hesabın var mı? giriş yap

  • bozdurulmaması durumunda 1 haftalık kur değişimi ile komple sir ağdaya dahi gidilebiliyor.

    öyle bir ülkenin böyle bir berberi

  • 1950li yıllarda newyorktaki wor radyo kanalında sunucu;
    sözde entellektüellerden ve bilmiş tavırlardan aşırı sıkılmış. bunun üzerine, sabaha karşı yaptıgı programda, dinleyicileriyle birlikte bir plan yapmaya başlamış.

    -ne dersiniz, yarın sabah hepimiz bir kitapçıya gidip var olmayan bir kitabı istesek ?

    gerçekten de dinleyicileri ile meselenin üzerine düşünüp yazarı, 2.dünya savaşına katılmış + oxford mezunu frederick r.ewing olan
    i, libertine adındaki kitabı uydurmuşlar.
    bir süre sonra, yoğun istek üzerine kitapçılar, yayınevlerini,
    'bize bu kitabı basın gönderin' diye darlamışlar.
    hatta öyle ki en sonunda, new york times gazetesine dahi yeni çıkanlar'da yer bulmuş. tabi içeriği ile ilgili bir şey yazamamışlar, çünkü yok. şaka gibi.
    radyo sunucusunun gıcık olduğu, sözde entellektüel kesim sayesinde var olmayan kitap, bir yandan öyle bir var olmuş ki herkesin kitap hakkında olumlu ya da olumsuz bir fikri falan varmış.
    hatta birine kitap ile ilgili yorumu sorulduğunda verdiği cevap, biraz fazla iddialı kaçmış;
    ' ewing! halkın bu adamı keşfetmesinin vakti gelmişti.'
    bunun dışında beğenmeyen bir grup da oluşmaya başlamış tabi.
    bir de, bir köşe yazarının hindistan'a yaptığı gezi sırasında var olmayan kitabın var olmayan yazarı ve eşi ile geçen anılarını aktarmış. delice biraz.
    konu daha da büyümüş ve hiç var olmayan bu kitap, bir çok farklı ülkede bestseller listelerinde yer almış.
    bunca şeyin üstüne, tüm bu süreçte bir gazeteci;
    'bulacağım bu kitabı, okuyacagım ' diye istikrarlı bir şekilde kitabı bulmak için çaba sarfederken yolu, radyo sunucusunda son bulmuş.
    konu çözüldükten sonra, sunucunun bu kitabı yazmasını istemişler ve o da gerçekten bu kitabı yazmış.
    tabi çıktığı sene gerçekten bestseller listesinde ilk sırayı almış.
    tüm hikaye şaka gibi.
    ürkütücü, komik ve biraz serin…

  • marvel comics, aralık 1939‘da timely comics adı altında kuruldu. şirketin kurucusu yayıncı martin goodman genel çizgiroman akımının aksine süper kahraman öyküleri yayınlamak istiyordu. çizgiroman tarihinde altın çağ olarak adlandırılan dönem süperman’in evsahipliğini yaptığı action comics (macera çizgiromanı) dizisi ile başlar. superman karakteri ile büyük başarı sağlayan national comics isimli yayınevi (daha sonra adını dc comics olarak değiştirecektir) başarısını 1939 yayına soktuğu bir diğer süper kahraman batman ile devam ettirir. 1939 yılında timely comics ilk süper kahraman dizisi olan namor’u yayınlar. namor’un özelliği mitolojide sular altında kalan atlantis’ten gelmesi ve insanlardan nefret etmesidir. bir anlamda namor çizgiroman tarihinin ilk anti-kahramanıdır. namor ile başlayan atak human-torch (alev adam ) ile devam eder. bu iki kahraman ayrı öykülerde yer almasına rağmen aralarındaki sürütşme ve kavgalar onlara belli bir popülerlik sağlar.

    amerika’nın ikinci dünya savaşına girmesine timely evreni de kayıtsız kalmaz. namor ve human torch güçlerini naizlere karşı kullanmaya başlar. bunun yanında 30’lu yılların çizgiroman anlayışı ile günümüz anlayışı arasında ki en temel fark öykülerde süper kötülere yer olmamasıdır. kahramanlar ya çılgın bilim adamlarıyla ya da bilidiğimiz suçlular ile karşılaşır. amerika’nın savaşa girişinden altı ay sonra joe simon ve jack kirby marvel evreninin en önemli karakterlerinden yüzbaşı amerika’yı yaratır.(stan lee’nin ilk marvel macerası kaptan amerika için diyalog yazmak olmuştur)

    savaşın ardında süper kahraman çizgi ormanları ilgi çekmemeye başlamış, piyasanın merkezine western, melodram ve en çok korku öykülerine dayalı çizgiromanlar oturmuştu. bu yıllarda timely comics’in yaptığı bir diğer yenilik de adını atlas comics’e çevirmesidir. kid colt ve two gun kid bu dönemin en önemli karakterlerindendir.(ilginç detaylardan bir tanesi zaman atlaması sonucu vahşi batıdan günümüze gelen two-gun kid’in intikamcılar’a katılmasıdır)

