ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rte'nin kızının doğmadan 3 yıl önce bıraktığı not
-
rte'nin kızı esra ile ilgili anlattığı olayın yalan olduğunu kemal kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkardığı olay.
olay nedir diyenler için rte 'nin anlatımıyla : ... gece 1-2 öyle geliyoruz eve .. o zamanlar mücadeleler şimdiki kadar rahat değil , daha zor sıkıntılı dönemler 80 öncesinden bahsediyorum .. -buraya dikkat 80 öncesinden bahsediyormuş- .. ve bir gece yatak odamızın kapısına bir pusula büyük kızım esra asmış 'babacığım bir geceni de bize ayır'.
80 öncesinden bahsediyor ama kızı 83 doğumlu adam boşuna demiyor yalan makinesi diye..
geniş aile
bakkalda sandviç yaptırmış efsane nesil
-
bu da böyle bir nesil işte. çok abartmamak lazım.
gerekli doneler:
-bayatlamaya yüz tutmuş, istiflenmekten ezilmiş bir somun ekmeğin yarısı
-dün akşamdan kesilmiş domatis
-az yağlı bol sulu peynir
-kağıt inceliğinde üç dilim salam
-arzuya göre zeytin ezmesi, salça
-yanına fruko ya da kahverengi cam şişede tamek
-sandviçi oturup yemek için kapı önünde konuşlanmış meyve kasası (yandan çivi fırlayanından)
iş bulamama garantisi veren bölümler
-
kesinlikle gelmeyen bir geleceğin mesleği olan moleküler biyoloji ve genetik
90'lı yılların unutulmaz replikleri
-
- sevim koş katil geldi.
suriyeliler için 20 milyar dolar harcadık
-
(bkz: iyi bok yedin)
empresyonizm ve ekspresyonizm arasındaki fark
-
kelime olarak birbirlerinin zıttı gibi görülseler de aslında fonetikte olduğu kadar kontrast kavramlar değildir bunlar. nesnel değil kişisel olmaları, gerçekleri değil o gerçeklerin algılanış biçimini ön plana çıkarmaları gibi yönlerden dolayı ikisi de avangard akımlar olarak doğmuşlardır. ekspresyonizm, bir bakıma empresyonizmin araladığı kapıyı açarak daha ileri taşımıştır.
ayrıldıkları noktalar ise özellikle şunlardır:
-empresyonistlerin teması genellikle doğa ve manzaradır.
-manzarayı onlarda uyandırdıkları duygu ve izlenimle çizerler ki adları bu yüzden izlenimcilerdir.
-resimler ekseriyetle fludur. bu yüzden resimleri daha çok bir manzaranın akılda kaldığı ya da rüyada görüldüğü hali gibidir.
-gerçeği tamamen değiştirmez, sadece biraz bozarlar. boyutlarla, biçimlerle vs. oynamazlar.
-ışıkla oynamayı severler.
-açık alanda çalıştıkları için resimlerinde kısa ve aceleyle atılmış darbeler görülür.
-ekspresyonistlerin belirgin bir teması yoktur.
-biçim bozma ve abartı elzemdir, estetik kaygıları bulunmaz.
-kalın çizgiler, patlayan renkler kullanırlar.
-çizdikleri subjeye değil, onun çağrışımıyla bir duygu ifade etmeye odaklanırlar. yani subjeyi fikirlerini anlatmak için araç olarak kullanırlar hatta bazen eserde bir subje olup olmadığı bile belli değildir.
-empresyonist eserler melankoli, özlem, yalnızlık gibi daha naif duygulardan beslenirken ekspresyonist eserlerde yıkım, bunalım, korku gibi uç duygular hakimdir. zaten ww1'in buhranıyla başlamış bir akımdır.
-çoğunlukla atölye işi olduklarından eserlerde daha özenli ve artistik darbeler görülür.
türkiye'de tarım nasıl bitirildi
-
islamcılık tarımdan sanayiye, üretimi yapılan her şeyi bitirdi.
geriye yüzlerce yıldır orucu neyin bozup bozmadığını tartışan ortaçağ zombileri kaldı.
ilk uçak yolculuğu
-
2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.
bebek ziyaretine gelen misafire elini yıka demek
-
benim bebeğim yok ama bu gözler neler gördü...
uçuklu dudağı ile 4 aylık bebeği öpmeye çalışan mı
evden gelip ayakkabısını çıkardığı gibi bebeğe elini uzatan mı
bebek konusu kibarlık kaldırabilecek bir durum değil... anne & baba risk alma şansına da sahip değil illa ki içeri girer girmez uyarmak durumunda ki kontrolü dışında bir şey olmasın. ben alınırım gücenirim diyorsan bebekli eve gitmeyeceksin... bir yıl geçsin sonra gider rahat rahat seversin.
sezen aksu şarkılarında geçen acımasız sözler
-
seviyorum kahretsin.