hesabın var mı? giriş yap

  • "görüşülen kişi kapattı" filan diyordu sanki.. ara bozmak istermiş gibi gelirdi. "görüşülen kişi suratına kapattı.. valla bilmiyorum.. bana yapacak bu hareketi.."

  • aldığı nefesten utanması gereken varlıklar tarafından hor görülmeye çalışılmış insandır.

  • çok çileli bir işti. o dönemin haritacılarının genelde bir süre sonra akli dengelerini kaybettiği ya da çok genç yaşta aramızdan ayrıldığı söylenir.

    - eveeet... 17 aydır üzerinde çalıştığım âli osman siyasi haritasını bitirmiş bulunuyorum.

    - erkan efendi!!! erkan efendi!!! sultan süleyman katar, bahreyn, kasr-ı şirin, bağdat ve tebriz'i de almış.

    - e sıçacam ama...

  • performer* ve recipient*a gore gruplanan dort sosyal davranistan biri*. soyle ki:

    cooperative: performer(+)/recipient(+)
    altruistic: performer(-)/recipient(+)
    selfish: performer(+)/recipient(-)
    spiteful: perfomer(-)/recipient(-)

    (+)-yararina
    (-)-zararina

    altruism gen havuzunun gelisimi yararina veya bireyin fitnessini sonraki kusaga aktarmaya yonelik olarak gelismis olmasi muhtemel bir davranistir, bu yuzden dogal seleksiyonla evrimlesmis olabilecegi dusunulmektedir.

    altruistik davranisin performer ve recipient in arasinda genetik bir baglanti oldugunda kolay gelistigi bilinmektedir. bu nedenle, altruistik davranisin akraba olan canlilar arasinda sikca goruldugu bilinmektedir. (arilarda gorulen partenogenez buna bir ornektir) bunun sebebi de akraba canlinin fitness inin artirilmasi olarak aciklanabilir.

    ornegin: ayni ana-babadan gelen iki kardesin ayni alellerin %50sini tasiyor olma olasiligi yuksektir; bireyin kardesinden olan yavruyla alellerin %25ini paylasmasi mumkundur. bu nedenle, canli akrabasina yardim ederek kendi alellerinin bir porsiyonunun populasyonda temsil edilmesini saglayabilir.

    psikolojide ise*, pragmatizm ile karistirilmasi son derece yanlis olan dusunce. aksine, altruism birey dusmanligina yakinsar*. pragmatizm ozunde bireyciyken, altruism de bireyin kendisini baska bir birey/topluluk icin feda etmesi soz konusudur (ki bu "kendini feda etmek" psikolojik olarak bahsedilse bile, daha makro boyutta, yukarida bahsettigim gibi kendi genlerini populasyonda temsil etmeye yonelik de olabilir. bu konuda bilgi icin (bkz: the selfish gene)).

    yine de, inadim inat kicim iki kanat suretinde illa da bireyci bir yaklasimda bulunulmak istense bile altruism in bireycilikle baglantili olabilecegi ihtimali oyle pek de uzak degildir. altruistik bir davranis bile, ilerki donemlerde karsidakinden de ayni davranisin beklenmesi sebebiyle gerceklesebilir. ornegin, trivers insanlarda gorulen altruistik davranisin adalet, ahlaki ofke duygusu, sucluluk, sukran ve sempati duygularina bagli olarak, dolayisiyla karsilikli olarak goruldugunu savnumustur reciprocal(karsilikli) altruism teorisinde yamulmuyorsam*.

    utilitarianism ise ozellikle bireyin suru icin kendini feda etmesi gibi davranislarda altruism e sasilacak derecede benzerlik gosterse de aslinda ikisi farkli seylerdir. altruism deyince akla recipient cikari gelir, utilitarianism de ise bu "cikar" kavrami daha sinirli tanimlanmistir: cikar majoritenin yararina olmalidir, ayriyetten bu cikar yani "the greatest good" biraz hedonistce bir "greatest good"dur, zira aci/zevk suretinde ayrilmis iki keskin kavram arasinda mutlak olarak zevk e ulasmayi amaclar. altruism de ise, zevk bir amac degil, aractir; yukarida belirttigim bazi sebeplerin saglanmasina yonelik yolda kullanilabilitesi vardir.

    eh, bu da boyle bir tanimlamamdir*. saygilarimi sunarim.*

    edit: cok kotu butonu mafyasina honolulu'dan itinayla saygilarimi yollarim. beni sizler var ettiniz.

  • o zamanlar ülkücü gençlerin hakim olduğu bir lisede okul genelinde yapılan sınıf aramasından sonra
    toplanan sigaraların hepsinin amerikan malı olması sebebiyle
    cuma istiklal marşı töreni öncesinde müdürün kalabalığa
    - milliyetçiyiz diye geziyorsunuz, hepiniz marlboro içiyorsunuz puştt herifler
    samsun için, maltepe için demesi. *

    (bkz: kasımpaşa lisesi)

  • " büyükada'dan kadıköy'e dönmek için kullandığım vapura son dakikalarda bir adam bindi.
    gelip tam karşıma oturdu ve bana 'kabataş vapuru değil mi' diye sordu...
    bilmiş bir edayla 'hayır kadıköy vapuru' dedim...
    çünkü görevliye sormuştum.
    vapur kalkmak üzereydi. adam koşarak indi...
    az sonra koşarak tekrar bindi; ' bu vapur kabataşa gidiyormuş görevliye sordum' dedi...
    'sıçtık' diye düşündüm ve bu sefer vapurdan ben koşarak indim...

    vapur önce kadıköy sonra kabataş'a uğruyormuş.
    tekrar koşarak vapura binip, bir kahve aldım ve o adamın tam karşısına oturdum...
    ikimizde nefes nefeseydik. kahvemi yudumlarken ne kadar 'salak' olduğumuzu düşündüm.

    her şeye rağmen güneş bulutların arasından dik açıyla yüzümüze vururken, kısık gözlerimiz ve parlayan dişlerimizle biz had safhada mutlu gibi görünüyorduk... evet."

  • psikolojide, geçmişte istekle, zevkle yapılan şeylere karşı genel bir isteksizlik hali olarak geçer. bu şeylere karşı, ki bu şeyler hayatı oluşturduğundan, doğal olarak hayattan zevk almama olarak devam eder.*

  • yer: dördüncü levent migros. keçi sakalli amca kasadadir. kasiyer sorar:

    - migros kartiniz var mi?
    - var.
    - alabilir miyim?
    - unutmusum!
    - hmm.
    - ama unuttum demek bile, onu hatirlamaktir degil mi? ahh hoh hoh.
    - efendim?
    - yani unuttum demek, aslinda unutmadigimi gösterir.
    - yani migros kartiniz var?
    - var da unuttum iste!
    - migros kartiniz yaninizda mi beyfendi?
    - yanimda degil ama hep aklimda. ahh hoh hoh.
    - anladim. biz bu konuda bir sey yapamiyoruz yalniz.
    - biz de.

  • anlamadığım için erkekliğimden şüphelendiren olay. bir dakika, noluyoruz lan !