pırıl pırıl
-
temiz. ayna gibi. yeni yikanmis utulenmis.
-
-
tertemis
kullanılmamış
saf -
-
bunun pirildar ve parildar seklinde soylemleri mevcuttur.
paril paril ve piril piril manasi arasinda cok fazla fark oldugu bir takim kisiler tarafindan one surulmustur.
parildayan sey elbise lame gibi nesneler icin kullanirken
piril piril terimi denizin ustundeki isilti icin kullanilmaktaymis. -
petruchionun, kate in olasi bir surat asikligi durumunda kate in yuzunu benzetecegi hal. (ne dedim ben)
(bkz: hircin kiz) -
yudum'un 2010 yılında çıkardıgı albümünün ismi.
-
"kaybettiğimiz dr. mustafa, özellikle yarım kalan işlerinde görüldüğü kadarıyla yaşamda başarısız hissetmiş ve bir şeyin yukardan müdahaleyle anlamsızlığı ağartmasını istemiş olabilir. (...) pırıl pırıl bir beyin ve hayatın, sahibince bırakılması." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi
["ne çalalım?" diye sordu burnu gözlüklü bir lavuk, ellerinde şahane pırıl pırıl albümler vardı. "mozart? beethoven? schoenberg? carl orff?"
"dokuzuncu," dedim. "muhteşem dokuzuncu."] anthony burgess - a clockwork orange -
bu pekiştirilmiş söz öbeği son zamanlarda insto kafalarca sıfat olarak, sanki yeni bi’şi bulmuş gibi kullanılmakta. örnekse: (bkz: pırıl pırıl delirmek) tertemiz delirmek, pırıl pırıl düzüşmek vs.
-
pırıl pırıl parlar
ışıl ışıl yanar
mavi mavi boncuklar dağıtır hep kandırır...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap