hesabın var mı? giriş yap

  • basit usul vergilendirilenler gelir vergisinden muaf tutulacakmış, yani taksici dediğin insan 100.000 tl falan kar elde edecek ama 1 kuruş vergi vermeyecek öte yandan ücretli çalışan 100.000 tl gelir ederse bunun 3'te biri vergi olarak kesilecek. ki taksi plakası sahiplerinin 100.000 tl'den fazla kar ettiğini biliyoruz, sırf o plakalar 2-3 milyon tl.

    vergi yükü yine ücretlilerin üstünde kalmaya devam edecek. valla müthiş reformlarmış.

    edit: az önce bloomberg ht'de nedim türkmen'i seyrettim. "bu basit usulde vergilendirilen 850 bin mükelleften elde edilen vergi geliri 228 milyon tl, o da vergi gelirlerinin yüzde 2,4'üne tekabül ediyor." dedi.

    şaka gibi ama esnaf başına ödenen vergi tutarı yıllık 268 tl. öte tarafta aylık brüt 4.000 tl kazanan bir ücretlinin ödediği yıllık gelir vergisi 6.960 tl. o aylık brüt 4.000 tl kazanın cebine asgari ücretten hallice bir para girerken, 268 tl vergi ödeyen basit usül mükellefi fiş vs. kesmeden yolunu buluyor altına arabayı çekiyor. şimdi o adama "sen 268 tl'yi de verme kardeş" diyorlar.

    850 bin kişiden bahsediyoruz, evet çok az vergi ödüyorlardı ama sonuçta ödüyorlardı ve bu kaldırıldı, bu işin oy kaygısı taşıdığını söylememize gerek yok sanırım. adamlar nasıl vergi gelirlerini azaltmadan en çok kişiye kıyak yapabilirim diye düşünmüş ve bunu bulmuşlar. reform diye buna denir işte.

  • demek ki önceki başkanlar, belediye çalışanları musakka yerken kendileri antrikotu gömüyormuş.

    bunu bize gösteren hadise.

    aynen devam başkan

  • benim yanımda esamesi bile okunmayacak insandır.
    ben kim miyim?
    "ilişkilerinde strateji kaygısı güdemeyen insan."
    ne yazık ki..

    iyi adamım, hoş adamım ama konu karı kız olunca benden daha iradesizi, benden daha kaypağı, benden daha beceriksizi yok maalesef.

    yoksa ben istemez miyim karşımdaki hatuna bir kasparov edasıyla yaklaşmayı. barda bir kızla tanışmaya çalışırken " l şeklinde gitmeyi. "
    ama yok işte olmuyor. ne yaparsam yapayım, sizin kadar ıssız olamıyorum..

    2 haftadır bir kızla görüşüyorum. sevgililik arkadaşlık arası bir yerdeyiz.
    son buluşmamızda saçma bir sebepten ötürü, biraz gergin vedalaştık.

    haklıydım ve ilk mesajı o atmalıydı..
    yazmadım, aramadım..

    "sigara içmeden yapamam, orucu bozarım" diye ateist olmuş bir adamım ben, mesaj atmadan ne kadar dayanabilirim?

    bu iradesizliğimi bildiğimden, mesaj atmamak için numarasını sildim.
    yetmedi..
    arama kayıtlarını, mesajları, herşeyi. o mesaj atınca tekrar kaydederim diye düşünüp, numarayı bilinmeze yolladım.

    artık istesem de mesaj atamaz, ölsem de arayamazdım..
    dakikalar geçti, saatler geçti.. yazmadı. aramadı..

    çünkü o haklıydı ve ilk mesajı ben atmalıydım..

    belki whatsapp mesajlarından silmemişimdir - olumsuz.

    taslaklarda falan mesajı kalmıştır - olumsuz.

    cevapsız çağrılar - olumsuz.

    çaresiz facebook'a girip mesaj attım.

    " yavrum telefonu düşürdüm ekran falan gitti, kardeşimin telefona taktım şimdi. numaranı bulamıyorum. seni arayamıyorum. beni arar mısın? seni özledim. özür dilerim. "

  • yer: inönü stadı.
    beşiktaş - dinamo kiev maçının başlamasına yaklaşık 1 saat kadar kalmış. beklemedeyiz.. yandaki elemanın telefonu çalar:

    (aslında monolog)

    - efendim.. he he söyle geldin mi?
    - ...
    - tamam nerdesin şimdi?
    - ...
    - nerdesin lan bağır biraz..
    - ...
    - atkı mı?
    - ...
    - siyah beyaz atkı mı var? (sessizlik - mavi ekran) kapat kapat mesaj atıcam sana.
    + noldu lan ne atkısı?
    - siyah beyaz atkı var boynumda, görmüyor musun diyor sığır. sanki mençıstır - çelsi maçındayız. dur şu dangalağı bulayım da geleyim..

