• sözlükteki yazarlar hakkında bilgi toplayan biriymiş. peh!

    gelin size bir örnek vereyim:

    zamanında kunta kinte isimli yazar twitter üzerinden kendisinden fleurquin isimli yazarın adını soyadını ne iş yaptığını sormuştur. fakat ben bu bilgileri kendisine iletemeyeciğimi, ahlakım gereği bana güven duyan birisinin özel bilgilerini üçüncü şahıslarla paylaşamayacağımı beyan ettiğim günden beri kunta kinte isimli şahıs bana açıkça cephe almış ve o günden sonra bütün ilişkisini bu kuyruk acısı üzerine kurmuştur.

    kendisi özel hayatında nasıl biridir bilmem, adını sanını da bilmem bugün sözlükte bu minvalde açılan başlıktan da başlık açıldıktan sonra haberim olmuştur. kendisinin her türlü madrabazlığına karşılık kendisine bir ders verilmesi gerektiği amacıyla o başlığı coşturmuş bulunmaktayım. o başlık ve kendisi ile bildiğim bütün bilgiler de bundan ibarettir. bunun yanında ben çapada fotokopi ve kırtasiye dükkanı olan biriyim ve bu da gizli bir bilgi değildir. ekşibitionda ve twitterda fotoğrafım bulunmaktadır. ayrıca jiyanda yazdığım yazılarda da kendi adımı kullanmaktayım. sosyal medyadan nice insan işyerime gelmiş çayımı içmiş muhabbetimi almıştır. bu muhabbetten pay almak isteyen olursa başımın üstünde de yeri var. lafları eğip bükmeden konuşmak gerek.

    son olarak benim hakkımda konuşacak şahısın 10 düşünüp tek kelam etmesi faydasınadır.
  • hani bazı sitelerde işlem yaparken login olurken vb otomatik ruhsuz duygusuz vicdansız kansız bir makine değil de insan olduğunuzu ispatlamak için gördüğünüz bazı karakterleri girersiniz ya. ekşi sözlükte de benzer bir mekanizmaya ihtiyaç olduğunu düşündürmüştür. (bkz: #20316935) -> netekim silmiş entrysini söz konusu entryde trafik kazasında hayatını kaybeden gencecik bir insan için ''galatasaraylı olması acımızı hafifletti'' demekteydi... analar babalar nasıl böyle insanlar yetiştiriyor, bu vicdanlar! nasıl bu hale geliyor, yoksa doğuştan kötülük diye bir şey gerçekten var mı bilemiyorum...
  • o değil de, "şaşırma arkadaşım sözlük meydanında kemalizmle alakan olmadığını, hatta kemal beyi sevmediğini bağrım bağrım bağırsan da eğer bir kısım tespihböceğinin dogmalarına ufacık bir dokundurma dahi yaparsan haysiyetsiz debiller güruhu tarafından kemalist, militarist, ulusalcı vb. ilan edilmen işten bile değil" demek istiyorum kendisine buradan.
  • vakt-i zamanında chp için oy çağrısı yapan, hem de bunu (bkz: sağ parlamentoya karşı oylar chp'ye) sloganıyla yürüten ve genel seçimlerde "baskın oran olmasaydı oyumu akp'ye verirdim" diyen dsip'liler başlığına pislemiş. akıyor yeşil ile bir çok konuda ayrı düşerdik sözlük zamanında, ama kendisinin olmadığı bir ortamda, eleştirilerine değil, kişiliğine yönelik saldırıları görünce yine o ihbarcı, aşağılık korkakların bu saldırının faili olduğunu görünce dayanamadım yazdım.
  • sus, kimseler duymasın.
    duymasın ölürüm ha...
    aydım yarı gecede
    yeşil bir yağmur sonra...
    yağıyor yeşil...

    en uzak, o adsız ve kimselersiz,
    o yitik yıldızda duyuyor musun?
    bir stradivarius inler kendi kendine,
    yayı, reçinesi, köprüsü yeşil...
    önce bendim diyor ve sonra benim...
    ölümsüz, güzel ve çetin...
    ezgisidir dolaşan bütün evreni,
    bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları...
    canımı, tüylerimi sarmada şimdi
    kendi rüzgarıyla vurgun...
    sarıyor yeşil...

