• rüzgarlı burun anlamına gelen içel ilimizin uzaklardaki ilçesidir.

    tanım faslını geçtikten sonra anamur ile ilgili bolca 90’lar nostaljisi ve gideceklere, gitmek isteyenlere de küçük bir rehber olacak yazıma başlıyorum. malum karantina günleri, izinliyim ve vaktim bol özetle işsizim, biraz uzun bir yazı olacağı için şimdiden ufak uyarımı ekleyip devam ediyorum. :) turizm rehberine yazının sonunda ulaşabilirsiniz.

    öncelikle anamur’la tanışmam yanlış hatırlamıyorsam; 1990 senesinde, babamın işi nedeniyle anamur’a yerleşmemizle başlamıştı. sonrasında, uzun yıllar anamur’da kaldığımız için öncesinde hiçbir bağımız olmamasına rağmen kendimi yarı anamurlu sayar, bundan da gurur duyarım. iş için istanbul’da olduğum için yalnızca yazları, maalesef kısa süreli de olsa, her yıl giderim. anamur alışılagelmiş beyaz yakalı rutinlerine son derece ters amiyane tabirle cool olmadığı için genelde tercih edilmemekle birlikte, müthiş bir dinlenme ve insanın kendisini dinleme fırsatı sunar. bu turizm, tatil ve yazlıkçılık konularına, yukarıda da dediğim gibi daha sonra değineceğim ama öncelikle biraz nostalji, bu kısım benimle aynı yaş grubunda (bkz: 1981-1986 arasi dogan efsanevi nesil) olan ve anamurda çocukluğunu, yazlarını geçirmiş kişiler için keyifli olacak.

    bu kısımda bahsedeceğim tüm mevzular, 1990 ile 1995 yılları arasını kapsamaktadır. okurken o dönemi, anamur’da geçirmemiş olsanız bile kendi çocukluğunuz, gençliğinizdeki anılarınızı düşünebilirsiniz, anamur merkezi için o yıllarda, onlarca mahalle ismi yoktu. belki de vardı ama bizim için iki yer vardı. çarşı aka anamur ve iskele, ben iskelespor üyesi olduğum için çoğunlukla oradan bahsedeceğim. aslında, iskele de iki kısma ayrılıyordu. asıl iskelenin bulunduğu kısım ve sitelerin bulunduğu kısım ki yerleşim o dönemlerde çok azdı. yalnızca atalay, derya, çumralılar, uygur ve çorak siteleri vardı. bunlar dışında bir iki site daha vardı. ancak o dönemdeki en bilenenler ve durak ismi olarak kullanılan yerler olduğu için özellikle bunları belirttim. site dediysem de kışın oturan üç beş aile dışında in cin top oynardı. bunun dışında iskele tarafında bir askeri kamp bulunurdu. o dönemde yollarımız, şu andaki mehmet akif ersoy caddesi haricinde, toprak yollardı. bende kısa bir süre pinokyo, sonrasında dağ bisikleti kullandım. kardeşlerimde de bmx bisiklet vardı. o toprak yollarda, az lastik patlatmadım ki bu biraz da benim tamir işlerine elimin yatkınlaşmasıyla sonuçlandığı için hiç de pişman olmadığım bir durumdur. neyse, bize ne senin bisikletinden dediğinizi duyar gibiyim ki ekşicilik de bunu gerektirir ama uyardım bu benim biraz 90’lar nostalji yazım olacak. :)

    o zamanlardan aklımda kalmış güzel anılardan birisi olan toplu taşıma konusuna da biraz değinmem gerektiğini düşünüyorum. çünkü okula giderken o zamanki tanımlamamızla otobüs ama aslında dolmuş olan ve saat başı geçen aracı kullanıyorduk. bilet olmadığı için sırayla birisi muavinlik yapar, para toplardık. palmiye, üçyol ağzı, kavaklık, atalay, çumra, çorak ve son durak cerenler hala ikonik duraklardır. neyse, sabahçı olduğumuz dönemde ders zili sabah saat 7’de çalardı. otobüs de saat başı olduğu için 6’da biner. panoramik anamur turu ve yaklaşık 20 dakika sonra okulumuzun o dönemki adıyla anamur ilköğretim okulu’nun bahçesinde olurduk. dersin başlamasına epey vakit olduğu için iskeleden gelen arkadaşlarla, okulun girişinde hemen sağ tarafta bulunan okaliptüs ağaçlarının altındaki alanda bilye, yağ satarım bal satarım vb. oyunları oynardık. misket oyununda anamurda söylenen bir söz vardır. anlamını açıklamıyorum her şeyi benden beklemeyin ekşiciler; neydi o kelime tıkış ya da karış tıkış ve ustasıyla oynarken ütülmenizin garanti olduğu bilye oyunu, aklıma öyle yer etmiş ki hala alakasız ortamlarda bile kullanırım. bu oyun ile ilgili detayları da fırsat bulursam yazarım ki benzerleri zaten tüm türkiye’de mutlaka oynanmıştır. o döneme göre ve fiziki olarak il merkezine uzak olmasına rağmen anamur’daki eğitim müthişti. bu vesileyle de öğretmenimiz ki kesinlikle hocam denmesine çok çok kızan hasan nur’u buradan bir kez daha saygı ve rahmetle anayım. kendisi çok iyi bir eğitimci ve büyük bir atatürkçüydü. bunun dışında, anamur eğitiminde o dönemdeki bir başka efsane olan güney merkez dersanesi’ni de unutmamak gerekiyor. yine buradan başta dersane müdürü ve benim de ortaokul döneminde fen bilgisi öğretmenim necdet ünal’a ve ekibine, tabii en büyük fenerbahçe diyerek, üzerimdeki büyük emekleri için şükranlarımı iletiyorum. o dönemki pek çok arkadaşım hukuk, mühendislik, sağlık gibi alanlarda yüksek tahsil yaptı, çoğu da çok iyi yerlerde, ancak izinsiz isimlerini paylaşmak istemediğim için buraya eklemiyorum. anamurluların eğitime bu derece tutkuyla yaklaşmalarının elbette bir nedeninin mahrumiyet bölgesinde olmamız olduğunu düşünüyorum. çünkü, elektriğin bile yanlış hatırlamıyorsam; 1980’lerin ortalarında geldiği söylenen bir yerden bahsediyoruz ki taşınırken getirdiğimiz makinelerin sarf malzemeleri olan deterjan vb. için babamla ara ara mersin’e gittiğimizi hatırlıyorum. o dönemde anamur mersin arasının yaklaşık 5 saat sürdüğünü göz önüne alırsak gerçekten sıkıntılı bir durum olduğu da net biçimde görülebilir. eğitim, anamur için o dönemler bir çıkış yoluydu. tabii günümüzde, tarım alanındaki fevkalade akılcı yatırımlar sonucunda, anamur pek çok il ile bile kıyaslanabilecek gelir seviyesine ulaştı. tarım demişken yine eski dönemlerdeki muz bahçelerinden, evet bahçe sera değil, bahsetmek lazım hatırlayanlar belki vardır. anamur muzu işaret parmağı büyüklüğünde, ince bir yapıdaydı. ama müthiş kokusuyla farkını hissettirirdi. zaten gazipaşa’dan mersin’e kadar olan yol kenarındaki satıcılarda bu ifade hala yazar; kokulu muz, işte o kokulu muz o dönemlerde çok daha efsanevi bir şeydi. şimdi aşılama vb. ıslah yöntemleriyle büyüdü ve ithal muzlarla yarışır hale geldi. ben şahsen ömrü hayatım boyunca saman gibi ithal muzu hiç sevemedim ve de alışamadım. neyse, son dönemdeki sera gelişimi de bu bağlamda değerlendirildiğinde bölgesel olarak uygun ürün yetiştiriciliğinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu görebiliyoruz ki buradan tüm türkiye’ye dersler de çıkarılması gerekiyor. muz anamur’un en bilinen ve yanlış da bilmiyorsam coğrafi işaretli ürünü ancak onun kadar saygıyı duyulması gereken başka bir ürün de her ne kadar muz seracılığının getirisinin artmasıyla, azalmış olsa da yer fıstığıdır. eğer bugüne kadar anamur fıstığı yemediyseniz mutlaka ilk gördüğünüz yerde alın çünkü yok böyle bir lezzet diyorum. yer fıstığının dış kabuğuyla, soyulmadan haşlanarak yapılan bir versiyonu var ki of of müthiş bir lezzettir. yöresel adı fıstık göllesi diye geçer. bu ürünlerin dışında çilek, gölevez, ve ovabaşı portakalı vb. de diğer önemli tarım ürünleridir.

