yapış yapış
-
yapışkan olanın hali (bkz: yapışmak).
-
şekerli malzemelerin* ya da portakal gibi meyvelerin dökülmesi sonucu elde edilen ve genelde görülmeyen ama hissedilen durum.
-
sıcaktan terleyip, saunanadan çıkmış bir hale gelindiğindeki durumun tarifi.
"yapış yapışım terden." -
(bkz: agdalı)
-
jöleli kafanın üstüne yağmur yağdıktan sonra oluşan absürt durum.
-
yaşamın ana damarlarını saran 'şey'e ilişkin eğretileme.
-
seks sonrası, vücutta kalan spermin bıraktığı hatıra.
-
antep ağzındaki karşılığının dıbık olduğunu öğrendiğim sıfat. (gönül'e teşekkürler.)
"fettah memelerimi hafif hafif geveliyordu,
titrek kısık bir sesle dur geliyor diyordu.
kim gelirse gelsin ben bu zevkten ayrılmam,
ne helvada, ne balda ben bu zevki bulamam.
fettah böyle inlerken güzelim sik hıçkırdı,
yuvarlakça başından sıcak süt fışkırdı.
berbat etti kutumu bir salep akmış gibi,
ıslanan bacaklarım yapış yapış olmuştu.
fettah bana anlattı sik ağzında bir amın,
oynarken fışkıran beli imiş adamın.
bunda imiş sikişin bayıltıcı lezzeti,
bal gelmezse bitmezmiş tatlı hırsın şiddeti." (bkz: fettahname)
"gündüzün gürültüsü için berlin'den -sürekli berlin'e gidiyor aklım- ohropax diye bir takviye getirttim, bir tür pamuğa sarılı balmumu. yağından dolayı biraz yapış yapış gerçi, insanın daha hayattayken kulaklarını tıkaması da can sıkıcı bir taraftan, gürültünün duyulmamasını da tam engellemiyor, sadece azaltıyor -hiç yoktan iyidir." franz kafka - briefe an felice
(ilk giri tarihi: 12.1.2017)
(bkz: yapışmak), yapışık, yapışmış, yapışkan
(bkz: dıbık dıbık) -
yapis yapis olanı aktrolldür
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap