hesabın var mı? giriş yap

  • bir amerikali, bir ingiliz ve bir iraklı barda oturmuş içki
    içiyorlarmış.

    amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp
    bardağa ateş edip parçalamış:

    "bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz amerika'da aynı bardakla iki
    kere içki içmeyiz" demiş.

    ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve
    ateş ederek bardağı parçalamış:

    "bizim ingiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum
    vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.

    bunun üzerine iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini
    bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip amerikali ve ingilizi
    vurup öldürmüş:

    "bağdat'ta bu ingiliz ve amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
    adamlarla iki kere içki içmeyiz"

  • 1-1: hep yek
    2-2: dü bara
    2-1: iki bir
    3-3: dü se
    3-2: seba -i dü
    3-1: se yek
    4-4: dört cehar
    4-3: cehar -ü se
    4-2: cehar -i dü
    4-1: cehar -ı yek
    5-5: dü beş
    5-4: beş dört
    5-3: penc -ü se
    5-2: penc i dü
    5-1: penc -ü yek
    6-6: dü şeş
    6-5: şeş beş
    6-4: şeş cehar
    6-3: şeş -ü se
    6-2: şeş -i dü
    6-1: şeş -ü yek

    gibi zar isimleri olan, hem şans hem teknik isteyen oyun

  • diyanet çalışanları sakallı ve bıyıklı kadın seviyorsa demek ki...
    tercihlerine saygım sonsuz ama kişisel bakıma günah gözüyle bakılması çağın ne kadar gerisinde, medeniyetten ne kadar uzakta olduklarını gösteriyor.

  • zor bir iştir.teşhis eden de ettiren de bir an önce bitsin diye dua eder.

    ben hep böyle hüzün veren şeyler mi yazacağım ....ama anlatmam da gerek:

    1974 veya 1975 yılı idi. artvin ilinin borçka ilçesinde cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordum. çoruh nehri borçka'da
    son katılan çayları da alarak ilçe merkezinden geçip batuma dökülür.bir askeri birliğe ait cemse çoruh'a düştü.12 askerden biri kurtulabildi.bir saat içinde koca araç kayboldu gitti.bu olaylar sık sık olur,cesedin karadenize gitme ihtimali yüksektir, bu nedenle sscbne de haber verilirdi. olaydan kırk gün kadar sonra sscb'den bir ceset bulunduğuna dair haber geldi.sınırlardaki valiler hudut komiseri, kaymakamlar hudut komiser muavini olarak görev yaparlar.kaybolan askerlerin yakınları,tabur komutanı kaymakam ve doktor ile cesedi teşhis ve teslim almak için maradit (muratlı) sınır kapısına gittik.suda boğulmalarda bir süre sonra cesed şişer,denizde bazı organlar da canlılar tarafından yenir.bu nedenle teşhis zorlaşır.sscb yetkilileri ,cesedin kendi vatandaşı mı türk mü olduğuna (erkekse) sünnetli olup olmadığına bakarak karar veriyorlar imiş.ceset sünnetli imiş...uzaktan sedye ile ağızları maskeli iki asker cesedi getirip hemen uzaklaştılar.benim o gün burnum tıkalıymış,pek koku duymadım.cesedin başına gidip doktoru çağırdım..doktor burnunu tuta tuta geldi " siz bakın savcım ben kokuya dayanamıyorum" dedi ve uzaklaştı.ben bir pens ile beyaz örtüyü araladım ,baş kısmı parmak kalınlığında kurtla doluydu.naçar tamamını açtım ; şişmiş morarmış (adli tıpta zenci yüzü ) dedikleri bir hal almış..elbiseler yarı kaybolmuş...asker yakınları gelip uzaktan bakıp "hayır" diyorlar.biri geldi,baktı "bu benim oğlum " dedi."nerden tanıdın" dedim."çorabından" dedi."nasıl yani ? " "savcı bey" dedi " bu çorabı gelinim ördü,bu deseni bu şekli nerde görsem tanırım"

  • polis bir yakınımdan direkt alıntı.

    "polis okulunu bitirdik bizi ilk istanbul aksaray'a verdiler. çevik kuvvet. bir gün aksaray'da bizim arkadaşların da takıldığı bir lokantaya girdim. yemeklerinin lezzetli olduğunu söylemişlerdi. kuru fasulye pilav istedim. garson getirdi ama atar gibi bıraktı tabakları önüme. yemekleri bu kadar güzel olan bir yerin personelinin bu kadar suratsız olması ilginçti tabi. neyse yemeğimi bitirip kasaya yöneldim. "abi elinize sağlık valla çok güzelmiş kurunuz" dedim. ve yirmi lira uzattım. adam bir paraya bir bana baktı. "memur bey şaka mı yapıyorsun?" dedi. ben kuru fasulyesini övdüğüme diyor sandım. "hayır dedim valla çok güzel de pek ilgilenen olmadı masayla..." dedim şikayetimi de bildirdim. kasadaki adam altın bulmuş gibiydi. birden "abi allah senden razı olsun be. burada polisler her gün yerler de para veren pek olmazdı. elemanın davranışları için de özür dilerim. o da bu durumdan dolayı böyle davranmıştır. çok özür dilerim" dedi. ben de paramın üstünü alıp çıktım ama çok da şaşırdım. allah haram yemekten korusun bizi ne diyeyim"

  • (bkz: anton yelchin)
    star trek'in öksüz bırakan genç yetenek.
    görünce bu adamı, aa bu muymuş o diiceksiniz:
    https://www.google.com.tr/…2502023&biw=1085&bih=552

    nasıl mı pisi pisine öldü:
    kendi evinin bahçesinde. park ettiği araba ile bahçe çitin arasında ezilerek,

    --- spoiler ---
    on june 19, 2016, yelchin was found pinned between his jeep grand cherokee and a brick pillar outside his house in studio city, california, the victim of what was described as a "freak accident". as yelchin got out of his car, the vehicle apparently rolled back down his driveway, which was on a steep incline, and trapped him against the pillar and a security fence.
    --- spoiler ---

  • da poet'in 27 nisan 2011 çıkışlı, 14 şarkıdan oluşan türkçe rap albümü. ceza, fuat ergin, patron, saian, hayki, karaçalı, acid reign, wild life isimleriyle düetler vardır. türkçe rapte devrim gibi bir albümdür kanımca, o döneme kadar alışılmış müziğin dışına çıkmıştır her parçasıyla. en önemlisi dubstep öğeler barındırmaktadır ve bunu müthiş bir şekilde harmanlamıştır, dinleyiciye sunmuştur. bu albüm çıktığında beğenmeyen olmamıştır diye düşünüyorum, evet, müziği, tarzı farklıydı, düetler iyiydi, lirikler zaten on numaraydı ki fuat ergin'le olan diz çök'e ömrümün sonuna kadar eşlik edeceğim dinlerken. da poet'in bir beat maker olarak bu albümdeki her bir beate ne kadar emek verip, özen göstermiş olduğunu bugün hala dinlerken anlıyoruz, çok kaliteli be.