ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
arabi paşa ayaklanması
-
1879-1882 yılları arasında, yani sultan ii. abdülhamid iktidardayken, sömürgeci devletlerin (fransa ve özellikle ingiltere) mısır'da artan nüfuzuna karşı arapların ayaklanması olayıdır. isyanın önderi arap kökenli arabi paşa (ahmed arabi) olduğu için kendi ismiyle anılır (ama ingilizce kaynaklarda 'urabi revolt olarak geçer).
mısır, her ne kadar osmanlı devleti hakimiyeti altında olsa da kamu yönetiminde aslında hep ayrıcalıklı bir yeri olmuştur. hidivlik denilen bir makam tarafından yönetilen bölge bir bakıma özerk bir yapıya sahip olagelmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde, özellikle arnavut kökenli kavalalı mehmet ali paşa hidivliğinde bir modernleşme atılımına girilmiş ve epey mesafe de katetmişlerdir. mısır modernleşmesi osmanlı modernleşmesi (yani tanzimat) ile paralel olmakla birlikte apayrı bir çizgide sürmüştür. yani istanbul'dan bağımsız bir modernleşmedir. o arada ii. mahmut yeniçeri ocağının köküne kibrit suyu dökünce (vaka-i hayriye), bölgede güçlenen mehmet ali paşa ve mahdumları bir ara kütahya'ya kadar gelirler ve ordusuz osmanlı zor zamanlar geçirir, öyle ki bir saltanat değişimi bile konuşulmaya başlanır ama araya giren diğer devletler mehmet ali paşayı durdururlar ve osmanlı hanedanı tahtı korumayı başarır ama mısır iyiden iyiye özerk olur. neyse, uzun hikaye. meraklıları akıllı bakınızlara tıklasınlar.
1869 yılında süveyş kanalı da açılınca mısır epey zenginleşmeye başlamış, osmanlı ekseninden hemen hemen bağımsız bir hale gelmiştir zaten. tabii bu arada, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlarında napolyon öncülüğünde fransız işgal girişimini de unutmamak lazım (napolyon o sırada henüz imparator değil, fransız ordusunda asker). yani sömürgeci devletler mısır'ın öneminin farkındalar ve zaten hazırda bekliyorlar. mısır kendi başına zenginleşmeye başlayınca da alesta bekliyorlar işgal etmek için.
tabii yerel halk batı etkisinden rahatsız oluyordu o dönem zira her işe karışmaları bir kenara ticarette de adil davranmıyorlardı. batılı ülkeler akdeniz ticareti üzerinde bir tekel kurmaya çalışıyor ve bu tekeli kırabilecek herhangi bir girişimi zorla bastırıyorlardı (aslında bu yüzyıllardır olan bir şeydir. meraklıları emrah safa gürkan'ın sultan'ın korsanları kitabına bakabilirler. burada kısa geçiyorum). hidiv ismail paşa döneminde yükselen milliyetçi ve batı karşıtı hareketlerden hoşlanmayan fransız ve ingilizler, sultan ii. abdülhamid'e görev değişikliği için baskı kurmuşlardı ve 93 harbi sırasında istanbul'u rus işgalinden kurtaran bu iki devletin desteğine muhtaç olan sultan mecburen tevfik paşa'yı yeni hidiv olarak atadı ve film burada koptu.
genel bir isyan hali başladı ve yaklaşık üç yıl kadar sürdü (aslında tam bir süreklilik yok. zaman zaman artan olaylar silsilesi var). en sonunda bu isyanı bahane eden ingilizler 1882 yılında iskenderiye şehrini bombaladıktan sonra, mısır'ı işgal ettiler ve bir manda yönetimi kurdular (fransa'yla birlikte). mısır hala osmanlı'ya bağlı olsa da bu kağıt üzerinde bir durumdu, fiilen sömürge olmuştu. bu durum 1914'e yani birinci dünya savaşı sonuna kadar sürmüştür. daha sonra da önce 1914-1922 arasında hüküm süren mısır sultanlığı arkasından da 1922-1954 arasında varlığını sürdüren mısır krallığı kurulmuştur. hemen belirtmeliyim ki her iki devletin hanedanları da kavalalı mehmed ali paşanın soyundan gelmedir. zaten modern mısır'ı yaratan adamdır diyebiliriz. etkisi epey büyüktür.
ayrıca: (bkz: maltız olayı) ve (bkz: tel el kebir savaşı)
yeşilçam'da çocukluk travması yapan sahneler
-
kırk yalan memiş filmindeki büyücü kadın sahnesi. hasta zihin ürünüdür
istanbul'un 2017 avrupa yeşil başkenti adaylığı
-
dünya ile taşşak geçtiğimizin ispatı olan komedi gibi olay.
