hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: gün olur asra bedel)
    ilk seferinde yarım bırakıp rüyalarıma girmesinin üstüne, ikinci deneyişimde sıkıntıdan infilak etme noktasına gelmek pahasına bitirmiştim.
    yıllar sonra gelen edit: artık yarım bıraktığım kitaplar uykularıma musallat olmadığı için bu tip işkencelere mahal vermediğimden mi bilmem, hala bu kitap okuduğum en zor kitaptır.

  • "daha çok anlat” dedim.
    “hoşuna gidiyor mu?”
    “çok. elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
    “bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
    “gider gibi yaparız."

    (bkz: şeker portakalı)

  • enteresan karı koca diyaloglarına neden olabilecek maçtır.

    adam: hayatım yarın akşam napıyoruz?
    kadın: ben maça gidiyorum.
    a: ne maçı yahu?
    k: fenerbahçe'nin maçı!
    a: hep böyle yapıyorsun pakize. maç! maç! maç! hiç benimle ilgilenmiyorsun. varsa yoksa maç. bıktım senin maçlarından.
    k: la havlee...
    a: ben napıcam tek başıma?
    k: çağır ismeti oturun işte evde.
    a: uff yaaa..! bu ayakkabılar ne böyle?
    k: yeni aldım :) halı sahaya abone olduk. bu cumartesi başlıyo. çok güzel olmam lazım. en güzel ben olmam lazım..

  • kirli siyasete bu denli angaje olmak için motivasyonunun ne olduğunu çok merak ettiğim kişi. onca yıl sanatınla halkın zihninde ve kalbinde bir yer edinmişsin, dünyalığın yerinde, paran pulun bol ve 80 yaşındasın; ömrünün son demleri. kafası minimum system requirements seviyesinde çalışan biri tüm manzarayı görür; buna rağmen nedir hocam senin motivasyonun?

    çok garip, çok.

  • ismi kepler-452 olan güneş gibi bir g-type yıldızın çevresinde, bir yıllık dönüşünü 385 günde tamamlayan gezegen. ayrıca habitable zone'da bulunuyormuş.

    düzeltme *: şuan kepler teleskobuna gezegenin 1400 yıl öncesine ait yansımaları geliyor.

    ekleme: birkaç yazar arkadaştan mesaj aldığım için aşağıdaki bilgileri ekleme ihtiyacı duydum;

    bu gezegeni keşfeden araç bir uzay teleskobu. ismi kepler. diğer fırlatılan uydular gibi. şuan güneş sistemimiz içinde kendi yörüngesinde dönüyor o da.

    kepler teleskobu tarafından keşfedilen kepler-452b gezegeni dünyamızdan 1400 ışık yılı uzaklıkta. bu da en kolay haliyle şu demek; bilinen en hızlı şey ışığın uzay boşluğunda ilerlerken gerçekleştirdiği hızdır. ışık sadece 1 saniyede 300 bin km yol alır. bu da 1 yıl için 9.460.800.000.000 km yapar. yani kepler-452b dünyadan 1400 ışık yılı uzaklıkta denirken; 1400 x 9.460.800.000.000 km uzaklıkta olduğu ifade ediliyor.

    uzaydaki tüm cisimler (gezegenler, meteorlar, uydular, vs..) yıldızlardan aldıkları ışıkları uzay boşluğuna iletirler (yansıtırlar). teleskoplardan gördüğümüz görüntüler ise bu yansımaların teleskoplara ulaştıkları anki görüntüleridir. yani 1 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegeni izliyorsak eldeki veriler, gözlemimiz sırasında onun 1 yıl önceki yansımasıdır.

    farzedelimki aynı dünyada ki gibi insalar orda da var olsalar ve şuan bize teleskopla baksalar onlar da bizim 1400 yıl önceki (ms. 600'lü yıllar) yansımamızı görürler.

    tabi sırf teleskoplar için geçerli bir durum değil bu. mesela sabah kafayı kaldırıp doğrudan güneşe bakarsak, (direk bakamıyor olsak da) biz onun 8 dk. önceki görüntüsünü görürüz.

    basitçe anlatmaya çalıştım.

    ek: kepler teleskobunun gözlem methodu daha farklı. kepler'in nasıl gözlem ve tarama yaptığını @dopermen #53445557 nolu entrysinde bahsetmiş.

  • ilginc olay. bana yillar evvel bi ankarali firmanin akrabama yaptigi jesti hatirlatti bu.

    soz konusu sirket kriz doneminde calisanlarina maas odemez hale geliyor. sartlar zorlasiyor. bu sartta herkes allah belani versin patron modunda istifa edio gidiyor. istifa etmeyen 5-10 kisi kaliyor. 1 sene sonra sirket kendini toparlayinca istifa etmeyip kalan herkese ev aliyor patron.

    akrabam halen o evde oturur ki suan ki degerini soylersem aglarsiniz kiskancliktan.

  • özet geçiyorum: şekeri ve karbonhidratı kesin ve hafif de olsa spora başlayın. kimsenin bilmediği bir sır paylaşıyormuş gibi uzun uzun yazı yazanları da dikkate almayın. basket geçmişi varmış da, kayak vazgeçemediği tutkusuymuş da; bunlardan kime neyse.