    hoyn! devam edelim mi?

    neyse, biz iskelespora geri dönelim. o dönemde atalay, derya, çumralılar ve çorak siteleri arasında geçen çocukluğumuzun süper marketleri atalay sitesindeki ahmet amcanın bakkalı, mini market ve yanındaki rakibiydi. sonrasında adını yanlış hatırlamıyorsam tam derya sitesinin karşına demireli market açılmıştı. ama biz ahmet bakkalcıydık çünkü ailecek de görüşüyorduk. tabii mini market’e gelmeden 50 metre önce gaziantepliler pide ve lahmacun salonu vardı. burada bir iki defa lahmacun yediğimi hatırlıyorum. onun dışında bizim için orası restoran değil, bilardo ve masa tenisi oynadığımız yerdi. ben tam hatırlamıyorum ama anamurun yerlisi zorbaba lakaplı kadir ve benim gibi anamur’un yerlisi olmayan emre kardeşlerimin dediğine göre mabel matiz ile de yaz dönemlerinde, çok oyun oynamışlığımız varmış. bu nokta, dediğim gibi bende çok net değil, o yüzden kesin bir şekilde var, diyemiyorum. ama net bir şekilde hatırladığım bir iki konu var ki tarık daşgün ve ulrich van gobbel, heralde aynı dönemlerde tarık fenerbahçe’ye, ulrich van gobbel de galatasaray’a transfer olmuştu. bir fenerbahçeli olarak nadir sevdiğim galatasaraylı oyunculardandı van gobbel, kalasın önde gideni olmasına rağmen benim halı sahadaki defans anlayışıma müthiş katkısı olmuştur. top geçer adam geçmez. :) bu sebepten ötürü çok ağız dalaşına da girmişliğim vardır. galatasaray gene sıkıntı, hep sıkıntı :) neyse, o zamanlar maçlar cine5’te ve abonelik de herkesin harcı değil ama bizim anteplilerde, paralı maç yayını var. biz de orada garsonluk yapıp beleş maç izlerdik. ara ara para almaya çalışırdı gerçi ama çocuğuz diye insafa gelip almazlardı. onlara da selamımızı yolladıktan sonra, gel gelelim o dönemki diğer konulara, ilk olarak sınırsız sokakta oynama özgürlüğünün son dönemine doğru çıkan tasolara, ileride muhtemel kalp damar rahatsızlıklarına neden olacak o leş abur cuburları taso biriktirme pahasına mideye indirmemize, allah’tan kalp damar cerrahı arkadaşımız var da biraz kafamız rahat, o dönemki tüm çocukların biriktirmek ve oyunlarda kazanmak için uğraştığı bu düz yassı plastikler bizim dönemimizin en önemli statü göstergelerindendi. ne kadar çok tasonuz varsa o kadar afili takılırdınız.

    tabii o dönemde en sevdiğim konuya da değinmeden geçemeyeceğim; sabahçı olduğumuz senelerde okuldan gelince denize gitmek ki sezon bizim için nisan ayının 15-20’si gibi açılırdı. bu durum herhalde o dönemlerde, sahildeki yerleşim yerlerinde, yaşayan tüm çocuklar için geçerli bir durumdu. bu dönemin sonlarına doğru 1994 sonu gibi bizim eve babam bilgisayar almıştı. euro92 diye bir oyunu dershaneyi kırma pahasına oynardık diye hatırlıyorum ki ondan önce de commodore 64’te lotus, ınfiltrator, ıtaly 90, ninja turtless ve one on one oyunlarında, biraderlerle çılgın atardık. commodore 64 ve oyunlarımız hala yazlıkta duruyor. bir ara nostalji olsun diye açıp kafa ayarı yapacağım. görsel

    şimdi, anamur’un muhtemelen 89-90 yılındaki bir görüntüsünü aşağıya ekliyorum. ekran görüntüsü almışım o yüzden orijinal bağlantının linkini bulamadığım için maalesef veremiyor, çeken kişinin affına sığınarak buraya iliştiriyorum.

    görsel

    burada en yakın gördüğümüz yer dragon çayı ve ilerisinde iskele, uzak köşede atalay sitesi ve inşaatı yeni tamamlanmış çumralılar sitesini görebiliyoruz. biraz daha ileride, çorak ve cerenler net biçimde seçiliyor. arkadaki boş arazinin şu anda tamamı sera ile dolu, o kısmı drone ile bir iki yıl önce çekmiştim. o fotoğrafı da aşağıda görebilirsiniz.

    görsel

    her iki fotoğrafı harmanladığım ve renklerle belirttiğim yerlerin 1990 ve 2018 yıllarındaki hallerini de aşağıdaki görselde görebilirsiniz. google earth üzerinden de aynı açıdan bakabilirsiniz.

    görsel

    bir de o dönemde anamurda restoranlar çok yaygın değildi. gerçi hala çok yaygın ve çeşitli olduğunu söyleyemem dedim ya burası sosyal medya bağımlılarına hitap etmez. şu anda bozyazı’da yer alan astor restoran o zamanlar iskele camii’nin yanındaki sahilde yer alıyordu. o eski dönemlerden kalan bir iki restoran olmakla birlikte bir anamur ritüeli olarak hala hizmet veren turtless pizza mutlaka denenmeden geçilmemesi gereken bir yerdir. eskilerden bahsetmişken; cancan dondurma ve mavi köşe’nin dondurmasını da atlamamak lazım mavi köşe biraz değişik bir maraş dondurması yapmakla birlikte ilginç bir lezzete sahip olup ya çok severdiniz ya da bir daha meyletmezdiniz. ancak cancan dondurma tam bir efsaneydi, şimdilerde yerini roma dondurma almış olsa da asla cancan dondurmanın yerini tutmuyor. o dönemde anamurda olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır ki bu hakkaten anlatılmaz bir deneyimdi.

    neyse, çok da uzatmayayım artık, aklıma geldikçe bu entryi editleyeceğim. bunu, anı editleri ve turizm tavsiye editleri şeklinde, iki ana başlık altında yapmayı düşünüyorum. çünkü her şeyi bir anda hatırlayamıyor insan ??

    gel gelelim anamur’a gidecekler için turizm rehberine; öncelikle ulaşım ile başlamak gerekiyor. istanbul ve ankara’dan yurtiçi uçuşlar ve yurtdışından almanya, iskandinav ülkeleri ve rusya olmak üzere pek çok destinasyondan alanya-gazipaşa havalimanı’na uçuş gerçekleştiriliyor. araba ile ulaşım da bir iki yıl içerisinde sorun olmaktan çıkacak gibi görünüyor. gazipaşa-anamur arasındaki o efsanevi virajlı yollar, yeni yapılan tüneller ve viyadükler ile iyice kısalacak. bunun dışında, çeşitli il veilçelerden de otobüs seferleri de bulunuyor. ama mümkün olan en hızlı ulaşım; hızlı tren ile konya’ya gelip oradan doğrudan anamur’a yapılan otobüs seferlerinden birisiyle ulaşılabilirsiniz. yol konusunu kısaca özetlemek gerekirse, anamur uzun yoldur.

    erdal güney, uzun yol, anamur

    anamur’a ulaştık. gelelim kalacak yere, bu konuda, aslında herkese hitap eden seçenekler bulunuyor yalnızca her şey dahil konseptinde tatili anamur’da bulamazsınız. anamur daha ziyade pansiyon ve kamp için uygundur. hemen komşu ilçesi olan bozyazı’da çok daha iyi oteller bulunuyor. ziyaret edecek misafirler konaklama için bozyazı’yı da tercih edebilirler. kamp için de pullu kamp alanı deniz ve ormanın birleştiği güzel bir noktadadır. iskele tarafında da pek çok pansiyon bulunmaktadır.

