hesabın var mı? giriş yap

  • yani, spontaneous human combustion

    kendiliğinden yanma başlığı altına taşınmış olan bu yanma durumu, yalnızca "insanlar" tarafından gerçekleştirilebiliyor, dolayısıyla bu olaya "kendiliğinden yanma" gibi bir ad verilecekse içine bir şekilde "insan" kelimesi de eklenmeli. yoksa böyle ne anlattığı belli olmayan yarım yamalak tabirlere, sırf türkçedir, dil bayrağımızdır gazıyla tamah etmek zorunda bırakılırız.

    kendi kendine yanan insanlar adı verilen bu vakalarda insanın gövdesi tamamen, kemikleri bile toz haline gelene dek yanıyor, fakat çevredeki eşyalar hiç alev almıyor.
    geçenlerde bbc'de kendisi de domuza benzeyen bir doktor olayı bir domuz cesedi ile gerçekleştirdi, domuz içten içe yanıyor, vücuttaki yağ yanmanın sürekli olmasını sağlıyor ve ısı vücudun kendi içinden geldiği için kemikler bile unufak oluyor. supernatural ya da benzeri hiçbir etki yok yani. zaten olay her zaman yalnız yaşayan insanların ya da öldürülüp yakılan cesetlerin başına gelmiş. diyelim ki yaşlı teyze kibritle ocağı yakmaya çalışırken giysisi tutuşuyor, teyze sözdürmeye çalışırken korkudan kalp krizi geçiriyor, ölüyor ve yanmaya devam ederek kömürleşiyor.

    olayın "human combustion" olduğu doğru yani, ama "spontaneous" bölümü yalan dolan.

    (bkz: patlarsam yanarsın)

  • yıllar önce ıslak hamburgerin mucidi (veya ilk yapanlardan biri bu entry'de kim olduğunun önemi yok), şimdilerde göztepe kristal büfenin sahibi ile sipariş öncesi muhabbet ediyorduk. o anlattıydı.

    bu ıslak hamburger yanlışlıkla bulunan bir şey. mcdonalds'ın veya amerikan fastfood'unun daha memlekete girmediği zamanlar. taksim- bağdat caddesi gibi batılı bulvarlarda gezip dolaşan kesim arasında kristal ve birkaç büfe baya revaçta. o kadar ki artık yoğun zamanda burger yetiştiremiyorlar. ben de 90'lar başında bu şekilde şekilde tanıdım.

    büfe sahipleri gelen talebi karşılamak için akıllarına sirkülasyonun yoğun olduğu saatlerden önce burgerleri istiflemek geliyor. böylece müşteriyi de bekletmemiş olacaklar. ısıyı muhafaza edecek bir kutu alıp yaptıkları burgerleri biriktirmeye başlıyorlar. bilen bilir kristal kendi sosunu kendisi yapar, eski müşterileri de onu ketçap olarak kullanırdı.

    kutunun içine konan burger etinin sıcaklığıyla oluşan buhar ekmeğin yumuşamasına ve sosu daha iyi çekmesine neden oluyor. şaşırtıcı şekilde bu ıslanmış burgeri müşteri daha çok sevmeye başlıyor. artık sakin zamanda da ıslak burger talep ediyorlar ama o zaman bekledikleri gibi ıslak/soslu olmuyor. hal böyle olunca gerek olmamasına rağmen burgerleri kutunun içinde bekleterek ekmeği nemlendirmeye başlıyorlar. sipariş geldikçe değil kutuda burger azaldıkça yerine koyuyorlar.

    özetle bugün ıslak burger diye sipariş edilen şey aslında sosun buharı hesap edilememiş bir lezzet kazası.

    kişisel görüşüm daha sonraki yıllarda burger ekmekleri biraz yapay yollarla soslandırıldığı için o lezzet kayboldu. artık ıslak burger kutularının ısıtma özellikleri var dibinde dökülen sosu buharlaştırarak hazırlıyorlar. yine de super burger öncesi açılışı ıslakla yaparım kristalde. benimki ağız alışkanlığı yoksa eskisi gibi içime çekmiyorum ıslağı.

  • -alo hamiyet gazetesi mi?
    -evet.
    -bugünkü patlamayı biz gerçekleştirdik.
    -siz kimsiniz kardeşim?
    -tdk-pçtk-acil yol
    -mtk'dan ayrılanlar mı?
    -hayır hayır. biz stk'dan ayrılıp, mkyk'yı kurmuştuk.
    -ha evet. iyi ama sonra o örgüt kendini feshedip bldk-mnh'yi kurmuştu.
    -tamam. sonra o ikiye bölündü.
    -tamam onu da biliyorum tdö-kt yurtdışına çıktı, eylemlerine orada devam etti.
    -tamam işte. biz de öteki örgütüz.
    -olur mu kardeşim? öteki örgütün ismi tdk-pçhk.
    -ilk başta öyleydi. sonra örgüt yöneticisi bir grup tasfiye edilince bu ismi aldı.
    -iyi ama tasfiye edilen örgüt yönetici kendi örgütünü kurdu, aynı isimle. ayrıca sizin isminize de ambargo koymuş. üzgünüm sizin isminizde bir örgüt olamıyor.
    -ne demek kardeşim olamıyor?
    -sizinkinin de isimi hakkını almış, bilgisayara baktım bu arada.
    -vay ibne.

  • bi de böyle bir klişe var.
    en son dün gece alper kırşan, avanak kuzenler için söyledi bunu.
    '' biz çekerken çok eğlendik, izleyicilerin de eğleniceğini düşünüyoruz''

    yani her yeni filmde çekenler çok eğleniyor anasını satim. o değil, çekenler eğlendiği için, izleyicinin de eğlenmesi şart oluyor.

    arkadaşım 31 çekerken de eğleniyorsun oysa. senin 31'inin beni eğlendirmesi mi lazım şimdi.

    ayrıca başlık karakter sınırından böyle. ayrıca böyle daha fesat olduğundan hoşuma gitti.
    yazarken çok eğlendim, şukela verin o zaman, ne duruyosuuz.

  • iki adamın delirmesinden ziyade bir adamın geçmişinden yüksek hızda kaçarken bulabileceği en kötü zeminde kaza yapıp tepetaplak oluşu. ve kendinizi özdeşleştireceğiniz karakter kesinlikle willem dafoe'nun karakteri thomas wake değil, winslow. daha fazlası da spoiler olacak ki o bölgeye girmek istemiyorum. filme tekrar göz atmaya çalışacağım zira dilini altyazı okuyamayacak kadar çat pat konuştuğum yabancı bir ülkede, şu ana kadar karşılaştığım en kötü ses sistemiyle izledim, ve ikilinin aksanları ve lehçeleri handikapı daha da coşturdu says ı. hakkındaki beklentilerimin yüksek olmadığı robert pattinson, ki kendisinin diğer performanslarına aşina değilim, sağlam oynamış, bıyığı da yakışmış maşallah. eğer kendisi sözlük okuyucuysa yüzünü gülümsetecek nadir entrylerden birine imza atıyorum.

  • biz bu tipleri neden yabancılara satılan kurumlarımızın nöbetini tutarken göremiyoruz? ya da rant için sit alanlarının talanına karşı nöbette? biz bu insanları neden geçinemediği için kendini yakan adamın ya da ısınamadığı için kendisini asan annenin yanında göremiyoruz ? biz bu vatan aşıklarını neden bu bizim savaşımız değil mehmetçik neden orada dediğimizde göremiyoruz ? olmadıkları o kadar çok yer var ki saymakla bitmez ama oldukları yerler hiç değişmiyor.
    biz bu insanları neden sadece ayrıştırmada , öfkede, suçta görüyoruz?
    insanlık suçu işlemek için elinde tuttuğun benim de bayrağım hasta ruhlu eylemlerinize alet edebileceğiniz bir tür kalkan değil.