• --- spoiler ---

    ne olursa olsun bir amerikan filmi amerikalilar icin iyi bitmeli kuralini yikamamis filmdir. tamam bu kurali yikmiycam diyosun, kimse bisey diyemez buna. peki o zaman en azindan hispanik bakiciyi da sinirdisi etmeyebilirsin, dahasi yusufun abisini bacagindan vurulmus halde birakabilirsin. ama hayir amerikali olmayanlar icin olabilecek en kotu senaryo olurken, amerikalilar 0.27 kalibrelik bir tufekle boyunlarinin dibinden vurulsalar ve saatlerce kan kaybetseler bile olmezler.

    acikcasi film bu sekilde bittiginde ben de utanarak soylemeliyim ki rahatlama hisettim, sarisin beyaz kadin kurtulmustu, onun sarisin minik cocuklari da kurtulmustu. kara kuru bir arap cocugunun olusu cok da uzmedi beni sanirim, yusufun bakislarina ragmen. icim burkuldu ama o sarisin cocuklar kadar onem vermedim yine de. bu da amerikanin bizi yonlendirmede nasil basarili oldugunun kaniti galiba.

    bunlar filmin guzelligini pek de fazla golgelemiyor aslinda. ama yine de diyorum ki, amerikali cocuklardan biri colde gunesten ve susuzluktan olseydi ve yusuf'un kardesi de bacagindan yarali kalsaydi daha carpici olmaz miydi?? daha gercek olmaz miydi??

    --- spoiler ---
  • mynet sinema sayfasında yapılmış bir yorum:

    "ilk kez ankara da bir filme gittim ve yeni tanıştığım tıpçılarla gittim. sırf ismi cazip geldiği için ve brad pitt yüzünden ... gittiğim en iğrenç filmdi."
    melek_s...

    ben bu filme giderim arkadaş.
  • alejandro gonzalez inarritu ve guillermo arriaga kafa kafaya vermişler ve amerikanın ipliğini pazara çıkarmışlar. hem de hiç bir kinaye kullanmadan, ima etmeden, tam da amerikalıların anlayacağı şekilde apaçık.

    yapabilecekleri en çarpıcı, en iç burkucu şekilde.

    değinmedikleri ne göçmen prosedürü kalmış, ne amerikanın diğer ülkelerle siyasi ilişkileri, ne de amerikan etkisiyle gitgide yozlaşan japonya.

    film boyunca insanın midesinde düğümlenmeye yol açan dramlarla herşey anlatılmış. herşey bu kadar acımasızca surata vurulmalı mı? bence evet. başka türlü anlatılamıyor demek ki.

    zaten hayat da peri masallarından ibaret değil...
  • --- spoiler ---

    brad pitt'in kap kaçak bulup karısını işettirdiği sahne filmin en etkili sahnelerinden biridir. bu sahnede öpüşürlerken artık aralarında hiç bir mesafe kalmamıştır; karısı kendini tamamen brad pitte bırakmış ve olan bitenleri kendi sorumluluğundan çıkarıp büyük bir rahatlama yaşamıştır*. filmin duygu yüklü sahnelerinden en sağlamıdır derim ben.

    --- spoiler ---
  • pek çok şey düşündürten, sorgulatan ama hiçbir sonuca ulaştırmayıp kendi haline bırakan bir film.
    dünyanın üç ucundaki polis tiplemesini de gözlemlememize yaramıştır.

    --- spoiler ---

    amerika meksika sınırını bekleyenler göt
    fas'taki polisler muhannet
    japon polisi ise en asil duygunun insanı imiş.
    --- spoiler ---
    ben bugün bunu gördüm.
  • --- spoiler ---

    öyle sanıyorum ki filmin en dikkat çekici dialoglarından birisi çölde yardım arayan meksikalı bakıcı ve onu bulan polis memuru arasında geçti:

    - orada iki çocuğu yalnız bıraktım, onları bulmalıyız yoksa ölecekler.
    - çocuklar da kaçak göçmen mi?
    - hayır, amerikalı

    ve tüm sınır devriyesi çocukları bulmak için seferber olur. sonunda çocuklar bulunur.
    yönetmen bilinçaltımıza şu soruyu gizlice sokuyor:

    peki ya o çocuklar meksikalı olsaydı?

    --- spoiler ---
  • hakkında çok şey söylemek isteyip de söylemek istediklerimi bi turlu toparlayamadığım bir film oldu..

    öncelikle gözlemler çok iyi.. farklı kültürlerde farklı yasam tarzlarından çocukların hikayeleri var.. amerikalı cocukların hayatlarına bakıyoruz..evlerinde havuzları, cesıt cesıt oyuncakları var.. okul dısında futbol antrenmanları gıbı aktiviteleri var..özel bakıcıları var.. dunyada olup bitenden herseyden uzakta rahat bir hayat yasıyorlar..buna rağmen korkaklar da..gercek hayatı tanımıyorlar aslında..meksikadaki çocuklardan cok farklılar.. ilk defa orda ölümle tanısıyorlar belki de o tavukla beraber..meksikadakiler gibi sokakta kosturmuyorlar.. suni bir hayat onlarınki.. ama fastaki çocuklar tam bir yasam mücadelesi veriyor.. onlar da oyun cagında ama sırtlarında keçi derileriyle toz toprak içinde daglarda kosturuyorlar..ölüm onlar için cok yakın..bırakın oyuncağı kardeşlerinden başka oynayacakları kimse yok o dagda.. japon gençliği de çok güzel gözlemlenerek yansıtılmış aslında.. o kargasa ve gurultunun içinde özellikle o bar sahnesinde o kızın sessiz dunyası insanın içini acıtıyor.. duymadığı bir şeye sırf cevresındekileri taklit ederek ayak uydurmaya calısıyor.. muziğin ne oldugundan bile haberi yok..