    yeme, içme konusunda iskeledeki birkaç yer dışında turistlere hitap eden çok fazla seçenek bulunmuyor. turtless pizza, yakamoz mare vista ki canlı müzik de yapılmakta, tam iskelenin girişinde bir balık lokantası iyi yerlerdir. nargile severler için de yine iskelede bulunan medcezir nargile’yi tavsiye ederim. harika bir gece hayatı isteyenler zaten anamur’u listeden hemen silebilirler, çünkü burası biraz sakin bir tatil isteyenlere ve üst yaş grubuna da hitap eder. gençler için de eğlence yerleri elbette var ama bir elin parmaklarını geçmez. pansiyonda, yapacağınız yemekler için de çarşıdaki merkez camiinin hemen yanındaki pazar alanından alışveriş yapabilirler. bunun dışında migros, şok, a101 ve bim’in neredeyse adım başı marketi bulunuyor. toptan alışveriş için de bizim market kullanılabilir. sebze ve meyveyi mutlaka ya pazardan ya da tezgahtaki satıcılardan alın derim. eğer fırsat bulabilirseniz, mutlaka bir muz serasını da gezmeyi ihmal etmeyin. anamur halkı sıcakkanlıdır. sizlere yardımcı olacaklardır. tarım ürünleri konusuna yukarıda değinmiştim. bu kısımda da denenmesi gereken bazılarını ekliyorum.
    - anamur muzu
    - anamur çileği
    - ovabaşı portakalı
    - yer fıstığı
    - gölevez
    - ejder meyvesi :) bu yeni yetiştirilmeye başlandı. ben henüz denemedim. denememiş olmamın başka nedenleri de olabilir tabii ??

    gelelim nereleri gezebiliriz konusuna, öncelikle, mamure kalesi ve anamuryum mutlaka gezilmesi gereken yerlerdendir. anamuryum’a giderken mayolarınızı yanınıza alın tarihi şehrin içinde denize girmek çok keyifli burada bir uyarı yapmam gerekiyor, anamuryum’un kumsalı taşlık ve deniz aniden derinleşmektedir. tarihi şehri gezdikten sonra şehrin denizle birleştiği noktadan kendinizi ılık sulara bırakmak, evet su serin değil ılıktır, bütün yorgunluğunuzu alacaktır. anamuryum’daki bir diğer atraksiyonuz da deniz fenerine yürümek olmalıdır. çok güzel fotoğraflar alabilirsiniz.

    mamure kalesi son restorasyon sonrasında, bazı yerlerinde kötü bir görünüm oluşmuş olsa da mutlaka görülmesi gereken yüzlerce yıla rağmen hala ayakta duran bir kaledir.

    anadolu ajansı'ndan alıntıladığım bir yazı;
    mamure kalesi
    görsel

    anamuryum fotoğrafları:
    görsel
    görsel
    görsel

    anamur feneri fotoğrafı:
    görsel

    anamur’un bir diğer meşhur yeri de köşekbükü astım mağarasıdır. burayı biz genelde serinleme amaçlı kullanırdık. öğleden sonra aktivitesi olarak değerlendirilebilir. araç ile geldiyseniz mutlaka aydıncık’ta yer alan aynalı göl, gilindire mağarası’na da uğramayı ihmal etmeyin. inip çıkarken gerçekten yorulacaksınız ama buna değecek.

    neyse, şimdilik aklıma gelenler bunlar ekşiciler dediğim gibi iki edit başlığı altında aklıma geldikçe güncelleyeceğim. akşamları biranızı alıp sahile inmeyi unutmayın. :)

    edit: imla
  • adının muz cumhuriyeti olarak değişmesini umduğum ilçe. tatil yöresi demek istemiyorum çünkü anamur tatil yöresi değildir. küçük, sevimli, kendi halinde, insanı, esnafı bozulmamış güzeller güzeli bir kasabadır.

    dün o rezil yollarında 10 saat yol yapmış olmama rağmen beni kendinden soğutamamıştır. çünkü anamuru tanımlayan bir kelime varsa o huzurdur.

    yalnız şunu söylemekte fayda var. eğer "ben giderim yiycek içecek en kralından önüme gelicek, havuzda denizde takılıcam akşam barlara akıcam eğlencenin dibine vurucam." cinsi bir insansanız evet doğru gitmeyin. hiç zevk alamazsınız. o kadar kötü yolları çektiğinizle kalırsınız. ancak tatilden "abicim ben kafamı dinlicem" şeklinde bir beklentiniz varsa 9 yıllık çakma bir anamurlu olarak sizi yazının devamına alayım buyrun.

    1- her şeyden önce kendinizi yola hazırlayın. kötü yol çekemiyorsanız baştan vazgeçin hayatınızın en kötü dakikalarını yaşayabilirsiniz çünkü. anti em verilen ilacı edinin, bu ilacı yıllardır kullanıyoruz henüz bi yamuğunu görmedik anamur yollarında mide bulantısına birebir. gidiş ya da gidiş biri mutlaka gündüz olsun tepeden denize bakmak inanılmaz güzel oluyor çünkü. kendi aracınızla geliyorsanız usta şoför olduğunuza emin olun can güvenliğiniz açısından. çünkü 90 dereceye yaklaşan virajlar nadir değildir bu yolda. ermenek yolundan giderseniz oldukça ilginç bir kasaba olan zeyve'ye de uğrama imkanınız vardır, ama o yol çekilmez üstelik baraj inşaatı vardır en son benden söylemesi.

    2- anamura gidip de dört dörtlük hizmet kalitesi beklemeyin kaldığınız yerden çünkü asla alamazsınız. en güzeli cerenler adı verilen bölgede bir ev kiralamaktır. en doğrusu budur, çünkü cerenlerdeki kooparitifler denize girmek için ideal uzaklıktadır, içleri eşyalıdır, fiyatları da uygundur özellikle toplu geliniyorsa. iskele bölgesinde de evler var ama uzak, gerek yok, gürültülü (anamurda da ne gürültü olur ya neyse!) vs vs.

    3- anamur'u bir üçgen şeklinde özetlemek mümkündür. cerenler - çarşı - iskele. otogar hariç tatiliniz bu üç noktada geçicek. tavsiyem ilk gün sabahtan çıkıp çarşıya gidin et alışverişinizi yapın olsun bitsin. çünkü cerenlerde et bulmak sorun. onun dışında bir şeye gerek yok. anamurun en güzel özelliklerinden biri bol ve ucuz meyve sebze cenneti olmasıdır. denizden gelirken yol üzerinde tezgah açmış amca ya da teyzelerden birinden alıverirsiniz bir kilo x (ne ise artık) ve devam edersiniz. sabah erken ve akşamüstü illa ki satılır meyve sebze. pazarı da kurulur ama yol tepmeye hiç gerek yoktur evin dibinde en tazesi ve ucuzu varken. ben bu sene tv'de "aydın ovası mahvoldu sebze meyve fiyatları şöyle böyle artıcak" haberini kilosunu 1 liradan aldığım mis gibi üzüm eşliğinde izledim ki ironikti kesinlikle. (swh)

    4- ilk defa gidiyorsanız mamure kalesini, anamurium'u mutlaka görün. ahım şahım değiller ama görülmeyi hak ediyorlar. tabi bu hak edilen değeri özel arabanız varsa verebilirsiniz çünkü bildiğim kadarıyla öbür türlü ulaşım yok. iskelede yapılan yat(!) turlarına geyik olsun diye bir kere katılın pişman olmazsınız. eğleniyor insan bi şekilde. ki bu tekneler anamurium'a da gidiyorlar ama koyda kalıyorlar sadece karaya çıkma imkanı olmuyor.

