ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
metroda önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler
-
vergileri de sadece onlardan alin. seklinde cevabi olan cumle.
acemi askere yapılan eziyet
-
şu muameleden sorumlu olan subayından uzman çavuşuna kadar olan o bölükteki komutanlardır bence. disiplini kolayca tesis etmek için devreciliğe müsade ederler , bir nevi sorumlu olduğu bölükte kendi işleri de hafifler.
o sırada nöbetçi komutan ya azar'da takılıyordur ya okey oynuyordur. diğer alt devre de masasına çay getiriyordur.
vatani görev diye gittiğin yerde ; gerçek hayatta selam vermeyeceğin böyle karaktersiz , cahil cühela tipler üst devrelerin olur . şaşmaz.
türkiye ışid'e silah veriyor algısı yaratmak
-
algısı mı kaldı lan? vermişiz vereceğimizi. yavşaklığın lüzumu yok. türkiye'de darbe olup chp'liler mhp'liler işkencedeyken sizin gibiler avuçlarınızı ovuşturuyordunuz. duyan da darbeden muzdaripsiniz sanacak.
yalnız yaşamaya alışmış insan
-
tek başınalıktan dolayı zamanla donanım kazanır.
sigorta sarmak(eskiden vardı böyle bir şey), musluk contası tamiri, anten ayarlama, ay sonlarında mutfaktaki üç alakasız şeyle yenebilecek lezzette yemek yapma gibi konularda kendine yetecek denli bilgi sahibidir.
kriz anlarını daha kolay savuşturur, sakinliği ve evinin huzurunu sever. dağınık ya da toplu kendine ait bir düzeni vardır. kendi kaosuna hakimdir. bu kaos içinde tuzluğun yeri değişse sinirlenebilir, normaldir.
bulaşık makinası kullanıyorsa ilk bardak rafı dolar. tencere yemeği yapınca iki günden sonra kalan yemek sürünür. arada gaza gelip kiloyla meyve alır, ilkinden sonrası buzdolabında unutulur.
pijamalarını, sünmüş ve yıkanmaktan incelmiş giysilerini sever. rahatına düşkündür. büyük temizliği de idareten olanı da bilir. evinin huyunu suyunu, çıkardığı sesleri bilir. en ufak bir yabancılıkta kulakları diker. yabancı sesini bilir ve hoşlanmaz.
kendi kendini oyalamayı, idare etmeyi ve bir yalnızlık level'ı üstünde de sevmeyi bilir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''bir hocada desin ki, evet çocuklar çıkarın kağıtları, batak oynucaz"
karısı kızıyla rakı içen insan
-
karısıyla kızıyla ülkeyi soyan insandan çok daha mutlu, şerefli, helal süt emmiş babadır.
aynen
-
yapılan deneylere göre; insan iletişiminin % 72'sini oluşturduğu düşünülen sözcük.
-deney mi yapmışlar bunun için?
+aynen.
(bkz: korkutucu derecede aynen abi)
yüksek kilometre dizel araç
-
aynı marka model, aynı motorlu ve emisyon normu aynı olan (farazi konuşalım euro 6.3 olsun) iki araba ve iki farklı kullanıcı profili düşünelim.
biri bakkala bile araba ile gitsin ama sürekli kısa yol yapsın sonucunda bir senede 15 bin kilometreyi zor görsün. diğeri ise günde 50 - 100 km arası çevre yolunda, kontak kapamadan gitsin (benim bir senede 60 bin yapmış dizel görmüşlüğüm var).
bu arabalardan ikinci olan daha sorunsuz olacaktır. ilki ise bir süre sonra emme manifoldundan egr'ye kadar kurumlanma, partikül filtresinin işlevsiz kalması, adblue pompa ve enjektörünün kristalleşmesi ve çoğu zaman da arızalanması gibi olaylarla karşılaşacaktır (genelde düzgün kullanılmayan modern dizellerde 20 ile 50 bin arası bunlar kendini gösterir).
çünkü modern dizeller sadece bir bloktan ibaret değil hava / yakıt karışımının sürekli çevriminden, egzos emisyonu düşürme sistemlerine kadar bir bütündür. bunların da randımanlı çalışması için uzun kullanım gerekir (mesela nox sensörünün ısınması 25 dakika sürüyor) tek seferde.
tamam partikül filtresinin temizlenmesi 3. vites 3500 devirden 4500 devre bir süre inip çıkarak halledilebilir, servis rejenerasyonu ile adblue kristallerinden kurtulabilirsiniz ama bu geçici çözümlerle uğraşmak da dert.
sonucunda siz de öyle kullanacaksanız eğer, usülüne uygun kullanılmış yüksek kilometreli bir dizel arabanın alınmasında sakınca yok. yok zaten kısa mesafeli kullanacaksanız eğer zaten tercihiniz hiç bir zaman dizel motor olmamalı.
