• brezilya'da, büyük toprak sahiplerinin veya büyük devlet çiftliklerine el koyarak işletmeye başlayan, sadece ekonomik anlamda değil kurdukları altyapılarla başka bir sosyal yaşamı örgütleyen yeni bir politik hareket. diger bir adı breziya topraksız kır işçileri hareketi, bu işgal eylemlerinde bazen yoğun saldırılara maruz kalmakta ve katliamlar yaşanabilmektedir. tüm bunlara rağmen hali hazırda 400.000 köylüyü kapsayan hareket sayesinde brezilya'nın tekelleşmeye dayalı tarım politikası da sorgulanır olmuştur.

    (bkz: www.3bh.org.uk)
  • topraksızlar! brezilya'daki işgalci topraksız köylü hareketi mst, dünyaya meydan okurcasına, devrimci bir pratiğin peşinde, sokakları arşınlıyor. toprakları işgal edip, kolektif tarım yapıyorlar ve yıllardır imf laboratuarı olmak yerine; kitlesel, doğrudan, radikal ve sürdürülebilir direniş eylemlerini içeren bir halk projesi için mücadele veriyorlar. yüzölçümü belçika'dan daha büyük bir alanda ve iki milyona yakın kişiyle, mutlu sonla bitebilecek bir dramın peşinde, "başka bir dünya" kurmanın telaşıyla...
  • brezilya mst hareketi yanı yaygın adıyla topraksızlar, bugün toplamı belçika`dan büyük bir alanda, iki milyon insanın önce isgal ettigi daha sonra üretim yaptigi bambaska bir dünyadir. yaklasik yirmi yillik gecmışinden sonra ulastığı bu noktada konumu yalnizca basit bir toprak işgalcisi durumundan cok daha fazla sey ifade eder. büyük toprak sahiplerinin topraklarini işgal eder. işgal ettığı topraklarda kollektif tarımı örgütler. alternatif eğitim biçimini uygular. alternatif tıp, ekolojik tarım metotlarını yaşama geçirir. bir yanda dünya tarım tekellerine karşı büyük gösteriler düzenler diğer yandan onları terminator- yok edici tohumlarına* karşı kendisi ve küçük çiftçiler icin tohum üretir. yine küçük çiftçilerle kooperatifler kurarak ürünlerini işler ve alternatif pazarlar olusturur. yani bütün yönleriyle tamamiyle yeni bir yaşam örgütler. aynı zamanda brezilya politik mücadelesinde solun en etkin yapısıdır. via campasina-uluslararasi çiftçi hareketinin önde gelen örgütleyicisi ve dünya sosyal forumunun temel unsurlarındandir.

    - hayat her zaman teorilerimizden daha yaratıcı -

    mst nin teorik kökenlerine değinmek istersek bu hiç kolay değildir. marx, engels, rosa luxsemburg, lenin, gramsci, mao, carlos marigalle, che guevera ile özgurluk teolojisi ve poula freire'yi anlatmak gerkemektedir. çünkü pt ya da mst bütün bu düşünsel yapıların hepsinden unsurlar taşır. bu yüzden topraksızlar`ı sadece bir düşünsel çizgi ile aynileştirmek ve sihirli bir şekilde tanımlamak mümkün değildir. brezilyanin bütün deneyimlerini üzerinde taşır. birlatin amerika’lı yazarın dediği gibihayat her zaman teorilerimizden daha yaratici`

    -topraksızların işgali ya da bizim gecekondu hareketi -

    özellikle ülkemizde 1980 öncesinde gecekondu hareketi ile bir karşılastırma yaparsak en önemli ayrık noktası işgalden sonra toprağın dagıtılmamasıdır. ülkemizde mücadele sürdürülen bir çok gecekondu mahallerinde daha sonra beklenen destegin alinamamasi büyük hayal kirikligina yol acti. hatta ozellikle son donemlerde islami hareketin oy deposu olmasi bu duyguyu iyice yogunlastirdi. ancak eger karikaturize edersek `zincirlerinden baska kaybedecek seyleri olmayanlara` sehrin hemen bir kac yil icinde ortasinda yer alacak 4-5 katli binalara sahip olduklarinda genel olarak yoksullarla birlikte hareket etmelerini beklememiz, aslinda teorimize aykiri saf bir tutumdur. mst ise hic bir zaman buna musade etmiyor. guney amerika gecekondu hareketinde de var olan kollektif işgalden sonra da evlerin, topragin kollektif yapisinin korunmasi çözülmeyi durduruyor. kendi kaderini her zaman komsusunun gelecegi ile birlikte goren işgalciler gittikce insanın yalnizlastirildigi dünyada hala birlikte direnmenin, dayanısmanın gucunu kullanıyorlar. aslinda isgal edilen bazi toprakalr zaten yillardir kullanilmadigi ve gözden çikarildigi icin bazi isgaller tepki çekmemektedir. ama eski hükümetler bu isgallerin yerel komünal deneyimlerini parçalamak istemis, isgal edilen topraklarin tapularini çiftçilere dagitmaya çalismistir. hareket bu tip tapu gibi belgeli mülkiyetlere siddetle itiraz etmis ve etmektedir.

