hesabın var mı? giriş yap

  • minnoş, oğlum!.. 1990 mart ayında, ben evde olmadığım bir zamanda öldüğünü öğrendim. çok üzgünüm be oğlum, ölüm anında yanında olamadığım için... seninle vedalaşamadık, bir şeyler eksik kaldı.
    18 yaş bir kedi için uzun bir zaman dilimi... seninle çok güzel anılarımız oldu, biliyorsun... aradan 31 sene geçti, inan bana seni hiç mi hiç unutmadım. ee ben de 61 yaşıma geldim, benim de fazla zamanım kalmadı...
    bu satırları okuyorsan, bekle beni!.. yanına gelip seni öpücüklere boğmayı çok ama çok istiyorum. umarım tanrı ikimize torpil geçer, sevenleri kavuşturur... seni çok sevdiğimi, rüyalarımı süslediğini bilmeni isterim...

    edit: minnoş... (doğum tarihi: 1971 güz - ölüm tarihi: 1990 mart)... seni çok özlüyorum, yakışıklı minnoş'um... debe için teşekkürler...

  • (bkz: vsauce) *: bilimsel her şeyin sıkmayan hali.

    (bkz: vsauce2)* :"dünyada ne gibi güzellikler, tuhaflıklar dönüyor?"un raporları.

    smarter every day*: babası nasa'da çalışan bir elemanın bilimsel araştırmaları. paralı nerd'lerden.

    minutephysics*: fizik severler için bir güzellik.

    (bkz: prank vs prank)*: youtube'un en samimi çiftinin birbirlerine kamera şakası yoluyla çektirdikleri acılar.

    (bkz: nikitabanana88)*: prankvsprank'in yan sanayii. ama bir o kadar güzel. nikky ölüyü diriltir.

    nqtv*: remi gallard yeterli olur sanırım.

    romanatwood*: sokakta organize kamera şakaları. polisler bu adama gıcık kapar.

    (bkz: vitalyzdtv)*: "miami sahillerinden karı-kız nasıl kaldırılır?"ın cevabını arayan bir kırık. şaka uğruna hapse girmişliği vardır.

    (bkz: ray william johnson)*: bilmeyen yoktur artık, haftada iki kere eğlencelik.

    (bkz: smbc)*: online tiyatro, modern skeçler, coool.

    (bkz: reckless tortuga)*: youtube'un en sağlam mini dizi kanalı. en iyileri psycho girlfriend ve the online gamer. diğerlerini izlemedim çünkü.

    (bkz: alltime10s)*: tüm zamanların en(10) listeleri.

    (bkz: collegehumor)*: the honest trailer serisi kaçırılmaması gereken. %90'ı çok güzel mizah kanalı.

    (bkz: jenna marbles)*: yüksel aytuğ'a fil gibi bir ayar vermiş kızımız. abd'nin kadırgalısı. reizz.

    (bkz: communitychannel)*: avusturalya'lı chick. bunun içeriği de jenna gibi ama yapım için kılıktan kılığa giriliyor, emek daha fazla. daha çok kızların kanalı gibi. ama erkekler çekinmesin.

    wdtvlive42*: eski televizyon arşivi kayıtları. nostaljiyi sevenler için.

    (bkz: fps russia)*: silah severler için. tabancadan bahsetmiyorum. aklınıza gelebilecek her türlü ateşli silah, uygulamalı. psikopat kanal.

    (bkz: no comment tv)* dünyanın her yerinden yorumsuz haberler için.

    (bkz: olympic)*: olimpiyat oyunları videoları için.

    joseph vincent*: amerikan sporları severler için müthiş klip çalışmaları.

  • evdeki kediyle arasında bir ilişki var. robotun kendi kendine başlama gibi bir özelliği yok o yüzden bazen iki hafta bile çalıştırmayı unutuyorduk. bunu kedi fark etmiş sanırım üstündeki çalıştırma tuşuna basıyor artık. evimizin bir bireyi gibi oldu robot, bakıyoruz kendi kendine geziyor çünkü kedi çalıştırmış. işi bitince kendi kendini şarj etmeye bırakıyor, toz haznesi dolunca bi değiştirin be yaa sinyali atıyor. sadece temizlediği tozu atıyoruz, geri kalanı kedi ve robot hallediyor.

  • yav he he. ne güzel de tespit yapıyorsunuz. muhalifler mi antep'de, urfa'da, konya'da suriyeli dövüyor? senin kalelerin bunlar. artistlik yapıp, algı operasyonu kasmayın. git seçmenine sor bakalım, ne düşünüyor bu suriyeli işgalciler için?

  • ülkenin girdiği ekonomik çıkmaz sonucunda, sıfır telefon almak artık lüks sayılıyor. bu durum ikinci el telefon piyasasını şuan şahlandırmış durumda.
    peki ikinci el telefon almak güvenli mi, ne kadar sağlıklı onu ele alalım ve alacak insanlara tavsiyelerde bulunalım.

    -öncelikle faturasının olması çok önemli. daha önce faturasız telefon aldığım ve çalıntı çıkması sonucu karakolluk olduğum ve telefonu iade etmek zorunda kalmışlığım var. faturasız telefon almayın. en çok duyacağınız bahanelerden biri; '' fatura, ev taşınırken kayboldu '' olacaktır, yedi göbek, aynı evde oturuyorlar inanmayın. sonra karakolluk olursunuz telefon da elden gider.

    ekranı, anakartı, arka kapağı gibi malzemeler, servis dışında değişmişse uzak durun. 1-5 ay arası kesin bir arıza meydana gelir. örneğin ekranın dokunmatiği kendiliğinden işlevsiz hale gelebilir, yada telefon kökten kapanabilir. asla orijinalinin yerini tutmaz. genelde; ucuz malzeme kullanılır ve tecrübesi insanların elinden geçer

    -darbe ve çizikli telefon almamaya dikkat edin. zira darbe almış telefon bir süreden sonra hata vermeye başlıyor. tabi burası biraz şans işi. ayrıca kozmetik olarak hoş durmaz. ( darbe ve çizikler çok ufaksa sorun olmaz )

    faturada ve telefondaki imei'leri mutlaka karşılaştırın. zira telefon yurtdışı, fatura da başka bir telefonun faturası olabilir. çok yaşadım bu durumu.

    - en önemli ayrıntıya gelelim; telefonu elinize aldığınızda beyaz bir ekran açın telefonda. ekranda leke, ölü piksel, darbe varsa kendini belli eder.

    - herhangi bir müzik açın, eğer ses cızırtılı geliyorsa; ya hoparlör patlamıştır ya da sıvı teması vardır.

    - sensör. konuşma yaparken ya da ekrana bakarken sensör otomatik olarak devreye girer. ama sorunlu telefonlarda bu durum sıklıkla yaşanmaz, ara sıra sensör devreye girer. hiç kod yada sisteme girmeyin. bunu anlamanın en basit yolu: birini arayın kulağınıza yakınlaştırıp-uzaklaştırın. uzaklaşınca ekran aydınlanıyor, yakınlaşınca sönüyorsa sorun yok. kısa yolu ise; birini arayın telefonu masanın üstüne koyun, sensörü elinizle kapatın, ekran kapanıyorsa ve elinizi çektiğinizde ekran açılıyorsa sorun yok demektir.

    - parmak izi okuyucu varsa telefonda, iki parmağınızı da okutmadan almayın telefonu. bazı telefonların parmak izi sorunlu olabilir. kesinlikle parmak izini deneyin.

    - yurtdışı telefon alıyorsanız; imei attırmayın. zira telefonun genetiği değişmiş gibi bir hal alıyor. bu da kullanışına ve batarya tüketimine etki ediyor. en güzeli pasaporta işlemek.

    - satıcı size telefonu verdiğinde, telefon servis dışında bir yerde tamir görmüş ve satıcı bunu size söylemiyor olabilir. siz aldıktan sonra tanıdığınız bir tamirciye veya anlayan bir arkadaşınıza gösterin. ne olur ne olmaz.

    - son bir rötuş olarak; telefonu alırken bir arkadaşınızı arayın; iki tarafında seni net bir şekilde geliyorsa işlem tamamdır, telefonunuz hayırlı olsun.

  • tam hali şu şekilde:

    biz osmanlı torunu değiliz, osmanlı'nın sömürdüğü yoksul köylülerin torunuyuz.

    altına imzamı atarım.

    bu milletteki saray sevdası anlaşılan genetik bir hastalık.

  • beşinci evlilik yıldönümümüzün akşamı karıma hediyesini verdikten sonra biribirimize sarıldık tam bu sırada kızım odasından gelir;
    kızım: aaaaaaaaaaaa ` :çığlık atarak`
    tathar: ne oldu kızım.
    kızım: bi daha aşık olduğunuzu görmiyim.

  • amerikan hukuk sistemi; izlediğim muvilerde olsun, dizilerde olsun öteden beri dikkatimi çekiyor. bu sistemde başta jüri sistemi olmak üzere anlayamadığım tonlarca şey var. mesela taraflar bazen mahkeme öncesi bir tartışma yapıyorlar aralarında, böyle kameralı kayıtlı... bu nedir çözemedim. iki avukat aralarında yemek yiyip 100 bin dolara olur bu iş diyorlar, ondan sonra hakimin karşısına çıkıp "biz anlaştık yoranır" diyorlar, olay bitiyor. yolda sokakta gezen garip garip adamlar var, numaradan insanlara çarpıyor, insanların kapılarını çalıp "doğalgazdan geliyoruz" falan diyorlar. ondan sonra da pat diye adamın kucağına bir belge atıp "you've been served" deyip kaçıyorlar. bu belgeyi alan da apışıp kalıyor, daha belgeyi veren adamın peşinden koşup yakalayanını görmüş değilim. gerçek bir terbiyesizlik örneği. insanın kucağına belge bırakıp kaçmak da nedir? yakışıyor mu delikanlıya? olgun bir davranış mu bu? bu sorular hep kafamı kurcalıyor.

    işte amerikan hukuk sisteminden soğumak aslında böylesi bir karmaşık sürecin ürünü. ne kadar mahkemeli, jürili, hapishaneli film varsa izleye izleye amerikan hukuk sisteminden soğudum. abd'de yaşamıyorum ama hep bir gün başım abd hukuk sistemiyle belaya girecek ve benden en az bir buçuk, bilemedin iki milyon dolar kefalet isteyecekler gibi geliyor. beceriksiz avukatım ve bölge savcısının düşmanlığı yüzünden hapse girmek istemiyorum. suçu üstüme yıkmak isteyen polislerin eyalet hapishanesinde mutlaka tanıdıkları vardır ve benim gibi beyaz sıska çocuklara orada pek iyi davranmadıklarını herkes bilir. allahım sen beni hırsızla, uğursuzla terbiye etme yarabbim. bu konuyla ilgili belki bir gün texas eyalet hapishanesine düşersem lazım olur diye bir türkü besteledim. sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. tüm amerikalı kader mahkumlarına gitsin:

    eyalet hapishanesinde volta atanda
    zencisi, latini, nazisi banyoda karşıma çıkanda
    yürek taş kesildi, titreme geldi o anda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    param olaydı iyi avukat tutaydım
    jürideki asabi yaşlı kadına yoldaş olaydım
    kodesimin demirlerine tırrrrrrrrr diye sürtülen kara cop olaydım
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    solaryum dönüşü aynasızlar beni zenci sananda
    arabadan indirip ağzıma ağzıma vuranda
    olayı kameraya kaydetmesi gereken görgü tanığı uyuyanda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    şimdi texas mahpus damında namım söylenir
    bir gün nazilerin, bir gün zencilerin elinde yürek dağlanır
    sıla hasretinden gözler hep yaşlanır
    ellerin kırılsın bölge savcısı, ahım var sende bölge savcısı

    söz/müzik/düzenleme: gofret beyin history x

  • ortalıkta bırakılan telefon anne tarafından karıştırılmış ve bi arkadaşla yapılan muhabbetteki bolca amklar dikkat çekmiştir. anne dayanamayıp amk ne demek diye sorunca aklıma gelen ilk cevap. acayip merak ettim.

    ertesi gün annenin mesaji beni iptal eder.

    -nerdesin amk?