ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1 milyar liralık dogecoin vurgunu
-
12 milyon tl kaybedene zerre kadar üzülmem.
100 tl, 1000 tl kaybedene ciddi ciddi üzülürüm.
pokemon go
-
evin içinde zubat yakaladım az önce.
(bkz: eve yarasa girmesi)
edit: bizim evin karşısında cami var ve orası bana üç tane poke topu verdi. sen büyüksün allah'ım.
ezel
esas karne mahşerde
-
-noldu?
-akıldan kalmışım
-hadi ya
-oysa namaz, oruç falan hep beş
-e hiç mi yok aklın senin ki?
-var da kullanmamışım öyle dediler
-istersen bi allah'la konuş?
reis
-
arapça ezan yasağının uygulandığı yıllar 1932-1950. rte'nin doğum yılı 1954. ama normaldir; (bkz: rtenin kizinin dogmadan 3 yil once biraktigi not)
edit: basakura, küçük çocuğun rte'nin babası olma ihtimalinden bahsetti. baba ahmet erdoğan rumi 1321 (miladi 1905/6 ediyor) doğumlu. yani arapça ezan yasağı başladığında 26-27 yaşındaydı. ama çocuk belki rte'nin komşusunun dayısının bir arkadaşı olabilir.
debe edit'i: (bkz: umut örüyoruz insiyatifi)
başörtülü kızı sıkıştıran akit muhabiri
-
şak diye yapıştırdı tokadı.helal olsun bu kızlara.
bizim ülkemizin en güzel ışığı kadınlarımız.birbirimize böyle destek olup yücelttikçe kimse türk kadınını yıkamayacak.
babadan soğunulan ilk an
-
çok alkol alan bir babaydı. evde de huzursuzluk, tartışma sık yaşanıyordu. hiç detaylara girmeyeyim, bir çocuk ne hissederse onu hissediyordum.
ama hiç unutmuyorum anne tarafımın bir tanıdığı olan kişinin düğününe gitmiştik. dayımla babam düğün sonunda yerlerde oynuyorlardı. ikisi de küfelik olana kadar içmişlerdi. 8 veya 9 yaşlarındaydım daha.
o kadar utanmıştım ki! onun sarhoşluğundan çocuk halimle ben utanmıştım.
zaten ilerleyen yıllarda ev içindeki sorunlar daha da artmış, annem daha fazla dayanamamış, yurtdışına iş vesilesi ile gitmiş ve bir daha da dönmemişti.
beni aldırtmaya çalışmıştı ama velayetim babaya verilmişti. kendi kurtulmak istediği cehenneme beni bırakmıştı.
yıllar sonra "eğer gitmeseydim, dayanamazdım" demişti ama benden dayanmamı beklemişti! ya ben de dayanamasaydım, ya öyle sorunlu bir insan yüzünden yanlışa sürüklenseydim, kendime bir şey yapsaydım?
ama yapmadım, güçlenmeyi seçtim. ufacık yaşımda söz verdim kendime "pes etmek yok" dedim.
anneannemin yanına kaçtım 17 yaşımda. sonrasında bir şekilde hayatımı toparladım derken eşimle tanıştım, uzun bir birlikteliğin ardından evlendik. hani hep denir ya "kız çocukları babasına benzeyen insanları bulur" diye. eşim babamın tam tersiydi.
hayatımda verdiğim en doğru kararlardandı. güzel bir ailem olmadı ama kendim güzel bir aile kurdum. ileride ne olur bilmiyorum ama 2 yıllık birliktelik ve 20 yıllık evliliğin ardından ben de ondan razıyım ve eminim o da benden razıdır.
beraber elele verdik, çok çalıştık, çabaladık ve şimdi birçok şeye sahibim hayatta, şükrediyorum.
yıllar sonra baba kişisi telefonumu bulmuş, beni aradı görüşmek için. 22 yıl aramadı, ne haldeyim sormadı. evlenmişim, çocuğum olmuş, maddi olarak iyi durumdayım, arıyor!
hayatıma sokmadım çünkü aradığında bile sarhoştu. ama onun tarafından olan akrabalarımdan duydum "hayırsız evladım" ben. ne kolay birini yaftalamak hayırsız diye. bir kendi evladıma bakıyorum, içimdeki sevgiye, gösterdiğim ilgiye, verdiğim çabaya bir de kendi babama.
hayatta herkesin bir sınavı var. kiminin içine doğduğu aileyle, kiminin kurduğu aileyle, kiminin maddiyatla, kiminin çevresiyle, dış görünüşüyle, sağlığıyla vs.. ama herkesin öyle ya da böyle bir sınavı var. kiminin sınavı ağır, kiminin daha kolay. bazı şeyler kader ama bazılarını da biz seçiyoruz. başımıza gelen kader ama seçimlerimiz bize ait.
o yüzden mümkün olduğunca isyankarlığa yönelmeden durumu kabul edip seçimlerimizi sağlıklı yapmalıyız. başka hayatımız yok çünkü.
ayakta dimdik durmaktan başka bir yol bilmiyorum ben.
sonradan gelen düzenleme:
kimileri de içerliyor, mesaj atıyor "ne de olsa babadır" diye. keşke herkes sizin gibi çiçek çocukluk yaşasa keşke. ama maalesef her evin içi kendi eviniz gibi değil. en son görüşmemizde benim yüzüme karşı "seninle görüşsem de olur görüşmesem de. benim için önemli olduğunu mu sanıyorsun?" diyen bir babayla, yirmi iki yıldır arayıp sormayan bir babayla görüşmediğim için kusura bakmayın kendimi suçlu hissetmiyorum.
bana babalık ettiyse rahmetli k.pederim etti. beni öz çocuklarından ayırmadı, bağrına bastı. gönlüm sadece onu baba biliyor. içimden gele gele de hep "babacım" dedim.
herkes aynı değil. her gün haberlerde görüyorsunuz harcanmış çocukları. çocuk dünyaya getirmek ayrı, anne/baba olabilmek ayrı.
kendi ebeveynlerimden nasıl ebeveyn olunmayacağını öğrendim en çok.
funda esenç
-
işlediği fiillerin hakaret suçunu oluşturacağından habersiz, cahillikle "hop hop hop temas yok" diyen bir insan(!)ı barındırır.
umarım görevli bu işin peşini bırakmaz ve adalet yerini bulur.
edit: izledikçe sinirleriniyorum. işinde gücünde insandan ne istedin be? hala nasıl zor tutuyor kendini ekmek parası elinden kayıp gitmesin diye.
edit 2: başlık taşınmış. doğrudan isim soyisim olan bir başlık altına yazmak tarzım değildir. orada önemli olan kişinin açık kimliğinden ziyade yaşanan olayın değerlendirilmesiydi aslında.
ceza kişiye değil davranışa verilmelidir mantığı ile yaklaşmam nedeniyle, başlığın taşınmasını olumsuz buluyorum.
edit 3: vay canına başlık başıma kalmış. resmen bu işin meşalesisini ben yakmışım gibi olmuş. değil arkadaşlar ben "havaalanında görevliyi tahrik eden yolcu" başlığına üçüncü veya dördüncü sıradan yazan yazarım. resmen eleme usulü gibi tek tek yok oldu herkes.
ayrıca önemli bir bilgi, krdsturkiyeburanebeklion sayfasında baycodemir diye bir hesap şu baştaki yorumumu kopyalamış, onu da yarım yamalak yapmış zaten* 5200 beğeni falan almış, söz konusu hesap bana ait değil, belirtmek isterim. ilgili görsel
ios 13
-
gelen aramayı yine arkaya atamıyoruz. telefonu esir alıyor. ya no'ya basacaksın ya da cevap vereceksin.
benim anlamadığım dünyada bundan şikayeti olan 3-4 kişi falan mıyız? o yüzden mi yıllardır gelmiyor bu özellik?
ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler
-
tok olunduğu halde yemek yapmak, sonra ''güzel koktu be'' deyip, yemek. sonra ''ağırlık çöktü'' deyip kahve yapmak. içerken dizi izlemek. sonra birkaç bölüm daha izlemek. hop iki üç saat kaybetmek. ''bir kahve yapıp derse geçeyim'' demek. kahveyi yaparken ''acıkırsam ne yapacağım? dur bir şeyler yapayım hazırda dursun'' demek. yapınca ''güzel koktu be'' deyip yine yemek. zaman çok hızlı geçmese ders çalışmaya vakit kalacak da işte...
iskambil kartları
-
fransız tasarımıyla ingiliz tasarımının farklılık gösterdiği kartlardır. şöyle ki;
maça papazı : kral davut
fransız tasarımında kral asası* ve arp tutar, sola dönüktür.
ingiliz tasarımında kılıç tutmaktadır ve sağa bakar.
kupa papazı : charles diye geçer carolus magnus veya charles vii
fransız tasarımında elinde kılıç tutar başı sağa dönüktür.
ingiliz tasarımında iki eli de görünmektedir, kılıcı başının üstünde tutar, başı sola dönüktür ve diğer kralların aksine bıyığı yoktur.
karo papazı : julius caesar
fransız tasarımında elleri görünmez ve başı sağa dönüktür.
ingiliz tasarımında sola dönüktür, arkasında balta vardır ve tek eli önündedir.
sinek papazı : buyuk iskender
fransız tasarımında elinde kral asası ve kalkan vardır. sağa bakar.
ingiliz tasarımında elinde kılıç, üzerinde haçlı küre*bulunur. sola doğru bakar.
maça kızı : pallas
fransız tasarımında sola dönüktür. elinde gül vardır.
ingiliz tasarımında sağa bakar elinde scepter vardır.
kupa kızı : judith
iki tasarımda da sola dönüktür. ingiliz tasarımını köşedeki q harfinden ayırt edebiliriz.
karo kızı : rachel
fransız tasarımında sağa ingiliz tasarımında ise sola dönüktür.
sinek kızı : argine diye geçer argeia' yla alakalı olabilir
fransız tasarımında elinde çiçek olmayan tek damdır. başı sağa dönüktür.
ingiliz tasarımında elinde çiçek vardır ve sola bakar.
maça valesi : hogier diye geçer holger danske' yle alakalı olabilir
fransız tasarımında tüylü şapkası vardır sağa dönüktür.
ingiliz tasarımında bıyıklıdır, sağa dönüktür ve elinde garip birşey tutar..*
kupa valesi : lahire diye geçer la hire' yle alakalı olabilir
fransız tasarımında başı hafif sola yatıktır.
ingiliz tasarımında bıyıklıdır. elinde yaprak, başının arkasında balta vardır. sola dönüktür.
karo valesi : hektor
fransız tasarımında sağa dönüktür.
ingiliz tasarımında sola bakar, elinde kılıç vardır.
sinek valesi : lancelot
fransız tasarımında elinde kalkan gibi birşey tutar. hafif sola dönüktür.
ingiliz tasarımında tüylü şapkası vardır, sağa dönüktür ve elinde yine bilemediğim birşey vardır.
21 temmuz 2017 gökova depremi
-
depremin de sesi varmış bunu öğrenmiş oldum.dünyanın en korkunç sesi herhalde.allah bir daha yaşatmasın daha beterini yaşamanın düşüncesi bile yetiyor.iki saattir kalbimin çarpıntısı dinmedi.