• dokuzuncu nesil caylak.
  • sticker'a da yapışkan der miydik. sanki derdik gibi geldi.
    yapışkan bir yapışkanlık belirten sözcüktür. sıfattır. yapış yapıştır.
    yapışkanlık vasfını bize yükleyen pembe şeyler bir gün rüyamıza girer. rengine aldanmayın, bildiğiniz sümük.
    sümükte yapışkanlık vasfı yoktur. bakalım nelerde varmış.
    mesela bok. hayır o da yapışkan olmasa gerektir. eğer olsa örneklerini çoğaltmak istemiyorum.
    mesela hımm bamya yapışkan olabilir mi? yapışkan ne olabilir yemin ederim aklıma gelmiyor.
    doğal bi şey olsun istiyorum. doğada hah buldum.
    bizim burda 3 tane devasa çam ağacı var. o 3 çam ağacı heidi'nin dedesinin kulübesi zincirleme isim tamlamasındaki
    heh işte tam o evin arkasındaki ağaçlar gibi, çok güzeller.
    o ağaçların dibinde gayet boyanmış filan bi bank var.
    bank diye anlatınca yanlış oldu aslında bi çardak var. çam ağaçlarının altında. çardağın girişinde onu çevreleyen
    bi bank var.
    bank çok güzel vernikle boyanmış filan bi bank. oturunca genellikle en sevdiğimiz pantolonlarımızla oturuyoruz.
    sonra popomuzun tam orasında bir yapışkan.
    o da ne. doğal madde.
    hem de yapışkan. çam sakızı.
    sonra o leke hiç çıkmıyor.
    bir de stickerlara yapışkan denmeli.
    denmiyorsa da denmeli. o konuya da değinecek olursak,
    blue jean dergisinin verdiği yapışkan'lar vardı, her sayıda bi sanatçının hakkında diskografisi bilmemnesi ve gerekli gereksiz bilgileriyle dolu
    bir kitapçık veriyorlardı. bu kitapçıkların yanında da bu sanatçının çıplak pozları filan.
    ben bu yapışkanlı pozları şifonyerin üstüne fırt fırt yapıştırıyorudum. sonra bunlar bir şifonyer kenarı dolusu oldular.
    korn'undan tut da britney spears'ına kadar. ne bulursam yapıştırıyordum.
    lee'sinden tut da wrangler'ına kadar. her türlü abuk subuk yapışkanı.
    işte bunlar da doğal olmayan yapışkanlardı.
    hepsi yapışıp kalıyor.
    ortak özellikleri bu.
  • "bu açıdan bakıldığında, yapışkan [pateux] da cıvıkla aynı veçheyi taşısa gerektir, ama büyülemez, lekelemez, çünkü atıldır. yapışan, lekeleyen ve dengesiz madde olarak cıvığın kavranmasında bile bir metamorfozun istilası gibi bir şey vardır. cıvığa dokunmak, cıvıklık halinde erime tehlikesiyle karşılaşmaktır." jean-paul sartre - l'etre et le neant (varlık ve hiçlik)

    "şu halde çocuğun cıvık konusunda edinebileceği ilk deneyim, onu psikolojik yönden de ahlaki yönden de zenginleştirir: mecazi olarak "cıvık" diye adlandırılan yapışkan bayağılık türünü keşfetmek için ergin yaşa gelmeyi beklemesine gerek yoktur: bu bayağılık oracıkta, yanı başında, bizatihi balın ya da zamkın cıvıklığı içindedir." jean-paul sartre - l'etre et le neant (varlık ve hiçlik)

    "*parmağını emdiğinde, bu aslında o parmağı eritmek, onu ağzının deliğini kapatmak üzere yapışkan bir hamura dönüştürmek içindir." jean-paul sartre - l'etre et le neant

    "bu açıdan bakıldığında, yapışkan [pateux] da cıvıkla aynı veçheyi taşısa gerektir, ama büyülemez, lekelemez, çünkü atıldır. yapışan, lekeleyen ve dengesiz madde olarak cıvığın kavranmasında bile bir metamorfozun istilası gibi bir şey vardır. cıvığa dokunmak, cıvıklık halinde erime tehlikesiyle karşılaşmaktır." jean-paul sartre - l'etre et le neant

    (ilk giri tarihi: 11.3.2017)

    (bkz: yapıştırıcı)
    (bkz: yapışmak/@ibisile), yapış yapış, yapışık, yapışmış
    (bkz: dıbık), dıbık dıbık
hesabın var mı? giriş yap