    5- anamur'un denizi dalgalıdır. ki antik ismi olan anamurium da rüzgarlı burun anlamına gelir. her daim eser. aynı zamanda sıcaktır. ama aynı zamanda yapış yapış da olursunuz nemden. hepsi bir arada nasıl oluyor ben de çözemedim henüz. sabah çok erken (7-8) ya da akşam iyice geçe (yine 7-8)e kalmadan dalgasız bir denize girmek mümkün olmaz. akıntı da vardır. hani lisede yüzen adamlar akıntıyla bir yerlere gider siz de vektörle hesaplardınız ya, onu burda birebir yaşıycaksınız işte. bir yerden girip 100 metre öteden çıkabilirsiniz sürekli düz yüzerseniz. haliyle bu durum kum da kaldırır. denizi özellikle akşam üstü pismiş gibi gösterir asla doğru değildir bu. deniz her zaman tertemizdir. sadece rüzgar + akıntı kum kaldırır sahilde. eğer bir 100 metre açılırsanız hala dibi görebildiğinizi fark edip hayretlere düşebilirsiniz. bunu söylemişken bir zıpkın - palet - şnorkel aşığı olarak söylemeliyim ki anamurium hariç denizin dibi hep kumdur. denizin altı maalesef zengin değildir.

    6- anamur insanları inanılmaz iyidir. gençler erkekler, genç kızlara bile yer verir otobüslerde. ben hiç ayakta kalan yaşlı görmedim anamur otobüsünde. bunu söylemişken 20 dakikada bir bahsettiğim üçgende tur atan bir otobüsün olduğunu da söyleyelim. esnafı güleryüzlüdür, sıcakkanlıdır, yardım severdir. kazıklama meraklısı asla değildir. plajda bile tanıdık tanımadık insanların birbiriyle tanıştığını laf attığını görürsünüz. tatilciler de genelde konya, karaman'dan gelirler. ya hemşerilerdir ya da zibilyon senelik komşulardır. şöyle özetliyim uzatmadan, tatilde olduğum süre boyunca çantamda her gün telefon, fotoğraf makinesi ve para vardı, denizde saatler geçirmeme rağmen bir kere arkama bakmadım. nitekim hiçbir şey de olmadı.

    7- gittiğiniz aya göre gece yumurtlayan carettalara bakabilirsiniz ya da sabah sulara dalan minik carettalara. bu kasabayla ilgili en sevdiğim şeylerden biridir.

    8- gitmişken tantuni + şalgam + künefe illa ki yapın onsuz kalmayın. küçük ve salaş bir yer var ailecek işletilen adı aklımda kalmadı. iskeledeki el arabacı amcanın gitmesi üzerine bu sene oraya dadandık ordan da memnun kaldık.

    9- çanak anteni olanlar bir süre sonra türkten çok rum televizyonunun çekmeye başladığını fark ediceklerdir ki ulan bunlar ne izliyo acaba modunda baya bir oyalamışlığı vardır beni ert hazretlerinin.

    fazla da detaylarına girmeden böyle bir yerdir işte anamur. her yıl tatilimi evimizde büyük bir huzur ve keyifle geçirdiğim yerdir. bekle beni seneye de inşallah.
  • çocukluk tatillerimi geçirdiğim yerdi.

    atalay tatil köyü, atalay kent tatil sitesi gibi siteler vardı yan yana. fıstık tarlalarının arasında, toprak yollardan ulaşılan, renkli çiçeklerle, çimlerle süslenmiş bahçeleri olan sitelerdi bunlar. küçük palmiyeler, zeytin ve hurma ağaçları serpiştirilmişti. fıstık tarlalarının olduğu taraftan girip diğer taraftan çıkınca, toprağın yavaşça kuma dönüştüğünü görür, kocaman bir kumsalla karşılaşırdık. buna rağmen, plajda herkes dip dibe oturur, denize yakın olmak isterdi. balkondan plajdaki şemsiyelere bakıp kim nerede oturmuş görür, aramazdık fazla.

