• "yaşanacak elbet,
    yaşanmamış hayatlar...
    bir gülümseyişi için
    kırışacak yüzler.
    bir damla kan damlayacak,
    acıyan yüreklere...
    şarkılar söyletecek gün ışığı,
    toprak, çatlayana kadar.
    mutluluğun ne olduğunu anlayacak, derinlerdeki kum taneleri.
    seyretmeye doyamadığım kuru dallarda,
    sarı sarı çiçekler
    canlanacak artık...
    dünü daha az hatırlayacağım, her gün.
    uzaklarda ışıkları yanıp sönecek, küçük küçük evlerin,
    usulca öpeceğim sevdiğimi uyurken,
    içimde özlemleri olacak her şeyin, bu diyardan giderken...
    mezarlıklara " beyaz çatılı evleri olan mahalleler" denmeyecek,
    uçsuz bir denizde olacak, beyaz çatısı olmayan evim...
    ve
    bir çocuğun çığlığında,
    hatırlanacağım yeniden..."

    üniversite yıllarımda yazdığım bir şiirdi. bazı mısralarını unutmuşum ama yaşamadığım hayatlar hala var...
  • yaşanmamışlıklar, yaşanmamış yıllar gibi karşılıkları olan bir boşaltılmış başlık. boş kalmasına gönlüm elvermedi, çağrışımla bir ucundan yine yeşertmek istiyorum:

    geçmişle hesaplaşmak, yaşantıgözden geçirmek hayatın kurumlar vergisidir. yaşanmamış hayatların eleştirisi ise zarar eden şirketin kapatma masrafı, veya daha genel olarak iflas süreci.

    (bkz: yaşanmamış hayata veda)
    (bkz: yaşanmamış hayata övgü)
    (bkz: yaşanmamış yıllar)
  • bu dünyada kendi cehennemini yaşıyordu herkes, ya da kendi cennetini. ama yaşanmamış bir hayattı seninkisi var olmadan, yanan bir mum gibi tükene tükene... ve mutluluk denen şey buzdan bir duvardı önünde, ellerin pençe pençe tutunamadan o duvara. içinde diyordum, içinde her şey paramparçaydı işte, paramparça!...
hesabın var mı? giriş yap