    çizgiromanda gümüş çağ

    1956 yılında dc comics şasırtıcı bir hamle ile altın çağ kahramanlarından flash’ı shadowcase isimli öykü içinde tekrar yayınlamaya başlar. aynı formülü hawkman ve green lantern için uygulayan ve sıradışı başarı sağlayan dc comics çizgiromancılıkta gümüş çağı başlatır.dikkat tekrar süper kahramanların üzerine çekilmiştir.superman,batman ,harika kadın,hawkman,flash,martian man ve aquaman’i katılımı ile amerika adalet birliği oluşur. çizgiroman tarihinin ilk süper kahraman ekibini kuran dc 50’li yıllara damgasını vurur

    1961 yılında yayınevi sahibi martin goodman’ın talimatı ile stan lee ve jack kirby dc ’nin adalet birliğine rakip olacak bir süper kahraman takımı yaratmak için kolları sıvar. ortaya çıkan eser fantastik dörtlü ‘dür. fantastik dörtlü’nün sıradışı başarısı sayesinde marvel comics parasal darboğazı aşıp rahat bir nefes alır. bünyesini steve ditko ve don heck gibi genç yazar çizerler ile güçlendiren marvel iki yıl içinde müthiş bir atağa başlar:

    yeşil dev hulk, şimsek tanrısı thor , örümcek adam, intikamcılar ve x-men .bu yayınların başarısı ile marvel pazar payını genişletir ve piyasada lider konumuna gelir.

    stan lee’nin hikaye yazarken izlediği ve daha sonra ‘’marvel metodu’’ olarak isimlendirilen yolu şu şekildedir. konuyu kabaca yazarlara özetler ve onlarının yaratıcı özgürlüklerini sergilemesini bekler, çizim ve renklendirme faslı bittikten sonra öykü ve diyaloglar son haline getirirlir.konuşma balonları bu işlemden sonra yazılır.marvel metoduna ve steve ditko, jack kirby gibi başarılı çizelerin varlığına rağmen marvel’ın esas sırrı kahramanlarına kişilik ve karakter katmasıdır. her marvel kahramanı günlük hayatta rastlayabileceğimiz problmeler ile boğuşur.bu sayede okur eserdeki kahrama ile kendini rahatça özdeşleştirebilir.

    çizgiroman tarihinde gümüş çağ olarak adlandırılan dönem jack kirby’nin fantastik dörtlü’nün 104. sayısının ardında ayrılıp dc comics’e geçmesi ile sona erer. dc için yeni tanrılar adı altında bir dizi hazırlayan jack kirby daha çok yaratıcı özgürlüğe sahip olmak ve stan lee’nin gölgesinden kurtulmak için bu yolu seçmiştir.kirby’nin ayrılışından kısa bir süre sonra stan lee yazarlığı bırakır ve editör koltuğuna oturur. o günden beri basılan her marvel çizgiromanı ‘’stan lee sunar ‘’ etiketi taşımaktadır .

    1970’li yıllarda özellikle x-men yazarı chris claremont ve daredevil yazarı frank miller’ın çalışmaları ile marvel pazarda liderliğini sürdürür.chric claremont kapatılması gündemde olan x-men serisini john byrne ile beraber zirveye taşır. yepyeni bir ekip ile okuyucunun karşısına çıkan claremont daha yazdığı ilk öyküde ekipten bir karakteri öldürmekten çekinmez-hem de sonuza kadar, bilirsiniz genelde çizgiromanda ölen karakter defalarca dirilir-, diğer süper kahraman takımlarının aksine onun yazdığı öykülerde ekip içinde devamlı sürtüşme vardır. "dark phoneix saga’’, ‘’days of future past ’’ gibi yenilikçi ve en klasik x-men öyküleri hep claremont zamanında yazılmıştır. öyle ki kapatılması düşünülen x-men serisi onlarca başka seriye ev sahipliği yapmıştır.(x-factor, x-force, excalibur, gen-x gibi ) . hatta son dönem marvel editörlerinden bob harras:

    ‘’yeni bir çizgiromanı yayına sokmanın en kolay yolu onu x-men içinden başlatmak ‘’ demiştir.

