• favori surem.

    kıyamete kadar insanlığa ışık tutacağı müjdelenen bir kitapta yer alan, "peygamberin evine misafirliğe gittiğinizde fazla durmayın" yok sonracıma "peygamber ölünce karılarıyla evlenmeyin" konulu harikulade kısımları olan bir başyapıt.

    tabii arapça bilmediğim için kuran-ı kerim'in o muhteşem şiirselliğini hissedemediğim için tam olarak anlamıyor olabilirim.

    ya da gönül gözüm kapalıdır?

    ya işte o mükemmel dil, ya da o gönül gözü... ikisi önemli noktalar.
  • evdeki süleyman ateş tefsirini karıştırdım da biraz, bu suredeki misafir kovma ayeti muhammed'in düğün gecesi inmiş. son kalan misafirler bi türlü kalkmayınca haliyle gerdek gecikmiş. zavallım da şu misafirler bi gitsinler de işimize bakalım diye düşünmüş demek ki..

    hadi bu ayetten haberdar olmayanları anlıyorum,
    bi şekilde haberdar olup üstünde durmayıp kendisine unutturanı bile anlıyorum,
    ama oturup tefsir yazan adamın hem bu ayeti, hem de ayetin inme hikayesini yazdıktan sonra bile hala kafasında bi kıvılcım çakmamasını anlayamıyorum..
  • neden peygamber aracılığıyla insanlığa indirilmiş bi kitapta sırf peygamber için ayetler var onu anlayamadığımdır. zaten sohbet etme imkanları varken -monolog diyelim ya da-, o kısımları niye yazılmış? mesela 50. , 51. , 52. , 59. ayetler. bir de, "allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. " derken utanmayan biri, evine gelen misafire yorgunum demeye niye utanıyo onu da anlamadım. ben şahsen birinin eşine, elinin altındaki demeye utanırım. bilemiyorum... *
  • 53. ayeti konusunda bir paradoks olduğunu düşündüğüm bir suredir.

    şöyle ki, bu ayetler peygambere iniyor; o da katiplerine yazdırıyor, değil mi? e, pekala "fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır" kısmını yazdırırken, yine peygamber kendisi söylemiyor mu bu ayeti yazıcılara? yani şöyle bir durum var: "ben size evimdeyken 'gidin' diyemiyorum, utanıyorum; siz evime davet etmezsem gelmeyin; gelince de çok kalmayın"... nası yani ya? "ayet geldi, yoksa ben söylemezdim" tarzı bir yaklaşım mı mevcut ki?

    bir garibi de şu: şahsen ben peygamberin evine gitsem, bilakis daha uzun kalırım ki aklımdaki sorular cevaplansın, değil mi? sonuçta o rehberim benim. ama, bu sure, aksini söylüyor; ona soru sormak için vs. evine gitmemem, onu yolda yakalamam gerek demek ki...

    ilginç, gerçekten ilginç...
  • ilginç ayetleri olan bir sure.. mesela şimdi düşününce 53. ayetini arapça olarak evinde huşu içinde okuyan bir müslüman gözümün önüne geliyor.. daha da bi ilginç geliyor..
  • toplumdaki yanlış bi uygulamayı kaldırmak için muhammed'in zeynep'i önce zeyd'le -sonra boşama fikri daha evlendirmeden önce bile muhammed'de varken- evlendirip daha sonra ikisini boşayıp zeynep'le evlendiğinin anlatıldığı sureymiş. toplumdaki yanlış uygulama da evlatlığının eski karısıyla evlenememekmiş (offff ne yanlış uygulama), bunu ortadan kaldırmak için muhammed böyle kulağını bacağının altından tutmak gibi bi yola girmişmiş. ayette "duygularını niye gizliyorsun" lafı da kendisinin zeynep'le evlenme isteği falan değil, zeynep'in ona olan duygularını bilip gizlemesi üstüneymişmiş..

    abi azıcık dinlenin n'olur, bu kadar da kıvırılmaz ki yapmayın gözünüzü seveyim off..
  • 53. ayeti allah'in nasil da icten ve sevecen, peygamberinin acimasiz misafirlerce bunaltilmasina uzulen ve buna dur diyerek boyle sizin bizim ve recep tayyip erdogan gibi halktan bir tanri oldugunu gosteren bir suredir.

    baska hangi dinde boyle ince dusunceli bir tanri vardir ha hangi!
  • islam kolaylik dinidir derlerdi, inanmazdim. kolayligin kime gosterildigini gayet guzel aciklayan bi sureymis. sana bana bi kolaylik bi kiyak yok hacim, havaya girmeden once bir kez daha okunmali bence...
hesabın var mı? giriş yap