    -mst` ye katilmak-
    hic kimse mst ye, ben mst li olmak istiyorum diye katilamaz. mutlaka bir toprak işgaline katilmak zorundadir. bir toprak işgaline katilmak bu sureci bütün sorumlulugunu ustlenmek demektir. toprak işgal edilmeden once gunlerce toplantilar yapilarak işgale katilacaklar nasil davranmalari gerektığı anlatilir. onlarin birbirlerini tanımalari ve birlikte karar almaya baslamalari saglanır. kendi koordinatorlerini belirlerler. ancak onlarin yerine gecilerek birseyler yapilmaz. bu işgal icin gerekli olan basit seyler bile mesela işgal evlerini yapmak icin siyah naylon, tahta direkler ve oraya varmak icin kullanılacak otobus ve kamyonlarin ucretini hepsini yeni işgalciler saglar. ne kadar yoksul olurlarsa olsunlar onlara bunlar verilmez. yoksa mst sozculerinden stedilein dedigi gibi pespese sorular baslar.size naylonu kim verdi mst tahta direkleri kim buldu mst kamyon parasini kim verdi mst peki işgali niye yaptiniz. biz yapmadik kandirildik diye devam ederler.` bu yuzden karar verme surecinden işgal ve direnis surecine her zaman sorumluluklar ve sonuclar ustlenilir.

    -ozgurluk teolojisi.

    ozgurluk teolojisi ozellikle latin amerika da gelisen devrimci dinsel cizgi nikaragua, el salvador ve meksika da oldugu gibi mst hareketinin olusumunda onemli bir yer tasir. `bize tanri obur dünyada zaten cenneti vaadediyor onemli olan bu dünyayi cennet haline getirmek ` diye verdikleri vaazlarda kita avrupasından farkli olarak surekli birlikte yasadiklari yoksullarin yanında yer almaktadirlar. `bizim savasimiz insanlari acliga mahkum eden, bütün iliskileri satin alinabilir hale sokan, yanlizlastiran kapitalizme karşı bir savastir. bu yuzden sosyalistlerle hareket etmemiz kadar dogal bir sey yoktur.` hristiyanlik ama hangisi ? arenalarda aslanlarin onune atilanlar mi yoksa engizisyon mahkemelerinde insanlari yakanlar mi ?

    -işgal et, diren ve uret

    mst hareketinin bu noktaya gelebilmesinin en onemli nedenlerinden biri yasam mudahale edebilme yetenegidir. umut ettığı gelecegi bugünden olusturmaya calisir. iki ana eksen uzerinde hareket eder. bir yandan kapitalizmin tabusuna, mulkiyete karşı işgaller duzenler. topraklari işgal edip, kolektif yasamlar orgutler ote yandan bütün brezilya icin, sosyalizm icin mucadelenin surekli olarak icinde olur. işgal ettikleri topraklarda ilk olarak cocuklarinin karnini doyurur. yanı acligi ortadan kaldirmayi bir tarihin otesine ertelemez. insanlarin sorunlari icin bugünden cozumler uretir. bu nedenle sadece soyledikleri ile değil yaptiklariyla orgutlenirler.

    -demokrasi anlayisi-

    oncelikle mst yerlesimlerinde topluluklarin sayi olarak bir sinirlamasi vardir. 70 aileden daha fazla olmazlar. çünkü insanlarin birbirlerini tanımasi ve her zaman ozne olarak yer almasi gerekmektedir. bu topluluk cekirdek denilen 8-10 aileden olusan kucuk gruplara yer alir. bu gruplarda alinan kararlar bir kadin ve bir erkek koordinator tarafından koordinatorler toplantisina ulasir ve burada kendileri icin karar alirlar. bu oz yonetim bicimiyle her uye her karara katilir. koordinatorlerin temsil hakki yoktur yalnizca kararlari iletirler. ne ureteceklerinden hangi eylemlere katilacaklarina kadar her turlu karar bu sekilde verilir. bu temel ozellik kollektif eylemi yoneten onderlerle ozgurce tartisan ve kararlar alan bir ic yapi olusturur ve bu sekilde oncu seckin olusumlardan da geleneksel sandik partilerinden de farkli yeni bir toplumsal ve politik bir hareket ortaya cikartir. kitlesel orgutlenmeyi, kadro egitimini ve dogrudan eylemi bütünlestiren bir cizgi.
    mst son yillarda edindigi kitlesellesme sonrasi bir merkez tutama ihtiyaci hissetmistir. ancak sanildigi gibi bu merkezde profesyonel isgalciler degil, sadece ziraat muhendisleri avukatlar ve bir grup saglikci calisarak hareketin genel ihtiyaclari icin kostururlar.

    * bu entrydeki bilgiler, metin yegin'in topraksizlar adli kitabindan kismen aynen kismen yorumla aktarilmistir
  • brezilyada ülkenin yüzde altmışında sadece nüfusün yüzde biri yaşıyor.ve bu adeletsizliğe karşı ,büyük toprak sahiplerinin toprakları işgal edilerek başlatılan sosyal hareketin adı
  • latin amerika'da dünyada oldukça ses getirmekte olan bir harekettir. hareketin adı mst(mouvement sans terre) yani topraksızlar hareketi .
    hareketin temelleri neredeyse 500 yıl öncesine dayanmakta ancak bu kadar ön plana çıkışı günümüze rastlamaktadır. toprak sahipleri ve devlete karşı oldukça etkin durumdalar.

    topraksızlar hareketi gücünü daha çok örgütsel sağlamlığından ve siyasi arenada oluşturduğu yankı sayesinde toprak, baskı ve toplumsal adalet kavramlarını düşündürtmesinden alıyor. devlete ya da toprak sahiplerine ait arazileri bir gece aniden istila ederek ve fakat bunu adeta bir şölen havasında gerçekleştirerek toprağı ve üretimini ele geçiriyorlar. bu işgal sonrası toprak sahibine kira ödeyenleri de mevcut olmakla beraber hiçbir şekilde kira ödemeyen topraksızların da olduğunu belirtmekte fayda var. bu hareketin temel hedeflerinden biri toprak reformunun gerçekleştirilmesi. bugün bu konuda vatikan toprak reformu olması yönünde düşüncelere sahiptir. bugün 5 milyon aile topraksız ve aslında bu hareket gücünü topraksızlardan alması nedeniyle bu kadar güç sahibi durumda.
    hareket kendi içinde pramit bir örgütlenme modeli çiziyor. yani tepeden tırnağa hiyerarşik bir örgütlenme ancak belirtmekte fayda var mst bu şekilde demokrasiyide oturtma işlevi görüyor. en tepede yer alan genel kurul mst'nin kendi kararnamelerini oluşturarak toplumsal hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. bu kurallara uymayanlara ise kınama ve kamptan ihraç edilmeye kadar türlü cezalar veriliyor. hareket içinde kadın da ön plandadır. yani mst kadını geri plana iten ve onun sözüne ve fikirlerine değer vermeyen bir örgüt değildir. hatta hareketin üst kademelerinde oldukça fazla kadın bulunmaktadır.

    yerleştikleri topraklar üzerinde kurdukları kamplar da çeşitli kültürel eğitimler alıyorlar ve bu kamplarda binlerce kişinin karnı doyuyor. yerleştikleri topraklar az verimli olsa da onlar azami ölçülerde ürün yetiştirebiliyorlar bu topraklarda. sonra kendi aralarında birleşiyorlar ve tarım makineleri alıyorlar. stoklama ve nakil işlemlerini gerçekleştiriyorlar. sonra kooperatifleşiyorlar. böylece kendilerine yeni bir pazar oluşturuyorlar. mst neo-liberalizme karşı ana muhalif oldu.
    pek çok örgütün karşı çıktığı kapitalizmi de aslında içinde barındırmasına rağmen mst karşı çıkıtğı şeyi reddedip herhangi bir şekilde onu üreten şartlardan faydalanmamaktadır. mst'nin en önemli özelliklerinden biri bu. mst'de bürokrasi söz konusu dahi değildir ve mst güçlü bir ahlak duygusunu içinde barındıran ve bu nedenle özünden hiç kopmamış bir hareket. farklı toplumsal hareketlerin hepsine sahip çıkılıyor ve onlar da bu hareketin içine alınıyor. geleneksel örgütlerdeki gibi araç ilişkilerinin yerine kardeşlik ve dayanışma duyguları da oldukça ön plandadır. mst'nin en önemli amacı ise günün birinde artık bu harekete ihtiyaç duyulmayacak kadar güzel şartların yaratılması ancak şimdilik bu harekete oldukça ihtiyaç var.

    chicago ekolü ve topraksizlar hareketi üzerine

    "chicago okulu'nun önde gelen bu üç ismi, gözlemlerinde sosyal darwinizm'den esinlenerek kendine özgü bir insan ekolojisi kurarlar. ve bir anlamda insan ekolojisi kuramcılarına dönüşürler."

    bu kuramcıların savunusu kentsel yaşamsa sosyalleşme öncesi biyotik bir rekabet sözkonusudur. ancak topraksızlar hareketi'ni incelediğimizde aslında böyle bir rekabetin olmadığı sonucuna varmak mümkün. zira rekabetten de öte aralarında bir dayanışma durumu sözkonusudur. bu bir şekilde çıkar ilişkisi olarak yorumlansa da bu harekete dahil insanlar kendi çıkarlarıyla ilgili olmasa da karşısındakinin çıkarı için de hareket etmektedir. çünkü aralarında kardeşlik duygusu oluşmuştr. burada rekabetten söz edilecekse rekabetin toprak sahipleri ve devlete karşı sürdüğünü söyleyebiliriz.