    şu an yönetmen koltuğunda oturduğu sin-city ile kendinden bahsettiren frank miller ilk çıkışını marvel için daredevil’ı yazarken yapmıştır. okuyucuyu ilk şok eden hareketi kör avukatın bir suikastçi elektra’ya aşık olması ile başlar. bir yanda kendi adalet yargıları, bir yanda ise suçlu sevgilisine aşkı arasında kalan matt murdock/daredevil’in alt üst olan psikolojisi hiçbir çizgiromanda olmadığı kadar derine inilerek ve de olabildiğince gerçekçi bir şekilde verilmiştir. bunun yanında standart bir kötü karakter olan kingpin’i adeta baştan yaratmıştır. çizgiroman janrına aykırı olarak mafya ve suç dünyası ilk kez bu kadar gerçekçi olarak bir çizgiromanda yer alır.

    1960’lı yıllarda steve ditko, john buscema gibi dikkat çekici çizerleri bünyasinde toplayan marvel aynı hamleyi 80’lerin sonunda da başarı ile uygular. jim lee,mark silvestri , erik larse, rob liefeld ve todd mc farlane çizim teknikleri ile çıtayı üst seviyeye taşırlar. özellikle mc farlane tarafından yeniden düzenlene örümcek adam ve unutulmaz düşmanı venom’un maceraları marvel’ı satışlarda zirveye fırlatır. nitekim 90’lı yılların başında gümüş çağı kapatan olay tekrar yaşanır. yoğun editör baskısından bunalan bu ekip marvel’ dan ayrılıp image comics’i kurarlar ve sıradışı başarı kazanırlar.

    90’lı yıllarda yeni nesil okuyucuların öykülere yabancı kalması ve takip etmekte zorlanmasını yüksek sesle gdile getirmesinin ardından marvel ultimate serilerini yayına koyar. mtv gençliğine hitap eden-lakin yer yer çok sert politik mesajlar vermekten çekinmeyen- bilgisayar oyunu tadında ve akıcılığında bu seriler ile marvel yeni nesli de yakalamış olur. şu günlerde sinema uyralamaları ile kendinede çokça bahsettiren şirket herşeye rağmen 60 yıldır yoluna devam ediyor.

    kaynak: http://www.hayalsaati.com/…map/index.php?t-233.html

  • - yemek esnasında daha yemeğin tadına bakmadan, yemeğe tuz katıyorsun, bu önyargılı olduğunu gösterir.

    - hayır, bu tarz ortak yemek mekanlarında az tuzlu yiyebilecek insanlar düşünülüp, yemekler genelde çok az tuzlu veya tuzsuz yapılır, bense kendime göre daha tuzlu yediğimden içine hemen tuz atarım, bu da benim geçmiş tecrübelerimden iyi ders çıkardığımı gösterir.

  • gerçekten inanılmaz zeki bir hayvan. bu arkadaşlardan biri her sabah benim balkona gelir uyanmamı bekler. alarm çalar. kalkarım. içeriden biraz peynir getirir balkona bırakırım. bu aralar tatilde olduğum için haliyle alarm kapalı ve geç uyanıyorum. tabi bizim arkadaş yine geliyor her sabah ve bekliyor. bugun çok acıkmış olacakki baktım benim alarmın tonlamasıyla ötüyor. bildiğin alarmı taklit ediyor kadkskksksks önceki hayatında kayserili tüccar mıydın olm bu nasıl adam kandırma yöntemi lan ajdjjdjdkdks

    edit: şu durumun aynısı ahahahha gerçekten efsane hayvanlar bunlar https://www.instagram.com/p/czrler5liqp/

  • bana bir anımı hatırlatmış olay. ilkokulu askeriyenin içindeki bir okulda okudum ben. asker çocuğu olmayan benim gibi öğrenciler de okula kayıt yaptırabiliyordu. neyse okulun hemen yanında bir yemekhane vardı arkadaşlarım hep lahmacun alıp yerdi ordan. bir keresinde babaannemden para istemiştim ben de lahmacun yemek istiyorum oradan diye. o da hemen bana para verip ertesi gün gider yersin diye tembihlemişti.öğle arası olur olmaz oraya koştum iki lahmacun istedim ama asker para ile değil fiş falan aldığını söyledi. ben de tam boynu bükük gidecekken oradaki bir asker bana iki lahmacun bir de ayran verdi. ulan ne sevinmiştim. güzel insanlar hep var olsunlar be!
    gerçi daha sonra bu fiş durumunu bilen ve benim askeriye disindan geldiğimi bilen arkadaslarim benim için lahmacun çalmış bu diye öğretmene şikayet etmişlerdi. o asker abi de durumu anlatmıştı. çok yaşa asker abi. bu da böyle bir anımdır.