan hebet de herhalım. maheramoğlu memet dayında sana ömür geçindiydi. evelsi gün gırğı çığdı… teze arvadı da gırğının ardından evde ne var ne yoğ arabaya doldurup götürmüş, oğlanlarıda gızı da heç bişey alamamışlar…

    daha ne diyem çağam sana… böyük abenin arvadı çağanın altına sıcağ öllüg bağlamış, çağa haşlanmışdı, çağanın gıçı daha yeni yeni eyileşiyi, durmadan zeytin yağı sürüyük. nedek oğlum gız çocuğu hebe, ne olu ne olmaz… ele mi ele delmi oğlum…

    gadan alır gözün yerim hüsameddin, yığığ pegin yan tarafındaki hozelek şaben çarşı da ganereye gideriken otobos çarpmış, altına almış, debelemiş… aman yaman demeden ğasdehane’ye götürmüşler… oğlu heyirsiz mamo paytonnan eve getirmiş, havluya sedirin üsdüne döşek serip uzadıp yatırmışlar. çoğ lazımmış gibi torpağcıların elif bacı duz çevirdi, gurşun tökdüler. ha öldü ha ölecek dediler ammaaa dert bile yapışmadı olmaz olasıcaya… nola, eddiklerini çekiyi, az bile bunar ona. otobosun altına girmesiynen üsdü başı hep yırtılmış, avradı sünepe zeynebide bülüysün işde pejmurdanın biri, avratlığı mı varki bu talaş içinde bişeyler becere de ortaya goya. ben gonşuluğumu yapam deyi öteberiyi eve getirdim, bi gözel yudum, yırtığlarını yamadım, gopcalarını tikdim, teze tikilmiş gibi, cıcığ gibi oldu valla. bu yapdığlarımızın bi eme yarayacağını da zannetmiyim ya amma nedesin ki gonşu işde oğlum, allah üçün yapıyığ işde. canı da pıt pıt, isot gızartması, sümütlü pilo isdemiş, yapdığ götürdük. şimdi acığ eyi, yavaş yavaş ayağa gağıymış, dert bile soğmadı işde…

    oğlum gecennerde evde canım sığılıydı, gendi gendime dedim ki “yarın olada yalanız başıma hamama gidem de bi gözel yığanam”. ğarikcilerin bağının çalı’sını yarmışlardı ordan atlayıp poğlu cegeti geçip gavur hamamına getdim. hamam da havletdi, şendik yoğdu, irahat irahat bi gözel yığandım, yundum, arındım. eve geldim, havludaki taş havizin içinde yoğurtlu şorva vardı, yüregim yanıydı, anığını da bol goymuşdu teze gelin, bi gözel gaşığ gaşığ yedim. nedem ula, canım çok isdedi hebet de, uyaman, yemeyem mi del mi ya çağam. babanın da evelsi gün canı gavurmalı, şareli pilav isdemiş, gağamda yapam dedim. hıznada şareyi gavururken gavurma tenekesinin ağzını açığ unutmamışmıyım, abooov, içine sıçan düşmüş, bi teneke gakırdağ, gavurma telef oldu, atdığ…
    …"

    erol ali aydoğan, malatya mektubu
  • kendine has bir dil neredeyse:
    sakko: palto
    egiş: kürek
    kemçik:eğri yüzlü
    ayahçah: merdiven
hesabın var mı? giriş yap