• the wallflower adıyla da bilinen, orijinal ismi ise yamatonadeshiko shichihenge ya da yamato nadeshiko shichi henge olan anime/manga. animesi maalesef sadece 25 bölümdür, shinichi watanabe tarafından yönetilmiştir. mangası ise şu anda 20 volume civarındadır ve devam etmektedir. türü shoujodur, gördüğüm en iyi örneklerinden biridir.

    gelelim konusunda: birbirinden çooookkkk farklı karakterlerdeki 4 tane ultra yakışıklı liseli eleman* birtakım sebeplerle (serinin devamında her birinin nedenleri anlatılıyor) büyük bir malikanede kalmaktadır. malikanenin sahibesi der ki: "yiğenimi bi hanımefendiye dönüştürürseniz kiradan yırtarsınız." taabii kiii gençlerimiz kabul eder. ve tabii kii belalarını bulurlar.
    şimdi en baştan söyleyeyim, beğenilmeyen kızın tipini düzeltip periye dönüştüren hollywood filmleri ayarında bir şey bekliyorsanız, yanlış yerdesiniz. bu seri hem güzellik/çirkinlik mevzusuna daha derin ve yaralayıcı bir bakışa sahiptir, hem de kendisi dahil her şeyle dalga geçerek güldürmekten karın ağrısı yapmaktadır.

    karakterlere gelince:

    sunako nakahara: başrol. kendisi sadako yamamura* havasında, accayip eğlenceli, son derece zeki, güçlü, şukela bi ablamızdır. zayıflıkları bile sempatiktir. kendisi anime tarihinin en dikkat çekici dişi karakterlerinden biridir. (maalesef animel/mangalarda bu kadar iyi kadın karakter pek yok.)

    takenaga oda: bishounenlerimiz arasında beyni olan kişidir. zengiin, çalışkaaan, sadık, sempatik.... veee sosyal olarak hafiften odun ama utangaç olsa da, düşünmeyi akıl ettiği için empati yapabilmektedir.

    yukinojo toyama: enn hisli ve korkak eleman. kendisi kızken daha bi oluyor kanımca.

    ranmaru morii: zengin, piç, narsist, womanizer, arada kendini kaybedip saçmalıyışı süperdir. o saçmaladığında diğerlerinin kaale almayışı da süperdir. (bi de diğer üç bishouneni taklit edişi felaket komikti.)

    kyohei takano: bishounen dörtlümüz arasında en popüler ve en huysuz olanı. harahetta* kendisinden en çok duyacağınız kalıptır. sık sık üstsüz dolaştığı için takdir ettiğim bi abimizdir. ayrıca çilek manyağıdır. hayatı hepten trajikomiktir. (ranmaru'yu taklit ettiğinde çok tatlı oluyor agresif serseri.)

    ultra geyik, aynı zamanda da duygusal ve zekice, süper bir seri. facebook'ta i learned my manners from the wallflower diye bir grup bile açılmış, bahsetmezsem olmaz: sunako'yu hanımefendi yapma çabaları sırasında verdikleri bilgiler gerçekten de çok komiktir.
  • bitince cidden üzüldüğüm animelerden. bana göre shoujo kısmı gayet ayarında olmuş. gerçekten komik olmasının yanında karakterler de çok başarılıdır bana göre. şapşallığı ve duygusallığını asabi ve cool bir maske altında saklayan kyohei ve hem sevimli hem korkunç yer yer güçlü yer yer zayıf* sunakoya bayıldım. ayrıca kendisinin kuru kafalar ve organlarla dolu ve 24 saat korku filmi kuşağının gösterildiği bir odasının olduğunu da ekleyelim de ne kadar acaip bir karakter olduğu anlaşılsın. sarışın sevmesem de kyohei'yi aşık olunan çizgi film karakterleri listeme de aldım. animesi bitince gerçekten üzmüştür ama macera manga ile devam etmektedir. zamana kıyıp izlenmelidir.

    edit: soundtracki de hoştur, bahsedilmemiş. açılış parçası ve ilk kapanış parçası kiyoharu'ya aittir. isimleri sırasıyla slow ve carnation. 2. kapanış parçası ise bon-bon blanco'dan changing. arka plan müzikleri ise hiromi mizutani ve takanashi yasuharununmuş.
  • bu animenin ilginç noktalarından bir tanesi, sunako chan'ın genellikle chibi olarak çizilmesidir. bir de bishounenlerimizin pembe dudaklı olması var ama o da serinin tek kötü yanı bence.
  • animesini izleme fırsatım olmadı, mangasını da henüz okuyamadım ancak bu sefer kolaycılıktan değil tamamen tesadüfler zincirinin sonunda izlediğim 10 bölümlük japon yapımı dizi. doğal olarak anime ve manga ile kıyaslayamıyorum ancak genel anlamda oldukça derli toplu, eli yüzü düzgün, fazlasıyla eğlenceli bir dizi olarak görünüyor. izlerken o derece keyif aldım ki dizinin açılış parçası olan kat-tun "love yourself" - kimi ga kirai na kimi ga suki - bile atlamadım, o derece. kat- tun/ kamenashi kazuya kyohei' yi canlandırmış o bile batmadı. - hakkını yemeyelim performansı iyi - bu takenaga ne güzel çocukmuş diyip duruyordum o da kanjani8' den gönderilen uchi hiroki imiş. - bu kadar güzel değildi sanki bu çocuk ? - konusu, yapısı ve yaklaşımı gereği kendini keyifle izleten bir seri olmuş.