    "yani, şehir ortamında en güçlüler en olanaklı mekânları ele geçirirler, diğerleri de bu güç hiyerarşisi içinde kendilerine düşen yerleri alırlar."

    chicago ekolü'nün savunularında biri de yukarıdaki gibidir. bu savunu güçlü sayıf ilişkisinin bir nevi mekana dağılımını özetler ancak topraksızlar hareketi'ne baktığımızda toprak sahiplerine karşı süren bir hareket olduğundan bu savunuya da uymamaktadır.
    chicago ekolü'nün diğer bir savunusu kente özgü toplumsal ilişkilerin yüzeysel olduğu fikridir. topraksızlar hareketi özelinde bu savunuyu incelediğimizde karşımıza çıkan tablo daha farklıdır. topraksızlar hareketi'nde bir yere yerleşen ve orada kamplaşan toplum kentsel bir mekan yaratmaktadır ve bu bağlamda onları da kentli varsayarsak aralarındaki dayanışma ve kardeşlik ilişkileri nedeniyle ilişkilerin yüzeysel değil oldukça derin olduğunu söyleyebiliriz.
    chicago ekolü'nün ekolojiden insana çevirdiği süksesyon olgusu burada pek söz konusu değildir zira zayıf olan yok olmamakta aksine kendi içinde örgütlenerek çoğalmaktadır. bu çoğalma sonrası daha güçlenerek daha da yayılırlar ve sonrasında süksesyondaki gibi başat hale gelirler ancak sonra kendilerini yok etmezler, başat olma hali süregider.

    bir diğer nokta ise chicago ekolü'nde getto tanımına ve davranışına uymayan ve hatta getto'ya yapılan eleştiriye tam manasıyla uyan bir harekettir topraksızlar hareketi. çünkü getto'ya yapılan eleştiri "etnik bir topluluğun, mekânsal ya da toprak bağımlı bir temel olmaksızın da yeniden istikrar kazanıp varlığını (farklı bir biçimde de olsa) sürdürebileceğidir."

    meral özbek'in kamusal alan adlı kitabından faydalanılmıştır.
  • "...brezilya’da mst iki yıl boyunca lula de silva’nın neoliberal rejimini destekledi. bu dönemde, tarım reformu gecikti, toprak işgalleri durakladı, topraksız işçilerin, çiftçi ailelerin ve amazon’daki yağmur ormanlarının aleyhine tarım şirketleri zenginleşti ve gdo’lu ürün eken tarım ihracatçıları müthiş büyüdüler..."

    http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=3221
  • destekçileri arasında çok tanıdık bir isim de vardır.

    (bkz: alex de souza)
  • işgalleri engellemek için ilk kullanılan yöntemde grilo böceğinin (bildiğiniz çekirgenin tıknaz, daha yeşil ve güney amerikalı olanı) başrolde olduğu hareket.
    topraksızlar boş devlet arazilerine yerleşmeye başladığında yakınlardaki devlet görevlileri, toprak ağaları, köy muhtarı himmet emmi falan bi ketenpere tezgahlamışlar. işgal edilen topraklara ait sahte tapular hazırlamışlar ve bu kağıtları grilo böceğinden elde ettikleri artık suyu mu salgısı mı neyse işte onlarla eskitmişler. bu böceklerin öyle bi yeteneği varmış işte, yepisyeni kağıdı bir günde 50 seneliğe çeviriyomuş. sonra da gidip "hacılar siz buraya konmuşunuz ama buralar hep bizim bak aha tapusu" demişler. topraksızlarda ne bilsin gariplerim "ha pardon hacı abi biz devletin sandıydık" diye başka yere göçmüşler başlarda da sonra sonra anlamışlar dümeni tabii. böyle böyle devletin arazilerini üstüne almayı beceren uyanıklarda olmuş hatta.
    kemal sunal filmi gibi lan. dolandırıcı köy muhtarı rolünde de ali şen var falan.
  • dans edilebilen bir devrim diyorlar kendisine

    (bkz: https://www.karasaban.net/…ileri-hareketi-oya-ocak/)
hesabın var mı? giriş yap