hesabın var mı? giriş yap

  • 30 yaşında bir mimar arkadaş var. hem arkadaşım hem de iş yaptığım bir insan. bana 3 ay önce mimari bir proje gönderdi. statik proje çizdim buna istinaden. 2 hafta sonra projesini revize etti, ben de değiştirmek zorunda kaldım. sonra bir daha, bir daha. kızdım kendisine içten içe baştan yaptığı işi değiştirip beni uğraştırıyor diye. ama sonuçta müşterim, bunun için bana para ödüyor.

    1 ay önce yeniden konuştuk. bir iki güne dönecem, belediyeden ruhsat çıkar, sana haber veririm dedi. 3 hafta önce mesaj attım dönmedi. 2 hafta önce mesaj attım dönmedi. ben de daha aramadım, mesaj da atmadım. ama çok kızdım kendisine, iş bitip para ödeme zamanı gelince cevap vermiyor diye.

    3 saat önce öğrendim.belediyede bizim projeyi onaylatmaya çalışırken virüs kapmış. 1 hafta mücadele etmiş yoğun bakımda. ölmüş. ciğerim yandı. çok zor bir duygu. çok gençti. çok erkendi.

    şimdi o projeye ruhsat çıkacak. o bina yükselecek. ama kimse bilmeyecek mimarın biri, hayatının baharında o projeyi onaylatma çalışırken ölüp gitti. insanlar yaşayacak o binada. arkadaşım çürüyecek.

  • var ya sırf muhalefet etmek için saldırıyorsunuz hemen, her siki biliyorsunuz amk, yok hırçın denizmiş, yok en küçük dalga 4 metreymiş, yok kayık okyanusa dayanamazmış vırt zırt. adamlar yazın gitmiş olm yazın lan, havalar güzelken gitmiş amk. hemen konuşun anlamadan dinlemeden...

  • istanbul'un tarihi vapurlarından birisi olan paşabahçe vapuru limana çekildiği günden, 2019 yılına kadar beykoz belediyesi'nin elinde bulunurken önce nikah salonu olarak kullanılıyor, ardından da jilet olmaya hazırlanıyordu.

    2019'da jilet olması için ihaleye çıkarılan vapur, yeni ibb yönetiminin girişimleriyle jilet olmaktan belki de son anda kurtulup, yine ibb'nin girişimleri sonucu tekrar ibb'nin şehir hatları bünyesine kazandırılmıştı.

    şehir hatlarının çehresini değiştiren, geçtiğimiz sene kurumun 125 kat ciro artışı yakalamasını sağlayan sinem dedetaş'ın önderliğinde, tarihi vapur muhteşem bir şekilde restore edilmiş ve yeniden denize açılacağı 13 ağustos tarihini bekliyor. ayrıca tarihi vapur'un limana bağlandığı gün, marmara'nın hala en hızlı vapuru olduğu biliniyor.

    görsel

    görsel

    kim ne dersin, türkiye'nin en liyakatli, en iyi ekibi istanbul büyükşehir belediyesi'nde. sinem dedetaş ve pelin alpkökin gibi isimler bunun en büyük örneklerinden. istediğiniz kadar eleştirin ama ekrem imamoğlu'nun belediyeciliği ve belediyecilik vizyonu türkiye'nin çok çok ilerisinde.

  • şivesinden ve yüzünün bir kısmından hangi ırka mensup olduğu besbelli.
    bu devirde kimseye güvenilmeyeceğinin örneği, tam da omurilikten vurmuş muhtemelen taksici felç kalmıştır.

  • insanlara karşılıksız sevgi ve özveriyi anımsatan ve maalesef deprem bölgesinde hayatını kaybeden meksika arama kurtarma ekibinin bir üyesi.

    insan hayatını kurtarma yolunda kendisine eşlik eden eğitmeni villeda, afet bölgesinden yaptığı duygusal konuşmada, “seninle gurur duyduğumu söylemek istiyorum, çünkü sen her zaman güçlü, çalışkan ve asla pes etmeyen bir köpektin. elimden beni buraya getirdiğin için sana teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor. maalesef benimle geri dönemeyeceksin, seni hep hatırlayacağım. umarım tüm meksika seni her zaman hatırlar, seni asla unutmazlar. bir gün tekrar görüşeceğiz” dedi.

    bizler de yaptıklarını hiç unutmayacağız proteo. seni hep sevgi ve minnetle anacağız.

  • mehmet, topal mopal ama sağlam geçiriyor. hatta geçirmeden önce bir hemoroid kontrolü yapıyor. temiz olduğunu görünce dayanıyor. aga her zaman demişimdir, bu devirde bir körden korkacaksın bir de topaldan.

  • birinin hayatının değişmesine vesile olduğunuzu görmek bu detaylardan biridir;

    bundan yıllar önce, ben henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, her zaman gittiğim kuaföre saçlarımı boyatmaya gittim. kuaförüm dünya tatlısı bir insandı, saçımı boyadı ve "sen dur burda ben bir markete gidip geleceğim" dedi ve gitti. birkaç dakika sonra içeri orta yaşlı bir kadın ve genç bir kız girdi, maddi durumlarının çok kötü olduğu her hallerinden belliydi. genç kızın annesi bozuk türkçesi ile bana; "bütün çevre kuaförleri gezdik, çırak lazım mı diye soruyoruz tek tek, kızım iş öğrensin istiyorum, kendini kurtarsın istiyorum ama hiçbirine lazım değilmiş son olarak buraya geldik, inşallah artık bu kapıda yüzümüze kapanmaz" dedi. biraz daha sohbet ettik, kadının en büyük çocuğu buraya getirdiği 16 yaşındaki kızıymış, 3 çocuğu daha varmış ve eşi iki yıl önce vefat etmiş, eşi vefat ettikten sonra kızı okulu bırakıp açıktan devam etmiş ve çeşitli işlerle para kazanmaya çalışmış.

    hikayeleri beni oldukça üzdü ve "yarın sabah gelip başlasın" dedim. onların gözlerindeki o sevinç yıllar geçmesine rağmen hafızamdan hiç silinmedi. ama bir sorun vardı, bir başkasının iş yerine ondan habersiz bir eleman almıştım, sonuçta kuaförüm beni ne kadar severse sevsin onun sadece müşterisiydim. eğer kuaförüm kabul etmezse yarın o genç kız geldiğinde çok daha fazla üzülecekti. bu yüzden o gelmeden planlar yapıp gerekirse ailemden aldığım harçlığın bir kısmını düzenli olarak ona verip, çırağına harçlık olarak vermesini teklif edecektim.

    kuaförüm geldiğinde, nasıl bir tepki vereceğini tahayyül edemeden, konuya direkt "ben buraya bir çırak aldım" diye girdim. şaka yaptığımı düşündü ve gülmeye başladı, ciddi olduğumu anlayınca "olmaz! hırlı mıdır hırsız mıdır bilemem" dedi. ben yalvarmaya ve durumlarının çok kötü olduğundan bahsetmeye devam ettim. sonunda orta yol olarak en azından 15 gün benim hatrım için denemesini teklif ettim. kabul etti ve boynuna sarıldım. sonra elemanından inanılmaz memnun kaldı ve onu kuaförlük okullarına gönderip, bütün sertifikaları almasını sağladı. 3 sene daha o kuaföre gitmeye devam ettim. o kız orada inanılmaz güzel işler başarıyordu ve ben gördükçe mutlu oluyordum. sonra oradan ayrıldım ve bir daha gidemedim.

    bugün fön çektirmek için bilmediğim bir semtte alelade bir kuaför aramaya başladım ve büyük güzel bir kuaför salonu gördüm. kapıdan içeri girdiğimde o yıllar önce gördüğüm küçük kız karşımda duruyordu, durup bana bakakaldı, ben tanıdı mı acaba diye düşünürken boynuma sarıldı ve "sayende" dedi. gözlerim doldu, kuaför salonu onunmuş, iki kardeşini üniversitede okutuyormuş. bütün gün ağzım kulaklarımda gezdim. hayır efendim! fönü beleşe getirdiğim için değil tabi, küçük bir çabamın güzel şeylere vesile olduğunu gördüğüm için.