hesabın var mı? giriş yap

  • oğlunu okutup, büyütüp, itü ye sokmuş annenin ben ayaklarını öperim. değil ona ezik demek telaffuzuna bile laf söylemek senin haddine mi? be şerefsiz!

  • üçüncü iç denizim, beş günlük kızım. kızımın adı. özgür'ü de var, o zaten doğuştan öngeliyor bizde.

    gökdeniz, üçüncü kızım. bildiğim her şeyi unuttuğum babalık hakkında. her şeyi yeniden öğrendiğim kızım, içdenizim.

    üç tarafı denizlerle çevrili bir adamım şimdi sayesinde. * **coğrafya bilgim bundan ibaret, kendi kendime yetiyor özkaynaklarım. canım kızım, canım.

    burnu bana benzerse ilerde üzülecek, ablaların küçücük çünkü burnu. olsun, canı sağolsun hem.
    kakası pembe olacak diye bakıyorum her seferinde. olsun. süt kokuyor kakası zaten. varsın pembe olmasın.

    gözlerimin içine bakıyor beş günlük, ben sahi kaç yaşındayım.

    olmasaydım olmazdı, olmasaydı ben nerden bilecektim yeniden bu heyecanı.

    eline çorap geçiriyoruz eldiven yerine. üçkiloüçyüzksengram mutluluk.

    gökdeniz, içdenizlerimin sonuncusu. kızım.
    hoşgeldin.

  • "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

  • bizim şirkette iki temizlik işçisi var (ahmet ve murat diyelim). çok temiz, dürüst, çalışkan arkadaşlar.

    ahmet üç kuruş daha rızıklanmak için öğlen arasında yakındaki başka bir şirketi temizlemeye gidiyor. ahmet bir gün bir neden dolayı oraya gidememiş ve murat'a "sen git, ben bugün gidemeyeceğim" demiş. murat da kabul etmiş.

    şirkettekiler murat'ın yaptığı temizliği daha çok beğenmiş ve "bundan sonra ahmet gelmesin, hep sen gel" demişler. murat da ahmet'e "kardeş bana böyle böyle dediler, ben kabul etmedim. ne hata yaptıysan git düzelt, rızkından olma" demiş. ahmet ertesi gün öğlen arasında o şirkete tekrar gitmiş ama şirkettekiler "sen gelme murat gelsin" demişler. ahmet, murat'a bunu söylemiş, murat da "kardeş sadece senin rızan olursa giderim, aksi takdirde ekmediğinden olmanı istemem" demiş. ahmet de "tamam, ben razıyım" demiş.

    evleneceğiniz erkekte meslek aramadan önce ahmet ve murat'taki gibi "adamlık" arayın. böyle adamlar gerekirse sırtında taş taşır yine de akşam çorbanızı kaynatır.

    ek ve edit: dün entry'yi yazdıktan sonra murat'a bu konuyla ilgili "nasıl gidiyor?" diye sordum. laf açıldı. oradan aldığı paranın bir kısmını ahmet'e veriyormuş. helal alın teri önemli dostlar.

    ve debe editi: mutlu topluma giden yol karılarınızı ve kızlarınızı sevmekten geçer. özellikle kız çocuklarınızı çok sevin ve mutlu olmaları için her şeyinizi vermeye hazır olun. ola ki ahmet ve murat gibi adamlarla evlenirler...

  • (bkz: kurtlarla koşan kadınlar)
    (bkz: clarissa p. estes)

    herkesin okuyabilecegi bir kitap degil, belli bir birikime ve okuma kulturune sahip olmak gerekir. isminden de anlasilacagi uzere daha cok kadinlara yonelikmis gibi gozukuyor. dogru da keza. fakat hassas, duyarli ve karsisidakini anlamaya odakli erkeklerin de kendilerine cok sey katabileceklerini dusundugum bir kitap.

    dunyaya, kendinize, insanlara ve her anlamdaki ikili iliskilere bakis acinizi degistirebilecek derinlikte bir kitap gercekten. kendinizle ve karsinizdaki kisilerle daha saglikli iliskiler kurdugunuzu fark edeceksiniz okuduktan bir süre sonra.