    günümüzde de tıpki ordaki gibi herkes kendi dertlerine o kadar yönelmişki dunyada olup bitenlerle kimse ilgilenmiyor.. faslı bir cocugun birini vurması yatagında uzanarak tv izleyen japon bir kızın ilgisini cekmediği için kanalı degıstırebiliyor hemen..

    oyunculuklar ise muhteşem.. cumhurıyette gecen hafta faslı oyuncular fazla duzgun oldugu için onlar yerine camiden anons yaparak oyuncu secildiği yazıyordu.. cok dogru secimler yapılmış eğer öyleyse..o küçük çocuk kesinlikle harikaydı.. yaralı kadının basındaki o teyze de bakıslarıyla kaç yıllık oyuncuyum dıye gecınen insanlardan cok daha basarlıydı bence..

    sıradan holywood filmleri gibi değil evet aşk yok hız yapan arabalar yok teknoloji yok.. bu yüzden herkes beğenmeyebilir.. ama hayat var bu filmde.. bilmediğimiz ya da bilip de görmezden gelmeye calıstıgımız hayatları sunuyo bize.. birinin sağır oldugunu duydugumuzda içimizden ahh yazık diye geçiyo belki ama bunun genç bir kızın hayatında aslında ne kadar etkili olduğunu belki de ilk kez bu filmde hissettik..

    kesinlikle gidilip görülmeli bu film..
  • filmin anafikri "cenabetken otobüslere uzun menzilli tüfekle ateş etmeyin". sen git dağbaşında afedersin otuzbir çek, sonra da al winchester'i eline, atış talimi yap. bela geliyorum demez, aha dedi işte.
  • filmdeki küçük kızı görünce "dakota fanning havasında bişey aramışlar ama
    daha küçük olsun istemişler" diyip, filmin sonunda oyuncunun elle fanning` :küçük kardeş` olduğunu gördüm, o da güzel

    --- spoiler ---

    o diil de mektupta ne yazıyodu yahu?

    --- spoiler ---
  • alejandro gonzales iñarritu'nun izleyicinin ağzına nasıl sıçılır konusunda bir üniversitede ders verirken, öğrencilerine konuyu daha iyi anlatmak için hazırladığı film.
    "salya sümük ağlatmayacaksınız, çok tedirgin etmeyeceksiniz, sakin sakin aynı noktalara vuracaksınız ki bir süre sonra izleyici darbeleri daha sert hissetsin, hiç bir şeyde aşırıya kaçmayın ki izleyici çıkarken aptala dönsün." dipnotunun da filmle ilgili yazdığı açıklama kitabında yer aldığı söylenir.

    --- spoiler ---
    filme bakalım; fas bölümleri belki güneydoğu anadolu, meksika bölümleri çok tanıdık, mesela ülkeye ilk girdiklerinde her şehrimizde görülebilecek karman çorman manzara ve tenekelerin birleştirilerek yapıldığı kulübeler/çatıları ve az çok bize benzeyen düğünleri, eyvallah. tokyodaki gibi lüks binalar, insanların mahşerde gibi gezdiği caddeler,istanbula benzemiyor mu? amerikalı çiftin amerikadaki steril evleri? yok mu çevrenizde böyle evler? var. türkiye için dört mevsim aynı anda yaşandığı cennet vatan demeyi pek sever turizmciler, ülkenin girerek sosyal statü cenneti olduğunun ve bu statüler arasındaki uçurumunda açıldığının farkında mı diye düşünmeden edemedim. (statü belki yanlış kelime olabilir, terimlerle aram iyi değil.)

    film bitip jenerik akmaya başlayınca, kimsenin kıpırdamadığı azınlıkta kalmış salonlardan birinde izlediğimizden olsa gerek filmi, paşa paşa alejandro amcanın midemizin ortasına attığı yumruğun acısını çektik.

    çektik de; hadi o otobüse atılan merminin açısını düşünemediniz, dağın yeri müsait değildi öyleydi böyleydi. ama arkadaş ne kadar fakir olursa olsun yok mu o fas köyünde bir tas su kaynatacak düzenek? yok mudur kimsenin elinde bir keskin bıcak. sen ne biçim amerikalısın ki elin adamının yorgan iğnesiyle karının yarasını dikmesine izin verdin de, "helikopter nerde ambulans nerde "canınız cehenneme" diye bağırana kadar, biraz temiz sıcak su ile yarayı temizleyip sarmayı ya da ateşle itina ile kızdırılmış bıçakla dağlamayı düşünmedin? oysa seksenlerde büyümüş her trt çocuğu gibi kovboy filminden bizans filmine kadar her gösterileni itina ile izlemiş bir nesil o yaranın icabına nasıl bakacağını biliyordu.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap