hesabın var mı? giriş yap

  • zenci kelimesi arapça’daki zancî kelimesinden türeyegelmiş ve cağnım türkçeme yerleşmiştir. arabî lügattaki manası “kara derili, siyah, afrikalı” anlamına geliyorken türkçede de aynı manaya gelmekle birlikte yanına bazı unsurlar eklenmiştir: zanzibarlı (zencibarlı) adam gibi. tabii kelimenin içinde bir takım fars esintileri de mevzubahis, tamamiyle arabî demek yanlış olur. farsî’nin zangî kelimesi de aynı şekilde “paslı (ülke olarak), kara derili, siyah) anlamına geliyor.

    her neyse bizim ilgi alanımız zenci ve zencibarlı adam kelimesi çünkü osmanlı devleti’nde haremağaları (çoğunluk öyleydi) olan siyah hadımağalar afrika’dan çalınır, (zanzibar)zencibar’da hadımedilir, araplar tarafından payitahta/istanbul’a getirilir satılırmış. dolayısıyla, her şeye bir lakap takmaya bayılan canım memleketimin canım insanları da her defasında “zencibar’dan mı?” diyecek değil ya, arabın “zancî” kelimesini almış, biraz da türkçedeki büyük ünlü uyumuna uydurmuş, zenci deyivermiştir. her iki anlamda da bu kelime kişinin ırkını, tenini, efendime söyleyeyim cinsini belirtmemekte aksine nereli olduğunu söylemektedir. yani afrikalı yahut zencibarlı gibi. şimdi, tutturmuşlar, zenci demek nigga demek, ırkçılık. siyahî demek daha büyük ırkçılık, adamın direk rengine atıf yapıyorsun, üstelik bunu yaparken de siyahımsı, böylemsi anlamına çalan ek “şapkalı i”yi yapıştırıyorsun. bazen gerçekten bayılıyorum bizim sosyeteye. (bkz: zenci) kelimesi babalar gibi ırkçılık olmazken, adam tutuyor siyahî diyor, kendi kendine element uyduruyor. farkına varmadan iyi niyetle ırkçılık yapıyor ya da gereksiz yere ten rengine dem vuruyor.
    (bkz: vasatlık her yerde)

    zenciyi kullanınız, hiç çekinmeyiniz, hiçbir şekilde ırkçılık barındırmaz içinde. en azından adama siyahımsı, siyamsıtrak demekten daha hoştur ve iyidir.

  • ticaret odası başkanlığına bağlı en sevdiğim 2 kişiden bahsedeyim biraz da :) bir bileşeni değiştiren elemanlar sınıfından ikisi de. birisi kürk üretiminin pamuklu kumaş yerine koyun yünü ile yapılmasını sağlıyor ki bu size yeni dünyada onlarca pamuk tarlasının kapladığı alandan ve işçiliğinden ve nakliyesinden kurtarıyor. veli nimet resmen bu eleman. pamuk ekmeye gerek kalmıyor. eski dünyadaki koyunlarınızdan yün çıkarsanız yeter kürk için. hatta ve hatta bu elmanın bir üst amiri var o da kürk için avcı kulübesi gerekmez hacı abi diyor. sen bana demir madeni ve koyun yünü ver ben sana yardımcı olurum kürk imalatında diyor. böylede avcı kulübelerinden de kurtuluyoruz. bahsetmek istediğim ikinci en bomba bileşen değiştiren adam ise konserve imalatı için sığır etine gerek yok domuzla çözeriz bu işi diyen kadın bizi sığır çiftliklerinden kurtarıyor. hatta bu hanımefendinin de bir üst amiri var. ki kendisi ne sığır eti ne de bibere gerek yok diyor. böylece hem sığır çiftliklerinden hem biber tarlalarından hem de demir yiyen mutfaklardan kurtuluyoruz. sadece son aşama olan konserve fabrikası tek başına yetiyor. velhasılı "bir bileşeni değiştiren" elemanlar çok faydalı.

    ulan o değil de ben docklands paketini yeni aldım. eskiden ne amelelikler yapıyormuşuz. şimdi oyunun başlarında sabuna abanıyorum. gemiler dolusu sabun ihraç etmekten sabun baronu oldum. kaptan tobias bana "limana yanaşıyorum hacı şakir " diyor. sonra gözlük cep saati ve nihayetinde buhar motoru ki özellikle de gramafon ihraç ederek baya bi rahatladım. bol bol demir bakır çinko pirinç levha ithal ediyorum ki böylece hammadde ithal edip bitmiş ürün satarak kendi kendini besleyen güzel bir döngü harika bir ekonomi sistemi kurmuş oluyorsunuz. bu oyunda yapılabilecekleri şu ülkede yapamadılar ya yıllardır neyse. son tavsiyem bu oyuna hiç başlamamışlara gelsin: hiç başlamayın. 1 hafta sonra eczaneye gidip kuruyan gözleriniz için göz damlası alırsınız. bu oyun öyle 1 saat oynar kapatırım türü bi oyun değil. adamız çok kirlendi şu domuz çiftliklerini ve metal dökümcüleri yan adaya taşıyayım da hava kirliliği azalsın dersen bunu yapmak sistemi yeni baştan kurmak min 2 saat. kahve işini çözeyim de kapatcam dedin geçti 1saat. bari şu rom şeker kamışı çikolatayı ayarlayıp kapatayım dedin geçti 1 saat. şunu da bitiriyim de kapatcam bunu da bitiriyim de son derken illet gibi amk oyunu. bi ara günde 14 saatimi aldı 4 gün üst üste. sildim de kurtuldum.

  • başlık: mustafa ceceli yle rugby oynamaya gittik capssliii

    entry: mustafa ceceli'yle rugby oynamaya gittik, bu manyak başladı "ya rugby duy, duyur sesimi, ya rugby ya rugby" diye ağlamaya. ne garip adam ya.

  • patiswiss piyasayı sürklase mi ediyormuş? allah belamı versin ilk kez duydum ismini. ayrıca başlık sahibinin yazdığı şeyin "tayyip iyi ama ah o dış mihraklar" laflarından hiçbir farkı yok.

    ulan kadında öyle bir kibir ve kendine inanmışlık var ki öss'de 45'te 45 türkçe yaptığını yazarken bile imla hatalarıyla göz kanatıyor.

    neyse, çikolata zaten pek sevmem, küflüsünü hiç yemem.

  • yarım saattir izlediğim şeyin tarlabaşı'ndaki vinç ışıkları olduğunu yeni anladığım yağmur.