• afrodit* in sevgililerinden en onde gideni.afrodit ugursuz bir askin urunu olan bu yakısıklı delikanliya delicesine vurgundur. lakin adonis gunun birinde bi yaban domuzu tarafindan oldurulur. afrodit hemen zeus a kosup. ."baba baba benim bi manitam vardi oldu onu geri canlandirabilir misin? " die sorar.. gel gelelim yer alti dunyasinda persephone de asik olmustur delikanliya... zeus un iki kizi arasinda " verirsin,vermessin" kavgasi yasanir.zeus araya girer ve bi cozum bulur;adonis yilin dor ayini afridit in dort ayinida persy* yanında geri kalaninida kendi istedigi yerde gecircektir... adonis in yeryuzune donusu ilk baharin gelisi olarak kutlanir...
  • aphrodite'nin asik oldugu delikanli,ayagina diken batarak olmus,yurudugu yerlerde yani kaninin degdigi yerlerde laleler acmis (?),onlara da adonis lalesi obur adiyla manisa lalesi denir
  • yeryüzünün en güzel ses veren şairleri arasındadır. kutlamalar kitabı enfesti. sonrası da geldi türkçeye.. şu an kitaplığımdan uzakta yazamıyorum kitap isimlerini ya.. çocukluğa dair kutlamalardan aklıma kazınan birkaç dizeyi yazayım.

    "bir köyde doğmuşum ben
    dar ve kapalı bir girdap gibi
    hiç çıkmazmışım ordan
    oysa kıyılara değil
    okyanusa benim sevdam"
  • 1995 senesinde nazım hikmet şiir ödülünü kazanan arap şair.

    ödül vesilesiyle crr'de bir şiirini okumuştu. benim gibi bir kaç insan arapça'nın bu kadar güzel olabileceğini orada farkettim sanırım. insanın tüylerini diken diken eden bir şiir duymak her insan evladına nasip olmaz. şiire şehla bakanlar da orada olsalardı keşke.
  • adonis.
    adonis masalı, hesiodos'un daha önce atıfta bulunduğu suriye orijinli bir efsanedir. genellikle benimsenen şekli şöyledir: suriye kralı theias'ın myrra ya da smyrna adında bir kızı vardı. aphrodite'in öfkesi, onda babasıyla ensest yapmak isteğini uyandırdı. smyrna, dadısı hippolyte'nin yardımıyla theias'ı kandırmayı başardı ve on iki gece boyunca onunla birleşti. ama, onikinci gece theias kızının oyununu far ketti ve bıçağını alarak, onu öldürmek için peşine düştü. myrra, bu tehlike karşısında tanrılara sığındı. tanrılar da, onu mürrüsafi ağacına dönüştürdüler. on ay sonra ağacın kabuğu kabardı, çatladı ve içinden bir çocuk çıktı. çocuğa adonis adını verdiler. çocuğun güzelliğinden etkilenen aphrodite, onu aldı ve yetiştirmesi için gizlice persephone'ye emanet etti. ama, persephone de çocuğu görünce âşık oldu ve onu aphrodite'ye geri vermek istemedi. iki tanrıça arasındaki bu kavgada zeus hakemlik yaptı. bazı yazarlarsa, zeus adına mousa kalliope'nin hakemlik ettiğini söylerler. sonunda, adonis'in, yılın dört ayını aplıroclite'yle, dört ayını persephone'yle, diğer dört ayını da istediği yerde geçirmesine karar verildi. ama adonis her zaman yılın üçte ikisini aphrodite'yle, üçte birini de persephone'yle geçirdi. daha sonraları, artemis'in öfkesi (neden ileri geldiği tam olarak bilinmiyor) adonis'in başına bir yabandomuzunu musallat etti ve bir av sırasında yabandomuzu adonis'i öldüresiye yaraladı.

    bir ağaçtan doğarak yılın üçte birini yer altında geçiren ve geriye kalan zamanda da aşk ve ilkbahar tanrıçasıyla birleşmek için gün ışığına çıkan bu çocuğun kişiliğinde, bitkilerin boy veriş sırrını sembolik bir tarzda dile getiren bir mitosun bu ilk kabataslak şekli, daha sonraları başka unsurlarla süslenip tamamlanmış, aphrodite'nin lâneti nin hangi nedene dayandığı konusunda açık bilgiler verilmiştir. buna göre: kinyras'm (theias'ın yerine) karısı ve smyrna'nın annesi olan keııkhreis, kızının aphrodite'den daha güzel olduğunu iddia ederek tanrıçayı incitmiş ve tanrıça da bu hatâyı cezalandırmak için smyrna1da, ağır bir suç olan bu aşkı uy andırmış ti. smyrna, tutkusunun ensest nitelikte olduğunu farkedince, önce kendini asmak ister, ama bu sırada dadısı çıkagelerek ona, tutkusunu tatmin etmesini öğütler. ensest gerçekleşince, genç kadın utancından ormana gizlenir; burada, aphrodite kurbanına acıyarak onu ağaca dönüştürür. ve smyrna1nm babası, ağacın kabuğunu kılıcıyla yararak küçük adonis'i gün ışığına çıkarır. ya da, bir yabandomuzu (genç adamın ölüm şeklini önceden haber verircesine) keskin dişleriyle ağacın kabuğunu yararak bebeğin ağaçtan çıkmasını sağlar. hellenistik şairlerin hayal gücü, adonis'i, nymphalar tarafından büyütülmüş ve kırda, ormanda sürüleri güder ya da avlanır biçimde tasvir etmeyi yeğlemiştir. onun ölümüne yol açan felâkete gelince, buna artemis'in değil, aphrodite'nin âşığı ares'in kıskançlığının, ya da apollon'un aphrodite'den öç alma isteğinin yol açtığı ileri sürülür (çünkü aphrodite, yıkanırken kendisini çıplak bir halde gören apollon'un oğlu erymanthos'u kör etmişti (bkz: erymaruhos). adonis efsanesi, kâh idalion tepesinde, kâh lübnan'da geçer. byblos'tan, adonis adlı bir ırmak geçmekteydi ve bu ırmak her yıl adonis'in ölüm yıldönümünün anıldığı günde kızıla boyanmaktaydı.

    birçok çiçek efsanesi de adonis hikâyesine bağlanmaktadır; yalnızca kokulu reçinenin (myrra'nın gözyaşları) mitsel orijini değil, gülünki de ona bağlanıyordu: başlangıçta gülün rengi beyazdı; ama, aphrodite yaralı arkadaşının peşinden koşarken ayağına bir diken battı ve kanı, kendisine adanmış olan bu çiçeği kırmızıya boyadı. dağlâlelerinin de, yaralanan adonis'in kanından meydana geldiğine inanılıyordu. idil şairi bion, tanrıçanın, adonis'in akan kanı kadar gözyaşı döktüğünü ve her damla gözyaşından bir gülün, her damla kandan bir dağlâlesinin oluştuğunu anlatır.

    aphrodite, arkadaşının şerefine bir anma günü ihdas etti; bu günü, suriyeli kadınlar her yıl ilkbaharda kutluyorlardı. vazolara, sandıklara vs. tohumlar ekilerek, çabuk bitmesi için sıcak suyla sulanıyordu. bunlara "adonis'in bahçeleri" adı veriliyordu. bu şekilde zorlanan bitkiler toprağın üstüne çıktıktan az zaman sonra ölüyor ve böylece adonis'in kaderini simgelemiş oluyorlardı. öte yandan, kadınlar da, aphrodite'nin sevgilisi olan genç adamın kaderi üzerine âyin yaparak ağıtlar yakıyorlardı.

    bu efsanenin ibranî asıllı olduğu açıkça görülmektedir. tanrının adı bile, ibranice "efendi" anlamına gelen kelimeden türemedir. adonis kültü, hellen döneminde akdeniz dünyasına yayıldı. adonis efsanesine ait figürlere etrüsk aynalarında bile rastlanır.
  • cuma günü huzurundan kovması * * ile kötü başlayan tanışma merasimi, dün kendisiyle muhabbet şansına erişip kitaplarını imzalatmam ile nihayete erdi. mutluyum!

    bu yıl ilki düzenlenen homeros edebiyat festivali kapsamında izmir'e gelen bu ulu çınar, kötü bir organizasyonun olduğu festivalin en büyük rengi olarak hatıralara kazındı. bu yaşına rağmen dinçliği ve nezaketi ile herkesi büyüledi.

    umarım yıllardır büyük favorilerden olduğu nobel edebiyat ödülünü bu yıl kazanır. harikulade bir şiiri ile kapanışı yapayım:

    "en son o gece gördüm seni
    gözlerine bakmadan gittim
    baksam gidemezdim
    özlediğimi söylediğimde gülmüştün"
  • "yok, umut ölmedi
    hâlâ titriyor umudun gizi."
    (adonis, "rüzgarda yapraklar")
  • günümüzün en cesur ve kışkırtıcı arap şairi.
    - edward w. said
  • --- spoiler ---

    suriye kralı theias'ın myrrha adında bir kızı varmış. tanrıça aphrodite'in lanetine uğrayan bu kız babasına tutulmuş, onunla sevişmek istemiş. dadısının kurduğu bir düzenle babasının yatağına girmiş ve on iki gece sevişmiş, son gecesinde gebe kalmış, o gece babası yanında yatan kadının kendi kızı olduğunu anlamış ve bu korkunç günahı temizlemek için kılıcıyla kızının üstüne yürüyüp onu öldürmek istemiş. ama tanrılar myrrha'ya acımışlar ve onu babasının elinden kurtarmak için bir mersinağacına çevirmişler. on ay kadar sonra ağacın kabuğu çatlamış, gövdesinden dünya güzeli bir bebek çıkmış. tanrılar adını adonis koymuşlar. çocuğun güzelliğine vurulan tanrıça aphrodite onu büyütsün diye yeraltı tanrıçası persephone'ye vermiş. ama persephone de adonis'e tutulmuş, onu aphrodite'e bir daha geri vermeye yanaşmamış. tanrıçalar arasında kopan kavgaya yargıçlık eden zeus, adonis'in yılın dört ayını persephone'nin, dört ayını da aphrodite'in yanında geçireceğine, geri kalan zamanda da istediği yerde yaşayabileceğine hükmetmiş. adonis sekiz ay boyunca aphrodite'in yanında kalmayı seçince, tanrıçanın güzel delikanlıya olan aşkını kıskanan öbür tanrılar, adonis'in üstüne bir yabandomuzu salmışlar, kasığından yaralanan adonis de kanaya kanaya can vermiş. toprağı sulayan kanından lale denilen bahar çiçekleri bitmiş.

    --- spoiler ---
  • adonis, ateist olmasına karşın "modern islam okumaları"na dair söyleyecek lafları olan bir arap şair. türkiyede popülaritesi 2003 gibi özdemir ince ile yaptığı röportaj sonrası oluştu.. "ateist" olmasına karşın islam dünyası ile ilgili kimi akıl yürütmelerine nuray mert radikaldeki köşesinden her zamanki sert üslubu ile "sanane ulan" gibi bir cevap verdi. ardından kısa bir süre adonis tartışması yaşandı.. ama şiirlerine ve yazınlarına dair bir şeye pek rastlanmadı.. adonis in "çağımız"a dair bir kaç kelamı ise aşağıda..bir yabancılaşma.. kayboluş.. kopuş.. hafiften ırkçı tezer özlü keşke görseydi bir "arap"ın bu yazdıklarını..

    "... kum gibi ufalanan ve metal gibi kaynak yapılan çağ, sürü adlı bulut, beyin adlı saç levha çağı, boyun eğme ve serap, kukla ve karanlık çağı,obur an çağı, dipsiz bir düşüşün çağı. bu çağ için atardamarım yok. dağılmışım ve hiç birşey toparlamıyor beni."
hesabın var mı? giriş yap