hesabın var mı? giriş yap

  • bu görüntüler olaydan öncedir sonradır bilemem. ama bu kadın nedense bana hiçbir zaman samimi gelmedi. he ahmet kural da en az onun kadar samimiyetsiz, o ayrı.
    bu sebeple ilişkilerinden haberdar olunca tencere kapak diye düşünmüştüm. sonra böyle bir olayla günlerce gündemi meşgul ettiler.
    şimdi sıla’nın darp raporu almak için kendi kendine zarar vermesi ile alakalı görüntüler görsem hiç şaşırmam. aynı şekilde ahmet kural’ın sıla’yı darp ettiği görüntüleri görsem “vay anasını, bak yapmış demek ki adam” da demem.
    kocaman bir ülkenin gündemini böyle insanların şekillendirdiğini görmek üzüyor sadece. ne diyeyim, yazık vallahi hepimize.

  • aslan kadını, astrolojiye inanmak icin yeterli bir nedendir, evrenin merkezinde olduguna icten ice inanan bu kadın icin yeterli neden sonuc ilişkisi vardır: kendisi. nergis cicegidir, narcissus kendini degil onu gormustur. cok arkadası olan aslan kadınlarının gozlerine bakıldıgında o parlaklıgın ardında yalnızlık görülecektir, bakmasını bilene . bu yalnızlık secilmiş olmakla beraber kendini gercekten anlayan insanla karsılasınca yavas yavas yok olacaktır. duvarları vardır, herkesin sevdigi neseli kimliginin yanısıra yaklaştırmaz kimseyi iç dünyasına. o renkli dünyaya girmek feci zor olmakla beraber ötesi tahmin bile edilemeyecek kadar renkli , sınırsız, kendine munhasır ufak bir cennettir. cenneti yasamayı göze alanları uyarmak gerekir, o dünyada yalana , riyakarlıga ve ruhsuzluga yer yoktur, sezgileri fevkalade güclü olan bu kadınlar böyle birseyi farkettikleri saniye siz daha ne oldugunu anlayamadan tozu dumana katmıs gidiyordur. bir de bakmıssınız ki size sonsuz deger veren o kadın bir buz kütlesi haline gelmiş, ne yaparsanız yapın o dünyaya bir daha adım atmanıza asla izin vermeyecektir. güçlüdür, güçlü olmaya calısmaktan yorulur cogu zaman ama bunu belli etmeyecek kadar da gururludur. içinde mimoza vardır, naiftir, kendisine yapılan hiçbirseyi unutmaz. hafızası o kadar kuvvetlidir ki etrafındakileri sasırtırken kendisi de sasırır. detaycıdır. detaylara fazlasıyla takılacak kadar da tutkulu. takıldıgı bazı seyler vardır,bu bir kelime, hosuna gitmeyen bir hareket ya da baska herhangi bir sey olabilir. bu durumda dunyaları verseniz yanına yaklasmanıza izin vermeyecektir.
    sinirini bozan ya da onu sıkıntıya sokan herseyden hızla uzaklasma yetenegine sahip bu insanlar ironik bir tezat halinde sabırlıdır , sabrı neye göstermesi ya da ne kadar tahammül etmesi gerektigini yine onlardan baska kimse bilemez. onun herhangi bir konuda basarıya ulasması sadece istegine baglıdır, istiyorsa yapar.
    egolarını terbiye etmeyi basarabilmiş olanları mütevazıdır, seckin bir ukalalıkla harmanlanmıs sozleri bazen can yakıcı olsa da ardındaki nedeni arastırınca bunu hak ettiginizi mutlaka ama mutlaka görürsünüz, adildir kime nasıl davranması gerektigini bilir. bazı insanlara fazladan bol kepce kredi veriyorsa eger bilirsiniz ki o insana karsı zaafı var ve elbette o zaaf yok oldugu an aslan kadını coktan ortamı terk etmiş olacaktır.
    eglence anlayısı ve espri yeteneklerinin yanısıra onları aynı sekilde etkileyecek insan sayısı cok ama cok azdır. kaliteli olana deger ve prim verirler.

    kendisinin farkındadır, ilgiyi sevdikleri gibi cıvık ve yalan olanlardan hızla uzaklaşır ve zevzek gösterilere asla izin vermezler.

    ve elbette tum genellemeler yanlıstır.

  • amerika'da yaşayan kardeşimin yanına giderken;

    "bir yanım hep eksik; seni bırakıp ona gidiyorum, onu bırakıp sana geliyorum!"

    her aklıma geldiğinde, boğazım düğümleniyor.

  • bana birgun bir tanesi boyun ne cok uzun, ne cok kisa ne guzel birbirimize uyuyoruz demisti. sevinmistim o zaman tabi. kiz kalkti eski sevgilisine geri dondu aylar sonra. neyse bunlari birlikte gordum gunun birinde. herifin boyu uzun. o an kafamda cakan simseklerin tek sebebi bana soyledigi sozlerdi. meger beni onunla karsilastiriyormus. ulan hicbirseye degilde buna uzuldum aylarca. gerci eminim ona da beni anlatmistir. eski sevgililerin karaktersiz olmasi doganin bir kanunu bildiginiz gibi.

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • fren balataları biter, onu değiştirmez..
    kornası bozulsa müşteriyi bırakır sanayiye gider..

  • 2005 ağustosu. annemi kaybedeli 3 ay olmuş. henüz travmayı atlatamamışım. babamla zaten yüzyüze bakmıyorum aylardır. birilerinin vasıtasıyla bir tersanede işe başlamışım. sahip olduğun tek para o kişinin cebime koyduğu 50tl.. kaldı ki o paranın yarısını işe başlayabilmem için gerekli olan evrakları hazırlamak için harcamışım.

    farklı bir yerde kalıyorum bir kaç aylığına tek başıma. eş yok, dost yok, arkadaş yok. her sabah tren ile gidiyorum işe, bazen dayanamayıp bir poğaça yiyorum. bazen akşamı düşünerek almıyorum hiçbişey. günlerim böyle geçiyor ardı ardına. bir akşam eve geliyorum, evde bulunan buzdolabını karıştırmaya başlıyorum ve müthiş bir olay! iki adet neredeyse elim kadar köfte buluyorum. benim için ziyafet sayılabilecek bir yemek. tabi sonrası pek iyi olmuyor. aylardır durduğu buzdolabından çıkan köfteler beni bir güzel zehirliyor. sabaha kadar istifra ediyorum. ertesi gün işe bile gidemeyip yorgan döşek yatıyorum evde.

    artık maaşımı almama bir kaç gün var, iple çekiyorum kazanacağım parayı. gözümün önünden hayal gibi geçiyor özlediğim yemekler. işten çıkıyorum, bilenler bilir, tuzla tersaneler bölgesinin en sonundan içmeler tren istasyonuna kadar yürüyorum trene binmek için. kanter içinde varıyorum yaklaşık 1 saatlik yürüyüş sonunda. istasyonda bir arkadaşıma rastlıyorum, biraz muhabbetten sonra arkadaşım büfeye gideceğini, benim bir şey isteyip istemediğimi soruyor. birşey istemediğimi söylüyorum. bir iki dakika içinde geri geliyor ve elindeki iki dondurmadan birini bana veriyor...

    dünya üstünde yürüdüğüm sürece unutamayacağım şeylerin arasındadır o dondurma... alt tarafı basit bir dondurma.