aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • bal imalatı yapan bir akrabam 2004 yılında muğladaki fabrika ve imalathanelerinin tamamını kapatıp almanyaya taşınmıştı. neden diye sorduğumuzda "son 1 senedir sahte bal üreticileriyle rekabet edemiyoruz. bizim 30 liraya mal ettiğimiz balı 2-3 liraya mal edip 15-20 liraya satıyorlar. arı yüzü görmeyen balları gerçek diye satıyorlar. ya kapatıp başka bir yere gideceğiz, ya da iflas edeceğiz" demişti.

    geçen gün bu "4 kavanoz 100 liraya" balları ilgili haberi okurken bir detay dikkatimi çekti; sahte bal olayları mısır fruktozuna uygulanan kotanın %7.5'den %15'e çıkarılmasıyla patlamış. peki bilin bakalım bu kota hangi yılda çıkarılmış; 2003 yılında. iki katına çıkan kotadn meydana çıkan farkın hemen hemen tamamı bal sektöründe kullanılmaya başlanmış.

    şimdi bu akrabam almanya gibi gıda standartları konusunda dünyanın en katı ülkelerinden birisinde iş yapıyor. ve işini düzgün yaptığı için iyice büyüttü. avrupa birliğindeki belli başlı büyük ülkelere almanyadan bal ihraç eder hale geldi. iki sene önce ben ingilteredeyken, ülkenin 3. büyük gıda toptancısı, sahibi bir türk olan bir firmayla olan bayilik görüşmelerine de katılmıştım. o zaman bizim enişte;

    "- eskiden türkiyeden bal almaya çok çalıştım. ama standartları sağlayacak bal çok az çıkıyor. o da ithal etmeye, izin almaya uğraşmaya değmiyor malesef. bende isterdim türkiyeden ithal etmeyi ama, mümkün değil" demişti. kendisi şu anda romanya ve macaristandan ithal ediyor balı. almanyada işleyip avrupaya satıyor.

    böyleyken böyle genşler; bal olayı o kadar ucuz bişey değil.
  • hayatımdaki değişikliklerin sembolü oldu bu yiyecek bana.

    senelerce hiç ama hiç bal yiyemedim ben. hem de ticari amaçla üretilmemiş, halis balla doluyken ev. çocukken öyle iştahsızdım ki, iştahımı açsın diye yedirilen ballardan ötürü balın kokusundan tiksinmiştim. tadıyla derdim yoktu yani; soslara, çaylara, hardala katıyordum, ama asla ekmeğe sürüp yiyemiyordum, daha kokusunu aldığım anda istemsizce midem kasılıyor, öğürüyordum.

    sonra, üç hafta önce filan, bir türlü geçmeyen boğaz ağrısı ve halsizlik yüzünden bildik ilacımı yapmaya başladım: rendelenmiş taze zencefil, bal, öğütülmüş karanfil, zerdeçal, tarçın macunu. yine içinde bir sürü kokulu şey olduğundan balı sorunsuzca yedim. ama enteresan bir şekilde, yanlışlıkla ağzıma götürdüğüm sade ballı kaşıktan öğürmedim. bir şaşırdım. ama sonra unuttum.

    derken, çok sevdiğim biri, bana biraz petekli karakovan balı getirdi. bal yiyemediğimi bilse de, macununu yaparım diye. ben de, o kahvaltıda yeriz diye, keçi tereyağı almıştım. neredeyse lavanta gibi kokan, pek güzel bir yağ çıkmasın mı? bir anda kendimi, normalde hiç yemediğim tereyağından ve hiç yiyemediğim baldan -hem de petekli baldan!- yer halde buldum. daha enteresanı, ilaç gibi yemiyordum, zevk alıyordum! evet evet, resmen damağım ilk kez böyle bir tat ve keyif aldı tereyağı-baldan. şimdi bu ikiliyi her sabah yiyen ve yıllardır da yemem için ısrar eden babamı anlıyordum!

    bal yemediğimi bildiği halde, birlikte kahvaltı ettiğimiz her seferinde, sanki beni bilmiyormuşçasına “bal yesene?” diyen babama kızardım. yok, bir bildiği varmış.

    eğer zihniniz, fikriniz kapalı değilse, bir gün eskiden sevmediğiniz şeyleri sever, eskiden yapmadığınız şeyleri yapar hale gelebiliyorsunuz.

    hayatımda birçok şeyi değiştirdiğim, ama daha önemlisi, eskiden sıkıcı, öcü bulduğum birçok şeye bu kez yeni bir gözle bakmaya başladığım bir dönemde, neredeyse 30 yıldır yiyemediğim bir şeyi yiyebilir hale gelmek benim için hem çok sembolik hem de çok enteresan bir deneyim oldu. hayat ne acayip be hakkaten!

    şimdi o petekli balın sonunu yedim ve bu satırları yazdım. canım arılar, sizi zaten seviyordum, artık daha da çok seviyorum!
  • 1 yaşından küçük bebeklere verilmemesi gereken nesne. arıların bal yapmak için nektar toplarken botulizm sporlarını da* beraber alıp farkında olmadan bal yapımında kullanılabilirler. yetişkinlerde bu bir besin zehirlenmesine yol açmasa, gerek savunma sistemi gerek mide asidi bu bakterilerin zarar vermesine engel olsalar bile bebeklerde böyle bir savunma sisteminin henuz gelişmemiş omasından ötürü bir bebeğin ölümüne yol açabilecek yiyecek
  • dünyada bunu yapabilen iki tür canlı var, birincisi arılar, ikincisi bizim türkler.
  • bruksel anadolu lahanasi.
  • turkiye'de bali ile meshur olmus yorelerde bile yapiminda hilelere basvurulan sifali besin. esasinda hile derken kastettigim detay, ari ve bal kaynagi olarak bilinen cicek, cam, kekik turunden bitkilerin disinda direk seker kullanilmasidir, ki bircok yerde gozlemledigim olay sudur; fazla derin olmayan genis bir cukur acilir, icine torbalarca toz seker dokulur ve en son olarak da belirli bir miktar su ile sivi hale getirilir. bu karisim dolu cukurun yakinlarina da kovanlar konur. arilar sekerli sudan beslenirler, kovanlara ballarini doldururlar. bu sayede kisa zaman icinde suni olarak kovanlarca bal uretilmis olur. bizlerde "hakiki anzer, cam, cicek bali bunlar, erzurumdan, rizeden, toroslardan" diyen insanlardan bir nevi recel satin olmus oluruz.
  • çalıştığım yerden ötürü bende bir arıcılık merakı başladı. çocukluğumdan beri ayı winnie gibi fütursuzca bal yemek isterdim. ve bu durumu gerçek yapmak için kendi balımı üretmek istedim. neyse okuldan kalan arıcılıkla olan bilgilerimi tazelerken aklıma şu soru geldi ''iyi de her şey tamam da arılar balı nasıl oluşturuyorlar?''

    tabi ki arılar çiçeklerin nektarlarını topluyor sonra bal oluyor değildi aradığım cevap bende şöyle bir araştırdım ve yediğimiz balın dünyanın en pahalı kusmuğu olduğunu öğrendim. yanlış duymadınız kusmuk diyorum neden mi?

    çünkü bir arı 1 gram bal üretmek için çiçekleri yaklaşık 180.000 kez ziyaret eder. bunu bir insanın yaptığını düşünürsek epeyce pahalı olurdu sanırım.

    şimdide olayın biraz kimyası ve biyolojisine bir bakalım.

    bir kolonide arılar üç gruba ayrılır kraliçe yani ana arı, erkek arı ve işçi arılardır. bal yapımından kovanın düzeninden ve koloninin devamı için yavruların beslenmesinden sorumlu grup işçi arılardır.

    işçi arılarda kovanda toplayıcı ve kovan içi görevli olarak iki ayrışırlar. toplayıcı arılar gün içerisin 10 km çapındaki bütün çiçeklere giderek, o çiçeklerin özü yani nektarı dediğimiz yapısını hortumlarını kullanarak emerler.

    emdikleri bu nektar arının midesinin tam üstünde bulunan proventrikül dediğimiz bal midesi veya mahsul midesine depolanır. burayı mideden önce gelen bir bölüm olarak düşünebiliriz buranın temel özelliği yiyeceklerin burada sindirilmeye başlamasıdır. bu bölüm yaklaşık 40 mg nektar alabilir, gözünüzde daha rahat canlanması için arının boş ağırlığının kabaca% 50'sini kadarı diyebiliriz.

    alınan nektar genellikle % 70 ila %80 su içerir, arı bu nektarı emerken hipofarengeal bezindeki tükrük enzimleri ve çeşitli sindirim proteinleri emdiği nektarın su içeriğini biraz yükselterek buradaki şekerleri parçalamaya başlar. toplayıcı arılar daha sonra kovana geri dönerler ve burada kusarak emdikleri nektar ve sindirim karışımını kovan arılarına aktarırlar .kovan arıları daha sonra aldıkları bu karışımı bal mideleri aracılığı ile yutup kusarlar aynı zamanda bu işlem bir alınan karışımın çalkalanmasına neden olur ki sindirim enzimleri alınan nektarın her yerine nüfuz ederek reaksiyonu hızlandırır. ayrıca ağıza gelen nektar karışımı arıların çeneleri arasında tekrar tekrar kabarcıklar oluşturur ki hacim başına geniş bir yüzey alanı oluşturması sağlanır ve nektar karışımının su oranı buharlaşma yoluyla azaltılır. bu arada arı sindirim enzimleri, sükrozu bir glikoz ve fruktoz karışımına hidrolize eder ve diğer nişastaları ve proteinleri parçalayarak asitliği artırır.

    kovan arıları bu işlemi 20 dakika kadar süreyle yaparlar ve kusma ve sindirim ile birlikte bir grup halinde çalışırlar, nektarı bir arıdan diğerine geçirirler. yani anlayacağınız olayı bir kusmuk partisine partisine çevirirler.daha sonra bu kusmuk bal peteği hücrelerine yerleştirilir ve hala yüksek su içeriği nedeniyle bozulmaya yatkın bir üründür. bu aşamada baldaki şekerlerin fermente olmasına beklenir iken petek yüzeyleri mühürsüz bırakılır. daha sonra birlikte çalışarak büyük miktarlarda vücut ısısı üreten kovan arıları, kovanın sıcaklığını yaklaşık 35 ° c gibi oldukça sabit bir sıcaklıkta tutarlar ve bu sayede petekteki bal içindeki suyun buharlaşmasını sağlarlar ve bir hava akımı oluşturarak kovan sıcaklığını sürekli olarak düzenlerler. süreç, kovan arılarının sürekli olarak kanatlarını çırparak kovan içindeki ısı ve hava sirkülasyonu sağlayarak baldaki suyu yaklaşık% 18'lik bir su içeriğine sahip şeker konsantrasyonuna çeviriler bu noktadan sonra fermantasyon durur ve balımız oluşmuş olur. arılar daha sonra hücreleri mühürlemek için balmumu ile kapatırlar ve balın bozulması önlenir.

    şimdiden afiyet olsun*.
  • yaraları hızlıca tedavi eder.

    direkt kana karıştığı için çok hızlı enerji verir.

    mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi geliyor. damarları açıyor.

    idrar söktürüyor.

    kabızlık için sıcak bal şerbeti, ishal için soğuk bal şerbeti iyi geliyor.

    yorgunluk, bunaltı hallerinde bal ve bal şerbeti rahatlatıyor.

    kemik sağlığı için önemli bir besin maddesi. balgam gideriyor.

    bir yaşından küçük çocuklara bal verilmemesi gerekiyor. onların sindirim sistemi balı henüz sindirecek derecede gelişmiş olmuyor.
  • hep güzel seylerle ilgili olan yiyecek. mislerin misi.

    1.) potansiyel kiz cocugu ismi. (bir gün kizim olursa koycam, o derece seviyorum).
    2.) sözlükte en cok sevdigim yazarlardan, tatlari misleri en güzel anlatan: (bkz: bal özü)
    3.) en güzel karmalardan ikisi: (bkz: baldan tatli) (bkz: bal küpü)
    4.) duman'in en güzel sarkilarindan biri. ("canli kalan tek yanimsin")
    5.) cayi tatlandirmak icin sekerden daha güzel olan madde.
    6.) yogurdun en iyi, en güzel arkadasi bazen: (bkz: petek bali)
    7.) en güzel göz renklerinden biri, belki en güzeli.
    8.) sevgiliyi güzel bir adlandirma sekli.
    9.) süt sevmeyen bünyelere bile süt iciren, balli süt.

    yapiskanligini sevdigim nadir seylerden biridir. bal. b a l.
  • bal içine hava olmayacak kıvamda olduğundan canlılar içine düştüğünde bozulmaz hatta ve hatta eskiden cezalandırılan kişinin kellesi padişaha getirilirken balın içinde taşınırimiş. mış. miş.
hesabın var mı? giriş yap