    rüya, bütün çektigimiz...
    rüya kahrım, rüya zindan...
    nasıl da yılları buldu,
    bir misra boyu maceram...
    bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
    bilmezler nasıl sevdik,
    iki yitik hasret,
    iki parça can...
    çatladı yüreği çakmaktaşının,
    ağlıyor gök kuşaklarının serinliğinde
    çağlardır boğulmuş bir su...
    ağlıyor yeşil...

    yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
    susmuş bütün namlular...
    susmuş dağ,
    susmuş deniz...
    dünya mışıl-mışıl,
    uykular derin,
    yılan su getirir yavru serçeye,
    kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
    memeleri bereketli ve serin...
    sağıyor yeşil...

    aydım yarı gecede,
    neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
    ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda...
    ama hançer taşı sanki
    koca kartaca!
    hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
    bak nasıl alıyor, yigit,
    binlerce yıl da sonra
    alıyor yesil...

    vurur dağın doruğundan
    atmacamın çalkara,
    yalın gölgesi...
    kuş vurmaz, tavşan almaz,
    ama aç, azgın
    köpekbalıklarıydı parçaladığı
    bak, tiber saygılı, suskun...
    bak nilüfer dizisi zinciri...
    bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
    cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
    ve ilk gerillası spartakus'un...
    susuyor yeşil...

    sus, kimseler duymasın,
    duymasın, ölürüm ha...
    aymışam yarı gece,
    seni bulmuşam sonra...
    seni, kaburgamın altın parçası...
    seni, dişlerinde elma kokusu...
    bir daha hangi ana doğurur bizi?

    ruhum...
    mısra çekiyorum, haberin olsun...
    çarşıların en küçük meyhanesi bu,
    saçları yüzümde kardeş, çocuksu...
    derimizin altında o ölüm namussuzu...
    ve ahmed'in işi ilk rast gidiyor...
    ilktir dost elinin hançersizliği...
    ağlıyor yeşil...
    ..."
  • yavşak derken diğer sosyalistlerden değil iktidar köpekliği yapanlardan bahsetmiştir.. zira kendisi için bugün orada olmayıp da kendilerine sosyalist diyen bir kesim devrimci değil iktidarın itidir... bu itler şimdi de iktidarın dişleriyle saldırıya geçmiş... yakışır... ben ahmet kekeçle ilgili yazdığım yazıyı imzalayıp belge diye bu itlerden birine gönderebilirim çerçeveletip ofisine assın diye... dallama mı yok bu memlekette ?...
  • kendisi sadece cehennemin değil türkiyenin bile yaşanılabilir bir hale getirilebileceğini iddia ediyor.. benim de aklıma bir fıkra geldi anlatayım..

    rus bir savaşçı sibirya ormanlarının içinde atının üstünde savaşa gidiyormuş.. yolda giderken bir kuş görmüş. kuş ormanın içinde soğukta neredeyse donarak ölecek. çok acımış kuşa. ama savaşa gideceği için kuşu yanına alamayacağını düşünmüş. derken aklına bir fikir gelmiş atını kuşun yanına yanaştırmış. at kuşun üstüne pislemiş. kuş da bu sıcaklıkla kendine gelmiş.. savaçı yoluna devam etmiş.. kuş bokun içindeki sıcaklıkla kendine gelerek başlamış cik cik ötmeye.. uzaklardan kuşun cik cik sesini duyan bir tilki sesin geldiği tarafa yönelmiş kuşu bulmuş. kuşu bokun içinden çıkartıp bir güzel temizleyip yemiş...

    yani bu fıkradan çıkan üç sonuç var..

    1) her üstüne pisleyen düşmanın değil...

    2) seni her boktan çıkartan dostun değil..

    3) boğazına kadar boka batmışken cik cik ötüp artistlenmenin alemi yok..

    en son ve bir başka sonuç.. sizin şer bildiklerinizde hayır hayır bildiklerinizde şer vardır.. :)) ( muhammed eminoğlu'na selamlar )
  • bir derdi var bin dermanla çözülmez..
  • kendisine not:

    önce bir ellerin var
    yalnızlığımla benim aramda
    sonra birden kapılar açılıverdi
    ağzına kadar
    sonra yüzün,
    ardından gözlerin dudakların
    sonra herşey çıkıp geldi
    bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
    sen çıkardın utancını duvara astın
    ben masanın üzerine koydum kuralları
    herşey işte böyle oldu önce..
  • kendisini kpss 2010 kopya skandalına karıştığı öne sürülen kişileri sözlükte ifşa etmeye adayan yazar.
hesabın var mı? giriş yap