• kuran'da pek çok yerde istiva fiili'nin nesnesi olarak geçen sözcük*:

    mealciler kuran'daki her bir arapça sözcüğün türkçesini yazarlar da, bazı kelimelere gelince bir türlü elleri varmaz. işte allahın arşına oturduğunu anlatan "istiva" sözcüğü de böyledir. bunu arşını istiva etti, kapladı, yöneldi, hükümran oldu, egemen oldu, kuruldu
    gibi ifadelerle açıklamaya çalışırlar.

    oysa istiva oturmak demektir. (seviye kelimesi ile aynı) sevî kökünden türer.
    yani kuran doğrudan "allah tahtına oturdu" diyor!
    inkar eden dinden çıkar!

    bunun mecazi bir anlamı olduğunu iddia ederek meseleye açıklık getirmeye çalışanlar da vardır. bir an doğru kabul etsek bile bu kez de kuran'ın apaçık bir dille indirildiği ile ilgili ayetleri ile çelişir duruma düşeriz. çünkü kitap bize bizatihi herhangi bir dolaylı anlatımı olmadığını söylemektedir.
    (bkz: antropomorfizm)

    https://youtu.be/vwu87mt77c4?si=umdrz_tqlyjmpyh-

    *dipnot:

    7/a'râf-54: inne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârakallâhu rabbulâlemîn(âlemîne).
    semaları ve arzı altı günde yaratan, muhakkak ki sizin rabbiniz allah'tır. sonra arşa istiva etti. gündüz, onu süratle talep eden (takip eden) gece ile örtülür. ve güneş ve ay ve yıldızlar o’nun emrine musahhardır (boyun eğmişlerdir). yaratma ve emir o’nun değil mi? âlemlerin rabbi mübarektir, şanı yücedir.

    10/yûnus-3: inne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşi yudebbirul emr(emre), mâ min şefîin illâ min ba'di iznihî, zâlikumullâhu rabbukum fa'budûhu, e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
    muhakkak ki sizin rabbiniz allah, semaları ve yeryüzünü 6 günde yaratandır. sonra arşa istiva etti. işleri düzenler ve o’nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi yoktur. işte bu allah, sizin rabbinizdir. artık o’na kul olun. hâlâ tezekkür etmez misiniz?

    13/ra'd-2: allâhullezî rafeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alâl arşı ve sehharaş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne).
    görmekte olduğunuz semaları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten allah’tır. sonra arşa istiva etti. ve güneş'i ve ay'ı emri altına aldı. hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. işleri düzenleyip idare eder. âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece rabbinize mülâki olmaya (ölmeden evvel ruhunuzu allah’a ulaştırmaya) yakîn hasıl edersiniz.

    20/tâhâ-5: er rahmânu alâl arşistevâ.
    rahmân arşın üzerine istiva etti.

    25/furkân-59: ellezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşir rahmânu fes’el bihî habîrâ(habîren).
    gökleri ve arzı (yeryüzünü) ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan o’dur. sonra rahmân arşa istiva etti. öyleyse onu, bundan haberdar olana (cebrail a.s’a) sor.

    32/secde-4: allâhullezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), mâ lekum min dûnihî min veliyyin ve lâ şefîi(şefîin), e fe lâ tetezekkerûn(tetezekkerûne).
    o allah ki; gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde halketti (yarattı). sonra arşa istiva etti (arşı sevva etti, dizayn etti, vechi arşta karar kıldı). sizin o’ndan başka dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. hâlâ tezekkür etmez misiniz?

    57/hadîd-4: huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), a’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
    gökleri ve yeri 6 günde yaratan o’dur. sonra arşın üzerine istiva etti. arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. ve siz nerede iseniz o, sizinle beraberdir. ve allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir.

    http://www.kuranmeali.org/arama/kuran_arama.aspx
  • kur'an-ı kerim'de ve hadislerde sıkça geçen bir çeşit gizem. hayal etmesi imkansız gibi. aşağıdaki bilgiler alıntıdır:

    "arş bir evin damı ve çatısı anlamına gelmektedir. ayrıca bir şeyi ayakta tutan, bir şeyin temeli olan şeye de arş denilmektedir. islam bilginlerine göre arş, ayete’l-kürsi’de geçen “kürsi” nin üzerindedir. buna göre kürsi taht olarak düşünülürse arş onu kuşatan saray ve onun tavanı olarak kabul edilebilir. buna göre yedi kat gökler, cennet, sidre, kürsi, arş’ın altında kalır. yani arş bütün bunları kuşatan şeydir. peygamberimiz (asv) “sidre-i müntehâ”yı geçerek arş’a ulaşmıştı. (isra, 17:1; necm, 53:1 vd.)"

    “şüphesiz rabbiniz olan allah semaları ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir. güneş, ay ve yıldızlar da onun emrine boyun eğmişlerdir. biliniz ki yaratmak da emretmek de ona hastır. âlemlerin rabbi olan allah’ın şanı ne yücedir” (a’râf, 7:54; taha, 20:5)"
  • el elden üstündür arşa çıkınca. *
  • arşın ne olduğuyla ilgili turan dursun'dan:

    "tann'nın tahtıyla sarayı"na, kur'an dilinde "arş" denir. "arş", sözlük anlamıyla, "tavanlı bir yapı" demek. (bkz: râğıbu el müfre-dat.) "taht", "saray" anlamında kullanır. (bkz: arapça sözlükler.) şe-rif cürcanî'ye göre, "arş", "tüm cisimleri (varlıkları) içine alıp kuşa-tan bir cisim "dir. (bkz: cürcânî, ta'rifât.) eski gökbilimde, "gök" demek olan "felek"ler "9"dur. "9. felek" için: "feleklerin feleği", "en büyük felek" ve "atlas feleği" diye adlar verilir. (bkz: şerhu'l- çağ-minî, arapça, 15-16, 23-24). işte din dilindeki "tann'nın arşı"da bu-dur. (bkz. muhammed ali tehânevi, keşfu ıstılahati'l-fünûn, istan-bul, 1984, tıpkıbasım, arapça, 2/981.)

    kur'an'da tann için "kral" anlamında "melik" denir. (bkz. tâ-hâ: 114; mü'minûn: 116; haşr: 23; cum'a: 1; nâs: 2.) "kral" olunca da "saray"ı ve "taht'ı olur. "tann'nın arş'ı da bu anlamda.

    "arş" kur'an'da, türevlerinin dışında 26 kez geçer. 4'ü, "sebe' (saba) kraliçesi"nin "tahü-sarayı" anlamında. (bkz. nemi: 23, 38,41, 42.) biri, "peygamber" yusuf un "taht"ı. mısır'da hükümdarken. (bkz. yusuf: 100.) öbürleriyse tann'nın. (bkz. a'raf: 54; tevbe: 129; yu-nus: 3; hûd: 7; ra'd: 2. ve öteki surelerdekiler.

    ...

    muhammed'in bir açıklamasında da, "arş"ın, "cennet'in üstünde olduğu anlatılır. (bkz. buhârî, e's-sahih, tevhid/ 22; tirmizi, sünen, hadis no: 2530-2531.)
  • arş: göğün en yüksek katı.
    veya taht, oturlan yer.
  • iskoç insanların "ass" anlamında kullandıkları hece.
  • 9. kat semadaki taht; tasavvufta ise gönül.
  • kütahyalı sesinin tonu çok güzel bir rap sanatcısı şu anda öğrenim nedeniyle ıspartada ikamet ediyor

    http://www.myspace.com/ars43
  • [can gözü açık, yüreği temiz, gönlü uyanık yusuf-ı hemedani,

    dedi ki: ömürlerce arşın daha yücesine çık, sonra yerin ta dibine in.

    ne varsa, ne olmuş ve ne olacaksa; iyi, kötü, hepsi de bir zerreden ibarettir;] feridüddin attar - mantıku't-tayr
hesabın var mı? giriş yap