hesabın var mı? giriş yap

  • 3 doz oldum aşı, aşı çıkmadan önce çok ağır covid geçirdim, öleceğimi düşündüm evde karantinadayken,10 kilometre,yi 46 dakikada koşuyorum, yaş 43, yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum.görsel

  • su fed konusunda herkes birseyler karalamis ve bu konuda bilgisi az olanlarin veya hic olmayanlarin kafasi karismis. fed nedir, ne ise yarar, bilale anlatir gibi aciklayayim.

    soru 1: fed nedir?

    cevap 1: fed abd merkez bankasidir.

    soru 2: fed'in gorevi nedir?

    cevap 2: fed'in kendisine gorev belledigi 2 sey var ve geri kalan hersey bu iki seye bagimli. ilk olarak abd'deki enflasyonu belli bir cercevede stabil halde tutmak, ikincisi de abd'deki issizlik oranini stabil olarak belli bir cercevede tutmak.

    soru 3: nasil yani? neden "enflasyon ve issizligi sifirlamak" demedin de "stabil hale getirmek" dedin? fed'in amaci bunlari sifirlamak degil mi?

    cevap 3: hayir. fed'in amaci enflasyonu %2 civarinda, issizligi de %3-4 civarinda tutmak. fed her ne kadar ne enflasyonun ne de issizligin artmasini istese de bunlarin sifirlanmasini da istemiyor. fed'in gozunde (ve kapitalizmde) issizligin sifir olmasi demek sirketlerin calistiracak eleman bulamamasi demektir. issizligin %3'un altina inmesi maaslari kontrolsuz bir sekilde arttiracagi ve sirketler mevcut isciler icin rekabete girip zarar etmeye baslayacagi icin fed issizligi bu rakamin altina indirmek istemiyor. enflasyonun da sifirlanmasi istenmiyor cunku enflasyonun sifirlanmasi demek uretilen hizmet ve urunlere olan talebin azalmasi demektir. zira kapitalizmin bir numarali kurali esya ve hizmetlerin bedelinin arz-talep dengesinde olmasidir. ekonomilerin saglikli bir sekilde buyumesi icin enflasyonun %2 civarinda tutulmasi ongorulmustur.

    soru 4: fed issizligi ve enflasyonu nasil etkilebilir ki? ornegin issizligi dusurmek icin sirketleri eleman almaya mi zorluyorlar?

    cevap 4: fed'in elinde 2 tane arac var. biri piyasadaki para hacmini arttirmak, digeri de kisa donem faiz oranlarini belirlemek. fed bu ikisini kullanarak ekonomiye direk olmasa da dolayli yoldan etki yapmayi planliyor. faiz oranlarinin kisa donemde ekonomiye 3 etkisi var: 1) faiz oranlari dusukse insanlar paralarini bankada tutmak yerine harcarlar veya yatirim yaparlar, 2) faiz oranlari dusukse sirketler borc alip yatirim yaparken daha cesur davranirlar, 3) faiz oranlari dusukse insanlarin borc alip odemesi kolaylasir. kisaca faiz oranlari dusukken para biriktirme oranlari duser, yatirim ve harcamalar artar ve bu ekonomi icin kisa vadede iyidir ama uzun vadede enflasyona sebep olur. bu yuzden enflasyonun ilk isaretleri gorununce faiz oranlari yeniden yukseltilir.

    soru 5: fed faizleri dusurunce turkiye, cin, brezilya gibi gelismekte olan ulkeler bundan nasil nasipleniyor?

    cevap 5: para parayi ceker derler, ki sonuna kadar dogrudur. simdi bir bankamiz var ve banka parasini faiz veren bir yere yatirip parasina para katmak istiyor, zira bankanin musterileri de kendilerine faiz odenmesini istiyor. abd devleti dolar adli para birimine hakim oldugu icin abd devletine verilen borclar en guvenli borc olarak kabul ediliyor. yani ben abd'ye dolar uzerinden borc verirsem o borcun geri odenecegini bilirim. bu yuzden abd'ye borc verirken faiz orani daha dusuk tutulur. ornegin abd'de 10 yillik borc vermenin faiz orani %3 ise turkiye'de 10 yillik borc vermenin faiz orani %7-8 olabiliyor. bu durumda banka "ben parami odemesi garanti olan abd'ye mi yatirayim yoksa kucuk de olsa risk tasiyan turkiye'ye yatirip daha mi cok faiz alayim" diye dusunuyor. abd'deki faiz oranlari dusunce bankalar daha fazla faiz kazanabilmek icin baska ulkelere borc verip risk almak zorunda kaliyor. bu yuzden turkiye, brezilya gibi ulkeler bu durumdan nasipleniyor.

    soru 6: sonra fed paralari geri mi cagiriyor?

    cevap 6: burada "geri cagirma" diye bir sey yok. fed faizleri arttirinca dogal olarak paranin bir kismi riskin daha az oldugu abd'ye geri donuyor. aslinda fed sadece kisa donem faiz oranlarini belirliyor. yani uzun donemde yine faiz oranlarini pazarin kendisi belirliyor.

    soru 7: o nasil oluyor?

    cevap 7: simdi abd devleti borc alacagi zaman bankalara, sigorta sirketlerine, cesitli ulkelere filan gidip "100 milyar dolarlik borc almam gerekiyor" diyor. bu kisi ve kurumlar da "borc veririz de yuzde kac faiz verirsin" diyorlar. abd %4 deyince bazilari vazgeciyor bazilari "bana uyar reyis" diyor. eger "bana uyar reyis" diyenlerin verecegi borc toplamda 100 milyar dolara ulasirsa olay kapaniyor. yok eger bu adamlarda sadece 80 milyar dolar varsa geri kalan 20 milyar dolari alabilmek icin faiz orani yukselecektir. abd bu kez vazgecenleri ikna etmek icin %4 yerine %5 vermeye calisacaktir. bunun tam tersi de gecerli. abd %4 faizle 100 milyar dolar borc almak istiyor ama piyasada abd'ye borc vermek isteyen o kadar cok banka ve kurum var ki 200 milyar dolar para toplaniyor. bu durumda devlet de "madem herkes bana borc vermek istiyor, ben de sadece %3 faiz oderim" diyor.

    soru 8: peki bu uzun vadede halkin kullanacagi faiz oranini nasil etkiliyor?

    cevap 8: amerikali john abimiz teksas'ta (bu kez oregon degil teksas'i ornek veriyorum) ev alacagi sirada bankaya gidip kredi cekiyor. bankadan 200 bin dolar ceken john abimize banka "ben bu parayi sana %5 faizle veririm cunku amerika devleti bile borcuna %4 faiz oduyor" diyor. bu durumda abd devletinin odedigi faiz orani abd halkinin ev kredisi alirken odedigi faiz oranini belirliyor.

    soru 9: peki bu turkiye'deki tuketiciyi nasil etkiliyor?

    cevap 9: abd'de ekonomi yavaslarsa bankalar borc verecek adam bulabilmek icin faizleri dusuruyorlar. bu da ise yaramazsa bu kez yabanci bankalara dolar bazli borc vermeye basliyorlar. yabanci bankalar da kendi ulkelerinde borc verirken bu faiz oranini baz aliyor. boylece fed'in belirledigi ve amerikan hukumetinin kullandigi faiz orani turkiye'de ev kredisi almak isteyen mehmet agayi etkilemis oluyor.

    soru 10: bu arada dolar niye deger kazaniyor?

    cevap 10: abd'deki faiz orani artinca herkes abd'ye borc verip garanti faiz kazanmak istiyor ama abd'ye borc verebilmek icin dolar'a sahip olmaniz gerekir. bu durumda banka ve kurumlar abd'ye borc verebilmek icin eldeki parayi dolara ceviriyor, herkes dolara yuklenince dolar degerleniyor.

    soru 11: fed'e abd devleti sahip degil mi?

    cevap 11: fed devletten bagimsiz ama devletin denetimi altinda olan bir kurum. kurum yolsuzluga bulasmadikca veya abd ekonomisi yere cakilmadikca devlet genelde kurumu kendi haline birakiyor. abd ekonomisi yere cakilsa bile devlet fed'e direk mudahele edemiyor ama fed'in harekete gecmesi icin siyasi baski uygulayabiliyor. bir de fed'deki bazi yoneticileri abd devleti atiyor. yine de fed kagit uzerinde ozerk ve bagimsiz bir kurum.

    soru 12: bu mantiga gore faizlerin dusuk olmasi halk ve ekonomi icin iyi ama bankalar icin kotu mu oluyor?

    cevap 12: tam anlamiyla degil. eknomi krizdeyken veya krizden yeni cikip toparlanma asamasindayken dusuk faizler ekonominin buyumesini tetikler ama ekonomi ayaklari uzerinde durabiliyorken dusuk faizler devam ederse enflasyon tetiklenebilir. bu da herkes icin kotudur.

    soru 13: fed'in amaci abd'de issizligi ve enflasyonu kontrol altinda tutmaktir diyorsun ama fed'in yaptiklarinin etkileri tum dunya'da goruluyor. fed'in amaclari arasinda neden "tum dunya'da issizligi ve enflasyonu kontrol altina almak" yok da sadece abd var.

    cevap 13: cunku fed sadece dolara direkt etki edebiliyor ve diger para birimlerine mudahele etme yetki ve gorevi diger merkez bankalarina verilmis. zaten fed uluslararasi bir kurum olmadigi icin kagit uzerindeki amaclari abd'yle sinirlidir ama abd ekonomisi dunya ekonomisiyle baglantili oldugu icin de bir yandan boyle bir paradoks olusuyor iste.

    http://goo.gl/jbof6h

  • bize müstehak olan durumdur. isterse akp gitsin, chp gelsin. chp gitsin, abc gelsin.

    vergisinin nereye gittiğini sorgulamayan, devleti bir kamu organizasyonu değil başka bir şey olarak gören toplum asla ilerleyemez.

    bizi kıskanıyorlar dedikleriniz bu dediğime taaa magna carta'da (m.s. 1215) başladılar.

  • yunanistan'ı bir kez gören her türkiye vatandaşının chp'ye oy atmasına neden olacak açıklama!
    ulan adamlar şu kriz hallerinde bizden 10 kat kaliteli yaşıyor.
    ama bunu kim bilecek tabi, salla sen.vatandaşın %10'u bile pasaport sahibi değil, bırak yurtdışını görsün, bilsin.
    pasapart sahibi olanların çoğu da almancı.
    sallaması kolay tabi sonra.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu