hesabın var mı? giriş yap

  • polisin sıktığı tazyikli sudan el ele kurtulmaya çalışan biri türk bayraklı, diğeri bdp bayraklı iki eylemci ve bir köşede polise bozkurt işareti yapan bir amcanın aynı karede yer aldığı fotoğraf.

    bu fotoğrafı bilmeyen yoktur. herkesin ezberini bozan bu fotoğrafta, atatürk posterli türk bayrağını taşıyan kişinin bir kadın olduğu bilinir. ama o eylemcinin bir kadın olmadığını, 55 yaşında bir amca olduğunu öğrendik. peki bu bilgi neyi değiştirir. fotoğrafın kahramanlarından birisi (bdp bayraklı olan) radikal'e konuşmuş:

    "o fotoğraf bir ezberi bozdu. herkes yardım ettiğim kişinin kadın olduğunu ve benim olaya duygusal yaklaşarak o eylemciye yardım ettiğimi sanıyor. oysa o eylemci 55 yaşında bir amcaydı. ben politik ahlakımdan dolayı o sırada zor durumda olan bir eylemciye elimi uzattım''

    o fotoğraftan sonra algım değişti

    "..ben o gün yaşadıklarımızı çok önemsemedim. çünkü benim için sıradan bir durumdu. o fotoğraf hakkında yalan yanlış birçok konuşma yapıldı. insanların çoğu o amcayı kadın sandığı için benim meseleye duygusal yaklaştığımı ve duygusal nedenlerden dolayı ona yardım ettiğimi düşünüyor. oysa o yaşlı bir adamdı. ben politik duruşum gereği ona yardım ettim. gezi parkı’nın en iyi tarafı zıt kitleleri birbirine yakınlaşmasını sağlamak oldu. gezi sırasında insanlar birbiri daha çok empati kurmaya başladı. mesela ben kemalist veya milliyetçi insanlara karşı çok sert duruyordum. sürekli farklı olduğumuzu düşünüyordum. ancak o fotoğraftan sonra onlarla aslında birçok ortak yanımızın da olduğunu fark ettim. örneğin gezi park olayları sırasında biz chp’nin standını ziyaret ediyorduk. onlar da bizim halayımıza katılıp bize yemek getiriyordu. dolayısıyla algım değişti. gezi sonrasında özgürleştiğimi fark ettim..’’

    http://www.radikal.com.tr/…ustu_ezber_bozdu-1372136

    2 sene önce haziran'da önyargılarını kırmaya başlayanlar, 7 haziran 2015 için de seni başkan yaptırmayacağız diye yola çıktılar. bizler de 8 haziran'dan itibaren, diktatörle birlikte ön yargılarımızı da tamamen ortadan kaldırmaya, yeni gezi'lere ve birbirinden anlamlı bu fotoğraf karelerine vereceğimiz bir oyla önayak olabiliriz. vereceğimiz bir oy birçok şeyi değiştirir ve bazen 1 oy 1 diktatörü devirir

    debe editi: (bkz: #51966326) (bkz: hdp'ye yönelik kara propaganda)

  • z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.

    gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.

    gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.

    ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.

    ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.

  • kendisi yani orijinal guy ritchie muhtesem filmler ceken kendine ozgu bir sinema dehasi ve kurgu ustasidir. ama soyle bir konu var;

    (bkz: türk sinemasında guy ritchie şablonu)

    (bkz: türk sinemasında guy ritchie dönemi)

    eger bu adam olmasaydi son 20 yilda cekilen turk filmlerinin yuzde ellisi olmazdi herhalde. gunumuzde artik akli basinda herkese gina getiren turk filmi sablonu var ya hani soyle bir sey;

    -her biri birbirinden tuhaf, korkutucu ama bir yandan da komik buyuk mafyalar,

    -bunlarin filmin baslangicinda bir anlik goruntusunun dondurulup pastel hale getirilerek ozelliklerinin anlatilmasi,

    -tesadufen veya kendi hallerinde cakallik yapmaya calisirken kendilerini devasa ve karmasik olaylarin icinde bulup istemeden buyuk suclara karisan alik bir kisi/grup,

    -arka planda eski zamanlardan kalma hareketli sarkilardan olusan adeta dj listesi gibi bir soundtrack,

    -olaylarin yavas yavas cigirindan cikmasi, ve en beklenmeyen karakterin en kapsamli plani yaptiginin sonradan ortaya cikmasi

    vesaire vesaire.

    son yirmi yildir turk sinemasini esir alip aile filmlerinde bile ortaya cikan "olaya mafya karismasi", "korkutucu ama komik ve egzantirik mafya liderleri", "zengin olmak icin suc islemeyi planlayip ellerine yuzlerine bulastiran arkadaslar" temalari bu elemanin filmlerinden birebir alintidir.

    hatta oyle ki cogu filmde ritchie rich abinin filmlerindeki efektler, muzik ritmleri, kamera acilari hatta benzer mekanlar birebir kullanilir. buna cogu kisinin son donem turk sinemasinin efsanesi dedikleri ve absurd komedi ornegi sanilan butun o dandik filmler de dahildir(absurd komedi oyle bir sey degil zaten). en populer unlulerin oynadigi birbirinden bagimsiz ama guy ritchie filmlerinin kotu birer kopyasi olan bu filmlerin ovulmesi ise utanc sebebidir. inanmazsaniz guy ritchie'nin butun filmlerini seyredip sonra turk sinemasindan son 20 yildaki "eglenceli tiplerin suca/mafyaya karismasi" temali filmleri seyredin, hatta aile komedi filmleri diye yutturulanlari da seyredin neredeyse sahnesi sahnesine calinti oldugunu gorursunuz.

    nasil ki john carpenter habersiz olarak yesilcam filmlerine soundtrack yaptiysa, yani adamin kendi filmleri icin yaptigi muzikler ondan habersiz/izinsiz/telifsiz olarak yesilcam'da kullanildiysa, guy ritchie'nin film sablonu da son 20 yilda turk sinemasindaki butun yeteneksiz unlulerin caldigi bir kaynak olmustur.

    isin daha da tuhafi guy ritchie'in her filminde mutlaka bir turk muhabbeti gecmesidir. kalp kalbe karsidir mi diyelim ne diyelim bilmem ki.

    not: niye guy ritchie de quentin tarantino degil derseniz, tarantino'nun tarzi bu yeteneksizler icin fazla vahsi kaciyor herhalde ne bileyim.

  • ülkenin melihçi misin, eraycı mısın şeklinde ikiye bölünmesi. şimdi şöyle bir geçmişe bakıyorum, yıl m.ö 40 civarı. batı-doğu hun diye bölünmüştü türkler. o günden sonra en büyük bölünmedir türk tarihindeki. belki bir batı hunlu, doğu hunlu'yu severdi ama, bir eraycı asla bir melihçi'yi sevmezdi. eğer bugünlerde bu kadar ayrıştırysak, aha sebebi bi iki elemandır. çok yaşlandım lan :/