• efendim bu aç aç olayi benim acemi birliginde basima gelmisti, hemen anlatayim durun...

    bir gün bölükte yatiyorum ( yanlis anlamayin yatakta degil, çimenlerde , acemi birliginde nerde öyle yatmak ? ) böyle yaymisim çimenlerin üzerine kendimi otsul bir yasam sürüyorum yani anlayacaginiz, aklimda " ulan daha dün nerdeydim simdi nerdeyim " gibi utopik sorular var,kafam dolu yani... bi kaç gündür zaten bir dedikodu vardi bölükte , dedikoduda bölüge bi kaç dansci hatunun gelecegi ve çirilçiplak show yapacaklari söylenmisti. ben de içimden " lan askeriye isi gücü birakti bizim çükümüzü mü düsünecek ? " diye bir cümle kuruvermistim. ah aptal kafam , gerçekten de öyleymis...

    nerde kalmistim ? heh ! çimlerde mutlu bir hayat sürerken , yanima bölük çavusu geldi ve;
    -fis istiyor musun ?
    -ne fisi ?
    -aç aç
    -o ne çavusum ? ben inanmiyorum ona . hani çiplak garilar gelcek o mu ?
    -evet lan , valla bak gelicek. geçen sene de gelmisler, ilgiden çok memnun kalmislar, bi daha geliyolar
    -hadi ya, pek inanmiyorum ama canim sikiliyo , öyle eglence olsun diye giderim, ver bi bilet. kaç para ?
    -1 milyon, sen merak etme aksam 7 de kapida ol 20-30 kisi geliyo bizim bölükten
    -tamamdir

    böyle bir diyolugun ardindan pek te inanmayarak aksam gösterinin olacagi sinema salonuna gittim. bu arada bir rivayete göre , hatunlar dans ederken ancak bütün salon " aç aç " diye bagirirsa soyunuyorlarmis, yoksa öyle kuru kuru alkisla soyunmuyolarmis...
    neyse derken gösteri basladi 4 adet hatun ve onlarin önünde 4 adet sandalye ( ortama erotizm katsin diye ) çiktilar sahneye. hatunlar sahneye çiktiklari an salonda kizilca kiyamet koptu zaten , malum potansiyel olarak 2000 adet erkek ortamda ne kadar büyük bir tehlike yaratir tahmin edersiniz. ön siralar karisti zaten, jandarma olaya müdahale etti, olaylari yatistirdi... hemen akabinde tüm salon " aç aç " sesleriyle inlemeye basladi, hatunun biri sahnenin önüne gelerek soyunmaya basladi, daha 2 dk önce koltukta oturup sadece alkislayan er ve erbaslar, ayakta nerdeyse hatunu görebilmek için zip zip zipliyolardi. derken hatun tamamen soyundu, 5 dk bi show yapti , biz de tabii kendisini tebrik ettik , çok basariliydi yani... o an " lan harbiden kari soyundu , helal olsun devletime " dedim... böyle bir macera iste bizimkisi...
  • fotoğrafları 2 hafta önceden asılan ablalar hakkında yorumlar hiç iyi değildi
    -hocam bunlar askerliğini burda yapmışlar vefa borçlarını ödemeye gelmişler heheee..
    -ulan bu kadar abaza olunur mu be , bunlar inşallah açmaz abi kaçar asker valla....

    neyse ablalar gelir ve gözlere hiç fena gelmez heralde ki gazino yıkılmak üzeredir.
    ve şöyle diyaloglar gerçekleşir bayan sanatçılar askerlerimiz arasında.

    -aç aç aç aç.....
    -ay valla olmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaz
    -her - şey - vatan - için
    -her - şey - vatan - için
    -(o)(o)
    -ooooooooeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeyyyyyyhhhhhhh
  • 20 yaşında askere giden bir çok türk gencinin acemiliğinin ortalarinda tanıştığı leziz (!) kavram.

    bizzat muvazzaf tabir ettiğimiz rütbeli askerler tarafindan organize edilen bu eğlence, tamamiyle askerimizin ruh sağlığı ve motivasyonu ile ilgili düşünülmüştür. kendilerine saygilarimizi ve sukranlarimizi sunuyoruz.

