ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
coşmuş bir ekonomimiz var
-
kendi ev ekonomisinden bahsediyorsa demek.
ilginç sevgili diyalogları
-
- aşkım biz samimi miyiz?
- osurucan mı?
hat trick
-
1877 yilindan itibaren kullanilan bir terimdir. orijinal kullanimi kriket sporuyla ilintilidir. "3 vuru$ta 3 wicket yapmak" esas hat-trick numarasidir. bunu yapan oyuncuya, olayin anisina kulubu tarafindan bir $apka hediye edilirmi$, dolayisiyla da olayin adi "hat trick / $apka numarasi" olarak kalmi$tir.
1909'dan sonra, bu terim diger sporlara, ama oncelikli olarak futbola degil de buz hokeyine uyarlanmi$tir. haliyle en yaygin ve goz onunde kullanimi artik futbol ile ilgilidir. bir parantez olarak, bizim 31 mart ayaklanmasiyla hareket ordusuyla falan ugra$tigimiz zamanlarda elin ingilizi'nin buz hokeyiyle deyime ihtiyac duyacak kadar popule$tirip ugra$masi da enteresan bir noktadir.
bu arada, terimin bir ikinci dayanagi, bunu gercekle$tiren oyuncunun adeta $apkasindan tav$an cikartan sihirbaz gibi olaganustu bir$ey yapmasidir* ama bu baglanti, terimin ilk kullanimindan 9 yil sonra, yani 1886'dan itibaren, ortaya konulmu$tur.
ismail türüt'ün korona türküsü yapmaması
-
yapmaması insanlık adına olumlu bir gelişme, şu günlerde böyle bir felaketi daha kaldıramayabilirdik. öte yandan trending topic olmuş her konuda şarkı yazabilen türüt; karantinada değilse şayet bu fırsatı da kaçırmaz, virüsle ilgili bilgi vererek başlayıp dini ve milliyetçi duygulara hitap eden, virüse ve çinliler'e saydırarak diplomatik krize de yol açacak bir türkü patlatırdı.hadi gelin ismail türüt kafasıyla bir türkü yapıp beraber ter atalım :
-ismail türüt mode on-
rakifelır rotşidler * oturdi plan yapti, *
dunyanin nufusini toptan azaltacakti.
çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona;
bu millet imanlidur; evelallah kor ona!
köpek yedu doymadu bu şerefsuz çinluler,
fare yedu doymadu da bu şerefsuz çinluler;
yarasa hayvanundan acep ne isteduler,
yarasa hayvanundan da bilmem ne isteduler!
yarasa çorbasundan olur mi helal gida,
mete han'dan berudur kahpelik çin'de moda! *
millete bela oldi bu aşağuluk corona,
dunyaya bela oldi bu aşağuluk corona!
(nakarat x2)
oy corona corona da,
bela oldi dunyaya.
komunis çin yuzunden
düştum karantinaya!
(tulum solo)
el ele tutuşmaya inan ki korkayirum,
uykumda geceleru sel gibi terleyirum.
maskeler karaborsa, bir tane alamadum;
markette bir damlacuk kolonya bulamadum.
(nakarat x2)
oy corona corona da,
bela oldi dunyaya.
allahsuz çin yuzunden
düştum karantinaya!
-ismail türüt mode off-
klibin senaryosu bile belli. ismail türüt sahne alacağı bir düğünde kız tarafının çinli olduğunu görünce terler içinde kalarak bu türküyü patlatıyor: ''çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona''
yaran facebook durum güncellemeleri
-
ahiret günü anneme eve ayakkabıyla bastığım sahneleri göstermezler umarım. vtr'lerde var çünkü hepsi, biliyorum.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: asılırken aklıma öcalan geliyor mk
entry: ben asılıyorum bu niye asılmıyo diye düşünüp asılmayı bırakıyorum dasşdlasldças
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;
- hmm bu ne ki acaba?
+ sikindir.
bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;
+ evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!
kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;
- oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!
işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.
donald trump'ın psikopat oğlu
-
psikopat olmayan oğul. 11 yaşındaki çocuğun oyun oynaması gerekirken birçok yetişkinin bile bunaldığı ortamlara sokarsan böyle tepkiler vermesi çok normal.
türkiye'de ateizm yasaklanmalı
sözlükteki 30 yaşı aşmış bunak çetesi
-
ebeveyn, düzenli sporla uğraşan, iş güç sahibi, tercrübelerini size aktaracak veya yanlışlarından ders almanıza vesile olacak o “30 yaş üstü bunaklar” olmasa burada anca sik sok muhabbeti yapıp tayt giyen kızın asıl amacı başlıklarında birbirinizi yersiniz.
engelli rampasına izin vermeyen bina sakinleri
-
oylama yapılmış ve milletin iradesi tecelli etmiştir.
görüyorsunuz milletin iradesini, hiçbir zaman mantıklı karar veremiyorlar.
edit: şuradan da siyaset çıkardım ya, yazıklar olsun bana ve buna sebep olanlara.
the office
-
“toby insan kaynaklarında, teknik olarak şirket için çalışıyor. yani ailemizin bir parçası değil. ayrıca toby boşanmış, yani kendi ailesinin de bir parçası değil.”
-michael scott.
sevmek
-
tam karşımda oturuyor şu an.
aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.
elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.
"koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."
tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:
aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.
seni her an özlüyorum ve seviyorum.