• "kim iman olmaksızın tanrıyı severse kendisini yansıtır, kim tanrıyı severse tanrıyı yansıtır." søren kierkegaard
  • 'babam beni sevdiği için dövüyor.' cümlesi inancın özeti.
  • 'yoksa sen tanrı sevgisi üzerinde hiç düşünmedin mi; eğer fevkalade olanı sevmek sevginin üstün bir meziyeti olsaydı, o vakit tanrı, deyim yerindeyse, müşkül durumda kalmış olurdu, zira o'na göre fevkalade olan hiçbir surette yoktur. şu hâlde sırf fevkalade olanı sevebilme meziyeti bir suç isnadı gibidir, fevkalade olana karşı değil, sevgiye karşı da değil, fakat sırf fevkalade olanı sevebilen sevgi için. yoksa bir insandaki o, dünyanın sırf bir yerinde, türlü imtiyazlar içinde kendini iyi hissedebildiği, çıtkırıldımlık hâli üstün bir meziyet midir?

    hayatını bu şekilde tasarlamış bir insan gördüğünde methettiğin şey ne olur? herhâlde tasarının rahat verici kolaylığı. fakat bütün o saltanata düzdüğün methiyedeki her kelimenin aslında kulağa, sırf o saltanatlı muhitte yaşayabilen bu zavallıyı alaya alma gibi geldiğini hiç fark etmedin mi?

    velhasıl hedef nesnenin mükemmeliyeti sevginin mükemmeliyeti değildir. ve tam da bunun içindir ki komşuda, sevgilinin, arkadaşın, hayranlık beslenenin, uygar olanın, nadir olanın, fevkalade olanın bu denli sahip olduğu mükemmeliyetten hiç eser yoktur; tam da bunun içindir ki, komşu sevgisi, sevgiliye, arkadaşa, uygar olana, hayranlık beslenene, nadir olana, fevkalade olana duyulan sevgide olmayan mükemmeliyete tekmilen sahiptir. o hâlde bırak dünya âlem hangi sevgi hedefinin en mükemmeli olduğu hususunda ihtilaf etsin. komşu sevgisinin en mükemmel sevgi olduğu hususunda asla ihtilaf olmaz.'

    (bkz: kjerlighedens gjerninger)
    (bkz: søren kierkegaard)
  • "bir tanrıya ulaşma arzusu en karanlık, içgüdüsel doğamızın beslediği, hiçbir dış etkinin sarsamayacağı, bir insana duyulan aşktan belki çok daha güçlü ve derin bir tutku olabilir mi? belki de bu uygunsuz aşkın en yüce ve gerçek anlamına "aktarım", on beşinci asırdan bu yana bilincimiz için yitik bir parça olan gerçek gottesminne [tanrı sevgisi] diyor olabilir miyiz?" carl gustav jung - aspects of the masculine

    "hayvan sevmenin, hayvan beslemenin günah olduğunu söyleyenler, insanların, hayvanların, bitkilerin, taşların tanrı yaratıkları olduğunu kabul etmiyorlar mıydı? tanrıyı sevmek, yaratıklarını sevmemeğe mi bağlıydı?" bilge karasu - uzun sürmüş bir günün akşamı (tepe)

    "yalnızlık safası, yani, adam aramaz oluyorsun! (...) yalnızlık safası demek, "ibadet basamağını aştın," demektir. namaz, oruç artık sana borç bile değil... (...) bu yüzden, yalnızlık safasına erişenler, içki içerler, oğlan severler, karı severler. bilmeyenler ayıplar. oysa bunların sevdikleri karı, oğlan, aslında tanrı sevgisidir." kemal tahir - esir şehrin mahpusu

    (ilk giri tarihi: 29.5.2018)
  • tanrıyı seviyorum diyen insan ya kendini kandırıyordur ya da çevresindekileri.varlığı ve yokluğu hakkında kesin bir bilgimiz olmayan,varsa bile neye benzediğini bilmediğimiz bir şeyi sevmek çok anlamsız.
  • insan kapitalist doğmasa da büyüdükçe kapitalistleşen bir varlığa dönüşmeye pek direnemez çünkü şartlandırma, neden- sonuç, amaç-sonuç gerçekliği olmadan insan aklını doyuramıyor. yemezsen büyümezsin cümlesi de ilk şartlandırma gerçeğidir örneğin. insanın içindeki, aklındaki, ruhundaki ''tanrı fikri sorusu'' da bu maddecilikten, şartlandırmalardan, neden -sonuç ve amaç-sonuç gerçekliklerinden payına düşeni alır elbette. en sonunda da sürekli insanın zihninde büyüyen tanrı fikri sorunu bir yok hükmüne ulaşır. bu insandaki tanrı fikrinin hangi ivmede seyrettiğiyle alakalı bir durum olabilir.

    tanrı hakkında konuşurken çekinirim. tanrı'dan çekinmem, tanrısızlıktan da çekinmem. zihinlerdeki o boşluktan çekinirim. acaba konuşuyorum da şimdi kimin zihnini nasıl bir tanrıyla, tanrısızlıkla şekillendiriyorum diye düşünürüm. neticede tanrı fikri, insanın kendi içinde bilmediği ve emin olmadığı cevaplara çıkar. insan belki de tanrı'yı hiç bilememiştir. nasıl bilsin ki, kimyasal bir tepkimenin parçasıyken, iki insanın hücrelerinin hareketiyken '' tanrı sorusu'' hep oradadır. aslında o yokken bile o soru oradadır. ben ise başka bir yere değinmek istiyorum. belki de soru yanlıştır deme cüretinde bulunmak istiyorum. tanrı var mıdır yok mudur , sorusundaki tanrı'yı tanrı sevgisi ile değiştirmek istiyorum. ''tanrı sevgisi, var mıdır yok mudur ''sorusunu kurcalamak istiyorum.