  • aslında cevap haberin içinde saklı, 300-350 tl alıyoruz, biz de emek veriyoruz demiş.

    kimse gelmiyorsa verdiğin emek demek 300-350 tl etmiyor insanların gözünde. bunu anlamak bu kadar zor olmamalı.

    katar'da yaşıyorum, suv aracın iç dış yıkanması / temizliği için verdiğim ücretin tl karşılığı 306 tl. bu arada aracı 3 kişi falan yıkayıp kurulayıp 15-20 dk da teslim ediyorlar.

    dünyanın en pahalı ülkelerinden biri ile aynı fiyata osmaniye'de hizmet vermeye çalışırsan tabi ki insanlar alternatif çözümler üretir.

    edit: karşılaştırmayı katar ile yaptığım için bazı yazarlar arabayı kölelere yıkatıyorsunuz ondan ucuz şeklinde mesaj attı konuyu saptırdığımı düşünerek.

    öncelikle neden katar ile karşılaştırdım? çünkü burada yaşıyorum ve bu ülkenin fiyatlarını biliyorum.

    mevcut durumda;

    carrefour'dan bir kilo yağsız kıymayı 300 tl ye,
    nissan'dan xtrail 2.5 lt sıfır aracı 900 bin tl ye
    starbuckstan latteyi 110 tl ye
    carrefourdan muzu 45 tl ye, barbunu 270 tl ye,
    sony den 55 inch uhd tv yi 14 bin tl ye alabiliyorum.

    cep telefonu, play statiton'a vb girmiyorum.

    hala arabayı kölelerin yıkadığını o nedenle saptırdığımı düşünüyorsanız yukarıdaki alanında dünya devi firmalar da köle olmalı ki türkiye'den daha ucuza satış yapabiliyorlar.

    hatta ufak bir not daha ekleyeyim, türkiye'de üretilen vestel beyaz eşyayı katar'da türkiye'den daha ucuza alabiliyorsunuz.

    mevcut durumda carrefour'da vestel 7kg 1000 devir çamaşır makinası 8500 tl civarı, üşenmeden vestel'in sitesine baktım benzer özellikteki cihaz 15 bin tl.

    9 kiloluk olanı 11 bin tl civarı, vestelin sitesinde en ucuz 9 kg makine 18 bin tl.

    türkiye'den gelen levrek kilosu 250 tl civarı, migrosa baktım 290 tl.

    bak o balık 3000 km frigo konteynerla yol geldi haftalarca soğuk zincir için yakıt tüketerek, 2 gümrük geçti. arada bir kısmı yolda zayi oldu vb ama türkiye'de üretilen balık katar'da halen daha ucuz.

    tek tek link ile uğraşmayacağım, merak eden qatar carrefour'un veya qatar nissan'ın sayfalarından teyit edebilir yukarıdaki rakamları.

    bu yazdıklarımı katar güzellemesi olarak algılayan da olacaktır eminim, bakış açısı sonuçta...

    ama sizce de ortada garip bir durum yok mu gerçekten?

  • ulan yok yere gözlerim yaşardı ya.

    ne güzeldi lan. gerçekten ne güzeldi ya.

    siyasal islam, cehenneme kadar yolun var.

  • güneş ışığında yeşil ve tonları , mum ışığı ve akkor lamba ışığında pembeden kahverengiye kadar değişen renk tonlarına bürünen boxit madeni yan ürünü olarak sadece türkiye'de muğla'nın milas ilçesinde muhtelif madenlerde çıkan kristalin adı. turkish diaspore olarak da anılmaktadır.

    zultanit diye satılan piyasada renk değişimine uğrayan "doğal olmayan" taşlar çokca bulunmaktadır. bunları bir çok çeşidi olmasına karşın sentetik olan renk değiştiren taşlar güneş ışığında mor veya kırmızı renk almaktadır.

    doğal zultanit içinde eğer hiç bir karakteristik adı verilen çatlak, damar vs yoksa çok değerlidir. ayrıca değeri renk değiştirme kabiliyetine göre de belirlenebilmektedir.

    bir önceki arkadaşın yazdığı nevşehirdeki taşlar genelde sentetik zultanit olup insanlara doğal taş diye satılmaktadır. aslında göz ardı edilecek kadar değersizdir.