    biletler zorla veya değil, (genelde zorla) kizismis yada kizismamis (genelde kızışmış) asker ağalara satildiktan sonra, muhtemelen bir hafta sonu aksam saatlerinde baslar hikayemiz. bir minibus dolusu frapan konsomatris kılıklı kadın (!) ve beraberlerinde bir kaç çalgıcı, yanlarında pezevenk kılıklı bir organizatör olduğu halde birliğe teşrif buyururlar. akabinde bir yemekhane aninda gazinoya çevrilir. yemek masalarının üstünde oluşturulan bu sahnede söz konusu kadınlar önce şarki soylemeye ve binbir türlü hokkabazliklar, maymunluklar yapmak suretiyle askerlerimizi costurmaya çalışmaktadır.

    ilginc olan ise olayın organizasyonunda bilfiil görev üstlenen hiç bir rütbelinin bu aktivite esnasinda ortalikta görünmemesidir. bunu da firsat bilen asker bünyeler, dansçı kadınların da verdiği gazla kendinden gecer ve bomba patlar...
    önce bir kac kişi, sonrasinda butun yemekhane -ki bu en az 300 azmis asker demek oluyor- aç aç aç aç aç aç diye tempo tutmaya başlar. olan olmuş ok yaydan çıkmıştır...
    zaten bu duruma hazirlikli gelmis karilar etekleri fora ederek askerimizin moral ve motivasyonunu dimdik ayakta tutmayi başarırlar... oyle ki bir vajinaya ancak bu kadar mesafeli ve bu kadar yakin ancak bir jinekolog durabilir.