    çocuktuk. kovayla kürekle oynamak, kumdan kale yapmak, çukur kazmak, denize koşup atlamak, çıkmak, geri atlamak, tekrar tekrar aynı şeyleri yapmak, kertenkele kovalamak, sitelerin çay bahçelerinde okey oynamak, aileyle, kardeşle, kuzenle, hep beraber iskeleye yürümek, mavi köşe'nin çikolata soslu leziz dondurması keyif verirdi.

    çocuktuk; nerede olsak, ne yapsak eğlenirdik; eğlenmek kolaydı.
  • hangi yönden gidilirse gidilsin yolunun berbat virajlı olmasından çok memnun olan insanların yaşadığı şirin,güvenli ve ucuz şehirdir.çünkü bu şehrin insanları, sahillerinin hala bu kadar temiz kalmasının, geceleri korkusuzca uyumalarının ve herkesin birbirini tanımaya devam etmesinin o virajlar sayesinde olduğunu bilirler.
  • istanbul'da okuyup anamurlu olan bi arkadaşım, sömestrda anamur'a gitti. yaklaşık iki hafta kaldı sanırım. dönünce, çok fazla gelen cep telefonu faturasında yurt dışı görüşme yaptığını görmüş. fakat kendisi yurt dışı görüşme yapmamış. sonradan anlaşıldı ki, anamur sakinleri, anamur'a baz istasyonu kurulmasını istememiş. yurt dışı görüşmeye açık telefonlar da, daha yakın olduğu için, kıbrıs istasyonunu kullanıyormuş. yani anamur'a gidince, cep telefonlarını yurt dışı aramaya kapatmak lazım.
    o kadar çok -mış kullandım ki, kendimden tiksindim. bi şehir efsanesinin daha sonuna geldik. siktir olup gidiyorum.
  • tam bir renault 12 cenneti. hiç bir yerde göremeyeceğiniz sayıda ve çeşitte reno'ları burada görebilirsiniz... reno 12'si olmayanı dövüyor olabilirler.

    sivrisinekleri bol, ilaçlama yapılmasına rağmen hiç bir şekilde bu konuda gelişme sağlanamamış, 15 sene önce de öyleydi, şimdi de öyle...

    nerde ne yiyeceğiz diyenler için gelsin:

    iskele'deki şıra pastanesinin mantısı çok güzel. yanında içli köfte'de söylerseniz şukela olur.
    tantuni yiyebilecek güzel bir mekan yok, onu burada aramayın, mersine gidin.
    yine iskeledeki roma dondurması, yiyebileceğiniz en iyi dondurmadır. başka yere gitmeyin. cevizli dondurmasını mutlaka deneyin.
  • hakkında girilen entry sayısının artmasından korktuğum güzelim tatil yöresi.
  • gidenin dönmek istemeyeceği yer...
    lakin bunun nedeni anamurun güzelliğinden ziyade yollarının insan doğasına aykırı olmasıdır.
  • en yakın havaalanına en az 5 saat mesafede olan mersin ilçesi.

    bir yer düşünün ki her yere çok uzak.

    eski mısır gibi; nasıl adamlar sadece kendi kendilerine takılmışlar yıllarca anamur da öyle bir yer gibi geliyor bana
    sinop'a da benzetmiyorum değilim; orası da çok ters ama oranın bile ulaşımı burdan çok çok rahat.
  • unlu fotograf sanatcisi dr erdal kınacı'nin biyografisinde

    --- spoiler ---
    iki yılın sonunda iktidar değişikliğini fırsat bilip tayin yaptırarak daha önce hiç görmediğim anamur’ a gelip yerleştim. evlendim, kızım oldu. 14 yıldır bu gözünü sevdiğim memlekette yaşıyorum, hem doğasını hem insanını seviyorum, yaklaşık 100 bin nüfusun tamamına yakınını bilirim , “koca doktor” derler severler. evden çıktığımda tanıdık yüzlerle karşılaşmak, karşılaştığım insanın içini dışını, her şeyini bilmek sahte olmayan gülümsemelerle, içten selamlarla konuşmak, paylaşmaktan keyif alıyorum.
    --- spoiler ---

    bu sekilde bahsettigi mersin'in ilcesi.
hesabın var mı? giriş yap