    (bkz: düşünce gücüyle tedavi)
    (bkz: louise hay)

    kendine karsi sevgisiz ve ozguvensiz kisilere cok faydali olacagini dusundugum kisisel gelisim kitabi. bana cok sey katmisti okudugum donemde. hicbir zaman ozguven sorunu olan bir insan olmadim ama kendimi hic dusunmeden, sirf baskalarinin beklentilerine gore yasardim. sanki boyle yapmazsam kotu biri olurmusum gibi manasiz bir dusuncem vardi. fakat 'ben' demenin bencillik olmadigini, onemli olanin kendi isteklerim ve dusuncelerim oldugunu icsellestirmemi saglamakta ciddi manada etkisi oldu bu kitabin. baskalarinin yorumlarina ve yersiz beklentilerine kulak tikamakta zorlaniyorsaniz, kesinlikle okuyun derim bu kitabi. ve ayni zamanda bedensel rahatsizliklarimizin ve hastaliklarimizin tumunun zihnimizde urettigimiz hangi düşüncelerden kaynaklandigini da acikliyor kitabin sonunda. ayni yazarin 'kalp gucuyle tedavi' isimli diger kitabini da okursaniz cok daha etkili olur hatta.

    (bkz: düğümlere üfleyen kadınlar)
    (bkz: ece temelkuran)

    ece temelkuran'in beyrut, libya, tunus ve misir'da gecen, 5 ayri kadinin hikayesini anlattigi romani. baslangicta fazlasiyla sinematografik ve melankolik bir anlatimi var kitabin. kadinlarin hikayesinin arka planindaysa her birinin ulkesinde yasanan siyasi cikmazlari ve toplumlarinin gosterdigi-goster(e)medigi reaksiyonlardan bahsediyor. mutsuz ve umutsuz bir sonla bitecegini dusunurken cok baska bir sonla karsilasiyorsunuz. kitabi bitiripte elimden biraktigimda, soyle dedigimi hatirliyorum: 'oh be! gercekten yahu!' cunku bu kitap bana kadin olmanin her seyden evvel ne anlama geldigini, bunun bana ve yasamima gercekte ne anlam kattigini kesfetmemi sagladi. evet, bir nevi bu kitapla kesfettim ben gucumu. ciddi bir uyanis ve cok icten bir 'iyi ki!' getirdi bu kitap bana. 'kadinim, ve iyi ki boyle. aklimla, kalbimle, vicdanimla, merhametimle ve gozu karaligimla iyi ki ben benim' diye dusunup yazmistim hatta bir yerlere. beni bana kavusturan kitaplarin basinda gelir, dugumlere ufleyen kadinlar. bilhassa kendini gucsuz ve savunmasiz hisseden kisilerin mutlaka okumasi gerek bence.

    (bkz: güneş çavması)
    (bkz: esra van der wiel)

    yasadigi hayattan mutlu olmayanlarin, 'olmam gereken kisi bu degil' diye dusunenlerin, kendini ve hayatini degistirmek isteyip bunu nasil yapacagini bilemeyenlerin ve kendindeki degisimden dahi korkan insanlarin muhakkak okumasi gereken cok da surukleyici bir roman.

    kendi bedeninde ve beyninde 'baskalari' odakli yasamanin ne kadar sacma oldugunu, aslolanin mutlu olmak ve mutlu etmekten baska bir sey olmadigini, basit yasamak gerektigini ve baskalarini mutlu etmenin yolunun onlarin kontrolunde yasamak degil, kendi istek ve beklentilerimize göre yasamaktan gectigi sonucunu cikaracaginiz, okumasi keyifli bir kitap. kendinize, arkadasiniza, anne babaniza ya da sevgilinize; yani etrafinizdaki herkese benzeyen cok sayida karakterin oldugu 2 ciltlik roman. 'kendimi mutsuz hissediyorum' diyen herkese onerebilecegim bir kitap ayni zamanda.

  • vücut geliştirmeciler için en kolayı shake olarak tüketmektir. bir blender'ın içine:

    . 300-400 ml süt,
    . 2-3 çay bardağı kadar yulaf,
    . biraz ceviz, fındık,
    . 1 adet muz,
    . varsa 1 ölçek protein tozu

    bunları blenderda 1 dakika kadar karıştırıp afiyetle içebilirsiniz. yulaf falan kalmıyor zaten ortada.