http://www.cnnturk.com/…baskenti-adayligi-saka-gibi
ingiltere'de kraliyet kuğusunu yiyen adam
-
(bkz: vaka-i vakvakiye)
hastası olunan sözler
-
karısının ütülediği gömlek ile sevgilisine giden pezevengin haline benzer; kendi işçisi ölürken mısır'a dört parmak gösterenlerin hali..
bir anda meydana gelen deschamps deme isteği
-
hiçbir şey yapmadan öylece oturuyordum. neden sonra böyle bi istek doğdu içimde. bikaç defa dedim de. sonraysa schwarzkopf dururken niye deschamps diyim ki dedim ve schwarzkopf'a geçiş yaptım. uzun süredir bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
bir sayının sıfırla çarpımı bir eder
-
iddianın sahibi hanım kızımızın annesinin söylediğine göre hanım kızımız sınıf birincisiymiş. anlaşılan o ki kızı da 0 la çarpmışlar... 1. olmuş.
ismini vermeyeceğim o 4 kişi gol attık
-
isimleri açıklanmayan golcülerin
arif erdem
hakan şükür
okan buruk
emre belözoğlu
olduğu olay. beyler bu bilgi çok gizli deep web'in 11. katmanında buldum. lütfen halk öğrenmesin. kanzuk bu başlığı google'a kapa evladım.
broşür dağıtan ak partili gençlere yapılan saldırı
-
bildiri dağıtmak fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında bir haktır. her ne sebeple olursa olsun engellenmesi doğru değildir. elinden bildiriyi alıp yırtma kısmı olmasa, karşı kaldırımda durup size katılmıyoruz denilerek eylem koyulsa demokratik, özgürlükçü bir hamle olur.
şu haliyle elf gözlerim kınanması gereken bir durum görüyor.
sokaklar hepimizin, beraber yaşayacağız, kimseyi eksiltmeyeceğiz.
gezi neydi?
gezi emekti, eşitlikti, özgürlüktü.
onlar bize yaptı biz de onlara yapalım kafası çirkinliğin lacivert olanıdır. aynı boktur.
bu süregelen hınç vicdanlıların göğüsünde kırılmazsa bin yıl daha kırılmaz. işinize gelmese bile hakkı hak edene teslim edeceksiniz.
bunun başka yolu yok.
baskıyla, sindirmeyle varılabilecek bir ütopya da yok.
ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
kurtuluş yok tek başına.
kuşların neden bu kadar şirin olması
-
yüzümde bir gülümseme bırakan düşünce. nefret kusan, ayrımcılık akan başlıklardansa böyle başlıkları tercih ederim.
ayrıca evet, çok şirin ve minik ve tombullar biraz. yirim.
lahmacun ve ayranın 50 lira olması
-
değişik tatlar arayanlar için bir alternatif. mesela evi ipotek ettirip beyti de yiyebilirsiniz.
a101'de satılan her şeyi yiyen çocuk kitabı
-
içeriğine tam bakamadan bizim ufaklığın tutturmasıyla a101'den aldığım kitaptır. içeriği tam olarak görsellerde paylaştığım gibi rahatsız edici çizimler ve cümlelerle dolu.
görsel
görsel
görsel
abarttığımı düşünüyordum ancak gelen tepkilere bakınca durumun vahametini daha iyi anladım. çocuk kitabında erasmusla gelen yamyam gibi karakterin ne işi var? karınca yiyen bir çocuğun kitapta olması örnek teşkil ederek çocuklarda da aynı davranışın görülmesini tetiklemeyecek mi? hadi biz kitabın ismine aldanıp belki yeme içme alışkanlığı düzelir diye, kitapta gördüklerini yemek ister diye kitabı aldık. kardeşinin külodunu yemek nedir? biz tüketici olarak dikkat etmedik bakmadan aldık. sen kurumsal marketler zinciri olarak hiç mi bakmadın bu kitaba?
kitabın devamında çocuk osurarak uzaya çıkıyor, annesi 80 sene ceza veriyor falan. telif hakkı nedeniyle tabi tümünü çekip koyamıyorum ancak evlere şenlik bir kitap yani. ayrıca kitap neredeyse tüm e-ticaret sitelerinde ve büyük kırtasiyelerde de satılıyor.
edit: başlık bazı haber sitelerinde yayınlandı.
https://www.yasamgazetesi.com.tr/…-seyi-yiyen-cocuk
https://halktv.com.tr/…onelik-skandal-kitap-768679h
https://www.webtekno.com/…cocuk-kitabi-h137151.html
https://www.sondakika.com/…en-cocuk-kitab-16311606/
ürünün a101 linki;
https://www.a101.com.tr/…cuk-resimli-hikaye-kitabi/
görsel