    ertesi sabah bu yemekhanelerde kahvaltıya oturulur... tanrımıza hamd olsun milletimiz var olsun afiyet olsun.
  • askerliğimi yaptığım halde bırakın kendisini neredeyse muhabbetiyle bile karşılaşmadığım olaydır. "askerliğini eksik yapmışsın" diye inzibatlar dayanacak kapıya bir gün, ondan korkuyorum.
  • şimdilerde kalmadı zahir bu askerlik ritüeli pek yazan olmamış hakkında çünkü. tabii devir internet devri artık ortalıkta çıplak kadın resim ve filminden bol bir şey yok. oysa bizim dönemlerimizde *askerliğin olmazsa olmazıydı bu aç aç konserleri. sahra sıhhiye okuluna ara dönem olarak gitmiştik. bu yetmezmiş gibi ilk bedelli uygulaması da o dönemde çıkmış ve benim gibi ay, gün hesabı ile bedelli şansını kaçıran 120 tane doktor, diş hekimi ve eczacıdan oluşan bahtsız bedevi topluluğu olarak askerlik görevimizi yapmaya başlamıştık. normalde 1500-2000 kişilik kapasitesi olan ve her dönem bu sayıyı tutturan sahra sıhhiye okulu bizim gibi 120 kişiye kalınca oradaki subaylarında keyfi yerine gelmiş zaten gevşek bir disipline sahip olan birlik iyice gevşemiş bizlere tatil köyü havasında askerlik yaptırıyorlar. 2-3 gün sabah eğitimi oldu. yarım saatlik sağa dön, sola dön, selam ver sonra kantine tv başına akşama kadar çay, sigara geyik. spor filan yaptıran da yok. yemin törenine kadar derslerde başlamıyor. tam bir zorunlu tatil köyü. bir gün bölüğe bir haber yayıldı bu akşam aç aç gelecekmiş diye. daha önce duymuştum ama gerçek olduğuna ihtimal vermemiş ve askerlik geyiklerinden biri sanmıştım. piyade bir asteğmen organize ediyormuş bu aktiviteyi. biletler satışa çıktı ve hepimiz de aldık bilet. akşam yemekten sonra birlik içindeki sinema salonunda yapılacaktı şov. bizler yemekten sonra dizildik salonun kapısına. bizim organizatör piyade asteğmen'den başka hiç bir subay, astsubay yoktu ortalıkta. ancak çok sayıda as.iz. kolluğu takmış ellerinde cop olan asker vardı. astek, arkadaşlar sizin sayınız çok az olduğu için çavuş talimgahta da bilet sattık. sizler salonun ön tarafına geçin, siz yerleştikten sonra onları alacağız içeriye dedi ve girdik salona. ilk 4-5 sıra bizim bölük tarafından dolduruldu, daha sonra çavuş talimgah askerlerini aldılar içeri. salon hınca hınç doldu. her sıranın başında elinde cop ile bir as.iz duruyor, ayrıca 10-15 tanesi de sahnenin önüne dizilmiş. sahneye önce gırnata, keman ve darbuka'dan oluşan bir orkestra çıktı, arabesk makamından bir şeyler çalmaya başladılar. aradan 2-3 dakika geçince bizim çavuş talimgahın kıdemli askerleri bağırıp çağırmaya başladı" yeter ulan aq. kafamız şişti karılar nerede?" bağırtıların dozu iyice artınca darbukatör mikrofonu aldı ve "sanatçımız hazırlanıyor, birazdan sahneye teşrif edecekler" gibilerinden bir name okudu karşılığında yedi ceddinin kulak arkası dahil tüm organlarını sıradan geçiren bir bağırtı yükseldi. bu sırada daha önce bu tip şovlardan tecrübeli oldukları anlaşılan as.iz ler de hareketlenmeye başlamış ve ellerindeki copları diğer ellerinin avuç içine seri bir biçimde vurup şakırdatmaya başlamışlardı. tansiyonun yükseldiğini gören orkestra şefi darbükatör sahnenin arkasına seğirtip bir kaç saniye sonra geri döndü ve aysel'e tezahürrat yapın diye seyirciye sufle verdi. tüyo gelince salonda aysel, aysel, aysel aç amını bize göster şeklinde bir böğürtü yükseldi. bu sırada yanımda oturan bir doktor arkadaş dönüp aga essahtan karı mı var diye sordu. bende demek ki var olum baksana askerler tecrübeli biliyorlar olayı dedim. o anda sahneye aysel teşrif etti. aysel nam bu hanımefendi yaklaşık 80-90 kilo civarı 1,60 boylarında marsık gibi esmer bir hanımdı. üzerinde allı pullu bir dansöz kıyafeti ile şakkıdı şukkudu göbek atmaya başladı orkestranın kıvrak nameleri eşliğinde. aysel oynamaya başladığı andan itibaren salon tempo tutmaya başladı "aç, aç, aç, aç" bense içimden ulan inşallah daha fazla açmaz, kabus gibi bir şey olur diye düşünüyorum. aysel dev bir balina gibi yağ kütlelerini dalgalandırarak oynamaya devam ederken aç aç tezahüratlarının gittikçe yükselmesi karşısında kıyafetin üst parçasını çıkardı. askerler bağırtı, böğürtü, inilti ve benzeri sesler arasında aysel, aysel donunu da indir diye kıyamet koparıyordu. bu arada yerinde duramayıp da sahneye doğru hareketlenen olursa as.iz ler coplarını münasip bir yere ekleştirip kendini geri oturtuyorlardı. balina aysel yoğun istekler karşısında kayıtsız kalmadı ve alt parçasını da çıkardı. salon yıkılıyordu. donunu eline alan balina bir süre havada salladı ve en önde oturan bizim astek'e fırlattı. attığı don havada süzülürken arka sıralardan o dona sahip olmak hayali ile sıraların üstünden en az 10 asker de uçarak o donu kapmaya çalıştılar ancak havada uçan dona güdümlü her asker kafasına esaslı bir cop darbesi yiyerek yere çakılıyordu. salonda artık herkes zıvanadan çıkmıştı. sahneye yağmur gibi kep yağıyor aysel hanım da bu kepleri tek tek toplayıp bacak arasına sürüp geri savuruyor, bu mubarek kokulu kepe sahip olmak için askerler bir birini parçalıyor ve kepi eline geçiren kokluyor ve yalıyor sonra tekrar sahneye fırlatıyordu. bu arada coplar seri halde inip kalkarak sahneye belirli bir miktarda yaklaşan herkesi tek tek yere seriyordu. kitlesel bir histeri gösterisine tanık olmanın şaşkınlığı ile aysel'i bırakıp bu kitleyi izlemeye başlamıştım. gözü dönmüş teriminin gerçek hayata bu kadar uyduğu bir durumu daha sonra hiç göremeyecektim. aysel bir 10 - 15 dakika kadar bu şovu sergiledi, kepleri alıp kıçına başına sürdü, yağlarını titretti ve gösteriyi bitirip sahneyi terk etti. bu süre içinde coplarla telef olan en az 20 asker görmüştüm. o cop darbesi ile yere yıkılan askerler 5-10 saniye yerde yattıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalkıyor ve sahneye ulaşmak için yarım kalan çabalarını tekrarlıyor ama bir defa daha cop darbesi ile yere yapışıyordu. her neyse gösteri bitti, aysel ve orkestra sahneyi terk etti, coplar bir süre daha çalıştı sonra o gözü dönmüş kitle de sakinleşti ve askerliğe uygun bir vakar ve ciddiyet içinde salonu terk etmeye başladı. böylece bir askerlik efsanesinin gerçek olduğunu birebir gözlemleyip bizlerde koğuşlarımıza geri dönmeye başladık. gecenin yorumu bir diş hekiminden geldi " ulan bizim astek'i piyade sanıyorduk herif pezevenk çıktı"
  • yeryüzündeki anlatılmaz yaşanır kalıbına en çok uyan durum olsa olsa askerliktir. kadınların ve askerliğini yapmamış insanların dinlediği binlerce anıya karşılık kafalarında askerliği şekillendirememeleri çok normal. olayı biraz abartıp bu grubun içine vatani görevini kısa dönem veya asteğmen olarak yapmış insanları da katabiliriz. "neden?", "onlar asker değil mi", "onlar bu vatanın evlatları değil mi?" demeyin, afedersiniz bu poşetlerin (ki bu küçük düşürücü bir lâkap kesinlikle değildir) yaptığı askerlik kadar benim nöbet tutmuşluğum vardır. inanmayanlar x=((460-30)x(2x2))/24) denklemiyle sonuca ulaşabilir. buna bir de askerliğini yapmış ama bağlı olduğu kışlada aç aç olmamış şanssız insanları da eklersek türk halkının %90'ı aç aç'ı bilmiyor diyebiliriz.

    (gelelim hikayeli kısma, bi anı anlatıcaz diye şekilden şekile girmeye gerek yok değil mi?)

    aç aç dediğimiz organizasyon fuck and coke' un biraz değişik versiyonu. öncesinde cuma günü bilet satım işlemi gerçekleştiriliyor. almak mecburi değil ama zorunlu. parası olmayan fakir asker geyiğine girmeye hiç gerek yok zira "sen niye almıyorsun" sorusuna "param yok" cevabı gelir gelmez en az 5-6 kişi tertibine "aç aç" ısmarlamayı kendine vazife bilir. biletlerin tamamına yakını satılır. payyondan kadın getirmek pahalı bir iş en nihayetinde.

    gösteri pazar günü öğlen içtimasının ardından başlar. normalde acemi askerin her hareketine kızan, uyaran rütbeli personel olsun kadrolu askerler olsun, ford minibüsle gazinoya giren kadınlara 2000 kişinin yaptığı "fiyuwwwwwwwwwww","oleyyyyyyyyy" tezahüratları ve alkışlı tempo tutmalarına kimse ses çıkarmaz. ne de olsa kışlada nöbetçiler dışında muvazzaf personel yoktur.

    dini vecibeleri icabı göz zinasına para vermek istemeyen kardeşlere küçük bir parantez. istemezsen hiç bir şekilde sahneyi görmezsin ve mevsime göre serin veya sıcak ortamda kantin sırasının en düşük seviyesinde boğazından geçicek bir şeyler bulabilirsin.

    program 2 bölümden oluşur. ilkinde sahneye bayan bir şarkıcı çıkar, tahmin ettiğiniz gibi eteği olabildiğine mini ve bluzu olabildiğine dekoltedir. söylediği şarkılar kolay kolay değişmez. repertuar hasret, özlem, kavuşma içeren arabesk şarkılarından ibarettir. her seferinde en az 4 kez istanbul sokakları söylenir. (ben de entry'e konsantre olabilmek için defalarca dinliyordum ama sourberry'de music report başladı, çok güzel program takip edin)

    ikinci bölüm gayet hareketlidir. prodüksiyonun derinliğine göre 3 veya 4 kişiden oluşur. %100 kadın olduklarına dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen her asker kadın niyetiyle izler ki önemli olan niyettir. unutmadan ekleyelim koruma vazifesi sırayla tüm bölükler arasında gerçekleştirilir. kolunda görevli yazan bu kadrolu askerlerin adriana lima'nın koruması tribine girmesi işten bile değildir. gösteri, görevli askerlerin dansçılara kep, palaska, künye takma töreniyle başlar. bu usta askerlerden bazıları ceplerinde çarşıya çıktıklarında dansçıların çalıştığı pavyonda çekilmiş sarılmalı fotoğraflarını taşır. sonrasını tahmin etmek zor değil. yüzlerce vatan evladı hep bir ağızdan bağırmaya başlar, "aç aç aç aç aç aç aç aç aç aç aç aç" kimsenin ne bişiy açacağı vardır, açsa da bi halt olacağı yoktur ama hayatında gördüğü tek meme inek memesi olan gariban asker umutla bekler "aç aç aç"