    içi boş tanrı fikrini boş verelim, arayıpta bulamadığımız sonra öldürdüğümüz tanrıyı da boş verelim, cehennemin de cennetin de tanrısını boş verelim. iyilik ve kötülük gibi varlığın oluşuna dair o genel kanıları da boş verelim. insanlığın geldiği bu noktayı da boş verelim.

    sadece tek bir insan yaratımlayalım ve onun tanrı sevgisine dönelim. tanrı'yı bilemediğimiz için tanrı'nın bizi sevme fikrini de boş verelim. o tek başına yaratımladığımız insanın yüzüne değil, bilgisine değil, öfkesine değil, geçmişine değil, ailesine değil, coğrafyasına değil, diline değil sadece ve sadece aklına bakalım. aklıyla, ruhunun çıkmaza girdiği sanrılarına bakalım. tek bir insanın nefes aldığı takdirde kalbinin atışını dinleyip yaşama çabasını anlayalım. burada göreceğimiz şey sadece kendimiz olacaktır. zihnimizde yaratımladığımız o insan fikrinin ruhunun sıkıştığı aklının derin sorularda boğulduğunu gördükçe bir şeyler hissedeceğiz. işte o his, o yaratımladığımız o insana ait değildir de bize aittir belki.

    tanrı fikrini insanın aklına bırakıyorum ama tanrı hissini insan sadece kendine bırakabilir. orada sadece kendi hislerini görebilir. tanrı'nın insanı sevme fikri değil, insanın tanrı'yı sevme fikrini konuşmak istiyorum, sevgi hissinin kaynağına doğru kendi yaşamımda sezinleyerek süzülmek istiyorum.

    dedem hep tanrıyı anlattı, tanrı'ya olan inancını yaşadı sanırdım. yanılmışım, dedem bize hep tanrı sevgisini anlatmış, tanrı sevgisi ile yaşamış oysaki. ben de her çocuk gibi somuttan soyuta algılamaya başlamıştım bunun içindir ki tanrı'yı aramaya koyulmuştum fakat dedem gözümün önünde tanrı sevgisini yaşamıştı. ben tanrı'yı arıyorken o tanrı sevgisini büyütüyordu. onun da aklının kalbine sığmadığı zamanlar olmuştu belki ama sürekli genişleyen sevgisi aklının yanında devasa bir boyuta ulaşmıştı. bu insan severek olamazdı, bu maddeyi severek olamazdı. insan sevgisinin üstünde bir sevgi olduğunu anlıyorum şimdilerde, bir tanrıya karşı olan sevgi bu.

    karşılıksız bir sevgi, yaşamı sevdiren bir sevgi. cenneti umursamayıp ona sadece gülmekle yetinen cehennemle alay adan bir sevgi. korkuya ve öfkeye teslim olmayan bir sevgi. dedemin asla anlamadığım devasa sevgisinin birkaç gündür onun tanrısı ile olan yaşamının eseri olduğu anlıyorum. bilmediği, görmediği bir tanrı'yı seviyordu. tanrı'yı aramıyordu. iyiliği ya da kötülüğünü umursamıyordu çünkü mutluluğun bekledikçe acılaşan bir kavram olduğunu biliyordu. sonsuz bir mutluluk fikri ile en az iyilik ve kötülük kadar dalga geçmeyi öğrenmişti. sadece sevgiye inanıyordu ve içinde de sadece inandığı hissi büyüttü. kim bilir belki de tanrı duygu yüklü bir varlıktı.

    tanrı'yı akılla aramak, sorgulamak, yol haritasını çıkartmak ve tanrı'yı bulamayıp bulamadım demek, bilmiyorum demek insanın en doğal ve haklı cümlesiydi ama insan aklıyla '' tanrı'ya inanıyorum.'' diye bir şey de diyemezdi çünkü inanmak tanrı ile ilgili değil, akılla ilgili değil, bilgiyle ilgili değildi.

    inandım veya inanmadım demek tamamen kalple ilgiliydi. tanrı ile ilgili değil, tanrı sevgisi ile ilgiliydi. duygu ve sezgi ile ilgiliydi. son kertede ise tanrı'yı bilmiyorum demenin kötü bir tarafı yok hatta inanmıyorum demenin de kötü bir tarafı yok. ikisi de o yaratımladığımız insanın aklıyla ve kalbiyle ilgili. ikisi de bir olasılıksa ve bir gerçeğe dönüşüyorsa insanlığın bu ifadeleri zihninde değerlendirmesi boş bir uğraştan başka bir şey değildir.

    '' tanrı'yı bilmiyorum ama tanrı sevgisine inanıyorum.'' demek ise benim nefes alabildiğim ve yüreğimin sıkışmadığı aklımın da huzursuz olmadığı son nokta. hep başından beri istediğim şeyi yapıyorum '' tanrı sorusu'' fikrini bırakıyorum, yaşamımın 24 yılında sürekli kendi içindeki '''tanrı sevgisi inancını'' büyüten bir insana tanıklık ettim. onunla büyüdüm. tanrı sevgisine inanmak, aldığım tanrı sevgisini kendimle beraber büyütmekten başka bir çarem yok ancak bu şekilde istediğim gibi büyüyebileceğim gerçeğini kabullendim.
hesabın var mı? giriş yap