hesabın var mı? giriş yap

  • bu takıntının asıl sebebi yıllarca bekarken eve tıkılmak zorunda bırakılmalarıdır. kadınlar evlenince özgürleşir, erkekler evlenince özgürlüğünü yitirir. maalesef orta doğu toplumlarının kronik sorunu budur. bekarken yıllarca babasından izin almadan adım atamayan, arkadaşlarıyla içtiği çay burnundan getirilen, kırk yılın başı eğlenceli bir ortama girip biraz alkol alması imkansızlaşan kadın evlendiği ilk anda kocasının arkasında durma güvencesiyle kendini deli gibi dışarıya atmak isteyecektir. bekarken gününü gün eden erkek kişisi ulan zaten evlendik ne gerek var evden çıkmaya artık modunda takılırken bir diğer tarafta kadın kişisi, erkek kişisinin saçlarını dökmeye devam edecektir.

  • laik bükücü olmak iyi bir şey değil. laiklik, amerikada müslüman kimlikli birinin emniyet müdürü olmasını sağlıyor. çünkü devlet, dini kimliğe değil liyakata bakıyor.

    tanım: kendisini sevmem. fikirleri de benim için değersizdir

  • ilginç

    20 yıldır türkiyede değişen bir bok yok. pardon benzin 50 kuruştan 5 tlye çıktı. bir de baya bi fakirleştik.

    o değil de asıl ilginç olan eskiden politikacıları rahatça eleştirilebiliyordu lan. tansu çiller başbakanken falan hayatının dalgası geçilirdi. mesut yılmazla da öyle.

    şimdiler de kuzey koreye döndü iş ortalık iyice. seveceksin. mecbursun. sevmezsen hapis.

    şu skeç bugün starda yayınlansa tarihin en büyük medya operasyonu yapılırdı herhalde. 5000 kişi tutuklanırdı.

  • bu topraklarda bjk-gs-fb vs. gollerini izleyerek avunan yaşlı insanlar var. dokunmatik ekran, 4.5g, wifi bilmeyen insanlar bunlar. aç köpek tff-digitürk-ligtv işbirliği, önce pasolig çıkarttı şimdi de maç özetlerini tekeline aldı. maçlar oynanıyor, bitiyor, babalarımız dedelerimiz seyredemiyor. 75 yaşında adamlar stada mı gitsin, kahvelerde mi sürünsün maç seyretmek için, yoksa o yaşta akıllı telefon alıp, ligtv mi indirsin cihazına. kaldı ki wifi olmadan ligtv uygulamasında maç yayını izlenemiyor, o zaman bir de eve adsl alsın! reklamları da cabası! herkesi bıktırdılar, soğuttular. digitürk'ü de iptal ediyorum yakında. 75 yaşındaki babamın avuntusunu elinden aldılar ya, allah bunların tez zamanda belasını verir, hepsi iflas eder de, sürüm sürüm sürünürler inşallah.

  • "sedat sozlugun amina koydun lan su hale bak. acilan basliklara bak. ne kadar it kopuk varsa topladin buraya aferin."

    isin garibi adim da sedat degil. allah allah...

  • kasırgalara hep kadın ismi verilmesi olayı kısmen doğru sayılabilir ancak durum gerçekte tamamen öyle değil. açıklayayım:

    kasırgalar uzun süre, ta 1950'lere kadar isimlendirilmiyor aslında. abd'de kasırgaları birbirinden ayırmak için ortaya çıktığı yıllar ve düzenler kullanılıyor. haliyle bu sistem pek de mükemmel değil ve birçok karışıklığa yol açıyor. meteorologlar ve medya aynı anda birden fazla şiddetli hava olayını takip etmekte epey zorlanıyor.

    dünyanın farklı yerlerinde, örneğin avustralya'da meteorologlar fırtınalara sevgililerinin isimlerini veriyormuş ikinci dünya savaşı'ndan önce. yani kadın ismi verme aslında 1950'lerden önce de varmış ama en şiddetli ve adını dünyanın en çok duyduğu fırtınalar hep abd'ye ait olduğu için sanırım 1950'lerden öncesi pek ciddiye alınmıyor.

    zaten 1953'te abd'nin tamamen kadın isimleri kullanmaya başlamasıyla kasırgalara kadın ismi verme olayı tamamen yerleşmiş. abd yetkilileri, fırtınayla fonetik olarak daha iyi uyuşacağını düşündükleri kadın isimlerinin bir listesini yaparak onları kullanmaya başlamış.

    meteorologlar tayfunlara kadın ismi verilmesinin nedenini ''çünkü tahmin edilmeleri, keşfedilmeleri zor; ne zaman ve ne kadar zarar verecekleri belli değil'' şeklinde açıklıyorlar. *

    bu durum 25 yıl bu şekilde devam ediyor. feminist grupların artan itirazları sonucu 1978 yılında listeye erkek isimleri de ekleniyor; baş harfi q, u, x, y, ve z olanlar hariç. bir yıl içinde 21'den fazla sayıda kasırga olursa ekstraları isimlendirmek için yunan alfabesinden harfler kullanılıyor. yani bu kasırgaların isimleri kasırga yaklaşırken falan değil, çok önceden hazırlanmış listelerden sırası gelince verilen isimler. dünya meteoroloji örgütü bu listeleri altı yıllık yapıyor. yani altı yıl içinde gerçekleşecek kasırgaların ismi şimdiden belli.

    sonuç olarak kadın ismi verilmesi olayı büyük bir tesadüf. en şiddetli kasırgaların isimleri tesadüfen sırası gelen kadın isimlerine denk geldiği için insanların ortak hafızasında bu yanılgıya yol açmış zamanla. en şiddetli, en çok zarar veren (ya da efsane) kasırgaların isimleri ise tahmin edilebileceği gibi emekliye ayrılmış durumda. (2023'te, 2017'deki kasırgaların isimleri, büyük olanlarının ismi çıkarılarak yeniden kullanılabilir halde olacak yani) hangimiz 2005'te new orleans'ı darmadağın eden katrina kasırgasını unutabilir ki mesela?

    unutmadan, önümüzdeki kasırgaların isimlerine bu adresten bakabilirsiniz.

    işte böyle sevgili sözlükçüler. bilgiyle kalın, esenle kalın efenim.

    kaynaklar

    http://mentalfloss.com/…-hurricanes-get-their-names
    http://www.bbc.co.uk/newsround/41185315
    bünyamin sürmeli, mavi misket, doğan yayınları / 2016

    edit: bir iki anlatım bozukluğu düzeltildi.

  • anathema alır insanı ensesinden, koşa koşa bir uçurumun kenarına getirir, sizin çığlıklarınızı, beyninizde kopan fırtınaları, acınacak halinizi siklemez bile, hatta daha bi fazla zevk alır, sömürür sizi, ve bunu çok güzel bi şekilde başarır, siz bağırırken, size gülümseyerek ensenizdeki elini çeker, birden kendinizi bi boşlukta hissedersiniz, yukarı bakarsınız kimse yok, aşağı bakarsınız kimse yok, yardım edecek bir insan bile yok, öyle düşersiniz boşlukta, işin kötüsü, "ulan çakılayım da direk öleyim bari ya" derken hiç bi zaman yere çakılmazsınız, devamlı düşersiniz.
    size bu duyguların hepsini aynı anda yaşatabilen bir gruptur anathema, ve taptığım ve her zaman tapacağım bir gruptur ayrıca.

  • yurtdışında çalışırken bir rus mühendisle tanışmıştım , bir sözü vardı bu olaya benzer ;

    "cumartesi günü eşekler ve türkler çalışır , pazar günü sadece türkler çalışır ".

  • sahaflık etiğini bilen, müşterisine sahip çıkan site.

    akademik bir çalışma için belli konuda kitapları topluyordum. eledim, inceledim, kitapların tamamını almak için minimum (2) kargoya bölecek şekilde ayarladım. ilk sahafın kargosu hemen geldi. ikinci sahaf (x sahaf diyelim) mesaj attı: falanca kitap yok. yine de gönderelim mi?

    kitabın eksik olması kötü çünkü tematik bir sipariş veriyorum. sonradan o kitabı tek başına sipariş etmek zor. üstelik bu kitabın yokluğu nedeniyle kargo ücretsiz olmaktan çıkacakmış, kargo ücreti de ödemem gerekecekmiş. ya da aynı fiyata başka bir kitap alacakmışım.

    x sahaf'a, aldığım şeyin elma, armut olmadığını, kitap olduğunu (aynen bu şekilde) ifade ettim. cevap gelmedi.

    bunun üzerine nadirkitap yetkilisine ulaştım. hemen döndüler. sahaf adına özür dilediler. eksik kalan kitabımı başka bir sahaftan (y sahaf diyelim) bulmuşlar. onu da ücretsiz elime ulaştıracaklarını söylediler.

    üstelik, üstüne para verecek oldular. kitap, y sahafta x sahaftakinden daha ucuzmuş. aradaki farkı iade edebiliriz dediler.

    teşekkür ettim. gerek yok dedim. donanımhaber ölücüsü değiliz. o paraya o kitapları alacaktım ve almış oldum.