hani dedim ya bir senede 60 bin km yapan örnek gördüm diye. bu arabanın işçilik emirlerinde ne bir adblue problemi, ne bir partikül filtresi problemi vardı (ki bu motorlarda sıktır). arabanın servise gelmesinin sebebi triger kayışının diş atlamasıydı en sonunda.
berfin özek'in asitli saldırganıyla evlenmesi
-
görünce şok oldum ama yüzü tamamen deforme olmuş bir kızın verdiği sağlıksız karar yüzünden değil, birine asitli saldırıda bulunan şahsın içeride olmak yerine dışarıda sırtara sırtara evlilik cüzdanı sallayabilmesi sebebiyle.
berfin, kararı ve akıbeti için kendi konforlu fanusumdan yorum yapmayacağım, zira kendisiyle aynı memleketten, inanılmaz bir eğitimi & kariyeri olan yetişkin arkadaşıma kasabada yaşayan 24 yaşındaki kuzeni "londra'dan iş teklifi mi aldın? ama ben ewwwlendim sen bekarsın" diye hava atıyor ve arkadaşımın ailesi bu cahili ciddiye alıp üzülüyor, sıfır şaka. beyin avcıları tarafından kovalanan, 1 gün bile iş aramak zorunda kalmamış koskoca kadın bile bu duruma üzülen anamı nasıl teselli etsem kaygısı güderken, "ya kocalısın ya da bir hiç" kurallı orta çağ simülasyonunda yaşamak zorunda kalan yüzü yanmış bir kız hakkında ahkam kesmek, geçen aylarda aynaya "sadece yap", "kendine inan", "latteyi gtüne sok" yazılı pembe post-itler yapıştırıp milyonlarca işsiz, parasız, umutsuz genci istesen sen de havadan para ezebilirsin :d diye güya motive etmeye çalışan gerizekalı instagram fenomeninin durumuna düşmek olur. yüzüne asit atan saldırganla evlenen kız, karısı pideciye kaçınca canına kıyan genç, bakın bu kişiler ve olaylar, uzaktan yargı dağıtılacak, genellenecek şeyler değiller.
haymana kütüklü redpillcilerin kadın düşmanlığını harlamak için yüzü deforme edilmiş bir genç kızın sağlıksız kararı üzerinden üfürdükleriyle vakit kaybetmek yerine, asitli saldırıda bulunan birinin nasıl sokakta gezebildiğini ve bu gibilere "reddedilirsen sorun yok, asit at gitsin:d" cesareti veren sistemi sorgulayıp geleceğimizden kaygılanmalıyız bence.
açık bayanlara ceza yazacağız içkiyi imha edeceğiz
-
20 senedir sana yakın bir iktidar var.
eee hadi buyrun yasaklayın alkolü, sigarayı.. buyrun...
uefa şampiyonlar ligi
-
en tanıdık müziklerden biri de
şampiyonlar ligi marşıdır.
cem uzan abimizin maçları beleşe yayınladığı günlerden beri bu marşı duyduğumuz an aklımıza hemen futbol gelir.
sözleri de bir acayiptir
this is the besteeeeen
das ist die festeeeen gibi gelir kulağıma hep.
oturdum neymiş bu iş diye baktım.
tony britten diye ingiliz kraliyet konservatuarı mezunu biri tarafından meşhur besteci handel tarzında uydurtulmuş.
sözleri de üç dilde
ingilizce,fransızca ve almanca
tabi böyle olunca ortaya salata çıkıyor.
sözleri türkçeye çevirirsem şöyle bir şey oluyor.
bunlar en iyi takımlaaaaar.
bu esas olayyyyyy
ustaaaaaa
en iyiiiiii
büyük takımlarrrrrr
şampiyonlaaaaaar
büyük buluşmaaaaaa
büyük olayyyyyy
şampiyonlaaaaaaaaaar
yahu ben bunu şiir diye yazsam edebiyat öğretmenim beni cetvelle kovalardı.
demek neymiş.
arkanda büyük para varsa
en saçma şeyi bile
yıllarca televizyonda besteeenn festeeennn diye döndürebiliyorsan
akılda kalıyormuşsun.
propagandanın temeli tekrardır
bol tekrar yayımlatacak paranız varsa budaklı odunu bile süperstar haline getirebilirsiniz.
ah şu milletin kafe açmak için batırdığı kadar bir parayı bana verselerde güzel bir sosyal deney yapabilsem.
5 bin yıllık kürt tarihi
-
diyarbakır etrafında bulunan piramitler, bu 5000 yıllık kültürün dünya mirasına bıraktığı sayısız eserlerden sadece birkaçıdır.
diego pablo simeone
-
dünyanın en iyi aykut kocaman'ı.