  • oturduğum evde yan komşuyla ortak tek bir duvar var ve ne konuşsalar yanımda konuşuyorlar hissine kapılıyorum.

    üst kat komşusuna asansörde denk geldim gece 12 den sonra televizyonu biraz kısar mısınız dedim adam televizyon sesi bir kat yukarıdan geliyor dedi.

    tanım : katıldığım ve sebebini merak ettiğim önerme

  • oruç falan tutmuyorum da engelle butonumu baya şenlendiren olay.

    iyiki gelmiş bu ramazan sözlükte ne kadar ergen mal var hepsini ortaya çıkardı daha ilk günden.

    keske biraz daha saygili olsak erzurumdaki saygisiz herife laf edip burada oruc tutanlari galyana getirmek ifade ozgurlugu degildir. oruc tutmayan kararina saygi istemekte ne kadar hakliysa oruc tutana da bu saygiyi gostermek zorundadir. insan irki duzelecekse anca boyle duzelir yoksa birbirimizle savasir dururuz.

  • merhaba. ben kendi halinde yaşayan bir vatandaşım. sizinle küçük bir konu hakkında konuşmak istiyorum. bu senenin başından beri, benim için her zaman büyük bir hayal olmuş olan gla180 hayalleriyle yanıp tutuşuyorum. arkadaşlarım, dostlarım, sevgili kardeşlerim ben bu arabaya sahip olmak çok istiyorum ama benim o kadar param yok. sabahları iki poğaça bir meyvesuyu üstüne de iki dal sigaradan sonra metrobüsle işe giden gariban bir insanım.

    iki haftadır sahibinden'de gla180 ilanlarına bakıyorum. üç dört tane aracı görmeye gittim ve görüşmeler çok iyi geçti. ama işte bilmedikleri şey, benim o kadar param yoktu ki. 4 sene önce kardeşimin düğününde giydiğim takım elbisemi giyip gittim araçları görmeye. bana karşı ılımlı bir tavırdaydılar. notere gittik hatta bir araç için. kimliğim evde kalmış diyerek usulca farkettirmeden çıktım noterden ve hüngür hüngür ağlamaya başladım kapıda. çok gücüme gitti dostlarım.

    bakın dostlarım ben sıfır bile bakmıyorum. 2016 model falan bakıyorum. ailemle bu arabanın fiyatı olan 178.000 tl'nin 3'te 1'ini bile karşılayamıyoruz. :( o yüzden sizden tek isteğim gönlünüzden herhangi bir şey kopuyorsa o bile yeterli benim için ama herhangi bir destek herhangi küçük bir düşünce bile benim için yeterli.

    sizleri seviyorum dostlarım. gla180 almama yardımcı olun, dm yoluyla ulaşanlara ibanımı vereceğim. size söz arabayla her hafta foto falan atarım instagrama. isimlerinizi falan yazdırırım üstüne, lan yeter ki gla'm olsun be. :(

    edit: 50’den fazla mesaj geldi iban isteyen. burada bir aileyiz dostlarım, şimdiden 60.000 tl’yi topladık, bu paraylacksndksjxjsjs oğlum ironi lan ironi. kimsenin emeğini dilenmeyiz biz, ciddiye alıp yazanlardan allah razı olsun, umarım kalbinizin ekmeğini yersiniz :) allah herkesin gönlüne göre versin, hepiniz sağolun varolun dostlarım :)

    edit2: ironi’den anlamayip dilenci diye çıldıranlar da sakin olsun. kimseden para toplamadık oğlum, kacirdiginiz bir sey yok :)) sizi asude defne özkan başlığına alalım, ibani da acik, topladigi para da :)

  • sinifinin hem yasca en kucugu hem de en minyonu olan kizim, bir cocugun onu itip kakmasina cok bozulmus. oyun hamurunu amacsizca yogurup donuk gozlerle duvara bakarken ilk hayat dersini ozetliyor:

    - bazi insanlar cok kotudur baba. onlar bizi itip dusururler. biz onlara "beni itmeni istemiyorum" deriz, ama yine iterler.

    - (sarilip opulur, sevilir, rahatlatici sozler soylenir ama nafile)

    - ayrica ogretmenlerimize soylemek hic ise yaramaz cunku onlar kotu insanlara iyi insanlar gibi davraniyorlar. o yuzden bizim o insanlari kendimiz itmemiz gerekir. yoksa cok uzuluruz. (burada sesi titriyor, gozleri doluyor ve ben yesil dev hulk oluyorum)

    not: itenin ismini aldim ve ona laflar hazirladim. bittin oglum sen. yarin sen de bir hayat dersi alacaksin: her kusun eti yenmez!