ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şahsiyet (dizi)
-
--- spoiler 1. bölüm ---
haluk bilginer'in televizyonu açtığı sahnede, hani şarkısını söyleyen neco'yu görmesi; görüp de şöyle bir kalakalması sonrası "başpiskopos" deyu çığıracak deyu bekledim bir an da, içten içe sırtardım.
(bkz: tatlı hayat)
--- spoiler 1. bölüm ---
bir ekşi sözlük yazarını saatlerce incelemek
-
erkek olduğunu farkettiğimiz anda son bulan eylemdir.
yalana gerek yok şimdi
edit: başlık başıma kalmış
9 mayıs 2022 metrodakilerin türk çıkması
-
türk vatandaşlığı almış suri olması bir şeyi değiştirmez kardeşim elinize sağlık.
1. selim çok tutunca 2. selim'in tahta çıkması
demet evgar'ı arı sokması
-
sadece işci bal arıları soktuktan sonra ölürler ve genelde sokmazlar. demet hanımı sokan arı muhtemelen eşek arısıdır sarı olandan ve o orosbu çocukları istedikleri kadar sokarlar. zaten bu piçler genelde bal yapmayıp milletin balına çöken, etini falan yiyen şerefsizlerdir.
laikçiler nasıl yazmamızı istiyorlar sorunsalı
-
eli ayağı titremiş sinirden yazamamış gurban olduğum akjdshajkfh.
dur başlığını engelliyim ahahahaha.
son olarak laikçi ne amk?
sufle
-
ilgilileri mutfağa alalım.
sufle kabarmış anlamına geliyor. biz de bunun anlamına uygun olarak mantığımızı yürütüyoruz. işin aslı yumurta beyazında gizli. yumurtanın beyazı suflenin en temel malzemesi. yumurta beyazını tutturuyorsak bitti bu iş.
şimdi efendim çok kaba bir şekilde anlatacak olursam sufle olayının özeti şudur: içine hava kabarcıkları hapsedilip sertleştirilmiş yumurta beyazı içerisine damak tadımıza uygun bir şekilde hazırlanan karışımın özel bazı kapların içinde fırında pişiriyoruz. bu kadar. özel kap dediğimize bakmayın. ben nescafe fincanı kullanıyorum. buna ek olarak çırpılarak havalandırılmış ve sertleştirilmiş yumurta beyazı sufleyi kabartırken içine katılan sos veya malzemeler de suflemizi tatlandırıyor. bu kadar. abartmaya gerek yok.
aslına bakarsan herkesin mutfağa girdiğinde yapmayı deli gibi sevdiği şeyi yapıyoruz. yumurta beyazını çırpıyoruz.
bu kadar anlatmışken gıda mühendislerinin de gönüllerini hoş edelim bari. efendim zaten yumurtanın beyazı yumurtanın ağırlığının üçte ikisini teşkil ediyor. yumurta akı dediğimiz şey zaten %90 sudur. geriye kalan %10 ise proteindir. biz yumurta akını çırparak bu proteinleri kabarcıklar oluşturan su kürelerinin içerisine hapsediyoruz. hani diyorlar ya yumurta akı çırparken sulanmamasına dikkat edin diye, o kabarcıkları suya dönüştürme adam gibi çırp ve tadında bırak demek o. yumurtanın akındaki kabarcıklara proteinin hapsettiğimizde ne mi oluyor? elinin körü oluyor. kabarıyor işte.
mikserimiz tencere içinde 8 çizerken yumurta beyazının içindeki sıvıları da kendisi ile beraber sürüklüyor ve bu sayede o protein yumakları açılıyor. dahası çırpma sırasında yumurta beyazı içine giren hava da proteinlerin açılmasına yardımcı oluyor. biliyorsunuz proteinler cins cins. bir tane proteinimiz yok ki. her biri ayrı alem.. efendime söyliyeyim bazı protein suyu sevdikleri için hava kürelerine hemen hemen yapışıyor, ismini verip rencide etmek istemediklerim de sudan kaçıyor. biz bu sudan kaçanları mikserle 8 çizerekten olaya dahil etmeye çalışıyoruz. çok çırptığımızda bu arkadaşlar yine başına buyruk hareket ederken bizim sadık proteinlerimizin de aklını çeliyor ve hepsi tencerenin dibine su kaçırıyor.
konumuza dönelim. ne yapıyorduk? sufle.
reçetemize bakalım.
