• karate kid filminin okinawa'da gecen devami.
    miyagi'nin babasi olum doseginde oldugu icin miyagi ve daniel japonya'ya giderler.
  • --- spoiler ---
    daniel, miyagi usta'nın baş düşmanı sato'nun eliyle odun kırdığı bir fotoğrafını görür. miyagi'ye sorar:
    - sen de kırabilir misin?

    ustası, derin bakışlarla cevabını verir:
    - bilmiyorum, şu ana kadar hiçbir odun bana saldırmadı...

    --- spoiler ---

    işte böyle derin anlamlı, döneminin en güzel filmlerinden biriydi.(ya işte o dönem televizyonlarda verilen filmlerden bahsediyorum, yoksa derin bir bilgi birikimim yok dönemin filmleriyle alakalı.)
  • orjinal karate kid'i hiç sevememe rağmen nedense bu filmi seviyorum. japonya'da geçmesinden midir nedir, daha az "saçma" geliyordu ilk filme nazaran. daniel zibidisi yerine miyagi temelli olduğundan olabilir. (gerçi filmi hawaii'de çekmişler mk)

    bu arada enteresandır bu film ilk filmden daha fazla gişe yapmış.
  • senaryo biraz daha nitelikli işlenebilseymiş çok etkili bir film olabilirmiş bu haliyle biraz havada kalmış. bence o atmosfer ve konu boşa harcanmış yine de kendini izlettiriyor ama biraz da ilk filmin hatırına. ayrıca sözlükte pek yer etmemesine de şaşırdım...
  • miyagi san'ın "bu bir rüyaysa beni hiç uyandırmayın, uyanıksam beni hiç uyutmayın." sözüyle aklıma kazınmış film.

    hikayesi ilk film kadar güçlü olmasa ve zorlama çatışmalar/sahneler barındırsa da seriye olan saygımızdan ötürü sever sayarız.
  • bugün "geek yapar" sayesinde haberdar olduğum cobra kai hatrına oturup yeniden izlediğim üçlemenin ikinci filmi.

    cobra kai'yi öyle tatlı tatlı övdüler ki, yapılan göndermeleri anlamak ve dizinin hakkını vermek adına eski filmleri izlemek farz oldu.

    evet, bazı seri filmler vardır ki, devam filmleri - her ne kadar ilk film (öyle ya da böyle) başarılı olduğu için devamı geliyor olsa da- ilk filmden daha iyi olur. bu serinin de ikinci filmi, ilkinden çok daha iyidir.

    film okinawa'da geçtiği için, ilk filmdeki gibi alışık olduğumuz amerikan yaşantısı yerine japon yaşam biçimine tanıklık etmek bile başlı başına bu filmi daha izlenebilir kılıyor.

    geleneklerini nasıl yaşattıklarını, geçmişlerine nasıl sahip çıktıklarını, başkalarına ne kadar saygılı bir toplum olduklarını görüyorsunuz.

    özellikle miyagi san'ın daniel'a onur hakkında söyledikleri, kabaca "siz amerikalılar ne anlarsınız onurdan" demenin kibarcasıydı.

    velhasıl kelam, çocukluğunda karate kid'leri izleyen nesildenseniz, hemen cobra kai'ye zıplayın derim. ben de üçüncü filmi bitirir bitirmez geçeceğim. izlemeden söylediğimin farkındayım ama pişman olamayacağınıza garanti veriyorum.
  • ilkine göre dövüş temasından epey uzaklaştırılmış ve miyagi san'ın kökenleriyle ilgili bir senaryo sunulmuştur. diğer yandan the karate kid part ii'da daniel larusso'nun kendi çevresinde belirli bir yer edinmesi yerine japon yaşantısına uyum sağlamayı çalışması vardır.

    ben ilki filmi tercih edenler arasındayım. çünkü karate kid derken çocukken biz bol bol dövüş ve eğitim sahnesi görmek istiyorduk. artık yaşım 35'i geçmesine rağmen bugün de baksam, o kadar felsefe kasılması yerine yine çocukken düşündüğüm noktadayım.
hesabın var mı? giriş yap