hesabın var mı? giriş yap

  • 2 cocugum var, 4 ve 7 yasindalar. bir sure once bosandim. her insanin hayati ve yasadiklari farklidir. ben kendi evliligimde kendim ve cocuklarim icin iyi bir gelecek gormedigim icin bosandim. baba olarak iki cocugumun velayetini de aldim. calisiyorum bir yandan iki cocuguma bakiyorum olmadigim zamanlarda bana yardimci olabilen insanlar, yani ailem var. olmasalardi da bir sekilde bakici tutar veya isi birakir bir caresine bakardim.
    cocuklarim annelerini gormek istiyor mesela, anneleri degil gormek telefonla bile nadiren ariyor, yani is oradan bakildigi gibi degil, herkes evladini bagrina basmiyor. veya evladini cok sevdigini dusundugunuz insan oyle degilmis anliyorsunuz

    cocuklar ile kavga kufur icinde bir hayat surmektense bu sekilde yasamak daha iyi, terbiyeli yetistiriyorum, saygi ogretiyorum.
    evet cok ama cok zorlaniyorum, bir erkek olarak 2 cocuga bakmak butun gun ilgilenmek ve bunu yaparken gunlerini doldurarak gecirtebilmek inanilmaz zor, nihayetinde eline telefon tablet versem aksama kadar bir kosede otururlar ama vermiyorum, neyse kendimi anlatmaya gerek yok.
    kendiniz mutsuzsaniz ve bu mutsuzluk cocuklarinizin gelecegini tehlikeye atiyorsa oturup detayli dusunun. bosanma sureci de bir erkek icin hic kolay degil, inanin cekismeliye gidince ugramadiginiz iftira kalmaz, ustelik kanuna gore bunu kadin ispatlamak zorunda degil ordan hesap edin iste.

  • ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • "duyarlı" veliler tarafından gerçekleştirilen eylem. çocuklarının otizmli öğrenciler ile aynı çatı altında okumasını protesto (!) etmişler.

    istanbul otizm gönüllüleri derneği başkanının lafıyla:

    --- spoiler ---

    "keşke biraz insan olabilseniz ve bu birlik halinizi, gücünüzü faydalı işlerde kullansanız" ifadeleriyle eleştirdi. yetkililerin önlem almadığının altını çizen (dernek başkanı) sedef erken velilere de "umarım çocuklarınızda karşınıza çıkmayan otizm ve benzeri nörolojik farklılıklar torunlarınızda karşınıza çıkınca derneklerimize gelir destek isterseniz. bugünkü bütün kötülüğünüze rağmen o gün yine biz elinizden tutacağız. çünkü size benzemiyoruz ve hiçbir zaman benzemeyeceğiz"
    --- spoiler ---

    edit: şöyle bir başlık varmış, moderasyon doğru başlık altında birleştirebilirse çok güzel olur (bkz: otizmli çocuklara karşı eylem)

    büdüt: birleştirildi. teşekkürler kanzuk*

  • orası diyarbakır'dır. lakin amed diye bir yer yeryüzünde yoktur.

    moderasyondan başlığı düzeltmesini talep ediyorum.

  • boston şeker pekmezi seli

    15 ocak 1919 günü boston, massachusetts'te, polis memuru frank mcmanus öğle saatlerinde görevi başındayken bir çağrı aldı. birkaç dakika sonra semt polis istasyonunun kendisinden beklediği günlük raporunu bildirmek üzereydi ki alışılmadık bir gürültüyle irkildi. semt istasyonunu çarçabuk geri aradı ve anonsunu geçti: "hemen tüm kurtarma araç ve personelini buraya sevk edin! commercial sokağı'ndan bir pekmez dalgası iniyor!.."

    dakikalar sonra aniden duyulan gök gürültüsüne benzer çatlama sesinin sokakta yankılanmasının arkasından, devasa tankın içerisindeki şeker pekmezi şehrin sokaklarına doğru akmaya başlamıştı. pat. patlayan tank, küçük bir tank değildi. tankın çapı otuz metre, yüksekliği ise on beş metreyi buluyordu. dökme demirden yapılmıştı ve kapasitesi 2.2-2.5 milyon(7,5 milyon litreden fazla) galon civarındaydı. yarılan tanktan sokağa akan pekmez dalgası, beş metreden fazla yükseklikteydi ve tankın çevresindeki bölgede saatte elli beş kilometre hızla ilerliyordu. bu dalgadan kaçabilmek mümkün değildi. her şey bir anda olup bitmişti ve önüne çıkan her şey bu şeker pekmezi selinin içine batıyordu. yaşanan felaket sonucu 21 kişi yaşamını yitirdi, 150 kişi de yaralandı. ölenlerin bazıları pekmezin içinde boğuldu, bazıları ise massachusetts körfezi'ne doğru sürüklendiler.

    yaşamını kaybedenlerin yarısı felaketin yaşandığı gün hayatlarını yitirirlerken; diğer yarısı ise ilerleyen günlerde, ağır yaraları ve enfeksiyonları nedeniyle kurtarılamadılar. tankın patlamasıyla oluşan basınç ve pekmez dalgası, çevredeki binalara, evlere ve dükkanlara da zarar verdi. tankın bir parçasının kolonları devirmesi nedeniyle üzerinden tren geçen bir köprü de kısmen yıkıldı.

