hesabın var mı? giriş yap

  • muhtemelen şu diyalog yaşanacaktır.

    fenerbahçeli : biz sizi bir kere 6 sıfır yenmiştik.
    galatasaraylı : olsun. bizim de uefa kupamız var.
    fenerbahçeli : bizim de uefa kupamız var.
    galatasaraylı : siz bizi bir kere 6 sıfır yenmiştiniz.

    beşiktaşlı : biri şunları siksin
    trabzonsporlu : bu sene ne hamsi yedik arkadaş.
    beşiktaşlı : oha şiven kaybolmuş.

  • kendini bitirecek hareketleri desteklemesi basiret bağlanmasıdır.

    edit: değil istanbul'u iktidarı da kaybedeceklerdir, umut vermektedir, destekliyoruz.
    muhalefet uyuma.

  • gerçekten artık emin olduğum, kanı değil olgudur.

    yönetime bakıyorsunuz, hep en yüksek yerlerde kötüler varlar.

    iş hayatında; iş ahlakı olmayan, ciğeri beş para etmezler bütün iş kollarındalar. kibar ve nazik biriyseniz ancak bi yere kadar gelebiliyorsunuz. gerisi boş. hep birilerinin sırtına basarak ilerlemek zorundasınız.

    ilişkiler de aynı şey yine geçerli. nazik, kibar beyefendiyseniz, çok yüksek ihtimalle kaybeden tarafsınız. bozuk ağızlı, öküzden biri olduğunuzda şansınız çok daha yüksek.

    adalette aynı şekilde, hep kötüler kayırılıyor.

    ülkede iyi insanlar varsa da, hiçbiri etkin şekilde yüksekte değiller ve insanların genel mantalitesi de bu değil zaten. bu ülke her bakıma kötülerin ülkesi, en yakın zamanda gideceğim.

  • ailecek 20 günlüğüne tatile çıkacağımız bir günde internet sifremizi istemeden verdigimiz komşumuz annemi kapıda yakalayıp oğlunun ödevleri olduğunu interneti kapatmamasını rica ediyor. iyi kalpli annem ne olur ne olmaz diye modemi komple söküp komşuya veriyor. komşumuz da bir sevinçle annemi yolcu ediyor. annem ise yaptığı bu iyiliği bize ballandıra ballandıra anlatırken ben ve abim gülmekten yerlere yatıyorduk.

    bence en güzel ve kesin çözüm budur.

  • üst edit: sevgili dostlar, öyle güzel mesajlar attınız ki teşekkür etmek borç oldu topluca. inanın hala aklıma geldikçe güldüğüm ve çok da takmadığım bir hadiseydi yazdığım. ismi çok soran olmuş, burada kimliğimi ortaya çıkaran paylaşımlarda bulunmaktan kaçındığım için yazamıyorum affınıza sığınarak. tek özgür alanım burası ve beni anlayacağınıza eminim.

    çok komik gelebilir ama hayatımda ilk defa gerçekleştirdiğim bir arkadaş silme eylemi için benim açımdan yeterli gerekçeler içerir. anlatayım. yakın aile dostlarımız ve biz aynı süreçte bebek beklemeye başladık. aradan bir kaç ay geçti ve biz oğlumuzun ismini netleştirdik. elemana söyledim biz falanca koyacağız diye. tam 4 ay öyle isim mi olur diye dalga geçti. hatta bu dalga sürecine arada eşi de dahil oldu telefondan. neyse, çok sallamadım. aramızdaki ilişki böyleydi zaten uğraşırdık birbirimizle. gel zaman git zaman, doğumlara iki hafta kala birgün bunlar saçma bir gerekçeyle bizi evlerine davet ettiler. hayırdır inşallah deyip gittik eşimle. bir karın ağrıları olduğunu eve girer girmez anladım. uzatmayayım çocuğun odasını yaptık sizce nasıl olmuş temalı çağırma ritüellerinin en göz alıcı noktası kapıya bizim oğlana koyacağımız ve aylarca dalga geçtikleri ismi yazdırmış olmalarıydı. bizi sırf bunu görelim diye çağırmış ama cesaret edip açıktan söyleyememişlerdi. evden çıkarken eşi arsızca siz ne koyacaksınız adını diye sormaz mı? eşim gülümseyerek “falanca” dedi. nasıl yani biz de öyle koyacağız olur mu öyle sözleri manyağın kulağımdan çıkmıyor. aylarca dalga geç, evine çağır aptal yerine koy sonra bir de hesap sor. bakın bu insanlar öyle cahil cühela tipler de değil. biri anestezi diğeri plastik cerrahi uzmanı. o gün kestim görüşmeyi bu köylü kurnazlarıyla. belki de biraz geçmişin birikimi oldu bilemiyorum. oğlumuza falancanın yanına çok ayırıcı bir isim daha koyduk. görüşmüyoruz, mutluyuz.

  • spikerin olcan hakkında şöyle dediği maç:

    "kısa boyuna rağmen golü kokluyor."

    kısa boyluysa ölsün mü adam amk, gol de mi koklamasın.