hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul dışında üniversite okuduğum yıllardı. annem yeni yeni namaz kılmaya başlamış, sabah namazlarına kalkamıyor henüz. bir sabah ben gelip annemi sabah namazına kaldırıyorum. kalkıyor, abdestini alıyor, namazını kılıyor... sonra tekrar uyumak için yatağa yattığında birden fark ediyor; 'iyi de bu çocuk evde değil ki!'. bir titreme alıyor kendisini. sabahın kör vaktinde koştur koştur yan komşuya gidiyor.

    işin ilginç yanı, istanbul'a geldiğimde bana bu olayı anlattı ve hayretler içinde hatırladım ki söz konusu gece ben de rüyamda evdeydim ve annemi uyandırıyordum... şimdi siz bunu okurken çok saçma geliyor biliyorum. hatta bana da saçma geliyor şu an. tek başıma böyle bir şey yaşasam hayatta inanmazdım ama annem de olayın içinde ve olayın şahidi olunca ne desem bilemedim. astral seyahat falan mıdır bilmem ama böyle şeylere inanmayan, bu tür hikayelere gülüp geçen biri olarak nasıl bir anlam vereceğimi de bilemiyorum bu olaya...

    doğaüstüne inanmıyorum ama bir supernatural var.

  • yanılmıyorsam bir ara sabri sarıoğlu * ile adı anılmıştır. bir maç sonrası sabri'ye mikrofonu uzatan muhabir, mikrofonu uzatmadan önce " sinem kobal ile birlikteliğiniz varmış ne diyorsunuz?" tarzında bir soru sormuş ve de karşılığında sabri'den şu cevabı almıştır;

    - ben o bacıyı tanımıyorum.

    tanıma zaten allah'ın sabri'si...

  • çöpe gitmesinden iyidir. bu tarz girişimler sadece türkiye'de değil avrupa'nın bir çok yerinde de mevcuttur. örneğin aldi, lidl gibi market zincirlerinde akşama doğru meyve ve sebze reyonlarında indirim olur. buruşan ürünler daha hesaplı satılır.

    siteminiz ülkenin ekonomik durumuna farkındayım. hepimiz şikayetçiyiz ama gıda israfı ülkemizde hat safhalarda. bu kadar fakir bir ülke olup da kaynaklarını hunharca savuran başka bir ülke örneği yoktur herhalde dünyada.

    edit. siteminizi indirimli fiyatlar üzerine yapmanız daha iyi olur kanaatimce. en az %60 indirimli sayılmalıdır.

  • son derece dengeli bir kadroya sahip komikli podcast serisi. hayırlı uğurlu olsun. mesut süre anladığım kadarıyla yine rabarba'daki gibi bir nevi moderatör görevini üstlenerek programın akışına yön veriyor. fazlı ve anlatan da kişilik olarak adeta zıt kutuplarda yer alan iki insan olarak muhabbetin dengede durmasını sağlayacak. fazlı dillendirmeyi bırakın yer yer gülerken bile utandıran, awkward şakalar ve siksoklu muhabbetleriyle programın liseli yönü olurken, anlatan adam "bunları hep eşim izliyor/dinliyor" otokontrolüyle midir, yaşının getirdiği ağırlıktan mıdır* bilinmez, programın daha politik doğrucu kutbunu oluşturacak. en azından ilk bölümün bana verdiği izlenim budur.

    fazlı ve anlatan'ın konuk olduğu efsane bir rabarba talk bölümü vardı. bu dengeyi ilk orada fark etmiştim. bu üçlüyü artık her hafta düzenli olarak dinleyecek olmak kesinlikle keyif verecektir. uzun soluklu olmasını temenni ediyorum.

  • bir yazarın yeterince kişi tarafından troll olarak gösterilmesi halinde otomatik olarak çaylağa düşürmesini, bu kişilerin de ancak moderasyon tarafından incelendikten sonra da ya uçurulması, ya da çaylaklıktan çıkarılmasını dilediğim yeni sözlük fasilitesi.

  • makunouchi ippo adindaki bir cocugun boksla tanismasi ve yukselmesini irdeleyen 76 bolumluk anime serisi. tsubasa gibi bir mac 3-4 bolum surer, goz acip kapanma suresi icerisinde atilan yumruklar esnasinda boyle gecmise dalarlar, ivmenin muhasebesini yaparlar, o an karsi strateji gelistirirler falan. genel olarak anime keyifli olsa da ozellikle maclarin uzun olmasi, ippo'nun surekli kendine guvensizligi, celiski icine dusmesi (76 bolum adam gibi bir mac izletmedi bize serefsiz) ve biraz ezik ve silik bir karakter olmasi gibi durumlardan dolayi ara ara sikilmaniz mumkun ancak ben ozellikle macin olmadigi takamura-aoki-kimura ve ippo'nun basindan gecen maceralarin anlatildigi bolumleri sevdim. bu tur bolumlerde biraz da ecchi katmislar, hos olmus. vaktiniz varsa izleyiniz dani.

  • kafi derecede oyuncağı olmadığı için hayal kuran çocukların iki hedefi vardır. ilk hedef, ünlü bir sporcu, şarkıcı ya da süper kahraman olmaktır. bütün çocuklar ister ama bazıları hedefe ulaşır. ikinci hedefe ulaşmak ise daha zordur. babalarına bakarlar ve ben çocuğuma karşı böyle olmayacağım diye kendilerine söz verirler, baba olduktan sonra ise babaları gibi olduklarını farkedip üzülürler. michael jackson iki hedefine birden ulaşan bir çocuk, yıldız, baba. bir çocuğun hayal bile edemeyeceği yerlere geldi. bir baba olarak çocuklarına babası gibi davranmamayı başarabildi. kızı ağlarken, dünya; bir yıldızın, ikonun, üzerinden para kazanılmaya çalışılan bir çocuğun, bütün sevdikleri tarafından sömürülen bir adamın değil kızı için her şeyi yapan bir babanın öldüğünü anladı. para pul için çocuklarının fotoğraflarını satmadı, paparazzilerle anlaşıp üzerlerinden para kazanmadı, sahneye sürmedi, kendi çocukluğuna verdiği sözü tutabildi, aşkolsun.