    --- spoiler ---
    sunako candır, bir tanedir. o her seferinde çocuklara kafayı gömdüğünde ben sevindim nedense. bu vesile ile de kyohei' nin ne kadar kalın kafalı ve ne derece sağlam kafatası ve burun kemiğine sahip olduğunu gördüş olduk. sunako' nun teyzesi, muhteşem bir insandır, hastasıyım ancak dizideki favorim kafe sahibi amcadır ayrıca o her seferinde kendi uslubuyla kyohei' ye ders verirken fonda çalan led zeppelin, guns n' roses vs... diziye ayrı bir zevk katmakta bence. sonra düşündüm kyohei olmak zor fakat kyohei sapığı olan o onlarca kızdan biri olmak çok daha zor. nasıl bir yaşam formu olduklarını çözemedim.
    --- spoiler ---

    herşey bir yana hiroshi-kun' u tek geçerim.
  • süpersonik anime.. bak gene izliyorum gene gülüyorum amk.. aradan neredeyse bir sene geçti asjdladsadasşdasj hepsi de çok kafa tipler, keşke gerçek hayatta da olsalar yahu!

    --- spoiler ---

    ikinci bölümde, sunako, kyouhei'nin yakışıklılığına o kadar kızıyor ki, sinirinden portal açıyor lağn! ahhahhhahahhaha

    --- spoiler ---
  • mangasında;

    --- spoiler ---

    "bu tip şeylerin stres yüzünden meydana geldiğini.." söyleyen bir medusa (ne tip şeyler olduğunu bilmiyorum, muhabbetin ortasından bir parça çünkü);

    patronundan yakınan bir mumya;

    çocuklarından dert yanan bir iskeletor

    --- spoiler ---

    gibi tiplerle karşılaşılabiliniyor**
  • ahahhha bu mangası beni öldürecek!! ellerinde user manual ile takenaga ve yuki-kun, ranmaru-kun'a bilgi veriyorlar ki bir korsan gemisini kullanabilsinler!!

    mangakasının kafası çok güzel cidden, japonya'ya gidip, kızı alıp, taksim'e götürüp iki tek atasım var.. (neden japonya'da değil, çünkü taksim'de olursa daha rahat tek atılır, ondan..)
  • 2006 yapımı biraz eski bir anime olsa da gülmekten kırıp geçirmiş bir shoujo dur. hani hanım kızımızı başta bi güzelleitireceklerini iddia ederler ama konulara baktığımızda durum komedisi işlenmektedir. her bölümde farklı bir konu vardır.
    çizimleri benim sevmediğim eski tarz çizim. erkekleri biraz fazlaca kadınsı yüz hatları ile çizmişler, bana göre hiç biri yakışıklı değildi ama animeye çok iyi yansıtmışlar bu yakışıklılık bishounen olayını.
    özellikle korkutucu,garip kız tipli animeleri seviyorsanız eğlenerek izleyeceğiniz kesin.
    akla biraz yapısal olarak bakıldığında quran koko host clubu getirmekte. biraz kimi ni todoke , biraz da `watashi ga motenai no wa dou kangaetemo omaera ga warui` tadı var içerisinde.

    ayrıca takenaga oda yı seslendiren kişi tomokazu sugita dır. kendisi izlediğim her animede aynı ses tonunu kullandığı için takenaga benim için gintoki olmuştur. bu animede yaşayacağınız tek olumsuz durum belki de budur.

    şarkıları çok güzel ve eğlenceli idi. shoujo diye öyle romantizm beklemeyin derim. ağırlıklı olarak komedi.
  • uyarlama olarak ne kadar başarılı bilmiyorum ama dizi olarak gayet eğlenceli ve anlam doluydu. tüm manga uyarlamaları gibi bir ton absürdlük içermesine karşın hayatın acı gerçeklerini dann dann yüzümüze vurarak aslında bizzat hayatın kendisinin absürd olduğunu gösteren bir hikaye. kendi kendimize besleyerek iyice büyüttüğümüz korkuların hayatımızı ne denli kısıtladığını farkettiriyor. ayrıca insanları dış görünüşlerine göre değerlendirenlerin de ne kadar acımasız olabileceğini.

    --- spoiler ---
    bir çok kişi gibi benim de dizinin en hoşuma giden yeri, anlaşma gereği sunako'yu (oomasa aya) bir hanımefendiye çevirmek üzere yola çıkmalarına karşın herkesin onu olduğu gibi kabul etmesiydi. hatta bu yolda kendileriyle de yüzleşmeleri çok güzeldi. kyohei'nin (kamenashi kazuya) travmasını öğrenene kadar sunako'dan yediği kafalara baya seviniyordum. fakat mabushi (gözalıcı) olmak da zormuş yav. yine de o son aparkatta bi ohh çektim ne yalan diyim. benim favorim güya içlerinde en aklı başında olup da kıyamet kopsa bir kenarda kitap okumaya devam eden takegana (miyao shuntaro) oldu. ayaklı libido ranmaru'nun (uchi hiroki) normalde dayaklık olmasına karşın bu kadar güldürmesi de dizinin absürdlüğüne bir örnek. yukinojo (tegoshi yuya) ise tam evde beslemelik. ama bana sorarsanız dördünün toplamı bir takeru etmez. o çocuğu günde üç öğün yerim. ayrıca mine teyze hayatta sahip olunabilecek en harika akraba olsa gerek. gerçekten imrenilesi bir eşi ve evliliği varmış. usta shinichi de es geçilmeyecek bir karakter. müzik zevki ve karizmatik mekanı kadar kyohei ile kapışabilme hızına da hasta oldum.
    --- spoiler ---

    1 saatlik ilk bölümü dışında ortalama 45'er dakikalık 10 bölümden oluşan, birkaç ciddi duygusal sahne dışında bol eğlenceli ve insanın kendisiyle barışık olabilmesinin önemini gösteren, boş olmayan dizilerden.
hesabın var mı? giriş yap