    dansçılar açacakmış yapıp açmadan defolup giderler ama bilmezler ki o gün ahını aldıkları askerler yüzünden bir gün o göstermedikleri memeleri göbeklerine değecek.
  • can yücel'in çok güzel bir şiiridir;

    "aç! aç! aç!
    diye haykırıyor yüzlerce mahkum.
    canımız yanmış gibi değil,
    canımız yana yana
    haykırıyoruz sahnedeki kadına:
    aç aç açç

    bir koçbaşı gibi zorluyor duvarları çığlığımız
    açız çünkü,
    açız...
    hem sade
    o kadına
    ve kadınlara değil
    güneşe,
    yeşile,
    toprağa
    ve açık havaya açız
    adam gibi çalışmaya
    insan gibi yaşamaya da açız

    onun için de işte,
    sahnedeki kadınla değil asıl
    bu düzenin bazına asılıyoruz
    aç aç aç
    diye haykırıyoruz.
    kilitleri aç
    kelepçeleri aç
    demir kapıları aç
    aç! aç! aç!
    açız çünkü,
    açız
    hem sade
    içerde değil
    güneşe,
    yeşile,
    toprağa,
    açık havaya,
    adam gibi çalışmaya,
    insan gibi yaşamaya
    sade içerde değil,
    dışarda da açız
    onun için de işte,
    sahnedeki kadına değil asıl,
    bu düzenin bazına asılıyoruz
    aç aç aç diye haykırıyoruz.
    bize okul, bize yol, bize fabrika aç!

    aç aç aç
    yine de nazlanıyor sahnedeki rakkas
    bu açmaza son çare
    bi açık versin diye bakıyoruz
    canımız yanmış gibi değil
    canımız yana yana haykırıyoruz:
    açamaz açamaz açamaz
    ama hala anlamıyor ki düzenbaz
    gönül hoşluğuyla o açmazsa eğer
    fırladığımız gibi bu tarih denen sahneye
    aç dediklerimizi biz
    kendi ellerimizle açacağız!"
  • 1950'li yillarda turkiyeye yerlestirilen abd askerlerinden turk ordusuna sirayet ettigini tahmin ettigim icat.
    turk ordusunda, daha onceki donemlerde bu tur uygulamalarin varligi hakkinda elime gecen kaynak olmadigi icin, uzerinde oturdugum en saglam kaynaga dayanarak soyleyebilirim ki, bu ac ac hadisesi abd'lilerden bulasmistir.
    gerek turkiyede o zamanlar cekilmis fotograflardan bu kaniya varabiliyoruz, gerekse her vesileyle -kareografi icinde de olsa- kadinlarini kizlarini cinsel obje alarak kullanmalarindan...
    "abd'liler ne yapiyorsa iyidir" mantiginin sonucu bize de yerlesivermistir.
    ac ac'in ordu icinde resmi adi "konser"dir. askere bir faydasi yoktur. askerin carsi izninde kerhaneye gitme izni de yoktur..
    ismin kaynagi hakkinda:
    iki ihtimal vardir.
    1- soyunan kadin gosterisinde yer bulabilmek ve sahneye yakin bir mevziye konuslanabilmek icin yemekten erken kalkilip, ac kalindigi icin, "ac karnina" anlaminda ac ac denilmistir.
    2- kadin seyircilerin sabrini test edercesine cilve yaparken tutulan "ac ac" tezahuratindan dolayi bu isim verilmistir.
  • komutanin "sutyen acilacaaaaak... aaaaaaaaac" seklinde emri ile beraber uygulanir.
  • askeriye' de dandik bir organizasyon şirketi tarafından konser adı altında organize edilen striptiz hadisesi.genelde en gariban en parasız askerin bile bilet almak için para bulabildiği atraksiyondur
hesabın var mı? giriş yap