  • daryl okuyla her zombi öldürüşünde, okunu zombinin kafasında unutup gidecek diye gerim gerim gerildiğim dizi.

    çok dert ettim bu konuyu.

  • başlığın "cins kedi almak yerine sokak kedisi sahiplenmek" olarak değişmesi gerekiyor bence.

    neden mi hemen açıklayayım. tekir dediğimiz şey aslında bir tüy rengi. "tabby" diye geçen. tıpkı sarman ya da smoke gibi. boz rengi üzerine siyah desenlerden oluşur. evet çoğu melez ırkların karışımından oluştuğu için toplum içinde bu tüy rengine ait gördüğümüz tüm kedileri tekir sanıyoruz. dünyadaki tüm kedi ırkları ile ilgili kocaman bi ansiklopedi okuyana kadar ben de öyle sanıyordum.

    şimdi sokakta görsek tekir diyip geçeceğimiz ama aslında cins olan bazı tekir tüy desenine sahip kedileri paylaşacağım.

    (bkz: amerikan shorthair)örnek
    (bkz: british shorthair) hani o çok bayıldığınız
    (bkz: sibirya kedisi) örnek
    (bkz: maine coon)örnek
    (bkz: scottish fold)gene çok bayıldığınız tonla paralar döktüğünüz kedy
    (bkz: exotic shorthair)örnek
    (bkz: persian)örnek
    (bkz: american curl)örnek
    (bkz: egyptian mau)örnek
    gibi gibi örnekler daha arttırılabilir. yanisi ya ben tekir sevmiyorum çok yaramaz oluyorlaar kuduruyorlaaar diye ağzınızı yaya yaya boş konuşmak yerine az araştırma yapalım öğrenelim.

    istanbul için konuşacak olursam sokaklar cins-mix tabby dolu rengine aldanarak "ya tekir buu" diye yüz çevirdiğiniz hani. ya da "aa ne güzel tekir cins gibi" dediğimiz.
    bir çok sahipli cins kedilerin evden kaçarak sokaktaki kedileri hamile bırakması ile bu popülasyon artıyor haliyle.

    nasıl her beyaz kedi ankara kedisi değilse her simsiyah kedi bombay değilse her tekir de "cinssiz" değildir. en kötü mix tir. bazı spesifik ırklar harici bir çok ırkın çok sayıda farklı tüy desenleri -renkleri var. ama ne oluyor tipi güzel bazı ırklarda bazı renkler daha fazla estetik geldiği için tek tip tüy yapısına sahip kediler ön plana çıkarılıyor üretilip satılıyor. hiç bi petshopta tabby british shorthair görmemissinizdir değil mi? hepsi ya gri ya lilac dediğimiz renklerde oluyor.

    şimdi gelelim "huy" meselesine. her bir kedinin çok ama çok farklı huyları var. elime doğan aynı anadan çıkan aynı ortamda büyüyen birbirinin aynısı 2 kedinin alakasız karakterleri var. biri kendisini çok sinirli özel harekat üyesi sanarken birisi de aşırı minnoş ingiltere prensesi sanıyor. hadi buna ne diyeceksiniz. *

    evet bazı ırklar diğer ırklara göre daha sakin-hareket sevmiyor olabilir. bunun bir çok sebebi oluyor. özellikle cins kedilerde kemik-kas yapısı sıkıntılı olabiliyor. aynı şekilde gözü akan nefes almakta inanılmaz zorlanan cins kediler de var iran kedisi gibi. şimdi bu hayvanlar isteseler de hareketli aktif olamıyorlar. sağlıkları buna el vermiyor.

    aman olsun ben şekilciyim en güzel kedi benimki olsun en cinsi benim kedim. çok hareket etmesin kudurmasın tüy dökmesin herkes hayran olsun sağlık sıkıntıları için veterinerlere bir araba parası bayılmak benim için hiiiç sıkıntı değil diyorsanız o sizin bileceğiniz iş. ama "tüm tekirler çok yaramaz eve alışmıyorlar saldırganlar" demek "tüm kahverengi saçlılar agresif nalet pislik insanlardır "demekle aynı şey bunu da bilelim.

    ansiklopediyi merak edenler olursa yeşillendirebilirler.

  • kendisi konuştuğu halde, izleyene sesin başka yerden geldiği izlenimi veren şov canlısı. “karnından konuşkan” da denilebilir yöresel tanımda, hangi yöre olduğunu bilmiyorum, itirazım da yok. fazla para kazanamaz vantrolog ahıah, ama takdir edilebilir ve eğlenceli bi yetenektir zannımca; kişinin espri yeteneğine bağlı olarak. vantrolgolara metin yazarlığı boyutu işin içine girdiğinde saniyede uzaklaşırım ondan, isterse vantrolog kişi babam olsun.

  • akademisyenim. hani ülkenin yine en azından ekonomik açıdan şanslı kesiminden sayılıyorum. 7500 lira maaş alıyorum. yani başımdaki belek’te bir maaşımla 3 gün tatil yapamıyorum. elin ingiliz’i 5000 km öteden gelip 2 ay ülkemin sefasını sürüyor. söyleyeceklerim bu kadar.