ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ceddin deden söyleyen aşırı tatlı kız
-
diriyi ölürtür.
yatakta kendi kendine düşünürken lafın lafı açması
-
daha dün gece hoşlandığım kızı ve ne yapmam gerektiğini kendi kendimle tartışırken lafın lafı açması sonucu klasik korku filmlerine ve stephen king öykülerine getirdim konuyu. dışarıdan gelen çat sesi diye irkilince lafın nereden nasıl gediğini ve saatin ne kadar geç olduğunu fark ettim.
kim demişti hatırlamıyorum, bir insan konuşamadığı için yazar olur demişti. zannederim gündelik hayatında dilinin ucuna gelenleri söyleyemeyenler ya da bunu tartışacak muhattap bulamayanlar da gece bunları kendi kendine tartışmaya mahkum kalıyor.
türkler içki içerken neden şerefe derler
-
aslında içki içilirken bildiğimiz şeref manasında şerefe denmez.
şer efe yani şer masamızdan uzaklaşa anlamındadır. ef farsça'da uzaklaşmak anlamına gelir.
***
entry'nin bu kısmı format içindir:
cevabı yanlış bilinen soru.
***
ankara bala'daki trafik kazasının görüntüleri
-
tırın durma mesafesine bakınca hızının sınırlar içinde olduğunu düşünüyorum. çocuk durmak varken tıra doğru koşmuş .
anne baba acılı anlıyorum da tırın o çocuğa çarpmaması için hiç orada olmaması gerekiyordu , ben tırda bir hata görmedim açıkcası.
umarım kısa sürede iyileşir.
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.
eskişehir'de köpeğe saldıran psikopat kedi
-
iki adet psikopat gördüğüm olaydır.biri olayın başkahramanı azman kedimiz diğeri de köpeğin sahibidir.adamın acilen köpeği bırakıp kediyi sahiplenmesi gerekmektedir zira töreler bunu uygun görmüştür.
yılmaz morgül
-
bu adam benim 10 sene evvel askerlik yaptığım yerin ordan geçerdi arada sırada.
her seferinde de istisnasız şekilde bize dönüp merhaba çocuuuuklaaaaaaaar derdi. güzel adamdır yılmaz morgül.
o kulübe önünden kimler kimler geçti gitti bi dönüp bakmadı. bi süleyman seba bir de yılmaz morgül durup bizlere selam vermiştir her seferinde.
o günden beridir severim kendisini. hal ve hareektleri komik biri o doğru. iyi insan olmasına engel değil. insanları iyi ve kötü olarak ayırın arkadaşlar. başka kritere gerek yok.
kılıçdaroğlu'nun yanlışlıkla somali'ye gitmesi
-
geçmişe gitmekten iyidir.
ahıska türkleri
-
benim de içinde olduğum türk'lerdir. çok acı çekmiş gerçek türk'lerdir. amcam (dedemin kardeşi) yolda doğmuş ve adı yolcu konmuştur. dedem kardeşlerini, bacılarını orada bırakmak zorunda kalmıştır. hâlâ birçok akrabalarımız vardır orada. biz şanslıyız çünkü biz; vatanımıza dönebilmişiz ama dönemeyenler çeşitli bölgelere sürülmüş parçalanmıştır. türkler, hiç bilmese de sahip çıkmasa da hiç bir zaman kızmamışlardır, nefret duymamışlardır hâlâ gururla türk'üm derler her yerde. elbet birgün gerçek sahibi oldukları türkiye cumhuriyeti'ne döneceklerdir. çok sevdikleri aşkıyla yandıkları vatan vatan diye ağladıkları vatanlarına kavuşacaklardır. gurbet bitecektir.
bilmeyenler ve tanımayanlar için kısa bir belgesel; http://www.youtube.com/…vlpj_1uji&feature=endscreen
sevgilinin daha çok sevildiği an
-
bizim evin salonundan aktarıyorum. bir saat yirmi dakika önce izlemek üzere bir film açtık. sevgili kişisi yeni edindiği strateji oyununa gömmüş burnunu. ayıp olmasın diye filme razı oldu, belli. filmi başlatmadan önce tuvalete gittim niyetini anlamak için. oyunu geri başlatmış aynı benim sabahları beş dakika daha uyumak için her fırsatı ganimet bilmem gibi. hır çıkarmadım tabii. du bakali modundayım başıma geleceği bildiğim halde. sonra düşündüm. strateji oyunları oynamaya bayıldığım dönemlerde anama ettiklerim geldi aklıma. filmine tüküreyim dedim, ona bi şey olmasın. yan yana oturuyoruz, huzursuz olduğumu anlamasın diye bücürük tableti kaptığım gibi kozmetik, entari artık ne kadar karı-kız işi incik mıncık satan site, tanıtan blog varsa açtım önüme. halbuki çok sıkılıyorum sözlük, bildiğin gibi değil. bi de özledim mi ne. ağzını burnunu mıncırasım var ama kıyamıyorum. ellemeyeyim istediği şeyi yapsın dedim. o bilgisayarda galaksiler arası dalgadan bi savaşta dünyayı kurtarırken ben bebeği gözünün önünde dünyadan bi haber oyuncaklarıyla uslu uslu oynayan bir anne gibi oldum. öyle, garip bir his. sevginin aşkla usulca, güvenle yer değiştirdiği anlardan birinin tadını çıkarıyorum.
birden ayaklandı az önce, geldi ayağımı öptü ve sonra ellerimi. dondum kaldım öyle sözlük. teşekkür etti, başımı göğsüne bastırdı. günlük hayatın içinde eriyip gidebilecek ufak bir jesti görmezden gelmeyip mutluluğa dönüştürebildiği andır. şimdi ben bunu sevmeyip ne yapayım!
evlenmek için evlilik istemiyor taklidi yapan kız
-
bu milletin evlilik merakından gına geldi artık. evlenenlerin evlenmemiş olanlara takmasından, erkeklerin evlenmek isteyen kızlara takmasından, kızların evlenmek istemeyen erkeklere takmasından, orta yaşlıların evlenmemis insanlara genel olarak takmasından, evlenmek için kırk takla atanlardan, evlenmiş erkeklerin pişmanlıklarından. yeter ya, tek derdimiz buymus gibi, baydı artık evlilik muhabbetiniz.
avrupa'da ulaşımı bisikletle sağlayan fakirler
-
üçüncü dünya ülkeleri için araba üretirler.
saniyelik salaklıklar
-
ingilizce hazırlıkta hapşıran gramer hocasına bir anlık şaşkınlıkla "nice to meet you" demek. evet bir arkadaş bunu demiş, sınıf gülme krizine girmiş ve dönem sonuna kadar kim hapşırsa "nice to meet you" denmiş, "god bless you"nun esamesi okunmamıştı.