• çalışırken son derece disiplinli, kuralcı, ama eğlencede asla kural sınır tanımamalarından kaynaklanır.
    bizde ise tam tersi amk çalışırken asla kural tanınmaz, iş eğlenceye geldi mi, kuralına göre eğlenmeye çalışırız, o yasak, bu günah vs. saçma sapan düğünlerimiz de buna güzel bir örnektir.
  • mükemmel olmayabilirler ama mükemmele en yakın millettirler.
    kısaca son 100 yıla bakalım, 1. dünya savaşı'ını kaybettiler, çok ağır savaş tazminatları vs derken 20 yıl geçmeden avrupanın en güçlü sanayisini, ordusunu kurup 2. dünya savaşı'nda yine tüm avrupayı yerle bir ettiler. sovyetlere saldırmak gibi büyük bir hata yapıp moskovaya yürüdüler, soğukta orduları telef oldu. sovyetler almanya'ya girerken 3000 sovyet tankına karşı 500 panzerle savunma yaptılar, yenildiler ama savaştan 700 sovyet tankı sağlam çıkabildi.
    nitekim sscb ve abd yanında fransa, ingiltere ile de savaşınca doğal olarak savaşı kaybettiler. almanya 1990 yılına kadar soğuk savaş'ın ortasında ikiye bölünmüş bir halde kaldı. soğuk savaş'ın üstünden 20 sene geçti ve almanlar yine avrupa'nın en büyük ekonomisi, hemen hemen bütün avrupa almanlara borçlu. fransa, yunanistan iflasın eşiğinde.
    bu kısım bizi üzebilir ama kurtuluş savaşının üzerinden neredeyse 100 sene geçmesine rağmen * hala daha ülke kendine gelemedi.
    (bkz: deutschland über alles)*
  • sanırım insana verilen değerle doğru orantılı olarak milletin mükemmellik oranının arttığının kanıtlarından biridir.

    oecd üyeleri arasında haftada 25.6 saatle en düşük çalışma saati almanlara aitken ( kaynak wikipedia-buradaki çalışma süresi etkin çalışma süresidir. yasal çalışma süresi 38 saattir. wikipedia ), teknik, elektronik, tıp, kültür/sanat dallarında bu kadar üretken olabilmek, ancak bu milletin yüksek refahını ve çalışma disiplinini, zeka ve sağlıklı düşünecek/yaratabilecek zaman ile harmanlaması ile açıklanabilir.

    yoksa ırk olarak diğer ırklardan daha zeki olmak, daha çok çalışmak vb önermeleri tek başına doğru bulmak imkansızdır.

    türkiye'de haftalık çalışma saati 45 iken bizim daha aptal olduğumuz için yukarıda bahsi geçen konularda üretken olamadığımız yönünde bir çıkarım yapılması pek tabiki aptallığın ta kendisidir.

    insanın paralı bir kölelik modeliyle çalıştırıldığı türkiye ve benzeri ülkerlerde önüne ( bilgisayarına) yığılan onca iş arasında veya sonrasında üretken olmasını beklemek, ancak bir maden işçisinden program yazmasını beklemeye benzer. zira insanın günde minimum 11 saatini ( 9 saat iş+1 saat öğle arası + 1 saat yol) yüksek oranda rapor/evrak işi yaparken geçirdiği bir çalışma ortamında, otonom hale gelmiş bu tarz işlerden zihnen sıyrılıp, yaratıcılığını kullanarak "yeni" bir şeylere imza atması, ancak onun "übermensch/üstinsan" olması durumunda "belki" mümkün olabilecek bir ütopyadan başka birşey (bence) değildir.

    not: orta okul ve lise öğreniminin büyük bir bölümünü türkiye'de bir alman okulunda ve almanlar tarafından eğitilerek geçiren benim gibi biri için dışarıdan yapılan analiz bu yöndedir.
    almanya'da yaşayan arkadaşlar kendi analizleriyle konuyu bizim için daha anlaşılır ve zengin hale belki getirebilirler.
  • "alem futbol der ben fusbal, kınamayın dostlarım almanım bugün"

    umut sarıkaya
  • 2 büyük dünya savaşı kaybedip hala sanayi, ekonomi, spor alanında dünyanı domine etmesi bile yeterlidir. çıkarttıkları filozoflara falan girmiyorum bile. sadece alman milli takımına bakmak bile adamlardaki bitmek tükenmek bilmeyen disiplin ve çalışma prensibini anlamaya yeter de artar. adamlar esasen türk olan mesut ve ilkayı bile makina yapmışlar aq. bizde yetişseler sabri olurlardı.
  • zamanından ve ittihat terakkiden ayrı tutarsak eğer, son 100 yıl içerisinde tek başına bir devlet olarak 2 kez dünyaya savaş açmış, neredeyse bu savaşları kazanıp tek başına egemen olacakken en tane devletin birleşmesi sonucu iki kez yerle bir edilmiş olmasına rağmen, bugün hala pek çok ekonominin kilit noktası olabilecek kadar güçlenmeyi başarabiliyorlarsa varın siz mükemmel demeyin, ama var bu adamlarda bi farklılık.
  • yuzde binikiyuz katildigim gorus. onca alman tanidim ikiyuzlusu , yalancisi yoktur. sokaktaki posta kutusuna attiginiz mektup dahi yerine ulasir, kaybolma gibi birsey soz konusu degildir. nettirler, size birsey soylerlerse altinda birsey aramazsiniz, kafaniz rahattir. profesorler doktora ogrencilerine kahve cay tasitmaz, yardimci olurlar, yol gosterirler. is yerinde patron calisani ezmez, takimdirlar evet hatta bir futbol takimi gibi birlikte calisirlar ve bu yuzden turk sirketleri empas kumpas ali cengiz oyunlariyla kavrulurken alman sirketleri yol alir. mudur calisanindan gec cikar, bizim mudurler gibi bir saat gec gelip iki saat erken cikmazlar. maalesef bizde is yeri tuvaletleri igrenc, sokaklarimiz cop doluyken alman evini nasil tutuyorsa cevresini de oyle tutar, sokakta da temizdirler, is yerinde de temizdirler, bu da iki yuzlu olmadiklarini gosteren ayri bir kanit. aah ah. 40 yil geriden takip ediyoruz almanlari.
hesabın var mı? giriş yap