    sel durduktan sonra ise kurtarma ve temizlik çalışması başlatıldı. yaralılar ekipler tarafından çıkarıldı. at arabaları bile pekmeze saplanıp kalmışlardı. onları oldukları yerden çıkarmak mümkün olmayınca atları vurmak zorunda kaldılar. yangın musluklarından gelen tazyikli su bile pekmezi temizlemeye yetmeyince şehre körfezden taşınan deniz suyu püskürtüldü. şehrin sokaklarını, sinemalarını, işyerlerini, otomobillerini ve evlerini şeker pekmezinden tamamen arındırmak altı aydan fazla sürdü. sokaklar, caddeler bu süre boyunca hep kahverengi kaldı. sonraki otuz yıl boyunca da sokaklardan ve kaldırım taşlarının arasından şeker pekmezi çıktığına dair haberlerle karşılaşıldı. felaketten sonraki her sıcak yaz gününde halk sokakların hala şeker pekmezi koktuğunu söylüyordu.

    uzmanlara göre pekmez seline kapılan insanların kurtulma olasılığı yoktu. su moleküllerinden 5-10 bin kat daha yapışkan olan pekmezin içerisinde, yüzme bilenlerin bile yüzebilmeleri mümkün değildi.

    felaketin arka planında iki ayrı sebep bulundu. bunların ilki, tankın 13 temmuz'da tam kapasiteyle(aşırı) doldurulmasıydı. fermantasyon sırasındaki karbondioksit artığı da, tankın içindeki basıncın artmasına ve patlamaya neden olmuştu.

    ikinci nedense hava şartlarındaki ani değişiklikle ilgiliydi. bir önceki gün hava yalnızca iki dereceyken kaza günü mevsim normallerinin üstüne çıkarak kırk dereceye yaklaşmıştı. birçok kişi bu ani değişim sonucunda şeker pekmezinin genleşmesiyle tankın aşırı basınca maruz kaldığını düşünüyordu. tankın sahibi the united states industrial alcohol co'nun teorisi ise bambaşkaydı. mahkemeleri uzun yıllar meşgul eden dava sürecinde şirket, tankın patlamasının bir sabotaj sonucu gerçekleştiğini iddia ediyor ve kesinlikle sorumluluk kabul etmiyordu.

    şirketin bu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığından mahkeme 1925 yılında kazanın sadece yapısal dayanıksızlıktan kaynaklandığına karar verdi. içki fabrikası yaklaşık bir milyon dolar para cezası ödemeye mahkum edildi.

    kaynak: bütün dünya, sayı:2014/12, sayfa:92.

    *

  • gezi parkı ile ilgili son konuşmasını gözlerim gördü, kulaklarım işitti ama bir türlü inanamadım. yıllardır programıyla sabahladığım hınzır, aykırı, cesur, muhalif adam bu değilmiş heralde; ya ben çok yanlış anlamışım ya da kendisi haysiyet kavramını belli bir menfaat karşılığı askıya almış. düşünebildiğim en iyi ihtimal çocuğu ile tehdit edilmiş olması. para karşılığı satılma olasılığını düşünmek gençliğime ihanet olur.

    gelelim %0 ihtimal veriyor olsam da, gerçekten dediklerine yürekten inanıyor olabilmesine, veya kendini bunlara inandırmış olabilme ihtimaline..

    sevgili okan, "hava güzeldi", "tek sebep bu" demişsin.. 31 mayıs cuma akşamı ben arkadaşlarla teras partisindeydim, hava da güzeldi evet. çok eğleniyorduk, mangal + içki + kızlar anlarsın. hiçbir kuvvet beni oradan alamazdı o gece, keyfim yerindeydi; ta ki facebooka girene kadar... taksimde oturma eylemi yapan insanların kafasının gaz kapsülü ile patlatıldığını, tomalar ile havada takla attırıldığını, böcek muamelesi yapıldığını gördüm. gözlerim doldu, sinirden nefesim kesildi, yerimde duramaz oldum, fırladım. insanlar nasıl başka insanları bu kadar kolay yaralayabilirdi? orada göz göre göre demokrasi katliamı yapılırken, benim ve herkesin konuşma özgürlüğünü savunan insanların öldürülmesini nasıl evde oturarak izleyebilirdim? biramı yudumlamaya devam etsem çocuğuma ne diyecektim, nasıl yüzüne bakacaktım ileride? sen nasıl bakacaksın? ona da mı palavra sıkacaksın? eğlenmeye gidiyorlar demişsin, oraya her gidişimde başıma bişey gelirse diye aileme yazdığım notu çalışma masamın üstünde bıraktığımı biliyor musun?

    "ne sizden ne onlardanım, tarafısızım" demişsin.. burada taraf yok okan, yanlışa yanlış diyebilmek var. sen yanlışa yanlış diyemediğin için tarafsın.

    sen mi çok iyi oyuncuydun bu anarşist muhalif adamı oynarken, yoksa biz mi çocuktuk o zamanlar?

    edit: http://www.youtube.com/watch?v=nbuje8kto-i

  • erteledikleri vakit zaman ayarlı ekonomi bombaları ellerinde patlar. bilakis bu ekonomi bombalarıyla maraş yıkımını yeni hükümete bırakmak için sabırsızlanıyorlar. yani olmayacak erteleme..

    sonra belki erdoğanı değil ama bu zihniyettekileri dezenformasyon yapıp yeni hükümet başarısızmış algısı yapmaya çalışırken göreceğiz. tabi mamaları kesilince ne kadar dayanırlar bilemiyorum..