hesabın var mı? giriş yap

  • "görevden af talebi kabul edilmiştir." ifadesi şu demek, istifa olsa tek taraflı ve irade, istifa edene ait; halbuki içinde bulunduğumuz rejimde hiçbir yöneticinin kendisine ait bir iradesi olamaz; onlar göreve getirilir ve görevden alınmayı ancak talep edebilir; bu taleplerinin kabulü de onları oraya atayan iradeye tabidir.

  • galadriel: kılıcım olmadan kim olurdum ki?

    kitapta olduğun kişi olurdun.

    neyse, avrupa kışı geçirecek enerji ihtiyacını karşıladı; tolkien mezarında dinamo şu an.

  • yine olan gerizekalılara oldu :)

    edit : başlığı açan kaçmış bana kaynak sormayın .

    şöyle bir kaynak buldum : https://habermotto.com/…im-konkordato-mu-ilan-etti/

    hatta yazarda ünlü oldu gazetelere çıkmış

    ekşi sözlük yazarı theserial’in iddiaları sonrası türkiye gündemine hızla yerleşen habere şirket kaynaklarından yalanlama geldi.

    eminevim’in konkordato talep ettiği haberlerini yalanlayan şirket kaynakları, iddiaların gerçek dışı olduğunu ifade ettiler.

    edit 2 : '' yine olan fakire oldu'' yorumuyla dalga geçmek için yazmıştım o da kaçmış

  • alt karın kaslarını da çalıştırması bakımından, düz bildiğimiz mekikten daha verimli olan egzersiz. bir de birisine zamanın hızlı geçmediğini öğretmek istiyorsanız, bu hareketi 2 dakika yapmasını isteyin.

  • ben bunun otobüs versiyonunu yaşıyordum. kulak problemimi varın siz düşünün. özellikle rakım farkı olan şehirlerarası otobüs yolculukları zehir oluyordu bazen bana. acıya dayanıklı bir insanımdır. ama o lanet ağrı öyle bir ağrı ki acıdan istemsiz bir şekilde gözlerimden yaş geliyordu.

    çocukluğumda ve hiç bişey bilmeyen çömez tıp öğrencisi iken çok çektim bu acıyı. uçağa binmeye çok korkuyordum. herhalde uçakta ölürüm acıdan ya da kulak zarım patlar diye düşünüyordum. öyle ki trakya fethiye arası 17saatlik yolculuk tecrübe etmek zorunda kaldım bu korkudan dolayı, gidiş dönüş olmak üzere. egenin biçok terminalini gördüğüm fantastik bir gezi idi. kendimi orhan pamuk'un yeni hayat romanında gibi hissetmiştim. bu yolculuktan sonra mr çektirirken buldum kendimi. çünkü östaki borumun açık olduğuna emin olmak zorundaydım uçağa binebilmek için. bilgi birikimim arttıkça ve bikaç kulak burun boğaz uzmanına göründükten sonra işin, östaki borusunun ve östaki borusunun boğaz içindeki girişinin ödemini azaltmak olduğunu anladım.

    bir kere kesinlikle grip iken uçağa binmemek gerekiyor. hatta grip olacağını hissettiğiniz anda ve grip iyileştikten bikaç gün içinde binmemek en iyisi. çünkü bu dönemler ödemden balon gibi şiştiğiniz ve ödem dolayısı ile östaki borusunun kapandığı dönemler. hal böyle olunca dış kulak ve orta kulak arası basınç dengelenemiyor, kulak zarında inanılmaz bir baskı, dayanılmaz bir acı oluyor.

    grip olmadığınız bir dönemde bile kulağınızda ağrı oluyorsa uçuştan yarım saat önce ve tüm uçuş sırasında sakız çiğnemek yararlı olabilir. bu östaki borusunun girişindeki kasları çalıştırıp östaki borusunun açık kalmasını sağlayacaktır.

    illa vücuduma ilaç sokacağım diyorsanız ya da sakız da fayda sağlamıyorsa uçuştan yaklaşık 1 sa önce sudafed yararlı olabilir. yalnız bu ilaç reçetesiz alınmıyor. zaten böyle bir derdiniz varsa önce kulak burun uzmanına muayene olmak her zaman için daha iyi olacaktır. iliadin burun spreyi ise doğru uygulandığında muhteşem bir dekonjestan. ben genelde uçakta yerime oturduğumda uyguluyordum.

    başta korkumdan yukarıda önerdiğim tüm yöntemleri bir arada uygulayarak biniyordum uçağa. gripsiz bir dönemde sakız çiğneyerek, sudafed ve iliadin almış olarak. * daha sonra önce ilaçları kesmeye başladım. sonra sakızı unuttuğum bir uçuşumda hiç bi sorun olmadığını fark ettim. kulağımda baskı hissettiğim zaman eğer yükselişteysek sık sık yutkunarak ya da ağzımda bişey çiğnermiş gibi çenemi sağa sola hareket ettirerek kulağımın açılmasını sağlıyordum, eğer inişte isek esneyerek yani ağzı sonuna kadar açarak yine ağrıdan kurtuluyordum. artık ayda en az bir kez gidiş dönüş olmak üzere ağrısız,sorunsuz kuş gibi uçuyorum.*

    not: ne çok anlatasım varmış. allah başka dert vermesin. dinimiz amin.

  • mızrak dile geldi, çığırdı babam diye,
    koca dağı devirdin, boşa tepinmen niye,
    tyrion'a da edemedin, özgürlüğü hediye,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bilmez misin hiç clegane dedikleri belayı,
    tazı olacak yarmayı, dağ dedikleri danayı,
    o bu değil de, yalan oldu yengeyle sizin balayı,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    anladık tamam, delikanlı adamsın,
    döğüşte bir harika, intikamda yamansın,
    şarabın iyisinden anlayan elemansın,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bacının başına gelen, korkunç bir tufan,
    sen de aldın payını bak, yarıldı gitti kafan,
    hasmın can vermeden, korkunç bitti cafan,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    yedi rab'den dileğim, alınır topunuzun öcü,
    gün gelir düşmana, yetmez lannister'ın gücü,
    elinde sonunda tüm diyarda, adalet borusu ötücü,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    nice yiğitleri yedi, kral'ın şehri denen batak,
    ne kahramanlar yitti, kimisi senden de atak,
    bunların hepsi de, gülsün diye bir kaltak,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler,
    mızrağına, gülüşüne, çalımına doyamadık desinler.

  • insan topluluklarının kültürel oluşumununda çevresel faktörlerin en etkili olduğunu savunan görüştür. bir kaç örnek;

    hipokrat demiş ki; güneyden rüzgar alan kişilerin iştahları kötüdür, doğru dürüst içki de içemezler, zayıf kafalıdırlar, sabahları baş ağrısı çekerler. kadınlar ise (insanlara dahil etmiyoruz henüz, milattan öncelerdeyiz) kısırdır, kısırlıkları hastalıktandır.
    kuzeyden rüzgar yiyen insanlar kuvvetlidir fakat kabızdır, iştahı iyidir. kadınlar çok az çocuk doğurabilir, adet ağrıları pek fena olur.
    doğudan rüzgar alanlar ise iyi huyludur, akıllıdır.

    ibn haldun da şöyle demiş; belirli bir takım iklim bölgeleri dışındaki insanların "kılık ve ahlakları, dilsiz hayvanların kılık ve ahlaki derecesine yaklaşır ve o ölçüde insanlıktan uzaklaşırlar."

    alıntılar:
    sargun tont (1997) sulak bir gezegenden öyküler
    ibn haldun (1989) mukaddime

  • anlık güldüren yorumlardır. for example :

    " "bugün ne giysem?" programı erkekler için olsa 10 dakika sürmezdi.
    -kokmuyor hacı bu tişört. giy gitsin amk. "

  • yeni türkiye'de normal olan olay. 7 bakanlıktan daha çok harcamış diyanet. içişleri, dışişleri, enerji ve tabii kaynaklar, kültür ve turizm, sanayi ve teknoloji, çevre ve şehircilik ile ticaret bakanlığı.
    bir ülke düşünün, açlıktan insanlar ölürken, diyanet'in yoksulluk fetvası ile millete açlığın sınama olduğunu söylüyor. ama aynı zamandan 7 bakanlıktan daha çok harcıyor.
    kaynak.

    edit: tahmin ettiğim gibi pınar altuğ'un dansı kadar ilgi göremeyecek bir başlıktır. ne diyeyim ki artık.

    edit 2: kaynağı beğenmeyenler olmuş, sabah yazdı da ben mi kaynak olarak koymadım.*

    edit 3 : hâlâ personel maaşı diyen var, insan gerçekten hayret ediyor.

  • herkes neyin peşinde düpedüz çirkin ya bu kadın.yok şöyle yok böyle vay memleketi filan ne diyosunuz ya siz.net şekilde çirkin fotojenik olmayan bir insan.guccinin anlaşma imzalaması bu gerçeği asla değiştirmez.

  • profesyonel is yapmanin tanimi gibi bir insan kendisi.

    hepimizin icra ettigi iste, yapmak zorunda oldugu sacma rutinler vardir. raikkonen icin bunlardan birisi, basina demec vermek muhtemelen.

    tahmin ediyorum ki bu sezon basindan itibaren, formula 1 ile ilgilenmek zorunda kalan s sport calisani, kendisiyle soyle bir roportaj yapiyor cuma antrenmanlari oncesi:

    x: istanbul park'ta yapilan ilk yarisin kazananiydin 2005'te. 15 sene sonra yine burada olmak nasil hissettiriyor?
    kimi: ben ralli icin geliyorum zaten bu piste.
    x: sence o zamanlardan bugune ne degisti?
    kimi: havaalanindan buraya gelirken yeni binalar gordum.

    ve roportaj biter.