öncelikle mantığımız neydi? yumurta akını çırpıp içerisine gönlümüzü hoş edecek karışımlar eklemekti değil mi? o zaman bu karışımı hazırlayalım.
600 ml süt (bunu ayrı tencerede kaynatıyoruz)
6 yumurta sarısı (aklarını çöpe atma lazım olacak)
1 yemek kaşığı nişasta
90 gr un
50 ml süt.
yukarıdaki 600 ml sütü ocakta kaynatıyoruz. bu kaynarken aşağıdaki malzemeleri de mikser ile karıştırıyoruz. daha sonra kaynamış olan sütü bu karışıma ilave ederken cırpıyoruz. şimdi sen diyorsun ki kardeşim iki tane süt var. işte burada cinlerimiz tepemize çıkıyor!. orada karışıma baştan eklediğin 50 ml süt var ya hani. heh işte o 50 ml süt olmazsa kaynattığın 600 ml sütü direkt tencereye döktüğünde yumurtan pişer ve karışımın kesilir. size bunu senelerdir anlatamadığımız için artık reçetelere koyuyoruz. sinirlendim yine.
neyse yukarıda yazanları uygulayarak karışımı elde ettiysen soğumaya bırak. bu kremalı karışım 16 kahve fincanı karşımın ana maddesi. aşağıdaki reçetede bu karışımın 200 gramını kullanacağız. geri kalanını da istediğiniz sufle karışımında kullanabilirsiniz. (şimdi yine ileri geri konuşma, aşağıdaki yumurta akından yağtığın karışımı iki katına çıkar olay huzur içinde çözülsün.)
neli yapacaksınız?
60 gr tahin (60 gr bitter çikolata+15 gr kakao ya da 60 gr çilek püresi vb vb )
200 gr krema karışım
yukarıdaki karışımın 200 gramına 60 gr tahin ekliyoruz ve kenara alıyoruz.
bil bakalım suflemiz neli oldu? afferin sana.. tahinli oldu değil mi?
tarife devam edelim.
4 yumurta akı (yukarıda bahsettik, anladın sen onu)
80 gr toz şeker
yumurta aklarına şekeri yavaş yavaş ekleyerek çırpıyoruz. yumurta akının elimizi batırıp çekince jöle sürülmüş ergen saçı gibi havada kalması lazım. bu işlem tamamsa yumurta akımız yeterince sertleşmiş demektir.
şimdi yumurta akımız ile tahinli kremali karışımımızı birleştiriyoruz.
kahve fincanları ya da sufle kaplarımızın içerisini tereyağı sürüp rende beyaz çikolata ile kaplıyoruz. ( beyaz çikolatayı nereden çıkardın da ne demek? bilerek tarifin sonunda söyledim. marketten al rendele işte. çok güzel oluyor. ) fincanımıza yukarıda birleştirdiğimiz karışımı silme doldurup kenarlarını siliyoruz.
185 derecede 8 dakika iyi.
eğer volkan gibi kabararak taşıyorsa "benim kekim kabarmıyor" diyenlerin gözlerinin içine bakarak, "benim ki de çok kabarıyor napıcaz bilemiyorum" dersiniz.
afiyet olsun.
en mutsuz olunan yer
-
sifonu çalışmayan tuvalet.
emine erdoğan biyografisi
-
biyografisine gore en buyuk basarisi 21 şubat 1955’te dunyaya gelmektir.
dünyanın güneşe her sene 5 milyon km yaklaşması
-
doğrusu "dünyanın güneşe her sene 5 milyon km yakınlaşıp uzaklaşması" olan başlıktır. dünyanın güneşe uzaklığının her sene 147 milyon km ile 152 milyon km arasında değişmesi olayıdır. "dünya güneşten 1 metre uzakta olsa donardık, 1 metre yakında olsa yanardık" diyen pilavlı sohbet adamlarının içine dert olan olaydır ayrıca.
22 haziran 2014 güney kore cezayir maçı
-
kimsenin isimlerin telaffuzu konusunda tek kelime etmediğini görüyorum. jeyms hayms döbürün möbrün diye geziyordunuz amk, spiker ja co fiyuğ deyince sik gibi kaldınız di mi lan? cahil ibneler. doğrusu fiyg huyf kiyfm.