ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
daenerys targaryen
-
şu sıralar insan hakları, ademi merkeziyetçilik, sosyal belediyecilik, vs. gibi konularla uğraşan; ama sonunda sigortalarının atmasıyla babası mad king gibi çılgına bağlayacak ve westeros'un .mına koyacak olan sürgün prenses. neden? kadının suçu yok, kanında var. babasının dediği gibi, burn them all. saçma geliyor, ama o zamanın şartları bunu gerektiriyordu.
aha buraya yazdım, 8-9 sene sonra ben demiştim diye bu entry'yi göstereceğim.
battaniyeyi cin girmeyecek şekilde vücuda kaplamak
-
milyorlarca insanın her gece yaptığı şeydir. kimse kimseyi yemesin şimdi. ilk önce yataktayken ayaklarımızı havaya kaldırıp yorganın ayaklarımızın altına girmesini sağlarız. ardından sağa doğru çullanıp sol tarafımıza battaniyenin sokulmasını sağlar, ardından sola doğru çullanıp sağımıza battaniyenin doluşmasını sağlarız. kafamız açıkta kalmıştır evet. bunun çözümü ise basittir. battaniyeyi; ayaklarımızdan sıyrılmayacak kadar yukarı çekip kana tere batacak da olsak; battaniyeyi kafamıza kadar örtmektir. evet. cinlerden kurtulmak bu kadar basit işte. afiyet olsun.
batılılar inanın bizi sevmiyorlar
-
efendim susturamıyoruz, sürekli konuşuyor. en güzeli de bu fikirleri savunmak zorunda olanlar var. beter olun, yalakalar sizi.
nomofobi
-
telefona yüklenen anlam maalesef artık çok büyük günümüz dünyasında. mesela şu anda telefonumda yer alanlar:
sosyal medya uygulamaları(8)
dating uygulamaları (5)
online ve offline oyun uygulamaları(5)
alışveriş uygulamaları(3)
ödeme aracı uygulamaları (2)
banka uygulamaları(4)
yabancı dil pratik uygulamaları(2)
çevrimiçi müzik uygulamaları(1)
film-dizi izleme uygulaması(1)
şimdi bir de şöyle bakalım :
önceden barlarda, parklarda, derneklerde tanışırken
ev oyunları veya sokak oyunlarını bilemedin bilgisayar oyunlarını oynarken
elden kredi kartı ile ya da nakit öderken ya da şubeye giderken,
satın alınan dil kitabında chapter chapter ilerlemeye çalışırken,
mp3 player, müzik seti, radyodan müzik dinlerken
tv'den film-dizi izlerken,
bunların hepsini çok pratik bir şekilde bir telefonda yapabiliyorsanız yanınızdan ayırdığınızda yoksunluk hissetmeniz aslında "normal". ama anormal olan bu pratiklikten çıktığınız zorunlu durumlarda alternatiflerini bulamama noktasında olunması. bunların hepsinin o alet olmadığında "idare edilebilecek" bir alternatifi var. bunu görememek işte bir tür hastalık sanırım. telefonunun şarjı bitince hayat enerjisi düşen insanlar bile var maalesef.
arada detoks yapmakta, ama bunu bir seçenek olarak bilinçli şekilde yapmakta, yani o güne telefonsuz geçirmeye niyet ederek başlamakta fayda var.
kız arkadaşa taksi pahalı otobüse binelim demek
-
tek kelimeyle hayvanlıktır. ben paraya kıyar minibüse bindiririm.
işten gel + duş al + yemek ye + yat + uyu
-
"yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu"
tolstoy
işte benim stilim
-
(bkz: bu da benim sikim hüsnü)
biri yapacaktı nasılsa..
tc kimlik numarasından adres bulmak
-
yurtiçi kargonun evde bulamayacağı gerçeğini değiştirmez.
tüm zamanların en iyi spiker repliği
okuldaki kafa tiplerin minyon türbanlılar alması
ozmo
-
sabah gazetesi ve atv'nin ortak çalışması ile yayınlanan bbc tarafından yapılmış 90'ların güzel furyasıydı. küçük yaşta ingilizce merakımla epey ilgi gösterdiğim ve sevdiğim dergiler ve çizgi filmlerden oluşan programdı. (bkz: where is my key) ve i can you can what can we do'nun melodisi hala aklımdadır. *
amerika'da çalışma hayatı
-
yeni işe baslayanlara sorumluluk verilmekten hiç çekinilmeyen bir iş ortamıdır. staj yaptığım dönemde ilk gün manager a "mr. soyadı" diye hitap etmiştim de, öyle olmuyor bu işler falan demişti. 1 hafta sonra ceo yla falan tanıştım hep ismiyle falan hitap ediliyor tabi o zamanlar garip gelmişti.
sorumluluktan bahsediyorduk. miktarı bende kalsın yüksek meblağlı projelere daha stajyarken beni tek sorumlu yaptılar ki, ben kendime o sorumluluğu vermem. yani vermezdim o zaman öyle düşünüyordum.
yaş farkı gerçekten hiç önemli değil. bu da en onemli farklardan biri olsa gerek. 40 yıldır sektörde olanlar var, onlardan daha tecrübesizmişim, gençmişim konuşurken veyahut ortak çalışırken hiç bir ima görmedim. öyle olunca da insanın özgüveni doğal olarak artıyor.
şöylede bir olay yaşamışlığım var:
8 ay önce falandı bir hata yapmışım ki dillere destan. suçu atacak kimse bile yok . strese bindim tabi. managerım senin hatan değil, şirketin yeterince düzenli olmamasının hatası falan dedi.
valla reyizsin diyecektim de reyiz in ingilizcesi o an aklıma gelmedi.
adamın dibisin dicektim , bottom of a men. o da saçma olacaktı ondan da vazgeçtim.
1hafta sonra bi büyük rakı aldım verirken de dedim ki sen delikanlı adamsın peynir kes, kavun doğra yanında bundan iç lion milk.